Clare Vanderpool kitaplarından Babamı Beklerken kitap alıntıları sizlerle…
Babamı Beklerken Kitap Alıntıları
“Bir yerde acı varsa nedenine bakarız. O neden, kendi içinde en kolay bulunabilendir.”
“İnsanlar hakkında hep bir iki şey bildiğimi sanırdım; onları sıradan ya da değil diye listelerken bile. Düşündüm. Belki dünya, insanların küçük paketler hâlinde özetlenebileceği şekilde dizayn edilmemiştir. Belki onlar sadece insandı. Yorgun, incinmiş ve yalnız ve kendi zamanlarında ve kendi yollarında.”
“Karşılaştığın her insan, genellikle gördüğünden fazlasıdır.”
Güneşe bakarak “Dünya kurumadan önce neye benziyordu acaba?” dedim.
“Dünya mı? Peh, dünya hakkında ne bilirsin ki?”
“Şimdiye kadar bulunduğum her yerin ölüme kurak olduğunu biliyorum.”
“Mümkün. Ama unutma ki ölüm içinde hayat barındırır.”
“Dünya mı? Peh, dünya hakkında ne bilirsin ki?”
“Şimdiye kadar bulunduğum her yerin ölüme kurak olduğunu biliyorum.”
“Mümkün. Ama unutma ki ölüm içinde hayat barındırır.”
“Hatıralar gün ışığı gibidir. Sizi ısıtıp hoş ışıltılar bırakırlar ama onları kucaklayamazsınız.”
“İnsanlar sürekli yolda olunca,
geriye dönüp bakmaları zor olur.”
geriye dönüp bakmaları zor olur.”
“Hatıralar gün ışığı gibidir. Sizi ısıtıp hoş ışıltılar bırakırlar ama onları kucaklayamazsınız.”
Kim toplumdan dışlanmış ve terk edilmiş birinin hir yuva bulabileceğini düşünmeye cesaret edebilirdi? Kim onun agırlığı altında ezilmeden sevebilecegini hayal edebilirdi? Bir mucize ilaç, hastayı iyi edebilir miydi? Peh! Bütün bunların doğru olabileceğini düşünmeye bizi sevk eden sey neydi? Ve aslında hepimiz, bu yalanın bir parçası olmuştuk. Onu biz yaratmış ve sürdürmüştük.
Fakat daha da kötüsü, biz inandık. Ve sonunda da inandığımızın altında ezildik
Erkekleri bilirsin. Kendilerini iyi hissetmedikleri zaman dünya dursun isterler.
Ama unutma ki ölüm içinde hayat barındırır.
Ölüm, patlama gibidir.
Bir yerde acı varsa nedenine bakarız. O neden, kendi içinde en kolay bulunabilendir.
Şarkıların bir kısmı onları gülümsetirken bir kısmı da ağlatıyordu.
Ama unutma ki ölüm içinde hayat barındırır.
‘Fakat beni nasıl bulacaksın? ‘ diye sordu çocuk. Kadın boynundaki madalyonu çıkardı. İçinde bir pusula vardı. ‘Görüyor musun? ‘ dedi çocuğa. ‘ Bu iğne her zaman kuzeyi gösterir. Fakat burada ‘ kalbini işaret etti, ‘bir pusula var ki bu her zaman seni gösterir. Nerede olursan ol seni bulacağım.’
‘Anılar gün ışığı gibidir , ısıtır yansıtır ama onları kucaklayamazsınız.’
”Görüyor musun? ” dedi çocuğa. ”Bu iğne her zaman kuzeyi gösterir. Fakat burada, ” kalbini işaret etti, ”bir pusula var ki bu her zaman seni gösterir. Nerede olursan ol, seni bulacağım. ”
İnsanlar hakkında hep bir iki şey bildiğimi sanırdım; onları sıradan ya da değil diye listelerken bile. Düşündüm. Belki dünya, insanların küçük paketler halinde özetlenebileceği şekilde dizayn edilmemişti. Belki onlar sadece insandı. Yorgun, incinmiş ve yalnız ve kendi zamanlarında ve kendi yollarında.
.
Bazen tüm yolunuzun önünüze yerleştirildiğini görmemek en iyisidir.
Bazen tüm yolunuzun önünüze yerleştirildiğini görmemek en iyisidir.
Bırakın hayat sizi şaşırtsın. Dışarıda isimleri olanlardan daha fazla yıldız var. Ve hepsi çok güzel.
.
Belki onlar sadece insandı.Yorgun, incinmiş ve yalnız ve kendi zamanlarında ve kendi yollarında
Ölüm içinde hayat barındırır.
Hatıralar gün ışığı gibidir.Sizi ısıtıp hoş ışıltılar bırakırlar ama onları kucaklayamazsınız.
‘’Bir kasabaya gerçek olmayan bir karantina koydurtmaktan ve kaçak içki üretimine ev sahipliği yapmaktan daha tehlikeli ne olabilir ki?’’
‘’Umut etmek ’’
‘’Umut etmek ’’
‘’Belki, bakman gereken yer, babanın bu kasabada bıraktığı izlerden çok, bu kasabanın babanda bıraktığı izler olmalı. Bu kasaba, kendi damgasını bıraktı babanda, muhtemelen sandığından daha derine işlemiş bir damga. Bazen, derine işleyen işaretler, en fazla acıtanlardır.’’
‘’Bir yerde acı varsa nedenine bakarız. O neden, kendi içinde en kolay bulunabilendir.’’
‘’İnsanlar hakkında hep bir iki şey bildiğimi sanırdım; onları sıradan ya da değil diye listelerken bile. Düşündüm. Belki dünya, insanların küçük paketler halinde özetlenebileceği şekilde dizayn edilmemişti. Belki onlar sadece insandı. Yorgun, incinmiş ve yalnız ve kendi zamanlarında ve kendi yollarında.’’
‘’Önemli olan ne bildiğim değil, neye sahip olduğumdur.’’
‘’Her zaman saklanması gereken sırlar ve o sırları öğrenmek isteyen düşmanlar vardır.’’
.
Anılar güneş ışığı gibiydi. Seni ısıttılar ve hoş bir ışıltı bıraktılar ama onları tutamadın.
Anılar güneş ışığı gibiydi. Seni ısıttılar ve hoş bir ışıltı bıraktılar ama onları tutamadın.
.
Kim, onun ağırlığı altında ezilmeden sevebileceğini hayal edebilirdi?
Oda beni özlüyor mudur benim onu özlediğim gibi?
Göçebe ruhlar aynı yollarda yürümeye meyillidir.
Bir kasabaya gerçek olmayan bir karantina koydurtmaktan ve kaçak içki üretimine ev sahipliği yapmaktan daha tehlikeli ne olabilir ki?
Umut etmek
Karşılaştığın her insan, genellikle gördüğünden fazlasıdır.
Babam bizim geldiğimiz yerin haritada olmadığını söyler hep. Gerçek yerler hiçbir zaman haritada gösterilmez.
Erkekleri bilirsin. Kendilerini iyi hissetmedikleri zaman dünya dursun isterler.
Tanrı dünyadan elini çektiği an
Son çığlık kınından sıyrıldığı an
Hesap merdiveni düzleştiği an
Gökyüzü altımızda paralansın.
Son çığlık kınından sıyrıldığı an
Hesap merdiveni düzleştiği an
Gökyüzü altımızda paralansın.
Kim onun ağırlığı altında ezilmeden sevebileceğini hayal edebilir?
Karşılaştığın her insan, genellikle gördüğünden fazlasıdır.
İyi bir hikaye yazmak için izlemeli ve dinlemelisin.
Ölüm, içinde hayat barındırır.
Hatıralar gün ışığı gibidir. Sizi ısıtıp hoş ışıltılar bırakırlar ama onları kucaklayamazsınız.
“Gözlerin ve kulaklarından başka hiçbir şeye ihtiyacın yok. Yeryüzü,sesini duymak isteyenlerle,duyulabilecek kadar yüksek sesle konuşur.”
“Gerçek yerler hiçbir zaman haritada gösterilmez.”
Elam bouzshda gramen ze.”
Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. “Tekrarlar mısınız?”
“Çingene dilinde; karşılaştığın her insan, genellikle gördüğünden fazlasıdır anlamına gelir.”
Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. “Tekrarlar mısınız?”
“Çingene dilinde; karşılaştığın her insan, genellikle gördüğünden fazlasıdır anlamına gelir.”
Biliyorum. Her gidiş mutlaka yanında hüzün taşır ama, bu bizim için değişemez mi ?
Eskiden, uzun uzun kahkahalarla gülerdik ve sonunda neye güldüğümüzü unutur ama gülmeye devam ederdik.
 Hatıralar gün ışığı gibidir. Sizi ısıtıp hoş Işıltılar bırakırlar ama onları kucaklayamazsınız.
Kim ağırlığı altında ezilmeden sevebileceğini hayal edebilirdi?
Ölüm, patlama gibidir, dedi Bayan Sadie, etrafımda ağırlaşan nemli hava kıvamındaki ağır aksanıyla. İnsanların daha önce sadece yüzeysel baktıkları şeyleri fark etmelerini sağlar.
“Toprağın tohumu örtmesi değil, sıkıca sarması gerekiyor.”
Hatıralar gün ışığı gibidir. Sizi ısıtıp hoş ışıltılar bırakırlar ama onları kucaklayamazsınız.
Ensemdeki tüyleri diken diken oldu. Gelecek görenlere inanmam aslında ama cebimdeki onluğu nereden biliyordu?
Yeryüzü, sesini duymak isteyenlerle, duyulabileceği kadar yüksek sesle konuşur.
“Pekala. Ellerini masanın üzerine koy. Ölülerin dünyasıyla yaşayanların dünyası arasında bir köprü kuracağım.”
“Ama benim babam hayatta.’’Hala, onun bir sahtekar olduğunu düşünüyordum.
“Ölülerle yaşayanlar arasındaki bağ her zaman belirgin değildir.’’
“Ama benim babam hayatta.’’Hala, onun bir sahtekar olduğunu düşünüyordum.
“Ölülerle yaşayanlar arasındaki bağ her zaman belirgin değildir.’’
Ama ne derler bilirsiniz, “Hiçbir zaman kolay olmaz.’’
Sallanan sandalye rüzgâr olduğu için değil, üzerinde birisi oturduğu için sallanıyordu.
Şimdiye kadar yaşadığım hiçbir yerde herhangi birinin liderliğini kabul etmemiştim. Kimsenin etkisi altına da girmemiştim.
‘’ Gerçek yerler hiçbir zaman haritada gösterilmez. ‘’
Yüzüm kıpkırmızı olmuştu ama omuzlarımı geriye atıp hazır kulaklar dikilmişken herkesin duyabileceği kadar yüksek bir sesle, ‘’annem yakındaki o güzel yere gitti!’’ dedim. Bazıları kaybımdan dolayı bana sempati dolu bakışlarla baktı. Öyle anlaşılmasını istediğimden değil aslında ama böyle dediğimde çok kişi annemin öldüğünü ve daha iyi bir yere gittiğini zanneder. Çünkü bu kelimeler eğer iyi bir insansanız çok da uzağında olmadığınız cennette buluşmayı vaat eden bir ilahiden alıntıdır. Benim kitabımdaki tek anlamı ise anne ve eş olmanın kendisine göre olmadığını anlayıp daha ben iki yaşındayken New Orleans’taki bir dans grubuna katılmak için evi terk eden annemi anlatıyor olmasıdır.
Sınıfı incelerken pembe yanaklı bir kız, ‘’bahse girerim sen bir yetimsin.’’ dedi.
Önündeki saçılmış daktilo parçalarından seçtiklerini bana uzatarak devam etti: ‘’ Bu ikisini bugün için yanına almanı istiyorum. ‘’
Uzattığı P* ve Q* harflerine bakarak itiraz ettim. ‘’Eğer bunları alırsam Hattie Mae, içinde P ya da Q harfi olan hiçbir kelimeyi bugün yazamaz’’
Uzattığı P* ve Q* harflerine bakarak itiraz ettim. ‘’Eğer bunları alırsam Hattie Mae, içinde P ya da Q harfi olan hiçbir kelimeyi bugün yazamaz’’
*Sembolizmde P harfi karar vermek için acele etmemeyi, Q harfi ise bilmek için iç sesi dinlemeyi tavsiye eder.
Daha önce de okullarda bulunmuştum ama hep babamın koruyucu gölgesi vardı üzerimde. Burada ise yapayalnızdım.
L harfinin ayrılık ve uzaklaşmayı simgelediğini biliyor muydun?
Shady’nin bulmacaya benzettiğim hayatını merak ediyordum.Fakat kurcalamayacaktım. Yani şimdilik.
Erkekleri bilirsin. Kendilerini iyi hissetmedikleri zaman dünya dursun isterler.