İçeriğe geç

Alo, Harika Hanım Nasılsınız? Kitap Alıntıları – Tarık Dursun K.

Tarık Dursun K. kitaplarından Alo, Harika Hanım Nasılsınız? kitap alıntıları sizlerle…

Alo, Harika Hanım Nasılsınız? Kitap Alıntıları

Bağımlı olmaktan her zaman korkarım. Bağımlılık bir süre mutlu eder. Sonra alışkanlık olur. Sonra baskıya dönüşür, denetimi altına alır, zorlar. İçinizden bir dürtü hadi, hadi der sürekli ve siz ona karşı duracak gücü, gün gelir, kendinizde bulamayabilirsiniz.
Kimilerini değiştirebiliyorsunuz, kimilerini asla! Değişen insan da güzeldir, değişmeyen de.
İnsanlar birbirlerini yanıltırlar.
O kadar zaman oldu ki birileriyle konuşmayalı Sürekli kendime konuştum. İçimden. Kendi sesimi duymadan.
İnsanlar değişebilir; kendileri de, düşünceleri de
İstemek başka fiildir,düşünmek başka..

《》《》《》《》《》

“O kadar zaman oldu ki birileriyle konuşmayalı. Sürekli kendime konuştum. İçimden. Kendi sesimi duymadan.”
+Beni gözünüzde büyütmeyin.
-Kadınlar bunu hep yaparlar.
“Hattın iki ucu arasında salınıp duran sözcüklerin toplamı, gerçek bir hikaye eder mi? Bir “alo” kadar mümkün, başka bir dünya kadar uzak..”
Ne yapmıştım mesela? Hiçbir şey! Evden dışarı adım atmamıştım, bütün gün ve gece evdeydim. Oturdum. Önce masanın başındaydım. Kalktım, yatak odama geçtim, arandım. Hiçbir şeyi. Gelişigüzel bir aranmaydı. Tuvaletin pufuna oturdum, aynadaki beni seyrettim. Uzun uzun Bana biraz aptalca bakan kadınla konuşmak istedim, yüz vermedi. Ben de konuşmaktan vazgeçtim onunla. Uykum vardı, var mıydı? Öyle sandım belki de.
İnsan isterse kendisiyle aynalarda da hesaplaşabilir.
İnsan hayatta bir yerlere gidiyor olmalı. Bir yerlere gitmeli ya da bir yerlerden gelmeli. En doğrusu budur.
İstemek başka bir fiildir, düşünmek başka. İstemek gerçekleştirmeye götürür insanı.
+Beni gözünüzde büyütmeyin.
-Kadınlar bunu hep yaparlar.
O kadar zaman oldu ki birileriyle konuşmayalı. Sürekli kendime konuştum. İçimden. Kendi sesimi duymadan.
Bir an durdu sonra tekrar konuştu.
Merak ettiniz mi acaba?
Nerede kaldı bu dediniz mi? İçinizde bir merak uyandı mı benim için? Küçücük bir merak, küçücük, şu kadarcık
Belki serçe parmağının tırnağını gösteriyordu telefona, belki daha başka bir işaret. İşte o kadar, onun kadar küçücük, küçücük
Bu çok mu zor soruydu?
Doğrusu
O susunca karşı taraf ta sustu bekledi.
Evet dedi yavaşça, evet bekledim galiba
İnanmıyorum. Kolay yalan söyler misiniz?
Herkes gibi
Kadınlara peki.
Söylerim.
Bravo, niçin kadınlara?
Yalanı severler. Erkekler genellikle onlar üzülmesin diye yaparlar bunu. Kadınlar yalana inanmaya hazırdır, gerçeklerden rahatsız olurlar. Ben böyle düşünüyorum.
Aynı kanıda değilim sizinle.
niçin erkekler dinlemeyi bilmezler? Oysa kadınlar dinleyen erkekleri severler asıl. Karşınızdakinin sizi dinlemediğini görürseniz bir boşluğa düşmüş gibi olursunuz. Evet, birden ve sınırsız bir boşluk
sabahları erken mi kalkarsanız?
Genellikle. Dedi. Günümün uzamasını isterim Siz?
Ben uykuyu severim.
Bütün kadınlar sever.
Uyumazsam Çünkü uykuda olunca düşünmüyorum. Daha bir arınmış hissediyorum kendimi. Daha bir bağımsız ve
Sabahları bu kadar aydınlık bir ufuk hiç görmemişti; insanın göğe bakma alışkanlığı olmaması ne kötüydü.
Bağımlı olmaktan her zaman korkarım. Bağımlılık bir süre mutlu eder. Sonra alışkanlık olur. Sonra baskıya dönüşür, denetimi altına alır, zorlar. İçinizden bir dürtü hadi, hadi der sürekli ve siz ona karşı duracak gücü, gün gelir, kendinizde bulamayabilirsiniz.
Annem, Ben küçükken her şey için günah derdi. Şunu sakın yapma, çünkü günahtır. Onu sakın elleme ve ona dokunma Niçin? Çünkü günahtır. Yemeğinizi bile tabağınızda yarım bırakıp sofradan kalkamazdınız, çünkü günahtı! Sizi de böyle kısıtlayanlar oldu mu? Nedir günah peki? Ne yaparsanız günahtır, ne yapmazsanız değil?
Hikaye kurmayı seven kadınlar da biliyorum.Her kadın kendisi için her gün yüzlerce hikaye düşünür,kurar ve o hikâyenin kahramanı yerine geçer.
Bence yanlış bu.Hem de kocaman bir yanlış.Uyduruyorsunuz.Asıl siz erkekler hikâye kahramanı olmaya can atıyorsunuz.Bir kadın size baksa,gülümsese Yanınıza gelip iki kelime konuşsa ve sonra gitse Arkasından bakar,anında onun ile sizin aranızda bir hikaye yazarsınız.Üstelik sonu yatakta biten bir hikâye Yalan mı?
Ajandasına şunları yazdı:
Bugün 17 Haziran,günlerden çarşamba.Telefon etmedi,aramadı.Saatini bekledim.Geldi,geçti ve aramadı.
Guguklu saatlerin kuşları da ölür mü?
Her şey bir ayrıntıymış ve dünya bir ayrıntılar toplamıymış.
“o kadar zaman oldu ki birileriyle konuşmayalı. sürekli kendime konuştum. içimden. kendi sesimi duymadan.”
Siz, bir ilişkiyi kendi adınıza bitirebilirsiniz. Kendi adınıza Onun adına değil . Herkesin kararı kendinedir.
Beklerken bana rüzgârın sesini dinletti. Her ağacın kendine özgü bir sesi olurmuş,öyle dedi. En güzeli telli kavakmış,en kokulusu da incir. Buna şaştım. ‘Çünkü’ dedi, ‘ Kimi ağaç çiçeğinin kokusunu taşır ve meyveye durduktan sonra o kokusu yiter gider. İncir hep aynı kokar: biraz inciri gibi,biraz yaprağının kokusu gibi.
Degişmek kaçınılmaz olabilir bazen.
Bağımlı olmaktan her zaman korkarım. Bağımlılık bir süre mutlu eder. Sonra alışkanlık olur. Sonra baskıya dönüşür,denetim altına alır,zorlar. İçinizden bir dürtü hadi,hadi der sürekli ve siz ona karşı duracak gücü,gün gelir,kendinizde bulamayabilirsiniz.
İnsan isterse kendisiyle aynalarda da hesaplaşır.
– Saatleri sevmem,bizi zamanla kısıtlar,zamanın tutsağı yapar.
– Ama bakmadan da edemezdiniz.
– Guguklu saatlerin kuşları da ölür mü?
– Galiba. Ölüyorlar fakat başka türlü bir ölümle
– Ne gibi?
– Zemberekleri boşalıyor ve O dakika ölüyorlar.
-Geceleri saatlere bakmam.
-Uğursuzluk mu getirir?
-Saatleri sevmem, bizi zamanla kısıtlar, zamanın tutsağı yapar.
Kendimi dinliyorum bu dört duvar arasında. Hep kendimi Beni bu beklemeler yoruyor.
Büyümek, niçin kaçınılmaz insanlar için?

Ölüme başka türlü nasıl ulaşabiliriz ki!

İnsanın göğe bakma alışkanlığı olmaması ne kötüydü.
İstemek başka fiildir, düşünmek başka. İstemek gerçekleştirmeye götürür insanı.
10 Kasım
Salı

İstanbul/Levent-ev
1989-1998

Hayır, inanmıyordum. Değişecek olsaydı değişirdi zaten. Bana söz vermelere kalkmasını da istemiyordum. Evet, beni seviyordu, ben de onu seviyordum. Buna karşılık değişmesini beklemiyordum artık. Söz vermelerin zamanı çoktan geçmişti. Hepsi de tutulmayan sözlerdi. Yerine getirilmeyen ve asla getirilmeyecek sözler.
Adam:Beni gözünüzde büyütmeyin.
Kadın: Kadınlar bunu hep yaparlar.
Kimi anlar vardır, bir söz söyleriz ve içeriğinin farkına varmayız. Karşımızdaki bunu gerçeğiyle algılar ya da uzak tutar kendini. . Bana öyle demişti.
Birbirleriyle çok iyi anlaştıklarını söyleyen insanlar, ayrılmak üzere olan insanlardır.
Haklı olmak, çoğu kez bir şeyi değiştirmiyor.
Bir kadını tanımak, bazen yıllar ve yıllar alabilir.
Her ağacın kendine özgü bir sesi olurmuş, öyle dedi. En güzeli telli kavakmış, en kokulusu da incir.
Kadınlar bir ilişkiyi çabuk başlatırlar, bitirmeleri ise uzun sürer.
Herkesin dramı kendine, güzeliyle çirkiniyle. Bana kötü gelen, beni değiştirmeye kalkışmaları.
Yumuşak, her şeyi kabullenen, karşı koymaktan kaçan erkeklerden nefret ederim.
Guguklu saatlerin kuşları da ölür mü?
İnsanın kötü ya da iyi olması kendi elinde midir?
Çünkü durmadan konuşmak , bir yerden sonra orada ne varsa onu sıradanlaştırır.
İnsanları birbirlerinin gözünde basite indirger.
İlk kez çok konıştuğumun, beni çok konuşturmak istediğini farkına vardım. Yalnız kendime ait, yalnız kendimin olan sırlarım olmamalı mı? Bunları ille de başkalarıyla paylaşmam mı gerek?
Gittiğim her yabancı şehirde, sabahın en erken bir saatinde kalkar, dolaşa dolaşa bir meydanlık ya da bir park bulur, oturup şehrin insanlarla nasıl uyandığına bakarım. Uykulu gözlerimin önünden dalgalar halinde her çeşit insan geçer. Erkekler Kadınlar ve genç kızlar Tramvaylarla Bisikletleriyle
“Bağımlı olmaktan her zaman korkarım. Bağımlılık bir süre mutlu eder. Sonra alışkanlık olur. Sonra baskıya dönüşür, denetimi altına alır, zorlar. İçinizden bir dürtü hadi, hadi der sürekli ve siz ona karşı duracak gücü, gün gelir, kendinizde bulamayabilirdiniz.”
Sorduk mu birbirimize, nasılsınız dedik mi bugün ?
Çünkü durmadan konuşmak, bir yerden sonra ortada ne varsa onu sıradanlastırır. İnsanları birbirinin gözünde basite indirger.
Herkes, herkes için birtakım hikayeler uydurur kafasında. Yakıştırır. Tutar, tutmaz, o ayrı bir konu..
Erkekler, bence zeki kadınlardan pek hoşlanmazlar.
Siz?
Bilmiyorum dedi. Gerçekti, bilmiyordu, düşünmemişti. Güzel kadınlardan da korkarım
Niçin erkekler dinlemeyi bilmez? Oysa kadınlar dinleyen erkekleri severler asıl. Karşısındakinin sizi dinlemediğini görürseniz bir boşluğa düşmüş gibi olursunuz. Evet, birden ve sınırsız bir boşluk
“Dünya herkesin çevresinde tek tek dolaşır. Bunu böyle biliriz. Aynaya bakın, sizi kuşatmış, çevrenizde dönen bir dünyanın varlığını hissedersiniz. Aynadaki siz, bunu size gösterir zaten ”
“İnsan yalnızlık dediğimiz şeye aldırmamayı öğreniyor.”
“Erkekler gençken pek hoşgörülü değillerdir. Sürekli yalan söylerler. Kendilerini böyle savunurlar.”
“Haklı olmak, çoğu kez bir şeyi değiştirmiyor. Hiçbir şeyi değiştirmiyor.”
“Çünkü durmadan konuşmak, bir yerden sonra ortada ne varsa onu sıradanlaştırır. İnsanları birbirlerinin gözünde basite indirger.”
“Dinlemek konuşmaktan güzeldir.”
“Her şey bir ayrıntıymış ve dünya bir ayrıntılar toplamıymış.”
“Tanışılır, ellerle başlayan bir yaklaşma gözlerle sürdürülür, konuşulur, ortak yanlar aranır. Bunu en çok erkek yapar. Kadın mesafeli durur. Sabırla erkeğin hoşuna gidecek şeylerin yine erkek tarafından ortaya konulmasını bekler ve erkek bunu her zaman yapar. Der ki: ben çıplak ayakla dolaşan kadınları severim, saçlarını ensesinde toplayan kadınlardan hoşlanırım, rakı içen ve ağlayan kadınlardan nefret ederim.”
“Bağımlı olmaktan her zaman korkarım. Bağımlılık bir süre mutlu eder. Sonra alışkanlık olur. Sonra baskıya dönüşür, denetimi altına alır, zorlar. İçinizden bir dürtü hadi, hadi der sürekli ve siz ona karşı duracak gücü, gün gelir, kendinizde bulamayabilirsiniz.”
“Asıl siz erkekler hikâye kahramanı olmaya can atıyorsunuz. Bir kadın size baksa, gülümsese Yanınıza gelip iki kelime konuşsa ve sonra gitse Arkasından bakar, ânında onunla sizin aranızda bir hikâye yazarsınız. Üstelik sonu yatakta biten bir hikâye ”
“Yalanı severler. Erkekler genellikle onlar üzülmesin diye yaparlar bunu. Kadınlar yalana inanmaya hazırdır, gerçeklerden rahatsız olurlar. Ben böyle düşünüyorum.”
“Bir kadını yalvartmak, bir erkek için hoş bir şey olmamalı. Ne dersiniz?”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir