Necip Fazıl Kısakürek kitaplarından Aynadaki Yalan kitap alıntıları sizlerle…
Aynadaki Yalan Kitap Alıntıları
Ama uyanıklar, uyuyandan daha derin bir uyku içindeydiler.
Yazmak, çoğu zaman, kendine bile söylemeye cesaret edemediklerini hiç tanımadığın birinin kulaklarına fısıldamaya benzer
Dua dilemektir. Dilemek verebilenden olur. Verebilen Allah Şartsız ve kayıtsız veren Öyleyse dua Allah’ın, onu her kayıttan münezzeh bilerek ulûhiyetine el açmak
Birbirinin yanlışını çıkarmaya memur tekerlemelere nasıl ilim diyorsun? Mağrur ilimlerin sefaletini görmüyor musun? İnsanı secdeye kapandıracak muhakkak hakikatin vecd ilmini merak etmiyor musun?
Ağaç, vahdet musikisinin ne muazzam şekil senfonisi
Dava ahlakı, vazife şevki, fedakarlık ruhu, gözükaralık seciyesi gibi faziletler olanca kaynağını ve hakikatını İslam’da bulurken, bütün bu kıymetlerin, marka müslümanlarına veda etmesi ve komünistler de karartılması izah kabul eder mi hiç?
-Şu levhada ne yazılı?
-Mûtû kable entemûtü
-Ne demek?
– Ölmeden ölünüz!
-Müthiş!
-Mûtû kable entemûtü
-Ne demek?
– Ölmeden ölünüz!
-Müthiş!
Bütün iradesini toplayarak kendisine emretti:
– Uyu!
Uyumadı, bayıldı.
Yatağından kalktığı ve eşyasını yerli yerinde gördüğü dünya, eskisi değil, başka bir dünyadır.
– Uyu!
Uyumadı, bayıldı.
Yatağından kalktığı ve eşyasını yerli yerinde gördüğü dünya, eskisi değil, başka bir dünyadır.
Bir kitabın başında şimşek çizgileriyle yazılmış gibi şu giriş cümlesine muhatap oldu :
Allah kainatı insan için, insanı da kendisi için yarattı.
Kainatın dibini bulmuş olmak gibi bir şeydi bu
İnsanın Allah’a ve kainata karşı memuriyeti
Manaları derinleştirdikçe derinleştirdi. Bu, hem mutlak hakikatı kelime ve ibareye sığdırabilmekte en mahrem nokta, hem de insana vazifesini göstermekte en muhteşem bildiri
Bu alemde insan bir yandan kainatın esrarını arar ve tasarrufuna cehdederken, öbür yandan, kendi esrarına dönecek, vücut hikmetinin yönünü bulacak
Dostu sevimli imam ona dedi ki:
– Bu bahiste bir hadis-i kudsi bakın, ne kadar aydınlatıcıdır; Ben insanın en büyük sırrıyım; ve insan benim en büyük sırrım
Sır idraki
İnsanlıkça sistemleştirilecek tek usul
– Allah ötelerin ötesinde, onun da ötesinde, onun da ötesinde
– Kendinden kurtul ve ol,
Olmak, işte tüm mesele!..
Allah kainatı insan için, insanı da kendisi için yarattı.
Kainatın dibini bulmuş olmak gibi bir şeydi bu
İnsanın Allah’a ve kainata karşı memuriyeti
Manaları derinleştirdikçe derinleştirdi. Bu, hem mutlak hakikatı kelime ve ibareye sığdırabilmekte en mahrem nokta, hem de insana vazifesini göstermekte en muhteşem bildiri
Bu alemde insan bir yandan kainatın esrarını arar ve tasarrufuna cehdederken, öbür yandan, kendi esrarına dönecek, vücut hikmetinin yönünü bulacak
Dostu sevimli imam ona dedi ki:
– Bu bahiste bir hadis-i kudsi bakın, ne kadar aydınlatıcıdır; Ben insanın en büyük sırrıyım; ve insan benim en büyük sırrım
Sır idraki
İnsanlıkça sistemleştirilecek tek usul
– Allah ötelerin ötesinde, onun da ötesinde, onun da ötesinde
– Kendinden kurtul ve ol,
Olmak, işte tüm mesele!..
Ben insanı eşya ve hâdiseleri teshir etmesi için kendime halife olarak yarattım meâlindeki âyet ve Yârabbi, bana eşya ve hâdiseleri olduğu gibi göster! şeklindeki hâdis ortada dururken, mutlak hakikate bağlı insan kafasının ebedî arayıcılığına kilit vuran böyle bir yobaz nesli kendisini hiç İslâma nisbet edebilir mi?.. Bu incelik asırlardan beri kestirilememiş ve portresini çizdiğimiz bu tipe karşı harekete geçilememiştir. Başımıza ne gelmişse yobazın nefsinde kalıplaşan çürük (tez)e karşı ondan daha çürük bir (anti tez)le davranıldığı için gelmiştir.
5 – Zulüm,dalâlet ve felâket sistemleri
Kapitalizma ve Liberalizma; ( Cemiyetin hakkını çalar)
Sosyalizma ve komünizma; ( Ferdin hakkını çalar)
Meteryalizma ve pozitivizma; ( Ruhun hakkını çalar)
Kapitalizma ve Liberalizma; ( Cemiyetin hakkını çalar)
Sosyalizma ve komünizma; ( Ferdin hakkını çalar)
Meteryalizma ve pozitivizma; ( Ruhun hakkını çalar)
«Hale bak! Lügatlarda (sır) kelimesi var da buna rağmen Allah’ı anlamayanlar var »
«Bir İslâm büyüğü, başka bir İslâm büyüğüne (ben Allah’ın varlığını binbir delille isbat eden adamım), diye haber yolladı ve gerçek büyükten şu cevabı aldı: (Demek ki, senin, Allah’ın varlığından binbir şüphen varmış!..) cevap budur!»
Bir ilmin yanlışı onun son aşamasında belli olur.
Hesaba çekilmeden, nefslerinizi hesaba çekiniz!
Herkes tabiatını icra eder bu dünyada
Hiçbir şey olduğu yerde kalamaz!
Ve aynada kendisini seyretmeye koyuldu. İnsan Yüzünü bile tam görebilmekten âciz mahlûk öyle ya, aynada sağ sola ve sol da sağa geçtiğine göre, gördüğü tam kendisi mi? Ancak birbirimizi görebiliyor, yahut gördüğümüzü sanıyoruz. Bir eksiğin daha büyük eksiği de aynada tecelli ediyor. Aynada, yahut bütün mücellâ satıhlarda Demek kendimizden bile gizlenmişiz
Bir komünistin hususi hayatı yoktur!
Yangını resimde seyredenlerle, yananlar arasındaki mesâfe Bu işin mutlaka bir hocası vardı ama nerede?.. Bu işin tabibi mutlaka mânalar âlemindeydi ,ama nasıl bulmalı?..
– Biz hep normal olmayan insanı tarif etmeye kalkar ve bu yönden bir tedavi şekli bulmaya çalışırız. Ya normal olanı tarif et deseler ne yaparız?.. O zaman karşımıza,taş gibi,odun gibi,hissiz ve şuursuz bir şey çıkmaz mı?
İşte dâva bu kadar derinden ele alınmalı, metodu ona göre bulunmalı ki,ruh doktorluğu makamı namusuna kavuşsun
İşte dâva bu kadar derinden ele alınmalı, metodu ona göre bulunmalı ki,ruh doktorluğu makamı namusuna kavuşsun
Ruh doktorları onun için kendi bildiklerinin cahili ve’ tohumun içindeki gizli cevheri pensle arayan bir kafa sahibi’ olduğuna göre ne yapsın?..
Ruhun atom çekirdeği gibi çatladığı öyle bir nokta ki, kıl payı ilerisinde cinnet vardır .
Senin anlayacağın, iyi insanlar, iyi atlara bindiler, gittiler.
Allah hiçbir nefse gücünden fazlasını yüklemez.
İslâmda mahfaza içinde bir mücevher diye bahsettiğiniz kadından, erkeğe dört taneye kadar müsaade edilmesini nasıl savunabilirsiniz?
— Muhterem madam, bu bir emir değil, müsaadedir; ve öyle şartlara bağlıdır ki, emrettiği adaleti yerine getirebilmeye bu asırda kimsenin cesaret gösterememesi gerek Buna karşılık sizin erkeklerinizin resmilikte tek kadın, hususîlikte de dilediğince ve elinden geldiğince metres sahibi olmak hakkını kendisinde görmesine ne buyrulur?..
— Muhterem madam, bu bir emir değil, müsaadedir; ve öyle şartlara bağlıdır ki, emrettiği adaleti yerine getirebilmeye bu asırda kimsenin cesaret gösterememesi gerek Buna karşılık sizin erkeklerinizin resmilikte tek kadın, hususîlikte de dilediğince ve elinden geldiğince metres sahibi olmak hakkını kendisinde görmesine ne buyrulur?..
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Gülünçüz, gülünç! Hem gülünç olurken, hem de başkasını gülünç bulurken..
Hiçbir günah, günaha hor bakmaktan büyük olmaz.
Güzellik esrardır. Ve onun içindir ki, güzel, peçe altındadır.
Sen misin, şüphe âleti olmakla övünen bîçare akıl?.. Bizzat kendinden şüphe edebilecek misin?..
Başkalarını düşürmekle yükselemezsin.
Keşke ben Allah kelimesinden başka, ağzından tek söz çıkmayan bir dilsiz olsaydım.
– Yine kafanı işletmeye başladın. Gözlerini yum ve hiçbir şey düşünme!
– Nerede o saadet benim gibilere, anne?..
– Nerede o saadet benim gibilere, anne?..
Kendi kendilerini hesaba çekemiyorlar, Allah ve Resûlünden şüphe edebiliyorlar da kendi nefslerinden şüpheye düşemiyorlar.
“ Dünya, her âvizesine bir güneş yerleştirilse, bir kibrit başı nura denk olamaz !.. “
“ Kimi görse boş, kimi dinlese hiç; kime tutunsa yok… “
“ Allah’ım ben aramakla bulamam; sen gösterirsen buldurursun ! “
“ Siz benim bir devremde erişilmez, elle tutulmaz bir tasvirdiniz; şimdi buruşuk bir kâğıtsınız ! “
“ Artık seninim ! Boğuluyorum, anlatamıyorum ! “
“ Daima bir yankı gibi içimde uğuldadın… “
“ Sana geldim ! Nihayet sana geldim ! “
“ … emrettiği adaleti yerine getirebilmeye bu asırda kimsenin cesaret gösterememesi gerek… “
“ Hakçı olarak halkçı ve halkçı olarak hakçı… İşte gerçek demokrasi !.. “
“ Nasıl çözecek bu yeni düğümü ?.. “
Ah, aklımızla hissimiz arasındaki, milyarlarca ışık senesini aşan mesafe!
Dünya öyle bir nesne ki, sen ona malik olacaksın, o sana değil
Ben insanın en büyük sırrıyım; ve insan benim en büyük sırrım
| Hadis-i Kudsî
| Hadis-i Kudsî
“ … tavla zarı kadar küçük dünyalarının saraylarında hüküm sürdüklerini sanan insancıklar… “
“ – Ayağımı yere basacağım – de ve bas ! “
“ Allah’ın bu ân için senden esirgediğini zorlamayacaksın ! “
“ Bütün yollar tıkalı ve kapılar kapalı… “
“ Yangını kartpostalda seyretmek değil, alevinde yanmak gerek… “
“ Akıl, esrarı sıyırmak ister..! “
“ Ey akıl; seni o kadar gerdim ki, âlemde hiçbir madde bu kadar uzayamaz ve incelemezdi ..! “
“ Anlamak mı ?.. Yine mi o ?.. “
“ Birbirinin yanlışını çıkarmaya memur tekerlemelere nasıl ilim diyorsun ?.. “
“ … bir kişiye bağlan ve gergin ipliklerden daha doğru bir yola düş ve kargaşalıktan kurtul ! “
“ Çare yok, çekecek ve dayanacak… “
“ Bu ne müthiş imtihan !.. “
Bunlardan birincisi «terk», ikincisi de «terk-üt-terk», terk etmeyi terk etmektir.
Ama uyanıklar, uyuyandan daha derin bir uyku içindeydiler.
Ben eski dini eserleri asli harfleriyle eski kitaplardan okumak istiyorum; bilgim de yok Ne yapayım?
— İslâm harflerini öğrenin!
— İslâm harflerini öğrenin!
” Eskiden beri bazı ukalalar, (hakikatin şimşeği, fikirlerin çarpışmasında doğar), derler. Halbuki fikirlerin çarpışmasından çok defa müthiş bir toz kalkar ve bu toz perdesi arkasında hakikat, bir zıplayışta geyik gibi kaçar, gider.
Bütün dâva, güzellik ve dişilik büyüleri peşinde gezmekten başka tasası olmayan zavallı burjuva kızının tersi olabilmek Bu ters oluşun baştan başa hesaplı üslûp ocağını kurmak
Tekâmül, devamlı tekâmül, hiçbir oluşta mıhlanıp kalmamak ve her ân yenilenmek hamlesi.
– Hayret ediyorum; sen hem kendini görebiliyor, hem de gördüğünden dönemiyorsun!
– Şu levhada ne yazılı?
– Mûtû kable entemûtü
– Ne demek?
– Ölmeden ölünüz!
– Müthiş!
– Mûtû kable entemûtü
– Ne demek?
– Ölmeden ölünüz!
– Müthiş!
— İnsanlık, gel!
#8212; Nasıl gidiyor sıkıntıların?
— Dayanıyorum
— Dayanıyorum
Doğrudur; biz, hepimiz, kendimizden başkasını sevemiyoruz! Başkasında sevdiğimiz yine kendimiz
Yok da ne demek?..
O bir «var» olmak gerek Tam yokta yok da yoktur. Öyleyse «yok» bir «var» ın var ettiği var Bir «var» ki, yalnız o var, gerisi yok, yok da yok Yok da o «var»ın icadı
O bir «var» olmak gerek Tam yokta yok da yoktur. Öyleyse «yok» bir «var» ın var ettiği var Bir «var» ki, yalnız o var, gerisi yok, yok da yok Yok da o «var»ın icadı
Tasavvuf, Allah’ın seni sende öldürmesi ve kendisiyle diriltmesidir.
Tasavvuf, uzaklığın kederinden sonra yakınlığın safasıdır.
Tasavvuf, dış dünyadan sevgi alâkasını kesip, o alâkayı Allah’a bağlamaktır.
Tasavvuf, yakıcı bir yıldırımdır.
Tasavvuf, uzaklığın kederinden sonra yakınlığın safasıdır.
Tasavvuf, dış dünyadan sevgi alâkasını kesip, o alâkayı Allah’a bağlamaktır.
Tasavvuf, yakıcı bir yıldırımdır.
En büyük rahat rahatsızlığa alışmaktır.
Bunlar, hak maskesi altında haktan başka ne varsa hepsine birden tutkun ve halkı hak uğrunda aşılama yerine haksızlıklarını halka şırınga etmekte ve ektikleri tohumları tarla tarla verimlendirmekte usta