İçeriğe geç

Bilgelik Hikâyeleri 2 Kitap Alıntıları – Cevdet Kılıç

Cevdet Kılıç kitaplarından Bilgelik Hikâyeleri 2 kitap alıntıları sizlerle…

Bilgelik Hikâyeleri 2 Kitap Alıntıları

Sevginiz ay ışığının değişmesi gibi değişken olmasın.
Bir deliyi kendin de delirerek iyileştiremezsin.
Dost iyi günde çağrılınca gelir, kötü günde ise kendiliğinden.
Dost iyi günde çağrıldığında gelir; kötü günde ise kendiliğinden
Aristoteles,felsefenin ne yararını gördüğünü soran birine , Kimilerinin yasa korkusuyla yaptığı şeyleri bana buyrulmadan, kendiliğimden yapmayı öğrendim. diye cevap verir.
Varlıkların en ezelisi Tanrı’dır.Cünkü o oluşmamıştır.
En güzel şey evrendir. Çünkü o Tanrı’ nın eseridir.
En hızlı şey, akıldır.Çünkü her yerde dolaşır.
En güçlü şey, zorunluluktur.Çünkü her şeyi alt eder.
En bilge şey, zamandır.Çünkü her şeyi ortaya çıkarır.
“Sokrates’e soruldu: “Elde edilen şeyler içinde en faydalısı hangisidir?”
Sokrates “Samimi dost” diye cevap verdi.”
Zarar veren şeyi azaltmak, faydalı olan şeyi çoğaltmaktan daha iyidir.
Hipokrat
Enûşirvan’ a sordular: ”Bütün faziletlerin çekirdeği nedir? ”
Enûşirvan: ”Akıl ve ilimdir ” diye cevap verdi.
Enûşirvan’ a yine soruldu: ”Tevazu nedir? ”
Dedi ki: ”Tevazu herkesin ezasına katlanmaktır. ”
Denildi ki : ”Tevazunun semeresi nedir? ”
Dedi ki: ” Onun semeresi muhabbettir. ”
Solon’ a ”şeref nedir ” diye sorulduğunda: ” Kötülüklerden uzak durmaktır ” diye cevap verir.
”Duyguları kontrol etmek zordur, fakat insanı güçlü kılar ”
Epiktetos
Yumuşak ol, asaletli olursun.
Uysal ol, aziz olursun.
Homeros
Biri Thales’ e sorar: ”Hayatta en zor olan nedir? ”
Thales : ” Kendini bilmek ” diye cevap verir.
”En kolay olan nedir? ” diye sorulduğunda ise ”nasihat vermek ” diye cevap verir.
Her şeyden evvel, ana dilini iyi konuşmayı ve iyi yazmayı öğren insan için en faydalı olanı kendi ana dilidir.
Bir kimseden anne-babası razı olmazsa o kimse için cehennemden iki kapı açılır. Bir kimsenin anne-babası zalim olsa bile onlara karşı asi olmamalıdır.
Bir hadiste şöyle buyurmuştur: Anne-babasına iyilik edenin, onların gönlünü alanın ömrü bereketli ve uzun olur. Yarın kıyamette azap görmez.
Çünkü insan, kalbiyle, düşüncesiyle ve diliyle adamdır, kıyafetiyle değil.
Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir.Bu bilimsel bir deney veya herhangi bir kuram içinde geçerlidir.Mesela bir proton normalde bize sadece yükü ve kütlesi hakkında bilgi verir.Ama herhangi bir hızlandırıcıda çarpıştırılıp parçalara ayrılan bir proton ,bize bu yükü veya kütleyi nasıl kazandığı hakkında daha detaylı bilgi verir.Yada nöroloji için konuşucak olursak sağlam bir insan beyni bize içindeki hangi kısmın ne işe yaradığı konusunda pek az bilgi verir.Ama nezaman ki bu beynin bir kısmı hasar görür ve bu hasar sonucu kişi bazı duyuşsal yeteneklerini kaybeder.İşte o zaman beynin yapısına dair daha detaylı bilgiye sahip oluruz.Yada biyoloji içinde durum farklı değildir.Mesela tasarımlarında belli hatalara sahip canlılar görmemiz onların varoluşlarını oluşturan mekanizmalar hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmamıza yararlar.Aynısı bilimsel kuramlar içinde geçerlidir.Mesela eski insanlar ısıyı,maddenin hareketi olarak değilde maddeden dışarı çıkan birşey olarak düşünüyorlardı.Ve sonra birgün kalayı ısıttıklarında yanan kalay, metal kirecine dönüşüyordu.Ama ilginç bir şekilde yanmadan önceki halinden daha ağır oluyordu.Ve o dönemin bilim insanları bu nasıl olabilir diye düşündüler.Eğer ısı maddenin yanınca dışarıya attığı bir fazlalıksa o zaman bu maddenin yanınca daha hafif olması lazım.Yani bu tarz deneysel bir çatlak o dönemin bilim insanlarına sahip oldukları ısı kuramının yanlışlığı hakkında daha detaylı bilgi verdi.Sosyoloji içinde durum pek farklı değildir.Mesela bir sistemin kendi içindeki çatlakları o sistemin işleyişi hakkında daha detaylı bilgi verir.Aynı bunun gibi insan ilişkilerinde de durum benzerdir.Mesela nezaman ki bir ilişki bozulur ozaman insanlar sahip oldukları gerçek kişilikler hakkında daha detaylı bilgi verirler.Yada konuya dair son bir örnek verecek olursak: Psikolojideki anormal insanlar olmasaydı bugün normal insanın psikolojisinin işleyişi hakkında bukadar detaylı bilgiye sahip olmazdık.Yani demem o ki örnekleri çoğaltmak mümkündür ama bu konunun ana fikrinin önemini arttırmayacaktır.Bu yüzden yazının başında dediğim şeyi tekrarlamakta fayda var:Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir!
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, sabah namazını kıldırıp eve gelmiş ve hanımına, Bugün kahvaltılık bir şey var mı? diye sormuş.
Hanımı: Sen de biliyorsun ki evde yiyecek bir şey yok. cevabını verir. Bunun üzerine Mevlânâ: Allah’a hamd olsun bugün evimiz Peygamberimizin evine benziyor. der
Dostlara nasıl davranmalı? diye soran birine Aristoteles şöyle cevap verir: Onların bize nasıl davranmasını istiyorsak öyle
Üç kimseye mutlaka saygılı olunuz.
Kendi evinizdeyken: Ailenize.
Sokaktayken: Gelip geçenlere.
Yalnızken: Kendinize.
Şehvet ve arzularına hakim ol; zira şehvetine esir düşen fakir olur.
Birisi Mevlânâ’ya: “Sen ne biçim müslümansın, dinin de bir izzeti var. Müslümana gel, yahudiye gel, mecusiye gel, tövbeni bozsan yine gel Olur mu öyle şey?!” mealinde uzunca bir mektup yazmış.
Mektubu sabırla okuyan Mevlânâ şu cevabı göndermiş;
Sen de gel!
Sevgi: Doğanın bir hatasıdır.
En bilge şey, zamandır. Çünkü her şeyi ortaya çıkarır.
Çalış genç arkadaşım çalış,
Namerde muhtaç olmak ölmekten beterdir.

Ali Fuat Başgil

On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Zarar veren şeyi azaltmak, faydalı olan şeyi çoğaltmaktan daha iyidir.
Hipokrat
Yaşamak değil, kötü yaşamak felakettir.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
– Ne arıyorsun?
– Sükûnet arıyorum.
– Bulabildin mi?
-Onu bu dünyada bulamayacağımı buldum.
Elde edilen şeyler içinde en faydalısı, samimi dost
İnsanlarla iç içe yaşayan kişinin üzülmemesi mümkün değildir.
Dünya bela yurdudur. Içinde sabır ve hoşgörü ile hareket et
Zarar veren şeyi azaltmak, faydalı olan şeyi çoğaltmaktan daha iyidir
İnsanlara zulmeden birisi bir islam büyüğüne sormuş;
-İbadetlerin hangisi efdaldir.
Şu cevabı almış:
-Senin için öğleye kadar uyumak efdaldir. Çünkü uyuduğun müddetçe halkı incitmezsin.
Bir zamanlar su, ateş ve ahlâk birlikte seyahate çıkmaya karar verdiler. Aralarında da eğer birbirlerini kaybederlerse nerede bulacaklarını konuşmuşlar.
Ateş, Beni kaybederseniz, nerede bir duman görürseniz oraya gelin: beni orada bulursunuz. demiş.
Su, Beni kaybederseniz, nerede bir şırıltı duyarsanız beni orada bulursunuz. demiş.
Ahlâk da, Aman beni kaybetmeyin! Bir kere kaybederseniz bir daha beni zor bulursunuz. demiş.
Çalış genç arkadaşım çalış, Namerde muhtaç olmak ölmek ölmekten beterdir.
En hızlı şey, akıldır. Çünkü her yerde dolaşır. 
En güçlü şey, zorunluluktur. Çünkü her şeyi alt eder.
En bilge şey, zamandır. Çünkü her şeyi ortaya çıkarır. 

Thales

Platon’a sorarlar: Aşk nedir?  
Platon: O bir Ruh hastalığıdır. der. 
Hastalıkların hepsi bedende başlayıp ruha sirayet eder; oysa yalnızca aşktır ki, önce ruha isabet eder, sonra bedene yayılır.
“Genç kalmanın sırrı nedir?” diye sormuşlar. Solon, Ben gençliğimden beri her gün yeni bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.” demiştir.
“En çok kim dert çekmek zorundadır?” diye sorarlar:
“En çok kim başarılı olmak istiyorsa” diye cevap verir, Bion.
Budha’ya ölmezden az önce öğrencilerinden biri sorar: “Son bir isteğiniz var mı efendim?” Budha cevap verir:
“Herkes kendi parçasını kurtarsın evladım!”
Diyojen’e “İnsan nasıl kendi kendinin öğretmeni olur?” diye sorar biri. “Başkalarında eleştirdiklerini , özellikle kendinde de eleştirerek” diye cevap verir, Diojen..
“Yaşamanın kendisi iddia edildiğinin tersine bizatihi kötü değildir. Kötü olan hiçbir değer taşımayan bir hayat sürdürmektir.”
Hayatta en iyi şeyler, parayla alınamayanlardır.
Hayatta en iyi şeyler, parayla alınamayanlardır.
İnsanlar radyasyondan çok, birbirlerinin kalplerini kırmaktan ölüyorlar.
Hayatta kazananlar, asla vazgeçmeyenlerdir.
Platon’a sorarlar: Aşk nedir?
Platon: O bir Ruh hastalığıdır. der.
Hastalıkların hepsi bedende başlayıp ruha sirayet eder; oysa yalnızca aşktır ki, önce ruha isabet eder, sonra bedene yayılır.
Platon’a soruldu: Kaybedildiği zaman insan içim daimî bela olan şey nedir? Platon Akıl diye cevap verdi.
Yüksek bir makamda bulunan namuslu bir insan görev süresi sona erdiği zaman, zengin değil, saygın biri olmalıdır.
-Bion
En çok kim dert çekmek zorundadır? diye sorarlar.
En çok kim başarılı olmak istiyorsa diye cevap verir, Bion.
İnsan dostlarına elini uzatmalı, ama yumruk yapmadan.
Nasıl oluyor da sende üzüntüden eser görmüyoruz?
Diyojen şöyle cevap verdi:
Kaybettiğimde üzüleceğim şeye sahip olmuyorum da ondan.
Yaşamanın kendisi iddia edildiğinin tersine bizahiti kötü değildir. Kötü olan; hiçbir değer taşımayan bir hayat sürdürmektir.
Diyojen
Sokrates’e İnsan hayatını hiç üzülmeden nasıl geçirebilir? diye sormuşlar.
Bu imkânsızdır diye cevap verir Sokrates.
Çünkü insanlarla iç içe yaşayan kişinin üzülmemesi mümkün değildir.
Sana karşı çıkan birini sen de ona karşı çıkarak değil, onu aydınlatarak susturabilirsin. Bir deliyi, kendin de delirerek iyileştiremezsin.
İmam-ı Azam’ın kendisini sürekli gürültü edip rahatsız eden.gayrimuslim bir komşusu vardı. Her akşam evinden gürültü bağırtı sesleri eksik olmazdı. Birkaç akşam üst üste evinden gürültüler gelmeyince İmam-ı Azam’ın dikkatini çeker. Acaba nerede? Bizim haberimiz olmadan başka bir yere mi taşındı? Yoksa başına bir şey mi geldi? diyerek komşusunu soruşturmaya başlar. Biz gürültülerine alışmıştık. Bari gittiği yerde başkaları rahatsız etmese idi der. İmam, gayrimüslim komşusunun hapse girdiğini duyunca kendi kendine hayıflanır. Komşumuz hapse giriyor bizim haberimiz olmuyor. diye. Derhal bu üzüntülü hali ile hapishaneye komşusunu ziyarete gider. Mahkeme, İmam’ın onu ziyaret etmesini onun için referans sayarak tahliye eder. Komşusu bu ilgiye bir yandan şaşırırken, bir yandan da çok sevinir ve orada Müslüman olur. Eski huylarını da terk eder.
Birisi Diyojen’e Suratın ne kadar çirkin! dedi. Diyojen, Çirkin yaratılmamın sebebi ben değilim. dedi, bunun için niçin ayıplanayım? Güzel yaratılmanın sahibi sizler değilsiniz ki bundan dolayı övünesiniz. Fakat ben sahip olduğum şeyleri elimden geldiği kadar güzelleştirip tezyin ettim. Siz ise sahip olduğunuz şeylerin ayıp ve kusurlarını tamamladınız.
Yüksek bir makamda bulunan namuslu bir insan görev süresi sona erdiği zaman, zengin değil, saygın biri olmalıdır. (Borysthenesli Bion)
Hamamdan çıkarken İçeride çok insan var mı? diye sorana Diyojen: Hayır yok. dedi. Çok kalabalık var mı? diye sorana da: Evet var. diye cevap verdi.
Hayatta para ile alınacak birçok değerli şeyler olduğunu biliriz; ama para hiçbir zaman onur
veya temiz bir vicdan satın alamaz.
Gerçek sevgi ve dostluk da para ile alınamaz;
bunlar hak edilerek kazanılır.
Para ile ilaç alınır; ama sağlık alınamaz.
Para ile yiyecek alınır; ama iştah alınamaz.
Para ile yatak alınır; ama uyku alınamaz.
Para ile bir ev alınabilir; ama bir yuva alınamaz.
Para lüks şeyler alabilir; ama kültür alamaz.
Para eğlence alır; ama mutluluk alamaz.
Hayatta en iyi şeyler, para ile alınamayanlardır.
Bir zamanlar su, ateş ve ahlâk birlikte seyahate çıkmaya karar verirler. Aralarında da eğer birbirlerini kaybederlerse nerede bulacaklarını konuşmuşlar.
Ateş, Beni kaybederseniz, nerede bir duman görürseniz oraya gelin; beni orada bulursunuz. demiş. Su, Beni kaybederseniz, nerede bir şırıltı duyarsanız beni orada bulursunuz. demiş.
Ahlâk da, Aman beni kaybetmeyin! Bir kere
kaybederseniz bir daha beni zor bulursunuz. demiş.
Bir devlet artık hayırla şer birbirinden ayırt
edilmediği zaman yıkılır. diyen Antisthenes’e biri,
Politikaya nasıl yaklaşmalı? diye sorduğunda,
Tıpkı ateşte olduğu gibi; çok yaklaşma ki
yanmayasın, çok uzaklaşma ki üşümeyesin.
Makedonya Kralı Büyük İskender, yoksul
düşmüş Phokion’a para yollamıştı. Phokion parayı getirene sordu:
Büyük İskender niçin gönderdi bu parayı?
Çünkü Büyük İskender seni doğru, namuslu
bir insan biliyor. dedi.
Phokion parayı getirene iade ederek: Öyleyse
söyleyin Büyük İskender’e, ben yine öyle kalmak istiyorum.”
Diyojen’e Sahip olunan şeylerde tezyin ve çirkinleştirme nedir ki? diye soruldu.
Cevaben Diyojen,
#Tezyin yani güzelleştirme;
-Zihni hikmetle olgun hale getirme,
– Aklı edeble cilalama,
– Şehveti iffetle perdeleme,
-Gazabı yumuşak huyluluğa terk etme,
-İhtirasların önünü kanaatle kesme,
-Cesedi zühd ve takva ile terbiye etme,
#Çirkinleştirme ise;
– Zihnini hikmetten halî kılmak,
-Edebi zayi ederek aklı kirletmek,
– Hevaya uyarak şehveti harekete geçirmek,
– İntikam almak için gazabı tahrik etmek,
– İstekle hırsa yardımcı olmaktır.
Eğitmek çömlekçilik gibidir. Toprak yumuşak olduğu sürece çömlekçi onu istediği gibi biçimlendirir, tanzim eder; ama bir kez yandı mı, ona artık biçim vermek mümkün olmaz. Gençken sıkı bir eğitimden geçmiş olmak gerekir. Bir kez büyüyüp yetişkinlik çağına gelince onların biçimini değiştirmek mümkün olmaz” diyen Diyojen’e;
İnsan nasıl kendi kendini öğretmeni olur?
diye sorar biri.
Başkalarında eleştirdiklerini, özellikle kendinde de eleştirerek” diye cevap verir Diyojen.
Sokrates bir gün talebesi Sofokles’e: Öğrenciler birazdan derse girecek. Kaç kişi olduklarını say, bana bildir der.
Sofokles kapıya dikilmiş ve içeri giren talebeleri bir bir saymaya başlamış.
Biraz sonra Sokrates, Sofokles’e kaç kişi olduklarını sormuş. O da sadece bir kişi olduğunu söylemiş.
Sokrates, Nasıl olur? İçeri pek çok kişinin girdiğini gördüm ama!” demiş.
Sofokles: Haklısın hocam. Sınıfa pek çok kişi girdi. Ancak kapının önünde bir taş duruyordu.
Hiç kimse o taşı kaldırıp kenara koymadı. Sadece en son giren öğrenciniz Platon o taşı kaldırıp kenara koydu. Bunun için ben, bir kişi var dedim.
Gençliğini sadece eğlenmekle geçiren,
İhtiyarlığını ağlamakla geçirir
Birisi Mevlânâ’ya:
Sen ne biçim Müslümansın, dinin de bir izzeti var. Müslüman’a gel, Yahudi’ye gel, Mecusi’ye gel, tövbeni bozsan yine gel Olur mu öyle şey! Mealinde uzunca bir mektup yazmış.
Mektubu sabırla okuyan Mevlânâ şu cevabı göndermiş;
– Sen de gel!
Çölde âşıkâne gezen Mecnûn, namaz kılan dervişin önünden geçer. Derviş kızınca bu duruma, Mecnûn:
Kusura bakma, ben Leyla’nın aşkından seni göremedim. Ya sen, huzurunda bulunduğun Mevla’nın aşkından beni nasıl gördün?
Köleler efendilerine, kötü insanlarda tutkularına köledir.
Bir deliyi, kendin de delirerek iyileştiremezsin.
Kör nasıl yol gösterir?
Dost iyi günde çağrılınca gelir; kötü günde ise kendiliğinden..
Övgüye layık olanların en başında hayâ gelir, ayıplanacakların başına ise hayâsızlık gelir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir