Richard Matheson kitaplarından Ben, Efsane kitap alıntıları sizlerle…
Ben, Efsane Kitap Alıntıları
Artık kaçmak ya da unutmak için alkole ihtiyacım yok.
Dehşete alışmıştı.Tekdüzelik daha büyük bir engeldi.
Ümit etmek tehlikeliydi.
‘Böyle düşünceler kabul ettiği dünyanın korkunçluğunun kanıtlarıydı; öyle bir dünya ki, cinayet umut etmekten daha kolay.’
‘Bütün bu kitaplar, diye düşündü, koca bir gezegenin zekasından geriye kalanlar, boşuna işleyen beyinlerin son kırıntıları, artıkları, tüm bu eserler yığını, insanlığın yok olmasını engelleyecek güce sahip değildi.’
‘Öte yandan geçmiş bir şeyi daha getirmişti: Anımsamanın acısını. Hatırladığı her kelime, ciğerini deşen birer bıçaktı. Onun her anısı eski bir yarayı deşmişti ‘
‘Ama acaba onun ihtiyaçları, diğer hayvanların ve insanın ihtiyaçlarından daha mı sarsıcı? Yaptıkları, çocuklarının ruhunu emen anne-babanın yaptıklarından daha mı tiksindirici?’
‘Böylece bilim efsaneyi yakalayana kadar efsane, bilimi ve geri kalan her şeyi yutuvermişti.’
Geçmişe dönebilmek için yanıp tutuşmak yerine bugünün şartlarını çaresizce kabul etmeye uğraşmıştı.
Vampirlerin gücü , onlara kimsenin inanmamasından gelir.
Bütün bu kitaplardaki bilgi,içindeki yangını söndürmeye yetmezdi; yüzyılların bütün kelimeleri,teninin o anlamsız ,mantıksız arzusunu yok edemezdi.
Birden, şimdi anormal olan benim, diye düşündü. Normallik bir çoğunluk kavramıydı, çoğunluğun standardı, sadece bir insanın değil.
Sahip olduğu ya da olabileceği her şeye rağmen hayat herhangi bir şekilde gelişim gösterecek hatta değişecek gibi görünmüyordu.
Susuzluktan ölen bir adam göl hayalleri görürdü.Arkadaş açlığı çeken bir adam neden güneşte yürüyen bir kadın görmesindi ki ?
Robert Neville için o köpek koca bir gezegenin evrim ağacının tepesinde duruyordu.
Vampir, kalp atışlarının hızlanmasına ve saçların diken diken olmasına neden olabilir. Ayıkken bile akılcı düşünmekten uzak insanlara, beyinlerini daha da köreltmek için mayalanmış arpa suyu veren üreticiden daha mı kötüdür?
Normallik bir çoğunluk kavramıydı…
Kalbini vermekten, duygularını hapsetmek için ördüğü zinciri kırmaktan korkuyordu. Tekrar sevmekten korkuyordu.
Duygular, öldükten sonra kolay uyandırılamayan şeylerdi. Önceden hepsini harcamıştı ve şimdi kendini boş, duygusuz hissediyordu.
” Artık karısını, çocuğunu ve geçmiş yaşamını hiç düşünmüyordu. Şu an ona yetiyordu. Yeni fedakarlıklar ve sorumluluklar onu korkutuyordu. Birine kalbini vermekten korkuyordu. Hislerine vurduğu zinciri çözmekten. Yeniden sevmekten korkuyordu. ”
” Kimse vampirlerin varlığına inanmıyordu. İnsan, inanmadığı bir şeyle nasıl savaşırdı ? ”
Rüyamda gördüğüme göre, efendi, sen bizim meyveyi yememizi istemiyordun çünkü yersek gözlerimiz açılacak ve sonunda iyiliği de kötülüğü de senin bildiğin gibi, sen, efendi gibi, biz de bilecektik,
Artık mikropla beraber yaşayabildiğimize inanmıyor olabilirsin.
Birden, şimdi anormal olan benim, diye düşündü. Normallik bir çoğunluk kavramıydı, çoğunluğun standardı, sadece bir insanın değil.
Seni seviyordum. Yalan. Yalan!
Mantığın sağladığı tüm güvenlik hissinin ondan bir anda çekilmeye başladığını hissetti. Hayatının temelleri çöküyordu ve bu da onu korkutuyordu.
Geçmişin ölmesi ne kadar sürerdi ki?
Kalbini vermekten, duygularını hapsetmek için ördüğü zinciri kırmaktan korkuyordu. Tekrar sevmekten korkuyordu.
Duygular, öldükten sonra kolay uyandırılamayan şeylerdi. Önceden hepsini harcamıştı ve şimdi kendini boş, duygusuz hissediyordu.
Artık sıradanlaşmış bir dehşetin kol gezdiği bir dünyada çılgınca hayal kurmak asla bir kurtuluş olamazdı. Dehşete alışmıştı. Tekdüzelik daha büyük bir engeldi.
O gözlerde ne kadar da derin bir anlam var! Güvensizlik, korku, ümit, yalnızlık Hepsi de o kocaman kahverengi gözlere kazınmış.
Ümit etmek tehlikeliydi. Bu gerçeği uzun zaman önce kabullenmişti.
Ahlak toplumla birlikte çökmüştü.
Bütün bu kitaplarda ki bilgi, içindeki yangını söndürmeye yetmezdi.
Duygular, öldükten sonra kolay uyandırılamayan şeylerdi.
Asıl cehennem, yolunda gitmeyen hayatındır.
Beni kendine o kadar bağımlı hale getirmiş ki artık onsuz yaşayamayacağıma inanıyorum.
İnsan, varlığına bile inanmadığı bir şeyle nasıl savaşabilirdi ki ?
Beni kendine o kadar bağımlı hale getirmiş ki artık onsuz yaşayamayacağıma inanıyorum.
“Şeytan dünyada kol geziyor. Ama Tanrı’nın adaleti yakındır.”
Yapılacaklar listesinde o kadar çok lanet olasıca şey vardı ki, asıl sorunla ilgilenmeye asla vakit bulamayacaktı.
Vampirin gücü, ona kimsenin inanmamasında yatar.
Neden her soru daha önceki cevapları kurutuyordu ki?
öyle bir dünya ki, cinayet umut etmekten daha kolay.
öyle bir dünya ki, cinayet umut etmekten daha kolay.
İnsan, varlığına bile inanmadığı bir şeyle nasıl savaşabilirdi ki?
Geçmişin ölmesi ne kadar sürerdi ki?
Gördüğün gibi haçın efsanelerde anlatıldığı gibi bir gücü yok. Benim teorime göre, efsane Avrupa’da , çoğunlukla Katolik olan bir kıtada ortaya çıktığından , karanlığın güçlerine karşı savunma sembolü doğal olarak haç olacaktı.
öyle bir dünya ki, cinayet umut etmekten daha kolay.
Hayat, yoksa, kelimelerden öte, somut, zihin kontrolü yapan bir güç müydü? Doğa, yoksa, bir şekilde içindeki, fazla ileri gitmesini engelleyen o ışığın sönmesine engel mi oluyordu?
Bütün bu kitaplar, diye düşündü, koca bir gezegenin zekasından geriye kalanlar, boşuna işleyen beyinlerin son kırıntıları, artıklar, tüm bu eserler yığını, insanlığın yok olmasını engelleyecek güce sahip değildi.
Al işte, cevapsız bir soru daha. Bir de, önceki gece aklına gelen cevapsız soru vardı Haçla karşılaştığında Müslüman bir vampir ne yapar?
Normallik bir çoğunluk kavramıydı, çoğunluğun standardı, sadece bir insanın değil.
Duygularımın artık beslenmesi gerekmiyor.
İnsan eğer inanılmazı yeterince görürse ne kadar da çabuk benimseyebiliyor!
İnsan, varlığına bile inanmadığı bir şeyle nasıl savaşabilirdi ki?
Bir iş yapacaksan, doğru yöntemle, bilimsel yöntemle yapmalısın.
Gerektiğinde insan her şeye alışabiliyordu.
Dünyada son kalan insan geri dönüşü olmayan bir şekilde saplantılıydı.
Öyle bir dünya ki, cinayet, umut etmekten daha kolay.
Dünyanın yeni insanlarına baktı. Onlara ait olmadığını biliyordu
Vampirin gücü ona kimsenin inanmamasında yatar.
Dünyanın yeni insanlarına baktı. Onlara ait olmadığını biliyordu
Şimdi anormal olan benim, diye düşündü. Normallik bir çoğunluk kavramıydı, çoğunluğun standardı, sadece bir insanın değil.
Yeni toplum bu mu?
Geçmişin ölmesi ne kadar sürerdi ki?
Dehşet bile bir süre sonra sıradanlaşıyordu.
Kanıtlayamam ama teorim şudur ki, yarasa daha önceden gerçek bir vampirle karşılaşmış ve vampiris mikrobunu almıştı.