Güray Süngü kitaplarından Az Kalan Gölge kitap alıntıları sizlerle…
Az Kalan Gölge Kitap Alıntıları
Ben de tam zamanında yetiştim, çünkü neredeyse ölüyormuşsun. Ama sen de tam zamanında yetiştin. Ben de ölüyordum. Hatta ölmüş de olabilirim. Seni de başıma dikmiş olabilirler. Sen solmuş olabilirsin. Üstüne bir arı konmuş olabilir. Arının taşıdığı sana hayat verecek olabilir. Ama bunun için biraz zaman geçmesine ihtiyacın olabilir. Zaman geçerken yağmur yağması gerekiyor olabilir. Rüzgâr çıkması gerekiyor olabilir. Bazı şeylerin gerekiyor olması, onların olmaması halinde neyin olmadığını bilmemize ve sebepli kahırlanmamıza neden olabilir. Uyumalıyız evet.
Selam dedim. Burası neresi? Dünya dediler. Kahkaha attım. Hayatla olan tek bağımı kesmiştim ya, Dünya varmış dedim
gecelerin karanlıklarına düştüm, dipsiz kuyulara düşer gibi, kuyuların diplerinde sönmüş yıldızlar var gibi. O zamanlar dedim ki içimden kendime, bu, bu, bu, hasret galiba
Hayat güzeldi, deniz güzeldi, gök güzeldi. Ne diye üzülüyordum ben bunca, ne diye yalnızlık çöküyordu zihnime önce sonra kalbime, ne diye daralıyordum durduğum yerde
hayat hızlandı, hızlandı, hızlandı. Bu kadar hızlanan, muhakkak bir yere çarpar ve durur. Paramparça eder ve kendisi de paramparça olur
Sen bir çiçeksin, sen bir çiçek olduğun için kimse seni alkışlamayacak ama sen bir çiçek olduğun için bir çiçek olmanın sana yeteceğini bilmelisin. Çiçek olmak güzel bir şey. Güzel bir şeyin takdire ihtiyacı yoktur, güzellikten ötesi yoktur çünkü. Seninle konuşacağım. Çünkü seninle konuşmamışlar
Tam o an bir çiçek almaya karar verdim. Benim bir çiçeğim olsun. Güzel olsun ama güzelliğini gücünden alsın. Niye denize bakarken çiçeğim olsun der ki insan
İnsan etten, kandan va zandan yapılmıştır zannederdim. Belki de cidden gitmekten yapılmıştır
Bir şeyi de bitir dedi bana. Her şey yarım..
Bütün mutsuz ailelerin mutsuzlukları aynıymış gibi geliyordu bana. Mutlu ailelerin ise mutlulukları kendilerine özgü ve farklı farklıymış gibi
Şimdi meselâ, kızlar başları örtülü diye okula alınmıyorlar ya, aslında bir bez olayı değil bu, yani, o tülbenti başına sarmasa da boynuna sarsa sorun olmayacak. Sorun başına sarmasında. Aslında sorun tülbentte değil, bir inancın gereğini kurala ve kaideye rağmen yapmakta. Ama erkeklere başörtü diye bir şey yok dinde. Dolayısıyla aynı derecede dinci bir kadın ile erkek üniversiteye girmek isterler ise kadın okula giremeyecek ama erkek okula girebilecek. Bu çok garip bir tutum
İnsanın en büyük düşmanı yeteneğidir ya bazen
Bir hastalıktı hayat, bulaşıcı bir hastalık, sana bulaşıyordu
İnsan çok leş bir yaratık türü. Atlatamadığı şey yok
Haricen sayılı günün çabuk tükeneceği de söylenir. Bu da doğru değildir. Mesele görecelikle alâkalıdır tamamen. Geçmesini beklediğiniz, siz beklediğinizden geçmiyor gibi gelir. Oysa dünyanın dönüş hızı değişmez. Zaman aynı hızda akar
Aşk iki insanın aynı anda aynı yere Bakmasıdır mıydı, düşmesidir miydi?
Aslında iş gözde bitiyordu. İnsan nasıl göz açıp kapayacağını, neye göz açıp neye göz yumacağını bildiğinde iş de bitiyordu
İnsan akletmeye başladığı an dünya üzerindeki yürüyüşünün her adımında biraz daha yalnızlaşıyordu, bunu elbette o an anlamadım. Biraz zaman aldı bunu kavrayışım. Çünkü yalnız olmamak sadece ve sadece etrafında seni anlayan insanlar varsa mevzubahisti
İnsan akletmeye başladığı an dünya üzerindeki yürüyüşünün her adımında biraz daha yalnızlaşıyordu.
Üstümü örttüm. Ateş yaktım. Nerede yaktın? İçimde yaktım. İçimi ısıttım. İçim ısınınca üşümedim. İçini nasıl yaktın? Bilmem. Nefretle galiba. Keşke aşkla olsaydı. Ama aşk hayaldi.
Sen bir çiçeksin, sen bir çiçek olduğun için kimse seni alkışlamayacak ama sen bir çiçek olduğun için çiçek olmanın sana yeteceğini bilmelisin. Çiçek olmak güzel bir şey. Güzel bir şeyin takdire ihtiyacı yoktur, güzellikten ötesi yoktur çünkü.
Dünya, sen neysen ona çok benziyordu. Çünkü sen, gözlerinle değil, fıtratınla görüyordun görülecek ne varsa..
Sen bir çiçeksin,sen bir çiçek olduğun için kimse seni alkışlamayacak ama sen bir çiçek olduğun için bir çiçek olmanın sana yeteceğini bilmelisin.Çiçek olmak güzel bir şey. Güzel bir şeyin takdire ihtiyacı yoktur, güzellikten ötesi yoktur çünkü.
Düşmelere doyamayan adam tribi bana göre değil.
İnsan anasını bırakıp gider mi?
Değişmezin değişmezliğine ağlanmaz ki.
Yaşamak başka bir şeydi, yol almak başka bir şeydi.
Kendimle konuştum biraz.
Kimse duymazdı, korkacak bir şey yoktu.
Kimse duymazdı, korkacak bir şey yoktu.
Şehre doğru baktım kıyıda. Uzak göründü. Bekledim bir süre. Yakınlaştı.
Çünkü uzaklığına alıştım.
Çünkü uzaklığına alıştım.
Fark edilmeden ne kadar yaşasam o kadar iyiydi.
Cevapsız sorular insanı yakardı, insanı yıkardı ama cevaba yaklaşınca da insanı yapardı.
İnsanı insan yapardı.
İnsanı insan yapardı.
Toplayacağım kendimi. İnsan olacağım.
Bu kederi içimden sökeceğim.
Bu kederi içimden sökeceğim.
Mesainin başlamasıyla hayat hızlandı, hızlandı, hızlandı. Bu kadar hızlanan, muhakkak bir yere çarpar ve durur. Paramparça eder ve kendisi de paramparça olur.
Hayat çok ağırdı. Denizler çünkü kim bilir kaç tondu?
Sen bir çiçeksin, sen bir çiçek olduğun için kimse seni alkışlamayacak ama sen bir çiçek olduğun için bir çiçek olmanın sana yeteceğini bilmelisin.
İnsan uzaklara ancak tek başına bakabiliyordu..
Seni bir yere ait kılan ne?
İnsan nereye gitse kendini de götürüyor.
Görev aralarında eve gitmeyeli 4-5 yıl oluyordu. Eve gidesim geldi Annem açtı kapıyı. Gözleri doldu. Mutlu oldum. Küçük ablamlar vardı, enişte falan. Lafladık biraz. Baktım yemek hazırlanacak. O zaman oldu işte. Babam nerde camide mi dedim.
Cevap veremediler önce .
Cevap veremediler önce .
“ Daha Derin Bir Denizim Varmış
Orada Boğulacakmışım ”
Orada Boğulacakmışım ”
.Kitap filan da karıştırdım, beynimin kıvrımları çoğalsın diye. Ama neden delirdim?
Dünya, sen neysen ona çok benziyordu. Çünkü sen, gözlerinle değil, fıtratınla görüyordun görülecek ne varsa..
Gitmenin düşüncesi çok güzeldi.
Zaten sadece düşüncesi güzelmiş, bunu anlamama yıllar vardı.
Zaten sadece düşüncesi güzelmiş, bunu anlamama yıllar vardı.
İnsan gitmekten yapılmıştır.
İnsan kabalık için acele etmemelidir.
Her şeye geç kalıyorduk..
Afrika, dünyanın diğer bütün kara parçalarının namusuydu. Çünkü en kara olanıydı. Karalığı bahtından geliyordu.
İnsan akılla iman etmez evladım, akla rağmen iman eder.
Neyi almaya gücü yeter insanın?
Ne kadar uzak durursan dur, hayat sana bulaşıyordu.
“Bilemezdim, yaşanmadan bilinmiyor. Hayatımın bir yerlere erken ya da en azından vaktinde girerek değerleneceğini düşünmüyorum. Erken ya da geç diye bir şey yok. Yaşıyoruz.”
“Oyun büyük, Allah sonumuzu hayretsin.”
Bir ışıklı uç bulamadım tünelde.
Oysa tünelin ufku bellidir, yürüsen ışığı görürsün.
Oysa tünelin ufku bellidir, yürüsen ışığı görürsün.
Hayat da aslında okul gibi kolaydı, başladığın şey göz açıp kapayıncaya kadar bitiyordu.
İnsan geleceğe hangi anısının kalacağını seçemiyor.
Yalnız olmamak, sadece ve sadece etrafında seni anlayan insanlar varsa mevzubahisti.
“ İyi Bir Şeydi Pek Bir Şey Hissetmemek ”
İnsan kendi garipliğini başkasından duyunca kendisinden korkmaya başlıyor. İnsana zaten kendi garipliği gariplik gibi gelmez ki. Başkasından duyar, başkasından öğrenir.
Avrupa şampiyonası varmış, ben en son Nihatlı geri dönüşte kalmıştım da oraya bile geri dönemiyordum.
Çünkü dünyaya insanlar denen mahlukat çok yükleniyordu, oysa dünya kendi halinde dönüp duruyordu.
Bizde halk galeyana gelmez, halk galeyandadır zaten.
Hayat hayallerinizden daha hayalperesttir.
Bizim iyi ya da kötü olduğumuzu, zaten yaptıklarımız belirler, ben iyi bir insanmışım o zaman iyi olayım demek değil.
Pek de farklı değilmiş hiçbir şey, diğer her yerde ki her şeyden.
Siz ne kadar akıllı olursanız olun, etrafınız sizi ahmak yerine koyan bir koza ile örülüydü.
Cevapsız sorular insanı yakardı, insanı yıkardı ama cevaba yaklaşınca da insanı yapardı. insanı insan yapardı.
Zengin olsam ne olur, parayla ilgili değil ki. Dükkan aç, dükkanı büyüt, kazandığın parayla ev al, sonra bir tane daha al, sonra bir tane daha al, sonra üç evin birinde otur ikisinden gelen kirayla bir tane daha al. Mezara gidene kadar ev al. Sonra toprağa dikine gömsünler seni ki aldığın evleri seyret öbür taraftan.
Hayat hayallerinizden daha hayalperesttir.
Dünya sen neysen ona çok benziyordu.Cunku sen gözlerinle değil fıtratınla görüyordun görülecek varsa
Evlatlar babalarından nefret ede ede babalarına dönüşürlermiş.
Yenilgi yenilgi biriken bir şey vardır.
İnsan çok leş bir yaratık türü. Atlatamadığı şey yok.