İçeriğe geç

Aşkın Kokusunu Aldım Kitap Alıntıları – Meral Kır

Meral Kır kitaplarından Aşkın Kokusunu Aldım kitap alıntıları sizlerle…

Aşkın Kokusunu Aldım Kitap Alıntıları

Affetmek zor işti, ama insan affetmedikçe en büyük kötülüğü kendine yapıyordu. Oysa unutmak ve yoluna devam etmek kendine ödül karşındakine ise en büyük cezaydı.
Güçlü olmak zayıf olmaktan daha zordu.
İnsanın yüreği hangi acının altında eziliyorsa tüm mutluluk ve hayalleri de o acının içinde yitip gidiyordu.
Bu keşke denilen şey, insanoğlunun en büyük cezası değildi de neydi?
Ölüm gelip oyun bitince, şah da piyon da aynı kutuya konuyordu. Ve hiç kimse bu dünyadan canlı çıkmıyor, geride bıraktıklarının içlerine düşürdükleri acı hep aynı oluyordu.
Anılar ne kadar güzel olursa olsun illa ki insanın yüreğini sızlatıyor, öyle veya böyle mutlaka bir iz bırakıyorlardı.
. sevmeyi öğreten âlim, nefreti öğreten ise zalim olur.
Anılar unutmak için yaşanmıyordu; yaşamaya devam etmek için unutuluyordu. Ama anılar leke tutar, unutsan bile mutlaka izi kalırdı
İnsanın canını en çok ne acıtır sorusunun bir tek cevabı vardı; insan neyi çok severse canını da en çok o acıtırdı.
Aşktan kaçmaya çalışmak yağmurun altında koşmak gibidir. Aslında hızlandıkça daha çok ıslanırsın ama sen bunu ancak sırılsıklam olduğunda fark edersin.
Birinin kalbindeki yerini onun gözlerinde görmek nefes almak gibiydi.
İnsanın, mutluluklarını paylaşacağı bir ailesi olmadan gerçekten nasıl mutlu olabilir ki?
İnsanın canını en çok ne acıtır sorusunun tek cevabı vardır;
İnsan neyi çok severse canını da en çok o acıtır.
Aşk, bencil ve liderdir. Fedakârlık ister, öncelik ister, özen ve şefkat isterdi. Eğer bunların hiçbiri yoksa aşk da o kalpte durmaz giderdi. Hem de geldiği gibi ansızın ve coşkuyla değil, acıta acıta, kanata kanata giderdi. Geride ise onarılması mümkün olmayan kırıklar, yalnızlıklar ve yaralar bırakırdı.
Gözyaşı, dilinden dökemediğini gözünden akıttığındır, o da şairin dediği gibi gözlerinden içine akıttığın kadardır.
Yarın için kaygı duymadan bugünü yaşamak mutluluğun anahtarıdır.
Konuşmayı da susmak kadar iyi bilmek lazım , susmazsan sessizliğin içindeki feryadı duyamazsın .
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Zira sevmeyi öğreten âlim , nefreti öğreten ise zalim olur.
Ve öğrendim ki sevmek için neden aramaya gerek yoktu. Kalp istedikten sonra tek bir bakış, tek bir gülüş ve manasız bir kokuya yüklediğin anlamlar bahanen oluyordu. Ve aşk, sen ondan kaçsan da, o senden vazgeçmedikçe uzaklaşamıyor, dönüp yine onun kollarına sığınıyordun. Ve ben, nihayet içinde olmak istediğim kalbi de, ait olduğum yeri de bulmuştum.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Meğer yaptığım tek şey seni beklemekmiş.
İnsanın yaşadığını hissettiği anlar olur ya, işte bu an benim için öyle bir andı ve onun için de öyle olmasını istiyordum.
Hayatın senin için hazırladığı sürprizleri asla bilemezsin.
Çünkü sonsuza kadar gördüğüm yüzün senin olmasını istiyorum.
Gözyaşı, dilinden dökemediğini gözünden akıttığındır, o da şairin dediği gibi gözlerinden içine akıttığın kadardır.
Senin olmadığın bir tablo benim için tamamlanmış sayılmaz.
Sevmek, aileden edinilen bir duyguydu.
Kalbinin söylediklerini yapmak için kendine izin ver.
Gün içerisinde onun sesini duymayınca saatler geçmiyordu.
Sevmek, tüm yol boyunca yüreğinde umut taşımak, imkânsızlıklara inat yürümekti.
Kitabın sonunu anlamak istiyorsan, satır aralarını da okumalısın.
İnsanın yaşadığı yer ruhunun yansımasıdır.
Güneş iyice tepeye çıkmıştı. Parlaklığı gözleri kamaştırıyor sıcaklığı ise kavuruyordu.
Affetmek zor işti, ama insan affetmedikçe en büyük kötülüğü kendine yapıyordu. Oysa unutmak ve yoluna devam etmek kendine ödül karşındakine ise en büyük cezaydı.
Bazen istemek tek başına yeterli olmaz
Baktıkça kendine hayran bırakan,yapraklarını kendine gizleyen,asaletini renginden sadakatini kokusundan alan Menekşe;narin masum ve naiftir..
Sıcak kurutur,soğuk çürütür onu.Sevgi olmadan yeşermez,çünkü bilir ki sevgi olmadan aşka varılmaz .
Asaleti kendinde gizli,yaprağından önce çiçeğini açan,yaza yakışan ama Eylül ‘e ithaf edilen Manolya ..
Koklamaya kıyamam benim güzel,manolyam denmiş ya,boşuna değil. Dokunursan sararıp solan,koklarsan küsen Manolya,belki de şairin dediği gibi ; Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeliydi
Ölüm gelip oyun bitince, şah da piyon da aynı kutuya konuyor .
Rengi baharı müjdelerken kokusu aşka davet eder seni Senin yerine ben masumum der Frezya.Ama suç ondadır zaten güzelliği ile büyülemiş aşkı ile yakmıştır seni .
Kahvesini sehpanın üzerine bırakıp başını geriye doğru attı ve yüzünü güneşe çevirdi.
Dost denilen şey ise paylaşmak için vardı.
Masumiyeti,sevgiyi,gücü ve zarafeti temsil eder.Oysa ulaşılmazdır;emek ve sabır ister, çünkü aşk kadar nankör ve onun kadar güzeldir..
Saf bir sevgiyle seviyorum seni demenin en güzel yoludur papatya,ama biz ona umutlarımızı yükleyip kalbimizi emanet ettik.Sevse de sevmese de biz papatyaya inandık.
Aşktan kaçmaya çalışmak yağmurun altında koşmak gibiydi.Aslında hızlandıkça daha çok ıslanırsın,ama sen bunu ancak sırılsıklam olduğunda fark edersin
Konuşmayı da susmak kadar iyi bilmek lazım, susmazsan sessizliğin içindeki feryadı duymazsın.
Sevgine tutun, işe yarayacaktır.
Sevgi olmadan yeşermez, çünkü bilir ki sevgi olmadan aşka varılmaz
Hakkın olanı almak için şansın ayağına gelmesini bekleyemezsin.
Oysa tebessümle hatırladığımız ve yeniden dönmek istediğimiz tek yer çocukluğumuza ait anılardı.
Konuşmayı da susmak kadar iyi bilmek lazım, susmazsan sessizliğin içindeki feryadı duyamazsın.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir