İçeriğe geç

Aşk Biter İnsan Yorulur Kitap Alıntıları – Banu Yaşar

Banu Yaşar kitaplarından Aşk Biter İnsan Yorulur kitap alıntıları sizlerle…

Aşk Biter İnsan Yorulur Kitap Alıntıları

Evet, insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, KALBİNE MUKABİL BİR KALBİN MEVCUT BULUNMASIDIR Kİ, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve
*lezaizde birbirine ortak
*gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar

https://1000kitap.com/yazar/bediuzzaman-said-nursi

Çünkü insanın yaşama sevincini, devam etme aşkını elinden alan asıl suçlu çoğu zaman yine kendisidir.

En büyük yalanı insan kendine söyler, buna en çok inanan da yine kendisidir.

Seni özel kılan, sana has olanı sevmeye çalış, onu küçümseme, kendinden büyük yükler de yükleme sırtına
Öncelikle, onaylanma, takdir edilme ve MÜKEMMEL olma iddalarımızın aslında BİZİ NE KADAR YORDUĞUNU ve YIPRATTIĞINI fark ederek işe başlıyabiliriz..
Eşler birbirinin rakibi gibi davrandıklarında, yani evlilik bir güç savaşına dönüştüğünde, bu ilişki evlilik olmaktan çıkar, karşılıklı çatışmaya dönüşür.
En bildiğini zannettiğin yerlerde kaybolmaman için yavaşlaman gerekir

Ve yavaşladığında şikayetin azalır..

Yaşadıklarının hiçbiri kalıcı değil, sürekli kalmaya da niyetli değil .

Sen şikayet ettiğinde ve sızlandığında sırtındaki yük de artıyor.

Al, kullan, at yaklaşımı bir alışkanlık halinde ilişkilere de yansıyor.
Kimse diğerinin anlamasını, büyümesini beklemek ve bunun için zaman harcamak da istemiyor.
Evliliğin getirdiği birlikte büyüme, birbirini anlamak için diğerine zaman tanıma, bekleme, sevgiyi besleme, fedakârlık duyguları da çok gerilerde kalıyor.
*Gelecek kaygısı,
*sebeplere aşırı bağlanmak,
*olayları ve sonuçları elimizde tutma paniği

insanın enerjisini tüketir

Öğrendim ki
Büyümek yavaş yavaş oluyor
Aşırı kaygı ve zihinsel kirlilik insanın yaşama aşkını ve enerjisini de alıp götürür yüreğinden
Yaşadığın anı, o an içinde bulunduğun durumu edememek, o anı yaşayamamak, bilincin hep geçmişte ya da gelecekte dolaşması kaybolan zamanların kahramanı yapar insanı
Biz masallarla uyutulan, kişisel gelişim kitaplarıyla uyandırılan yorgun dünyanın acemi çocuklarıyız.
Büyümek ise sancılı ve zordur
Kısacası hayatı fark etmek
İçimdeki beni,seni ve O’nu fark etmek
Doğru insanı bulmak kadar doğru insan olmaya çalışmak da çok önemlidir.
Hayat sürekli denemen ve öğrenmen gereken bir süreç olarak karşılar seni
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ağlamak kalp işidir,kalbin meziyetidir.
Çünkü insanın yaşama sevincini, devam etme aşkını elinden alan asıl suçlu çoğu zaman yine kendisidir. En büyük yalanı insan kendine söyler,buna en çok inanan da yine kendisidir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Beklentileriyle yormayan, fazla soru sormayan,
Yanında sen gibi sen olduğun,
Tüm yanlış bildiklerini unuttuğun,
Hiçbir hesap yapmadığın, yapamadığın,
İyi gelen, iyileştiren sevgilere ihtiyacı var insanın
Yüreğimizde dindiremediğimiz sıkıntı, O’na (cc) olan teslimiyetsizliğimizden mi?
Gönlümün istediğini hakkımda hayırlı eyle
Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle
İnsan bazen bırakabilmeli boşuna yükünü taşıdığı ne varsa Bilmemiş gibi yaptığı tüm bildiklerini
Aşk inerken çıktığın, düşerken uçtuğun bir duygudur.
Aşkın kendisi terbiye eder insanı
Olumlu ve iyimser insanlarla görüşmek ve konuşmak öyle iyi geliyor ki, sanki sıfırdan başlamak kadar tazeliyor insanı.
Öğrendim ki, olumsuz ve kötümser insanlarla sık sık görüşmek ve konuşmak ruhu incitiyor, yüreği yoruyor, gereksiz yükler yüklüyor kalbine.
Basiretli bir masumiyet, hırslı ve öfkeli bir akıldan daha iyi yol bulabiliyor. Akıllı ve kurnaz olmak değil, masum olmak insanı güçlü kılıyor.
Keşke demek yerine iyi ki dendiğinde öğrenilebiliyor doğrular.
İnsan elindekilerin farkına vardıkça, bunlar için minnettar oldukça kendini daha iyi ve daha mutlu hisseder.
Modern dünyada, dış görünümlerdeki benzerlik zamanla ruhlara da yansımaya başlıyor. Herkes birbirine benzediği gibi şikayetlerin içeriği de bu aynılaşmadan nasibini alıyor.
Mutsuzluk bulaşıcı bir virüs gibi insandan insana sürekli yayılıyor. Söylendikçe artan, bulaşan ve bunaltan bir hastalığa dönüşür mutsuzluk.
ŞÜKÜR TERAPİSİ
Valla başlık çok hoş, merak ettim.
Yanlış yerlerde o kadar ararsın ki mutluluğu, bulmaya vaktin kalmaz.
Ye kuşaklar adına endişeliyim
Onların dinledikleri masallar bizimkiler kadar masum değil, güçlü olursan ayakta kalabilirsin, akıllı ve uyanık olmalısın, vurulmadan vurmalı, vermeden almalısın yönlendirmesiyle büyüyorlar.
Biz masallarla uyutulan, kişisel gelişim kitaplarıyla uyandırılan, yorgun dünyanın acemi çocuklarıyız.
Yüzyıllardır kadınlar erkekleri sustukları, erkeklerde kadınları çok konuştukları için suçlar dururlar.
Kadın ve erkek farklı çözüm teknikleriyle sorunlara muhatap olurlar. Birisi seçeneklerden giderken, diğeri verilenlerden çözmeye çalışır.
Bir yere yetişmek için değil, yaşamak ve hissetmek için yavaşladığında, elindekileri ve sana verilenleri daha çok fark edersin.
İhtiyar devam eder: Bir kadın sen ne kadar pahalı hediyeler alırsan al, ona söyleyeceğin tatlı sözcükleri ve senin için ne kadar değerli olduğunu duymayı bunların hepsine tercih eder. Bu onu daha çok mutlu eder.
Küçük kızlar nelerden hoşlanır, neleri sever bir düşün
Bir damda iki iklim yaratmak! Ah şu algılar
Ağlarken kalp büyür, benlik küçülür.
Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir. KIZILDERİLİ ATASÖZÜ
Öfke, kişinin kendisinden çalmasıdır, kendinden harcamasıdır.
Affeden insan en büyük iyiliği kendine yapmış olur.
İnsan nefsi olumsuzlukları biriktirmek ve birleştirmekte oldukça mahirdir. Duyduklarını, gördükleriyle birleştirip hayal gücünü ve korkularını da buna ekleyince, çoğunlukla kendi senaryolarının kurbanı olur.
Sıkıntı ve sızlanmayla güne başlamak, her zaman insanın işini zorlaştırır.
Mutlu olmayı başarabilmiş insanlar, kendisiyle tanışma serüvenine girmiş olanlardır.
Bugün güneş senin için tekrar doğdu, nefes alabilmen için hava da çok güzel, herşey yolunda ve minnettar olacağın o kadar çok şey var ki
İnsanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezzetlerde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yek diğerine yardımcı olsunlar. BEDİÜZZAMAN
Ne zaman aşk biter, insan o zaman yorulur.
En büyük yalanı insan kendine söyler, buna en çok inanan da yine kendisidir.
Öğrendim ki,
Yanlışlar öğretiyor doğruları..
Bazen Yıllarca ektiğini, yıllar sonra toparlarsın, yıllar sonra hasat alırsın..
Öfkeni duanla yıka..
Ağlamak kalp işidir, kalbin meziyetidir..
Asıl olan yoldur..
Çünkü bu tip insanlar duygularını ve sıkıntılarını içlerine atıp, bastırdıkları için, zaten hayatın içinde nefes almakta, kendi hayatlarını yaşamakta da zorlanırlar.
Adeta somutlaşmış halini de panik atak nöbetleri sırasında yaşarlar.
İnsan gerçekten kabul edildiğinde, değişmek için daha çok çaba gösterir.
Aşk bahanedir, vuslat aranmaz.
Mecnun değilim dost ; Lakin çağırırsan çöllere gelirim
Sana yalan halde gelmem, toplarım özümü
yalın halde gelirim
Kapıyı çaldığında kim o ? dersen ;
Ben olmam kapında sen olur gelirim
Sen gel de yeter ki, yola yük olmam, yol olur gelirim

https://1000kitap.com/yazar/Mevlana-Celaleddin-i-Rumi

Kendi hoşnutsuzluğumuz elimizdekileri de değersizmiş gibi gösteriyor.
Biz masallarla uyutulan kişisel gelişim kitaplarıyla

uyandırılan yorgun dünyanın acemi çocuklarıyız.

Gerçek olanı ararken, sonsuz mutluluğu yanlış

yerlerde arayan , ararken de kaybolan insanlarız

Erkek susarken büyümeye çalışır, kadın ise konuşurken çözer hayatın şifrelerini
Dünyevileşmenin getirdiği kimlik algısı, eskisi gibi kişilik yapılarına hiç benzemiyor.

Diğerini görme, duygularını anlamaya çalışma çabası yerini önce kendini düşünme, önce kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik taleplere dönüşüyor.

Artık neredeyse hiçbir şeyi tamir etmiyoruz.
Yenisi alıyoruz.
Değişen nedir ?
Dünyamız mı , bakış açımız mı ?
Hayatı ve evliliği algılayış tarzımız mı ?

Modernizmin bir sonucu olarak hızlanan hayat algısı beraberinde tüketimi, sürekli yenileme ve değiştirme alışkanlıklarını da getirdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir