John Medina kitaplarından Beyin Kuralları kitap alıntıları sizlerle…
Beyin Kuralları Kitap Alıntıları
Belirli bir hatıra ne kadar çok tekrarlanma döngüsü geçirirse, zihinde kalma ihtimali o kadar artar.
Daha açık bir şekilde ortaya koymak gerekirse, araştırmalar aynı anda birden fazla görevi yerine getiremediğimizi göstermektedir. Yüksek derecede ilgi gerektiren girdileri eş zamanlı olarak işleme koyma konusunda biyolojik olarak yetersiziz.
Beyin bir kas gibi hareket eder: daha fazla etkinlikte bulunursanız beyniniz daha büyük ve daha karmaşık bir hale gelebilir. Bunun zekânın artmasına yol açıp açmayacağı ayrı bir konudur ama ortada şüphe götürmez bir gerçek var: yaşamınızda yaptığınız şeyler beyninizin görünüşünü değiştirmektedir.
Yazılı ya da sözlü kelimeler ile değil, resimler ile en iyi şekilde öğrenir ve hatırlarız.
Kokuların hatıraları geri getirmeye yönelik alışılmadık bir gücü vardır, bunun sebebi koku sinyallerinin talamusu pas geçip doğrudan amigdala olarak bilinen, duyguların yöneticisini de kapsayan varış istikametlerine gitmesi olabilir.
Yetişkin beyinlerimizin bazı parçaları bir bebeğinki kadar işlenebilirdir, bu sayede hayatlarımız süresince sinir hücreleri yaratabilir ve yeni şeyler öğrenebiliriz.
Bir garson da olsanız, beyin üzerine çalışan bir bilim insanı da olsanız eğer ayrıntıları doğru bir şekilde hatırlamak istiyorsanız, olaya detaylardan başlamayın.
Yaşlandıkça daha az uyuma eğilimi gösteririz
Bizler hayal edebildiğimiz için insanız.
Adam çok başarılıydı. Kadın bir şıllıktı.
Deneyin sonucu bu iki cümleyle özetlenebilirdi. Üç araştırmacı, bir uçak şirketinde çalışan hayali bir başkan yardımcısı yarattı. Her biri eşit sayıda erkek ve kadından oluşan dört denek grubundan, bu hayali kişinin iş performansını değerlendirmesi istendi Her gruba, başkan yardımcısı pozisyonunun kısa bir görev tanımı verildi ama ilk gruba aynı zamanda başkan yardımcısının bir erkek olduğu söylendi. Gruplardan, adayın hem yeterliliğini hem de sevimliliğini değerlendirmeleri istendi. Grup, adamı ‘son derece yeterli’ ve ‘sempatik’ şeklinde değerlendirerek, oldukça methedici bir değerlendirme yaptı. İkinci gruba, başkan yardımcısının bir kadın olduğu söylendi. Kadın başkan yardımcısı ‘sevimli’ ama ‘çok yeterli değil’ olarak değerlendirildi. Diğer bütün elemeler aynıydı, yalnızca algılanan cinsiyet değiştirilmişti. Üçüncü gruba, başkan yardımcısının, şirkette basamakları hızla tırmanan başarılı bir oyuncu, erkek bir süperstar olduğu söylendi. Dördüncü gruba, başkan yardımcısının yönetim kademesinde hızla yukarı çıkan, kadın bir süperstar olduğu söylendi. Daha önce olduğu gibi, üçüncü grup, adamı ‘son derece yeterli ve sempatik’ olarak değerlendirdi. Kadın süper star da ‘son derece yeterli’ olarak değerlendirildi. Ama ‘sempatik’ olarak değerlendirilmedi. Hatta grubun tanımlamaları ‘düşmanca’ gibi kelimeler içeriyordu. Daha önce söylediğim gibi; adam çok başarılıydı. Kadınsa bir şıllıktı.
Önemli olan nokta, cinsiyet önyargılarının gerçek hayat koşullarında, gerçek insanlara zarar vermesidir.
Beyin bir kas gibi hareket eder: daha fazla etkinlikte bulunursanız beyniniz daha büyük ve daha karmaşık bir hale gelebilir. Bunun zekânın artmasına yol açıp açmayacağı ayrı bir konudur ama ortada şüphe götürmez bir gerçek var: yaşamınızda yaptığınız şeyler beyninizin görünüşünü değiştirmektedir.