İçeriğe geç

Amcamın Rüyası Kitap Alıntıları – Fyodor Dostoyevski

Fyodor Dostoyevski kitaplarından Amcamın Rüyası kitap alıntıları sizlerle…

Amcamın Rüyası Kitap Alıntıları

Fyodor Dostoyevski kitaplarından Amcamın Rüyası kitap alıntıları sizlerle

Amcamın Rüyası Kitap Alıntıları

Her şey ölür Zina’cığım, her şey, anılar bile
oysa işin özü her zaman gözden kaçan, önemsiz ayrıntılardır.
Sevdiğin, özlediğin şey, geçmişte kalan mutluluğundu
Birisine karşı nefretimizi saklayamadık mı, yahut saklamak istemedik mi onunla aynı ortamı paylaşmak istemiyoruz demektir, bunu bilin.
“Benim de her gece ne gözyaşları döktüğümü bir Tanrı, bir de yastığım bilir!..”
Zaten felaket hiçbir zaman tek başına gelmez
Her şey ölür Zina’cığım, her şey, anılar bile.
Bunların hepsi yalnız hayaldeydi, Shakespeare’i okuduğumuz zamanlardaydı Zina.
Oysa ki işin özü daima gözden kaçan, önemsiz ayrıntılardır.
Konuşmayacaksın, tek kelime söylemeyeceksin. Vazifen bu, anlaşıldı mı?”

“Ya bir şey sorarlarsa?”

“Gene ses çıkarmayacaksın.”

“Ama hep susulmaz ki Marya Aleksandrovna.”

“O zaman kısa bir şey, mesela sadece ‘Hımmm’ dersin, ya da akıllı bir insan gibi düşündüğünü gösteren bir şeyler gevelersin.”

“Hımmm…”

“Bugün çok orijinal bir rüya gördüm Marya Aleksandrovna.”
“Ama bilmeliyim anacığım…”

“Sus! Hele götürdüğüm yerde bana bir daha ‘anacığım’ de de görürsün. Tam bir ay çaysız bırakırım seni.”

“A… anacığım…” diye kekeledi. “A… anacığım!..”
“Nerde o tembel?” diye bağırmaya başladı. Bu havlunun ne işi var burada? O mu kurulandı? Demek gene hamama gitti, şimdi de çayını içiyor! Ne diye gözlerini diktin bana öyle? Neden saçları kesilmemiş? Grişka! Grişka! Grişka! Geçen hafta sana beyin saçlarını kesmeni emretmemiş miydim, neden yapmadın?”
“Nerde o tembel?”
Bir insanın hayatı söz konusu olunca yalan da söylenebilir.
Hatırlayacağını biliyorum, ama yıllar geçtikçe kalbin soğur, ruhun kışa girdikçe unutursun beni
Ah sevgilim, bütün hayatım hayallerden oluşmuştu. Yaşamıyordum,durmadan,sürekli hayal kuruyor, insanları küçümsüyordum, ama insanlara karşı neyimle gururlandığımı kendim de bilmiyordum. Kalbimin temizliğiyle mi, duygularımın soyluluğuyla mı? Hem bunların hepsi yalnız hayaldeydi, Shakespeare’i okuduğumuz zamanlardaydı.
İçim bulanıyor, duydunuz mu; bütün bu çirkef şeylerden İçim bulanıyor!
İçinden gelirse başkasını sev, ölenle ölünmez. Yalnız seyrek de olsa hatırla beni
Tam anlamıyla şair ruhlu bir kadınsınız.
Zaten bıraktım kendimi, ne zamandır hayal kurduğum yok.
Böyle çirkin işte bile soylu duygularınızı öne sürmeden yapamıyorsunuz. Oysa açıkca, “yapacağımız bir alçaklık, ama çıkarımıza uygun geldiği için kabul et” deseydiniz hiç olmazsa samimi olurdu.
Bu adama karşı nefretine hak veriyorum kızım. Bağlanamadığın birisine ömrünün sonuna kadar sevmek için Tanrı huzurunda yemin etmek çok acıdır. Saygı beslemediğin bir kimseye ait olmak ondan da kötüdür.
Geçenlerde, yaşadığınız yüzyıla hizmet etmek istediğinizden, köylülerinizi azat etme niyetinizden söz etmiştiniz. Bu fikirleri hep şu okuduğunuz Shakespeare’inizden alıyorsunuz.
Her şey ölür, Zena. Anılar bile
“Kabul etmez ki…”
Ben de sevdim; belki senden de çok…
“Benim de her gece ne gözyaşları döktüğümü bir Tanrı, bir de yastığım bilir!..”
– Her şey ölür Zina’cığım, her şey, anılar bile O yüce duygularımız da
”Benimle karşılaşmamış olsaydın, sevmeseydin beni, yaşardın. ” dedi Zina.
”Ah niçin, niçin birbirimize rastladık ! ”
– Niçin ağlıyorsun meleğim? Öleceğim için mi, yalnız bunun için mi? Ama benden başka her şey çoktan öldü, çoktan gömüldü . ”
” sonunda gün ağardı ama yeni gün de hayırlı gelmedi. Zaten felaket hiçbir zaman tek başına gelmez . ”
”Çevremizdeki her şeyin şirin ve parlak görünmesi, işlerimizin yolunda gitmesiyle mümkündür . ”
Bu pek iyiye işaret değildi, çünkü insan ancak işleri yolunda gittiği zaman çevresindeki şeyleri ışıl ışıl ve güzel görür
İnsanların pek çoğu soyluca davrandıklarını sanıp, yalnızca kendilerini aldatırlar. Ben kendimi aldatmayı kabul etmiyorum.
İnsanın karşısında canlı bir ölü bulunduğunu fark etmesi için yakından ve dikkatli bir inceleme yapması gerekiyordu
Yanlış kişiden samimiyet beklediğin an, kırılıyorsun.
Kendi ilkelerinizle nelere karar verdiğinizi hatırlayın da , ondan sonra başkalarını kınayın
Kendi ilkelerinizle nelere karar verdiğinizi hatırlayın da , ondan sonra başkalarını kınayın
Bu pek iyiye işaret değildi, çünkü insan ancak işleri yolunda gittiği zaman çevresindeki şeyleri ışıl ışıl ve güzel görür
Her şey ölür, Zena. Anılar bile
”Saygı beslemediğin bir kimseye ait olmak çok kötüdür . ”
İçinden gelirse başkasını sev, ölenle ölünmez. Yalnız seyrek de olsa hatırla beni
Ah yeniden hayata kavuşmayı ne kadar isterdim şimdi.
Benden başka herşey çoktan öldü çoktan gömüldü.
Seni düşünmediğim tek bir an olmadı.
Hayat sanki ayrılmanın bütün acılığını tattırmak için mutsuz hastanın kalbinde yeniden alevlendi.
Bu derece utanmayı arlanmayı unutmak!…..
Bu kadar alçalmak……
Terbiyeyi görgüyü böylesine hiçe saymak!….
Kudurganlık bu artık!….
Ah gençlik, gençlik! İşte size Shakespeare’e dalıp hayaller kurmanın, başkasının kafası ve düşünceleriyle yaşarken, yaşıyorum sanmanın sonu!
Hepsi benim ya da sizin yaptığınızın otuz kat kötüsünü yapmaya hazırlar.
Her şey o kadar kirli ki bu çamuru örtmek için küçülmeye değmez.”
Hay Allah kahretsin, nedir bu; uykuda uyanık uykuda !… bırakın şu lanet olası tekerlemeyi!
Sayıklıyor musunuz yoksa prens?
Unutulacak bir şey mi bu. Unutulabilir mi?
Emin olun, yanıldınız siz. Bir düştü bu. Yoksa soylu duygularınızla oynayabilir miydim ben?
Ancak böylesine büyük bir aile sevinci kalbimden vakitsiz koparabilirdi bu sevimli sırrı….
Namuslu bir eve zorbalıkla hele böyle bir halde gelemezsiniz.
Ben böyle bir alçaklığı yapacak adam değilim ben.!..
Tanrım! 
İnsan bu derece saf kıt görüşlü olabilir mi.
Hepimiz en sade hiçbir çıkar kokusu olmayan işlerde bile hesaplı hareket ederiz, hem bunun farkına varmadan yaparız.
Üstelik daima kendi kendimizi aldatarak soyluluktan bir an ayrılmadığımızı iddia ederiz.
O bir güvercin kadar temizdir; Çıkar nedir bilmez, yalnız sevmeyi bilir, sevgili yavrum!…
Acı çekiyorsunuz bitkinsiniz, Can evinden vuruldunuz; bunun için benimle böyle konuşmanıza şaşmamalıyım. Ama ben de kendimi size karşı suçlu hissettiğim için Bir an önce kalbimi olduğu gibi açmaya karar verdim. Oturun konuşalım.
Çok iyi yürekli olmakla birlikte henüz çok gençsiniz oysa ben bir anneyim.
İnsanın sabrının da bir sınırı var.
İyi terbiye görmüş bir adamın konuşması mıydı bu?
Her şey ölür Zina’cığım, her şey anılar bile O yüce duygularımız da

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir