İçeriğe geç

Aklın Kutsal Kitabı Kitap Alıntıları – Şafak Nakajima

Şafak Nakajima kitaplarından Aklın Kutsal Kitabı kitap alıntıları sizlerle…

Aklın Kutsal Kitabı Kitap Alıntıları

Ben kendimden kaçmak istedim
Yazar ve filozof Vernon Howard ‘ın dediği gibi, Gerçekten güçlü bir insanın başklarının onayına olan ihtiyacı, bir aslanın, koyunların onayına ihtiyacı kadardır!
Benim payıma düşen anılar bahçesinde hüzünlü bir gezintidir.
Sarhoşla aşık arasındaki fark;
Birinin teki iki, diğerinin ikiyi tek görmesidir!
Tolstoy ‘un dediği gibi:, Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.
Dünyada en zor şey, insanın kendini bilmesidir.
Daha fazlanın, aslında daha az demek olduğunu, zor yoldan öğreniyoruz!
Bıkkınız; yaşıyor gibi yapıyoruz
Sağlam bir bina dikmek, sağlıksız bir binayı onarmaktan daha kolaydır!
Dün bir ses kulağıma
Yaşamın fırtınasına direnemezsin! diye fısıldıyordu.
Bugün ben o sese, Fırtına benim! dedim.
Hiçbir şey, harekete geçen cahillik kadar korkunç olamaz! der Konfüçyüs.
Bilgi, insanı şüpheden; iyilik, acı çekmekten; kararlı olmaksa, korkudan kurtarır.
Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın;
Hatırada kalan şey depişmez zamanla.

Fahriye Abla (Ahmet Muhip DRANAS ‘ ın ünlü şiirinden)

İnce fikirlerin, derin duyguların kadınıydın.
Ama her şeyden, tıp kitaplarında ve dergilerinde yazılanlardan çok daha gerçek.
İnsanın insana ulaşması
Ölümün yaşamla dansı
Ah, Salih!
Keşke evinizin pencerelerini açıp içerideki kapkara keder bulutlarını güneşli rüzgarlara yükleyerek sonsuzluğa yollayabilsem
Işıkları kapatma, nasılsa gideceğim yer çok karanlık olacak!
Ama hayat , her zaman göründüğü gibi değildir.
Aşk en derin anlamını, özümüzde, iç dünyamızda buluyor.
Böylece, sevilenin varlığı ya da yokluğu, yaşayıp yaşamadığı bile önemini yitiriyor
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Şimdiye dek öğrendiğim tek bir gerçeklik var: Aşk, sevilen insanın fiziksel varlığından çok daha öte bir şey.
Yalnızlık, insanın kendisiyle bir başkası arasında asla kapatılamayacak uçurumunun varlığını fark ettiği an ortaya çıkar
Yaşayan bir gerçeğin ölümü
Ama aylarca kendimi, lunaparkta kaybolmuş küçücük bir kız çocuğu gibi hissettim
Mevlana’nın dediği gibi Öfke rüzgar olur, zamanla elbet diner ama o zamana kadar da pek çok dal kırılır
Bir Hint atasözü ; Dünyanın her yeri dikenlerle kaplıdır!
Diken batmaması için ya dünyadaki tüm dikenleri kesip biçip yok edeceğiz veya ayağımıza sağlam bir çizme giyip dolaşacağız! der
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Ama hayat denen bu tiyatro, sürprizlerle doludur..
Sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahiptirler
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Suçluluğun mahkemesi, içimizdedir!
Bu dünyada sadece kendinizi değiştirebilirsiniz; başkalarını değil
Seven insan saygılı ve özenlidir
Kişinin en büyük yardımcısı ve kurtarıcısı, yine kendisidir
Duygusal şiddet, doğru tanımlanmadığı ve çözümlenmediği takdirde giderek insanın yaşam sevincini öldüren, sağlığı olumsuz etkileyen çok ciddi bir şiddet türüdür.
Hepimizin yaşamı, bizden önce yaşamış ve halen yaşamakta olan milyonlarca insanın ortak emeğinin ürünüdür.

Einstein

Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Uslanma hiç hep deli kal
Büyüme sakın çocuk kal
Es deli deli böyle kal
Son harmanında sevdanın
Tüken toz toz savrula kal
Suçüstü bulmalı ölüm
Ölürken de sevdalı kal

Aziz Nesin

Kendini pek büyük bir şey sanmayan,
aslında sandığından daha büyüktür.

Wolfgang von Goethe

İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Yaşam; bir akıştır
Akıntıya karşı yüzmeye çalışırken boğulup gitmek yerine ona kendinizi bırakın!
Mutluluk insanları daha özgüvenli, yaratıcı, üretken, başarılı ve yardımsever kılar.
Konfüçyüs’e göre erdemli insan:
‘ Elde edilecek bir çıkarı olduğu halde adaleti düşünen, tehlike karşısında hayatını hiçe sayan, verdiği sözü unutmayan, tam insandır!’
Duygularını iyi tanıyanlar daha doğru kararlar alırlar.
Suçluluğun mahkemesi, içimizdedir!
Şahit gerektirmez.
Yanlış yaptığımızı bilir, kendi cezamızı keseriz.
Kendini pek büyük bir şey sanmayan,
aslında sandığından daha büyüktür.

-Wolfgang von Goethe

Kusur, idealdan uzak olmak demektir.
Ve kusur, yaşamın her yerindedir.
Çünkü her şey değişir: eski formunu kaybeder!
“Kusur diye tanımladığımız şey, kendi içinde güzellik ve yaratıcılık barındırır.”
Kendinizi tanıyıp hayatı anladıkça, geçmişi aşmanız, daha iyi kararlar almanız, engellerle başa çıkmanız, yaratıcı ve anlamlı yaşamanız kolaylaşır.
Doğru bilgi yalnızca bireyin değil, toplumun ve dünyanın iyileşmesi için de en önemli araçtır.
“Bilgi, kimsenin sizden alamayacağı bir güçtür.”
Aşk; karşısındakini bulunmaz hint kumaşı sanmakla, beş para etmez birisi olduğunu anlamak arasında geçen süredir.
Beynimiz ve bedenimiz, hayatta kalmaya ve genleri gelecek nesillere aktarmaya programlıdır.
Hiçbir ilişki, bir insanın diğer insan üzerinde kurduğu tahakküm ve şiddeti meşru kılmaz; bu anne-çocuk ilişkisi bile olsa!
Anneler birbirinden farklıdır:
Sevgi dolu olanlar ve sevgisizler, vicdanlılar ve vicdansızlar, diğerkamlar ve çıkarcılar, sorumlular ve sorumsuzlar, yürekliler ve korkaklar, güvenilir olanlar ve olmayanlar, hoşgörülüler ve bağnazlar, sağlam karakterliler ve mizacı bozuk olanlar
Olgunlaşmamış ebeveynlere sahip olmak, yaşamda başa gelecek büyük talihsizliklerdendir.
Maalesef bir yalan, dört doğruyu götürür:
. İyilik
. Güven
. Sadakat
. Huzur
Yalan söylemek beceri ister. Biz de becerikli insanlara aşık oluruz.
– Necip Fazıl Kısakürek –
Sarf edilen sözcüklerin gücü, dostluk kurmaya da neden olur, kavga etmeye de!
Savaş da çıkarır, barış da yaptırır!
– Buda –
Bugünü ve geleceği şekillendiren şeydir geçmiş
Dolayısıyla geçmiş, sonsuzdur; sonsuza şekil verendir
Gelecekse, şekillendirilmeyi bekler!
– Viktor Frankle –
Her insan, seçimleri yoluyla yaşam senaryosunu yazar, yönetir ve oynar.
İnanç, özünde bir köprüdür; sonlu ”ben ” ile sonsuzluğu birleştiren bir köprü.
Yalnızca kendiniz olmak demek, sizi kendinizden başka herkese dönüştürmek için elinden geleni ardına koymayan bir dünyada, o en zorlu savaşa girmek ve durmaksızın savaşmak demektir.
– Edward Cummings –
Kendini gerçekleştirmek, yaşam oyunumuzun hem senaristi, hem yönetmeni hem de başrol oyuncusu olmak demektir.
Saldırganlık sadece ilişkilere değil, saldırganın kendisine de zarar veren, çok akıllıca olmayan, beceriksiz ve ilkel bir iletişim biçimidir.
Her insanın saygı görme, başkalarının haklarını gasp etmemek koşuluyla duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebilme, seçim yapma, suçluluk duymadan ”hayır ” diyebilme, emeğinin karşılığını alabilme, ruhsal ve fiziksel şiddetten korunma, güven içinde yaşama hakkı vardır.
Negatif ve aşırı eleştirel insanlar, özgüvenimizi kemirir.
Zor insan bize kendimizi kötü, dışlanmış, aşağılanmış, huzursuz, tükenmiş, öfkeli, çaresiz hissettiren insandır.
Mutluluk ve başarımız, büyük ölçüde başkalarıyla kurduğumuz ilişkilerin niteliğine bağlıdır.
Anlayışlı, sevmeyi ve dayanışmayı bilen, açık ve dürüst insanların yanında mutlu olur; aksi durumlarda ise ruhen ve bedenen hastalanırız.
Gerçek benliğimiz ile ideal benliğimiz arasındaki makas ne kadar açıksa, kendimize sevgi ve saygımız o denli az olur.
Özgün ve anlamlı yaşamlar, iç sesini dinleyen, gerçek istek ve ihtiyaçlarına kulak verip gereklerini yerine getirme cesaretini gösterenlerindir.
Bir mağdur eğer isterse, kendi yaşamına son verme hakkına sahip olmalıdır. Ancak bence bu büyük bir hatadır. Yaşam ne kadar kötü görünürse görünsün, her zaman yapabileceğiniz bir şeyler vardır. Mutlaka başarabileceğiniz bir şeyler vardır. Yaşamın olduğu yerde, umut da vardır.
– Stephen Hawking –
İyi niyetimizden yararlanarak, korkutarak ya da suçlu hissettirerek istemediğimiz şeyleri yapmaya zorlanmamıza ”Duygusal Şantaj ” adı verilir.
Unutmayın!
Duygularınıza saldırılabilir, şiddet uygulanabilir, ruhunuz incitilebilir ama onurunuz siz teslim etmedikçe hiç kimse tarafından elinizden alınamaz!
Dışarıya karşı çok bilgili, eğitimli, duygulu, uygar ve özenli biri izlenimi veren, ilgili ve sevecen görünen bir insan, içeride en ürkütücü duygusal şiddet fırtınalarını estirebilir.
Duygusal şiddet, çoğu kez en yakınımızdaki, sevdiğimiz ve güvendiğimiz insanlardan sinsice gelir!
Şiddeti uygulayan kişi, geleneksel değerleri arkasına alarak ve söylenenleri çarpıtarak haklılığını kanıtlama çabasına girecektir.
Unutmayın; gelişmişlik ve özgürlük, hem birey hem de toplum sağlığı için hayati öneme sahiptir!
Kendinizi geliştirin, her ne pahasına olursa olsun sosyal ve ekonomik bağımsızlığınızı kazanın!
Kişinin en büyük yardımcısı ve kurtarıcısı, yine kendisidir!
Kendisine yardım etmeyene kimse yardım edemez!
Duygusal şiddet; korkutarak, aşağılayarak, tehdit ederek, sürekli eleştirerek, suçlayarak, hakaret ederek, hiç memnun olmayarak, sözel, sosyal, maddi ve bazen de fiziksel baskı yoluyla bir insanı kontrol altında tutmaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir