İçeriğe geç

Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed Kitap Alıntıları – Muhammed Emin Yıldırım

Muhammed Emin Yıldırım kitaplarından Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed kitap alıntıları sizlerle…

Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed Kitap Alıntıları

Ben sensiz bir hayatı neyleyeyim ki! Bir hayat ki; o hayatın içerisinde sen yoksun, ben nasıl yaşarım sensiz.
Birilerinin gözünde kaçış olarak algılansa da sonucu mutlak zafer olan bir kutsi yolculuktur.
İnsan vardır yeri meclisin en başıdır. İnsan vardır yeri kapının eşiğidir.
Hz. Ömer tanışmayı üç şeye bağlamıştı: Yolculuk, ticaret, aynı mekanı paylaşmak… Bu üç şey insanı insana tanıtan en önemli üç alandır.
Allah er-Rahim’dir. Kullarına karşı pek merhametlidir. O (c.c.) eşsiz merhametin yegane kaynağıdır.
Allah el-Kerim’dir. Sınırsız ikram sahibi olan, istediğine istediği şekilde ihsan da bulunan, kendisine yapılan vefasızlıklara bile, iyilikle muamelede bulunandır.
Allah (c.c) , yarattığı insanı hem çok iyi tanımakta, hem de onu tanıtmaktadır.
Hiç kimse onun ağzından La(yok) sözünü duymadı.
O, teşehhüdün dışında asla hayır demedi. Eğer teşehhüd olmasaydı ondan hayır sözü asla çıkmazdı.
Gün olur bir olay gelirse başa
Kesip ümidi düşme telaşa
Kereminden mahrum eder mi hâşâ
Resûl’un yaktığı meş’ale sönmez
O kapıyı çalan eli boş dönmez
Muhammedün beşerun. La ke’l- beşer
Bel huve yakutun beyne’l hacer.

Muhammed bir beşerdir, fakat sanma ki sıradan bir beşer gibidir.
Onun değeri, değersiz taşlar içinde yakuta bedeldir.

”Allah yar ise bütün dünya dar ve düşman olsa ne yazar ki ”
Evet, o (sas) ağızlara şerbet ve şeker, yüreklere şifa ve sekinet, hayatlara huzur ve güvendir.
Allah Resulü’ne aşık bir yürek olan Hassan diyordu ki:
”Ben şiirlerime Muhammed’i övmüyorum Bilakis Muhammed ile şiirlerimi medhedip, güzelleştiriyorum. ”
Merhamet edenlere Rahman da merhamet eder.
Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin
Allah yar ise bütün dünya dar ve düşman olsa ne yazar
Hakiki mümin odur ki insanlar malları ve canları hususunda ona karşı emniyet içerisindedirler.
“Ben, Allah şahidimdir ki; Efendimiz’i, Hz. Ebû Bekir’i, Hz.Ömer’i çok seviyorum. Her ne kadar onlar gibi amellerim yoksa da onlar kadar iyi ve güzel şeyler yapmamışsam da onlara duyduğum sevgi ve aşktan dolayı yarın cennette onlarla beraber olmayı ümit ediyorum.”
Benden önceki peygamberlerle benim misalim şuna benzer: Bir adam güzel ve göz kamaştırıcı bir bina yapmıştır. Ama duvarların bir köşesinde bir kerpiçlik boşluk bırakmıştır. İnsanlar evin etrafını dolaşıp evi beğenmiş ve şöyle demişlerdir: “Şu son kalan boşluğa da ne güzel uyar bu kerpiç.” İşte o son kerpiç benim. Ben gelen tüm elçilerin sonuncusuyum.
Evet o da (sas) bir insandır, siz de bir insansınız. O, yirmi üç senede insanlığa ne kazandırdı, siz ne kazandırdınız ? Onun (sas) yaptığı ortada, sizin yaptığınız ortada. Demek ki; o(sas) bir beşerdir ama onun (sas) beşerliği taşların içerisinden bir taş olan yakut ve mercan gibi değerli bir beşerliliktir.
“Allah yar ise bütün dünya dar ve düşman olsa ne yazar ki”
Gönüller Muhammedsiz ve tabi ki muhabbetsiz
Gün olur bir olay gelirse başa
Kesip ümidi düşme telaşa
Kereminden mahrum eder mi hâşâ
Resûl’un yaktığı meş’ale sönmez
O kapıyı çalan eli boş dönmez.
Ne olur Ey Efendim! Bu yolda bizlere yardımcı ol. Layık olmasak da istediğin ahlaki yapıda bulunmasak da. Her an Sana ve sünnetine ihanet etsek de bizi bize bırakma. İnsanlık sana muhtaç, gönüllüler Muhammedsiz ve tabi ki muhabbetsiz. Ey insanlığın gerçek önderi ne olur gel. Gel de ölmüş sineler seninle hayat bulsun. Seninle gerçek anlamına kavuşsun.
“seven sevdiğinin yolunda olur.”
Sevgi deyip geçmemek gerekiyor. Bazen yürekte birine duyduğumuz sevgi, bizi selamete kavuşturduğu gibi, bazen de felakete ulaştırabilir. Bundan dolayı yüreklerde yer edinen sevgi tohumlarının çok ciddi bir denetim altında tutulması şarttır. Çünkü her şeyin başı sevgidir.
Ey Efendim! Sen yaşayacaksın. Bize rağmen yaşayacaksın. Biz firar etsek de o yüce mirasın olan sünnetine ihanet etsek de senden yüz çevirsek de Rahmetine karşı hakkıyla karşılık veremesek de sen yaşayacaksın. El- Hayy ve El- Baki olan Allah seni yaşatacak. Dünyada da seni yüceltecek, semalarda da seni yüceltecek, öte alemlerde de seni yüceltecektir.
Seven; sevdiğinin yolunda olur. Seven; sevdiğinin, sevdiği şeyleri de sever. Onun en fazla sevdiği şey hatta yüz kızıl tüylü deveden, güneşin üzerine doğup battığı toprakların fethinden daha fazla sevdiği şey hidayetten yoksun insanları hidayet çeşmesinin rahmet yüklü suyuna kavuşturabilmektir.
Mümin taze ekin gibidir, rüzgâr estikçe yatar, ( tam yıkılmaz, yok olup gitmez) fakat yine doğrulur, kalkar. İnkârcı ise çam ağacına benzer, rüzgâr estikçe gürler, fakat bir kez yıkılırsa bir daha kalkamaz.
Kur’an, Efendimiz (sas) için Üsvetün Hasene en güzel örnek, model, prototip tabirini kullanır. Allah Resûlü (sas), hayatın her alanının en güzel örneği ve modelidir. Her alanda ideal bir seviyeyi yakalamak isteyen onun (sas) örnekliğine teslim olmalı, onun (sas) modelliğini kabul etmelidir.
“yük olma, yük al”
Bizler birbirimizle gereksiz çekişmelere girdik, rahmet olan ihtilafları, tefrikaya dönüştürdük. Aramızda imanımızın gereği olması gereken emniyet ve güveni sarstık. Neticesinde de âleme gül kokusunu yayma vazifesini ihmal ettik.
Rahim olun ki er-Rahim’in rahmetinden istifade edebilesiniz.
Bugün insanlık ona her zamankinden daha fazla muhtaçtır. Eğer O’nun( sas) rahmet dağıtan sancağının altında toplanırsa kurtuluşa erecek, yoksa karanlıklardan hiçbir zaman kurtulamayacaktır. Bundan dolayı yapılacak iş, Efendimiz’in (sas) bilme, tanıma ve onun hayata bıraktığı derin izleri kavrama adına gayret göstermektir.
İnşallah bu geçici dünya hayatında kalıcı değerler uğruna ter dökenlerin Allah terlerini zayi etmeyecektir.
Seven sevdiğinin yolunda olur. Seven; sevdiğinin, sevdiği şeyleri de sever.
Eğer Kur’an’ın ilk ve önemli mesajı olan İkra/oku emrine uyup etrafımızdaki enfüsi ve afaki ayetleri okuya bilirsek her birinin birer mucize olduğunu ikrar etmez miyiz?
Başta nefislerimiz olmak üzere etrafımızdaki binlerce şey üzerinde Tefekkür ettiğimiz zaman bizleri aciz bırakıp Sübhanallah dedirtecek boyutta birer mucize değil midir?
Efendimiz o günden bugüne hep Medeni iken ve o (sallallahu aleyhi ve sellem) hep Medeniliğe davet ederken acaba biz onun (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmeti olduğunu iddia edenler ne kadar medeniyetsiz?
Medeni oluşun ilkelerini insanlık ondan öğrenmiş iken şimdilerde birileri o ilkelerden medeniyetler oluşturma çabası verirlerken, Biz bunca sermayeye rağmen neden halen bedevilikte diretiyoruz?
Bugün İslam toplumları ne yazık ki Gül Kokusu saçamıyorlar.
Artık yanımıza gelenler bizlerle ilişkiyi girip iletişim kuranlar imanın tadını İslam’ın güzelliğini Hz Muhammed’in sallallahu aleyhi ve sellem hoş kokusunu bizlerden hissedemiyorlar.
Bizler birbirimizle gereksiz çekişmelere girdik rahmet olan ihtilafları tefrikaya dönüştürdük. Aramızda imanımızın gereği olması gereken Emniyet ve güveni Sarstık.
Neticesinde de aleme Gül kokusunu yayma vazifesini ihmal ettik
Sevgi deyip geçmemek Gerekiyor.
Bazen yürekte birine duyduğumuz sevgi, bizi selamete kavuşturduğu gibi bazen de felakete ulaştırabilir.
Bundan dolayı yüreklerde yer edinen Sevgi tohumlarının çok ciddi bir denetim altında tutulması şarttır.
Çünkü her şeyin başı sevgidir
Her tanıyan bilir, ama her bilen tanıyamayabilir
Sahabe Ayşe validemize sorar: peygamberimizin ahlakı nasıl idi? Annemiz diyor ki: siz hiç Kur’an okumuyor musunuz? Onun (sallallahu aleyhi ve sellem) ahlakı kur’an idi
Allahumme’ğ fir li kavmi fe innehum la ye’lemun

Allah’ım! Kavmimi bağışla ;çünkü onlar gerçeği bilmiyorlar

Ey Rabbim benim üzerime çöken bu musibet ve eziyetler, eğer senin bana karşı Kızgınlığından ve öfkenden dolayı değilse çektiğim bunca sıkıntıya Hiç aldırış etmem de hepsine tahammül ederim.

Yine de senden bana gelecek bir sığınmaya ve yardıma çok ihtiyacım var. Hem bu dünyada hem de ahirette Senin o karanlıkları aydınlığa çevirecek nuruna sığınıyorum

Allah’ım güçsüzlüğümü ve çaresizliğimi insanların nazarında düştüğüm hor ve hakir durumumu ancak Sana arz ve şikayet ediyorum.
Ey merhametlilerin en merhametlisi sen zor ve sıkıntılı durumlarda olanların rabbisin. Benim de Rabbim ancak sensin.
Beni kimlerin eline bırakıyorsun?
Sen beni zalim bir düşman eline düşürmeyecek onları bu bana hüküm geçirtecek bir konuma getirmeyeceksin
La imane li-me la emanete lehu

Emaneti olmayanın imanı da yoktur..

O (sas) derdi ki: Merhamet edenlere Rahman da merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.
Ben şiirlerimle Muhammed’i (sav) övmüyorum
Bilakis Muhammed (sav) ile şiirlerimi medhedip, güzelleştiriyorum.
Hassan b . Sabit
Gönüller Muhammedsiz ve tabi ki muhabbetsiz
Biz bu çağın insanları olarak tahammülsüz, hoşgörüsüz insanlar oluverdik.
“Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım..
Enes Bin Malik (Radıyallahu Anh) diyor ki : Hz. Peygamber’in yüzlerce hadisi içerisindeki bir hadis bizleri adeta kendimizden geçirir, o hadisi her duyduğumuzda sevinçten ne yapacağımızı şaşırırdık. İşte o hadis ; Kişi sevdiği ile beraberdir. hadisidir. Enes (Radıyallahu Anh) Bu hadis hakkında şunu da söyler:
Ben, Allah şahidimdir ki; Efendimiz’i, Hz. Ebubekir’i Hz. Ömer’i çok seviyorum. Her ne kadar onlar gibi amellerim yoksa da onlar kadar iyi ve güzel şeyler yapmamışsam da onlara duyduğum sevgi ve aşktan dolayı yarın cennette onlarla beraber olmayı ümit ediyorum.
Ve Uhud; Bir dağdır, O bizi sever biz de onu severiz. diyen Nebi’nin (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) bize en büyük hatırasıdır. Hatıraları yaşatalım, yaşatalım ki yaşayabilelim.
Ehli Beyt mektebinin mümtaz talebelerinden biri olan Hz. Hüseyin ‘in oğlu İmam Zeynelabidin diyor ki ;
Biz çocuklarımıza Kur’an sûrelerini nasıl öğretiyorduk ise, aynı hassasiyetle Peygamber Efendimiz’ in gazvelerini/savaşlarını da öylece öğretiyorduk.
Seven sevdiğinin yolunda olur. Seven ; sevdiğinin, sevdiği şeyleri de sever. Onun en fazla sevdiği şey hatta yüz kızıl tüylü deveden, güneşin üzerine doğup battığı toprakların fethinden daha fazla sevdiği şey hidayetten yoksun insanları hidayet çeşmesinin rahmet yüklü suyuna kavuşturabilmektir.
Ümmet-i Muhammed ne kadar savrulursa savrulsun, eğer kalpte biraz iman varsa asla yıkılmayacak, yok olmayacak, silinip kaybolmayacaktır.
Benden önceki peygamberlerle benim misali şuna benzer : Bir adam güzel ve göz kamaştırıcı bir bina yapmıştır. Ama duvarların bir köşesinde bir kerpiçlik boşluk bırakmıştır. İnsanlar evin etrafına dolaşıp evi beğenmiş ve şöyle demişlerdir:
Şu son kalan boşluğa da ne güzel uyuyor bu Kerpiç. İşte o son Kerpiç benim ben gelen tüm elçilerin sonuncusuyum.
Ahmed, isminin, Muhammed isminden farklı olarak iki yönü vardır. Muhammed sadece övülen, övülmüş olan anlamları ile öne çıkan bir isim iken, Ahmed hem övülen hem de öven anlamlarını ihtiva eder.
Demek ki O, (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) bir beşerdir ama onun beşerliliği taşların içerisinden bir taş olan yakut ve mercan gibi değerli bir beşerliliktir. Onu kendi ile aynı seviyede görmek, kendi ile aynı seviyede olduğunu söylemek, yakut ve mercanı taşa toprağa eşdeğer görmek gibidir.
Onun Rahmetini anlatmak, siyerin hepsini anlatmaktadır. Çünkü onun Rahmeti hayatının tamamını kuşatmıştır.
O, teşehhüdün dışında asla hayır demedi. Eğer teşehhüd olmasaydı ondan hayır sözü asla çıkmazdı.
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hep, Allah yar ise bütün dünya dar ve düşman olsa ne yazar ki diyerek yoluna devam etmiştir.
Gün olur bir olay gelirse başa
Kesip ümidi düşme telaşa
Kereminden mahrum eder mi hâşâ
Resûl’ün yaktığı meş’ale sönmez
O kapıyı çalan eli boş dönmez.
Her makamın bir makâlı vardır.
Biz bu çağın insanları olarak tahammülsüz, hoşgörüsüz insanlar oluverdik.
Rabbim gelen yeni yılı gidenden hayırlı kılsın. Ümmeti Muhammed’in ümmet bilinci ile yeniden dirilmesine vesile eylesin.
İnsan vardır yeri meclisin en başıdır. İnsan vardır yeri kapının eşiğidir.
Hz. Ömer gerçek anlamda tanışmayı üç şeye bağlamıştı: Yolculuk, ticaret, aynı mekanı paylaşmak Bu üç şey insanı insana tanıtan en önemli üç alandır.
Her tanıyan bilir, ama her bilen tanıyamayabilir.
El-Hayru fi ma va’ka | Olanda hayır vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir