İçeriğe geç

Aslında Özgürsün Kitap Alıntıları – Duygu Asena

Duygu Asena kitaplarından Aslında Özgürsün kitap alıntıları sizlerle…

Aslında Özgürsün Kitap Alıntıları

“Sevgi için yaşayacağım, özgür olacağım, istemediğim hiçbir şeyi yapmayacağım.”
“Acıları bile gülümseyerek anımsayabilir insan.”
“Mutlu son yoktur çünkü son yoktur ”
“Aile, onu oluşturan kişilerin birbirlerine olan sevgileri ve saygıları sayesinde ailedir. Sevgi ve saygı olmadıktan sonra, isterse bin tane evlilik cüzdanları olsun, orası aile değildir.”
“Bir davranış, bir mimik, insanın asıl yüzünü ortaya çıkarmaya yeterdi de artardı bile.”
“Sevgili olmak bir görev değildir, iyi yapmak için uğraşılmaz.”
“Hoşça kalın bile demek gelmiyor içimden. Hoş kalamazsınız çünkü. Kendi kurallarınız, kendi tutsaklığınızla yaşayın. Ben ise, bu tutsaklığı hak etmiyorum.”
“Bazen düşünüyorum da, insanlarımıza bir hoşgörü kursu açmak gerek.”
“Sonra dans etmeye başlıyorum. Kendi kendime, kendim için.”
“Yaşam çok zalim bir öğretmendir, önce sınav yapar, sonra dersi verir.”
“Hiç kimse yüzünden eşcinsel olunmaz.”
“Ne istiyoruz biz? Neden mutlu olamıyoruz?”
“Neyse tatlım, bırakalım bunları, kimin yaşamı dört dörtlük ki?”
Bencil olmamak için yaşam boyu özveride bulunmak, hep kendinden vermek, onlar ne istiyorsa, öyle yaşamak gerekiyorsa Yo hayır ben bencil olacağım.
Geriye baktığımız zaman gülümsüyorsak eğer, mutluyuz demektir, hepsi bu
Mutlu son yoktur, çünkü son yoktur Ama mutlu an vardır.
Yaşamış olmak için yaşama, gerçekten yaşa
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
İnsanın hayatında onun yerine karar verecek birisi olmayınca gerçek gücü ortaya çıkıyor.
Aldığın keyif mutsuzlukların üstündeyse yaşa, ama mutsuzluklar keyfe ağır basıyorsa, çek git.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Neden mektuplarımız bu denli mutsuz?
Ölüm belki de doğmaktan ve yaşamaktan bile daha kesin bir gerçek Çünkü mutlaka var.
İnsan yaşadıkça konuşur
İnsan yaşadıkça konuşur Yaşamayanlar, yaşayamayanlar susar
Hiçbir şeyin sonunu bilemeyiz. Her şey sürekli değişiyor. Şu anımız mutlu olsun, onun da tadını çıkaralım yeter.
Bırak yaşasın, sen istemiyorsan katılma.
Mutlu son yoktur, çünkü son yoktur
Yaşam çok zalim bir öğretmendir önce sınav yapar sonra ders verir ben de yeni bir derse başladım işte sınav arkadan gelecek
Aşk kıskançlığı sahip olmayı merak etmeyi sürekli ilgilenmeyi ve ilgilenilmek istemeyi içeriyor buda dır dırı ve hesap sormayı başlatıyor ve sonra tabi her şey bozuluyor
Üzüldükçe bir şeyleri değiştiremiyorsun ki aksine kendine zarar veriyorsun yapabileceğimiz en güzel şey yaşadıklarımızdan ders çıkarmak kötü şeylerin bir daha olmaması için çabalamak bence hayatta tek bir gerçek var oda ölüm bunun dışındaki her şey gelip geçici ve hiç önemli değil. Üzüntüleri abartmanın uzatmanın kime ne yararı var? her şey bir gün geliyor sıradanlaşmıyor mu ?
İnsanı bu kadar hiçe saymak bu kadar organize yalan iğrenç bir şey.
Herkes kendi yaşamını sevsin ondan mutlu olsun
İnsanın hayatında bir renk olmayınca yüzündeki genç ifade gidiyor sanırım
İki dakikalık keyifleri uğruna bir çocuk dünyaya getiriyorlar. Sanki anne baba olmak özel bir marifetmiş gibi kasım kasım kasılıyorlar. Ondan sonra da kendi yumurtaları ve spermlerinin ürünü diye o çocuğa tümüyle sahip olduklarını sanıyorlar.
Gidip gelen aşırı duygular.. Yoğun mutluluklar yoğun mutsuzluklar Ama pişmanlık asla..
Birşeyi yapıp yapmamak için çok fazla düşünüyorsan, yapma. Yüreğinin ta derinlerinden istemediğin şeyleri yapma. Kendi değerini bil, yaşamış olmak için yaşama, gerçekten yaşa.
İki dakikalık keyifleri uğruna bir çocuk dünyaya getiriyorlar. Sanki anne baba olmak özel bir marifetmiş gibi kasım kasım kasılıyorlar. Ondan sonra da kendi yumurtaları ve spermlerinin ürünü diye o çocuğa tümüyle sahip olduklarını sanıyorlar.
Yuva dedikleri şey ne? Asık suratlı insanların bir araya gelip, hiç konuşmadan, hatta saygısızca yaşadıkları dört duvarsa eğer, neden yıkılmasın?
O çok yücelttiğimiz kavramlar, hiç sorgulamadan benimsediğimiz kesin kurallar, peşin peşin savunduğumuz değerler, sonuna dek toz konduramadığımız insanlar ya da hiç tanımadan karaladıklarımız. Olaylar, içine girince, tanıyınca, öğrenince ne kadar farklılaşıyor. Oysa biz ne yapıyoruz, tanımadan yargılıyoruz, karalıyoruz. Üstüne bir çarpı çekiveriyoruz. Bitiriyoruz. Peki biz kimiz? Yapamadıklarımız için mi kızıyoruz onlara? Birilerini acımasızca karalayarak kendi yüceliğimizi mi kanıtlıyoruz? Neden bu kadar kin ve nefret doluyuz? Bazen düşünüyorum da, insanlarımıza bir hoşgörü kursu açmak gerek.
Aldığın keyif mutsuzluklarının üstündeyse yaşa, ama mutsuzluklar keyfe ağır basıyorsa, çek git. Bunun ölçüsü budur ve birkaç kez hata yaptıktan sonra çok da net ölçülür. Üstelik değiştiremeyeceği şeyleri fazla dert etmemeli insan.
Kaçırmamak için uğraşmamak gerek.
Kaybedecek şeyler olsa da gitmeyi bilmek gerek.
Neden insan ya çok mutlu ya da çok mutsuz olduğunda yazmaya yöneliyor?Belki de yalnızca ben öyleyim.
Bize işkenceci herif gerek galiba.Biz oylelerinden zevk alıyoruz.
Bunların üzerine çok gidince kaçıyorlar,kötü davranınca köle gibi oluyorlar.
insanın hayatında onun yerine karar verecek birisi olmayınca gerçek gücü ortaya çıkıyor.
Neden insan ya çok mutlu ya da çok mutsuz olduğunda yazmaya yöneliyor?
aldığın keyif mutsuzluklarının üstündeyse yaşa ama mutsuzluklar keyfe ağır basıyorsa çek git. Bunun ölçüsü budur
İnsanlar yaşadıkça konuşur Yaşamayanlar, yaşayamayanlar susar
Çok istediğin bir şeyi yapmamak için uğraşmaya ne ad verilir?
Aşksız daha mutlu oluyor insan.
Sen kafanda bir tip yaratıyorsun ve kendini ona aşık olmaya hazırlıyorsun
Şimdi de zenginsin sen. Tek başına bir kadınsın
Beni sorarsan eğer hiç mutlu değilim ama iyiyim.
Kendimi üzmek bir yana, insanlar tarafından üzülmemek için mücadele veriyorum.
Sevgi için yaşayacağım,özgür olacağım,
istemediğim hiçbir şeyi yapmayacağım.
Evet yapmayacağım.
Ne derler o zaman?Bencil mi?Desinler.
Ben bencil olacağım.Bencil olmamak için yaşam boyu özveride bulunmak,
hep kendinden vermek,onlar ne istiyorsa,öyle yaşamak gerekiyorsa
Yo hayır ben bencil olacağım
Ama bildiğim bir şey var , kendi hayatımızı yönetebiliriz Kendimize sahip olabiliriz. Eğer birilerinin bize sahip olmasına izin vermezsek ve kendimizi hayatın akışına bırakmazsak her şey daha güzel olacaktır.
Yuva dedikleri şey ne ? Asık suratlı insanların bir araya gelip , hiç konuşmadan ,hatta saygısızca yaşadıkları dört duvarsa eğer , neden yıkılmasın ?
Birilerini acımasızca karalayarak kendi yüceliğimizi mi kanıtlıyoruz ?
Ama biz boyun eğdikçe hiçbir şey iyiye gitmiyor , biz sustukça ,onlar iyice kudurup ,özgürleşiyor. Tamam özgürlük olsun da , bize de olsun. Yani annnelerimizden ,babamızdan öyle gördük diye sanki bunu sürdürmemiz gerek ?
Ben bencil olacağım. Bencil olmamak için yaşam boyu özveride bulunmak, hep kendinden vermek, onlar ne istiyorsa öyle yaşamak gerekiyorsa Yoo, hayır ben bencil olacağım.
Sevgi için yaşayacağım, özgür olacağım, istemediğim hiçbir şeyi yapmayacağım. Evet yapmayacağım.
Düşünüyorum da yaşadıklarımı bunları bir romanda okusam “aa bu kadar da olur mu?” derdim. Oysa oluyor işte. Yaşanılanlar, yazarların akıl edemeyeceği kadar karmaşık. Ve kimse karşısındakini anlayamıyor, her kişi, her ilişki, her olay kendi içinde bambaşka gizler, anlamlar taşıyor. Karşısındakini tüm karmaşıklığıyla anlayabilen kişi ise, o dost işte.
Dağların gölgesi denize vurmuş, ta o dağlara kadar yüzeceğim. Yüzerken yarın ne olacağını bilmediğimi ama asla bana acı verecek şeylere izin vermeyeceğimi ve şuan ne kadar iyi olduğumu düşüneceğim. Mutlu son yoktur ama mutlu an vardır.
Hiçbir şey bilmiyoruz, bilemeyeceğiz. Ama bildiğim bir şey var, kendi hayatımızı yönetebiliriz. Kendimize sahip olabiliriz. Eğer birilerinin bize sahip olmasına izin vermezsek ve kendimizi tembelce hayatın akışına bırakmazsak her şey daha güzel olacaktır.
Aile, onu oluşturan kişilerin birbirilerine olan sevgileri ve saygıları sayesinde ailedir. Sevgi ve saygı olmadıktan sonra isterse bin tane evlilik cüzdanları olsun, orası aile değildir.
-Bu mutlu bir son mu acaba?
+ Her şeyin sonunu bilemeyiz. Her şey sürekli değişiyor. Şuanımız mutlu olsun, onun da tadını çıkaralım yeter.
Önce bir erkek olarak değil de bir insan olarak sevmek ve anlamak gerekiyor, böylesi daha sağlıklı.
İlişkinde arkadaşlık kuramazsan hiçbir şey yaratamazsın, her şey çok yapay olur.
Kadın çirkinlikleri, sıradanlıkları gerçek kabul ediyor ve sürekli onlardan kaçıyordu. Neden bu kadın güzelliklere ve farklı olana bu kadar açtı?
Kendi değerini bil, yaşamış olmak için yaşama, gerçekten yaşa, biraz sabırlı ol. Niçin yalnızlıktan bu kadar korkuyorsun?
Bir ayna al, bak, sen de görürsün. Yüzünde bu ifadeyi görüyorsan, adım atmak için biraz düşün. Daha doğrusu bir şeyi yapıp yapmamak için çok fazla düşünüyorsan, yapma.
İnsanın hayatında onun yerine karar verecek birisi olmayınca gerçek gücü ortaya çıkıyor.
Şuan aklıma takılan tek şey var, o da katlanmamak. Bazen başkalarına çok hoş gelen bir şey bile bizi sıkıp üzüyor olabilir. Ona bile katlanmamak gerek.
Bana bazen büyük bir umut bazen de umutsuzluk veriyor. Kalıcı ilişkiler, uzun sevgiler, bitmeyen heyecanların var olmayışının umutsuzluğu. Ama bunlara takılmayıp yalnız, özgür ve mutlu olunabileceğinin de ümidi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir