İçeriğe geç

Ayrılmak Kitap Alıntıları – Dan Franck

Dan Franck kitaplarından Ayrılmak kitap alıntıları sizlerle…

Ayrılmak Kitap Alıntıları

&“&”

Babalık ilginin miktarıyla ölçülmez.
İnsan acısını başkasına eğer acının nedeni oysa göstermeli.
Her erkek kendinde bir dişi yan taşır.
Bir kadın ancak bir başkasıyla unutulur denir.
Adam kırkıncı günü umutla bekliyordu.
Takma adlar ilişkinin derinlik derecesini gösterir.
Adam tam bir dehşet içinde yaşıyordu.
Ayrılış, eğer ayrılırlarsa bir bozgun değildir.
Önemli olan sonrasıdır.
Her birimizin kendine özgü bir hayatı var.
Geçmiş geçmiştir.
Özgürlük paylaşılmaz.
Çocuk sahibi olunca, asla terk etmez insanlar birbirlerini.
Kadın yönetir onu.
Kendinden bir şeyler alıp götürmüş olmasına katlanamıyordu.
Herkes kalmakta veya gitmekte özgürdür.
Aileyi kutsal sayan bir kuşaktan değildirler.
Herkes kendi yükünü taşısın.
Benzer bir tarihi paylaştıkları aynı insanları severler.
Ona hayatında asla ihanet etmeyen tek şey yazmaktı.
Yazmak için gerekli gücü acıdan alacaktı.
Şefkat ve anlayışlılık aşkın kanunlarıdır.
Adam cömert davranmak ister.
Mazeretlerin hep öncelği vardır.
Bir çocuk için hiçbir şey avunmayı kendi kendine öğrenmekten daha korkunç değildir.
Nehrin sularıyla gözyaşları birbirine karıştı.
Kadın artık ne bir kadın ne de bir sevgilidir, sadece bir yolcudur.
Adam kadınla girdiği iktidar mücadelesini her zaman kaybetti.
Bir akşam, adam kaldırımda yürürken anahtarlarını düşürür. Adamın biri arkasından ona seslenir; “Hey!” durur.
-Bir şey kaybettiniz mi?
-Evet. Karımı.
Gitmiyordu adam. En fazla, kadının odaya girip ona kal demesini bekleyerek, eşya toplar gibi yaparak yüzünü asıyordu. Kadın girmiyordu odaya.
Kadın artık ne bir kadın ne de bir sevgilidir, sadece bir yolcudur. Adam eller savaşını kaybetmiştir.
“Başkalarına göre yükselen bir yazardır. Kendine göre inişe geçmiş bir insan. Dışı bayram yapar içi kan ağlar…Dışa yansıyan pırıltısıyla kendini tüketen sorunlar arasında bir denge oluşturmayı beceremez.”
“…Kadın on beş metre ötede yürüyen adama doğru döner ve onu çağırır: “Hey!”
Adam olduğu yerde çakılıp kalır. Bundan böyle ne adı, ne lâkabı ne de özel bir kimliği vardır. Hey’dir o…
Kadın adamın ismi yerine adamın kulağına bir kamçı sesi gibi gelen, üçüncü şahıslara seslenirken kullanılan hitap sözcüklerini tercih ederek aradaki mesafeyi açmakta kararlıdır.
Hey! Lâkaplar aşkın derecesini gösterir. Adam bir aşık olmaktan çoktan çıkmıştır.”
Adam ona sıkılıp sıkılmadığını sorar. Kadın hayır der. Kendini boşlukta hissediyorsa evet der. Depresyondaysa hayır der. Adamdan bişey gizlemek istiyorsa belki der . Adam hiçbir şey anlamadan döner durur kadının etrafında
“Eskiden sokakta adamın koluna girerdi. Artık onunla yan yana, elleri adamın hediye ettiği mantonun ceplerinde yürür. Bu mantodan nefret eder adam, cepleri yüzünden.”
Gitmiyordu adam. En fazla, kadının odaya girip ona kal demesini bekleyerek, eşya toplar gibi yaparak yüzünü asıyordu. Kadın girmiyordu odaya.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir