İçeriğe geç

Arsen Lüpen – Otuz Mezarlı Ada Kitap Alıntıları – Maurice Leblanc

Maurice Leblanc kitaplarından Arsen Lüpen – Otuz Mezarlı Ada kitap alıntıları sizlerle…

Arsen Lüpen – Otuz Mezarlı Ada Kitap Alıntıları

Dürüstlükle dolu güzel yüzüne öylesine yaraşıyordu ki mutluluk!
Yalnız, adanın güzelliği, her şeye rağmen, hiçbir zaman gözlerimizin önünden gitmeyecektir. Bazı güzellikler ve hoş şeyler unutulmamalıdır zaten.
Kederle gülümsedi:
Sizinki de ne kadar zavallı bir aşk! Diye ekledi.
Bir zamanlar, yok olanı sevdiniz. Şimdi de ölmüş olanı seveceksiniz.
Aşkım geçmişin bir parçası değil, geleceğin bir bütünüdür.
Bir roman yaşıyoruz ve romanlarda her şeyin sonu iyiye bağlanır.
Kederle gülümsedi.

Sizinki de ne kadar zavallı bir aşk! diye ekledi. Bir zamanlar, yok olanı sevdiniz. Şimdi de ölmüş olanı seveceksiniz.

Gözyaşlarıyla buğulu gözlerinde, korkunun eseri yoktu. Onlar, derin bir aşk, sonsuz bir ümitsizliğin aynasıydılar yalnızca. Sevdiği kadından başka şey düşünmüyordu.
Hayatları garip bir güçle dolmuş, hava gibi duvar deliğini aşarak birbirine kavuşmuştu. Şimdi dünyanın hiç bir kuvvetinin onları ayıramayacağına inanıyor, güven, sevgi bağlarıyla yıkılmaz bir kale sağlamlığında görüyorlardı kendilerini.
İlim mucizeleri öldürmez , onları daha güzel , daha saf , daha güçlü hale getirir .
Hiç bir şey yolunda değil. Ama ne olursa olsun, yaşamak lazım değil mi? Ve diğerleri gibi deli olmamak lazım
Daha bir hafta açlıktan ölmem.
Birkaç gün belki acıyla kıvranırdı ama sonra alışır ve yavaş yavaş tükenirdi. Hayat zaten ona çok zalim davranmış, hiç de güler yüz göstermemişti. Bu zalim hayattan ayrılmak ve hiçliğe karışmak artık arzularının başında gelmekteydi.
İnsan hiçbir zaman , hiçbir şeye emin olamaz!
Harpte, sır saklamak zordur.
Hayat, yalanmış değil mi ? Bir an önce kurtulmak akıllılık olur. Haydi, ufak bir hareket..
Bu dünyada tekrar meydana çıkmak demek, adaletin huzurunda arz-ı endam etmek demektir!
Bununla beraber,kıpırdamadan,çekingen bakışlarla durdular yine. Tehlikenin kendiliğinden uzaklaşıp gitmesini bekler gibiydiler.
Ay ışığının koyu sis tabakalarını gümüş bir pırıltı,şal halinde sonsuz güzelliklere boğduğu bir gece
Onunla istemeyerek evlendiği halde sevmişti.Bununla beraber,bu sevgiylede mutlu olamamıştı.
Bununla beraber,kıpırdamadan,çekingen bakışlarla durdular yine. Tehlikenin kendiliğinden uzaklaşıp gitmesini bekler gibiydiler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir