İçeriğe geç

Akıldışı Ama Öngörülebilir Kitap Alıntıları – Dan Ariely

Dan Ariely kitaplarından Akıldışı Ama Öngörülebilir kitap alıntıları sizlerle…

Akıldışı Ama Öngörülebilir Kitap Alıntıları

Parasal ödüller çoğu kez iki ucu keskin bir kılıç gibidir. İnsanları çok iyi çalışmaları yönünde motive ediyor ama çok büyük olduklarında ters etki yaratıp performansa zarar verebiliyorlardır.
Baştan bir şeyin iyi olduğuna inandığımızda, buna bağlı olarak o şey genellikle iyi olur—ve onun kötü olacağına inandığımızda, kötü olur.
İnsanlara bir şeyin tatsız olabileceğini açıkça söylediğinizde, büyük ihtimalle sizinle hemfikir olmalarıdır— deneyimleri böyle dediği için değil, beklentilerinden dolayı.
Tom insan davranışının önemli bir kuralını keşfetmişti, şöyle ki, bir şeyi çok istemesini sağlamak için tek yapması gereken o şeyin elde edilmesini zorlaştırmaktadır.
Neyi ispat etmiştik? İlk kararlarımızın uzun bir karar silsilesinde yankılandığını. İlk izlenimler önemlidir.
Tom insan davranışının önemli bir kuralını keşfetmişti, şöyle ki, birşeyi çok istemesini sağlamak için tek yapılması gereken o şeyin elde edilmesini zorlaştırmaktadır.
Bu hepimizin alabileceği bir ders: ne kadar çok şeyimiz olursa, o kadar çok şey isteriz. Ve tek çare, izafiyet döngüsünü kırmaktır.
İzafiyet sorunu budur – kararlarımıza izafi bir şekilde bakar, onları çevredeki uygun alternatiflerle kıyaslarız. Ucuz kalemin izafi avantajını pahalı kaleminki ile karşılaştırırız ve bu kıyas bize 7 $ kar etmek için ekstra zaman harcamamız gerektiğini gösterir. Öte yandan ucuz takımın (elbise) zati avantajı çok küçüktür, dolayısıyla ekstra 7 $’ı harcarız.
Maaş miktarı ile mutluluk arasındaki ilişkinin beklenildiği kadar güçlü olmadığı aslında, oldukça zayıf olduğu defalarca gösterildi. Üstelik araştırmalarda, en mutlu insanların yaşadığı ülkelerin en yüksek kişisel gelire sahip ülkeler arasında bulunmadığı ortaya çıkarılmıştır. Yine de daha yüksek bir maaş için uğraşıp dururuz. Bunun en büyük sorumlusunun tamamen çekememezlik olduğu söylenebilir.
Yaşamlarımızda ne yapmak istediğimizi bile bilmeyiz , tamı tamına yapmayı düşündüğümüz bir şeyi yapan bir akrabaya ya da arkadaşa rastlayıncaya kadar. Her şey izafidir; işte bütün mesele bu
Bir de Woody Allen’ın ölümsüz sözünü hatırlaması gerekirdi: En pahalı seks bedava sekstir.
akıldışı davranışlarımız ne rasgele ne de anlamsızdır. Bunlar hem sistematik oldukları hem de defalarca tekrarlandıkları için öngörülebilir davranışlardır.
Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur, ama pratikte epey bir fark vardır.
Birinin bir şeyi çok istemesini sağlamak için tek yapılması gereken o şeyin elde edilmesini zorlaştırmaktır.
Birinin bir şeyi çok istemesini sağlamak için tek yapılması gereken o şeyin elde edilmesini zorlaştırmaktır.
Bir insanın maaşı bir şeyi anlamamasına bağlıysa, o insanın o şeyi anlamasını sağlamak zordur.

Upton Sinclair

Bu deney bize ne öğretti? İlk sonuç, fırsat verildiğinde dürüst insanların çoğunun hile yapacağıdır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Ormanda devrilen bir ağaç etrafta onu duyacak kimse yoksa ses çıkarır mı?
baştan çıkarıcı şeylerden tümüyle kaçınmak, onunla başa çıkmaktan daha kolaydır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Birinin bir şeyi çok istemesini sağlamak için tek yapılması gereken o şeyin elde edilmesini zorlaştırmaktır.
Ormanda devrilen bir ağaç etrafta onu duyacak kimse yoksa ses çıkarır mı?
Bir faaliyete harcanan zaman başka bir faaliyetten çalınan zamandır.
Beyin her yeni durumda işe en başından başlayamaz. Yeni durumu, daha önce gördüklerine dayandırmak zorundadır.
Biz insanlar çok tuhaf (ama öngörülebilir) yaratıklarız.
Yaptığınız her şeyde, tekrarlanan davranışlarınızı sorgulamak için kendinizi eğitin.
Komşunuza kanepe taşımada yardım edebilirsiniz, ama bu demek değildir ki o da hemen gelip sizin kanepenizi taşıyacak.
Değerli eşyalarımızdan ayrılmayı düşünmeye başlar başlamaz, çoktan kaybetmenin yasını da tutmaya başlarız.
Bu maçın Duke’da geçirdiği zamanın önemli bir anısı, çocuklarına ve torunlarına anlatacağı bir deneyim olacağını açıklayarak sözüne devam etti. Bu durumda nasıl buna bir fiyat biçebilirsiniz? diye sordu. Anıları fiyatlandırabilir misiniz?
Bir şey için ne kadar çok emek sarf ederseniz, ona karşı daha fazla sahiplik hissetmeye başlarsınız.
İhtiyacımız olan şey, bazı kapılarımızı bilinçli bir şekilde kapatmaya başlamak Hayallerimizle bağlantısı olan kapıları kapatmak güçtür. Belli insanlarla olan ilişkilerimizi de – hiçbir yere varamayacak gibi görünse de.
Şiddet ender rastlanan bir şey değil. Öyle sık meydana geliyor ki nadiren durup kendimize neden diye soruyoruz. Neden şiddet yaşanıyor? Tarihin, ırkın ya da politikanın mı bir sonucu bu- yoksa içimizde bir uyuşmazlığı teşvik eden, aynı olaya bakıp kendi görüşümüze dayanarak bunu tamamen farklı açılardan görmemize neden olan aslen akıldışı bir şey mi var?
Kafe ortamı hoş göründüğünde, kahvenin tadı da hoş geliyordu.
Firmalar, muhasebe uygulamaları aracılığıyla sahtekârlık yapar; yöneticiler geçmiş tarihli hisse senedi opsiyonları kullanarak sahtekârlık yapar Eminim, bu kişiler hazır parayla hile yapmazlar (istisnalar hariç). Hile paradan bir adım uzaksa çok daha kolay yapılır.
İnsanlar erteleyicidir.
Ne de olsa, zaman tüm yaraları sarıyordu ve zamanın bizim lehimize çalışmasının bir yolu da,geçmişi kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlıyacak şekilde unutmamıza ya da yanlış hatırlamamıza yardım etmesiydi.
Sahip olduklarımıza fazla değer biçme eğilimimiz insana özgü temel bir yanılgı olup , kendimizle ilgili şeylere abayı yakmaya ve bu şeyler konusunda aşırı iyimser olmaya daha genel bir eğilimi yansıtır.
Ertesi günün işini asla yarına bırakmam.
Bir düşünün, parçacıklar düşünebilseydi fizik ne kadar zorlaşırdı.
İnsanların, olması gereken davranışları yerine gerçek davranışlarını temel alsa çok daha anlamlı olmaz mı ?
Uzak geleceğe yönelik tasarruf için bugünkü harcamalarımızdan fedakarlıkta bulunmak zordur, ama gelecekteki harcamalardan fedakarlık etmek psikolojik bakımından daha kolaydır. Hatta insanın henüz gerçekleşmemiş bir maaş artışının belirli bir yüzdesininden vazgeçmesi çok daha kolaydır.
İyi insanların bile, zihinlerinin onları kısmen kör etmesine karşı bağışıklığı yoktur
Küçük sahtekarlıklarımızı akla uygun hale getirmekte çok hünerli olduğumuzdan, parasal olmayan şeylerin hilelerimizi nasıl etkilediğine dair net bir resim elde etmek çoğu kez zordur.
Şiddet ender rastlanan bir şey değil. Öyle sık meydana geliyor ki nadiren durup kendimize neden diye soruyoruz.
İnsanlara bir şeyin tatsız olabileceğini açıkça söylediğinizde, büyük ihtimalle sizinle hemfikir olacaklardır-deneyimleri böyle dediği için değil, beklentilerinden dolayı.
Bir şey için ne kadar çok emek sarf ederseniz, ona yönelik daha fazla sahiplik hissetmeye başlarsınız.
Thoreau, “Basitleştirin!, basitleştirin!” diyordu. Aslında basitleştirmek gerçek dehanın göstergesidir.
Şu andaki bir haz için uzun vadeli hedeflerimizden vazgeçmek, dostlarım, ertelemedir.
Her birimiz içimizde karanlık bir kişilik, bir id, beklenmedik bir biçimde kontrolü süperegonun elinden çekip alan bir canavar barındırıyoruz.
Para, insanları motive etmenin çoğunlukla en pahalı yoludur.
Öğretmenlerin, ailelerin ve çocukların dikkatini test sonuçlarına, maaşlara ve rekabete odaklanmak yerine, eğitimle hepimize bir amaç, misyon ve gurur hissi işlenmesi çok daha iyi olabilir.
Sıfır duygusal bir bamtelidir.
“Ne kadar çok şeyimiz olursa, o kadar çok şey isteriz. Ve tek çare, izafiyet döngüsünü kırmaktır.”
Karanlıkta iniş yapan bir uçak pilotu gibi, her iki tarafımızda da pist ışıkları olsun, bizi tekerleklerimizi indirebileceğimiz yere yönlendirsin isteriz.
İnsanoğlu ne tuhaf bir eser! Muhakemede ne kadar yüce! Kabiliyet açısından ne kadar sınırsız! Bedeni ve hareketleri ne kadar süratli ve takdire şayan! Tutumlarıyla nasıl benziyor bir meleğe! Aklıyla nasıl benziyor bir tanrıya! Evrenin harikası, hayvanların en mükemmel örneği.
İyileşmede ilk adım sorunumuz olduğunu kabul etmektir.
Ertesi günün işini asla yarına bırakmam.
Bir düşünün, parçacıklar düşünebilseydi fizik ne kadar zorlaşırdı.
Fırsat verildiğinde dürüst insanların çoğunun hile yapılacağıdır.
Sıfırın maliyeti her zaman değerini ödediğimizden daha pahalıdır.
Piyasa normları düşüncelerimize bir kez ayak bastığında, sosyal normlar uzaklaşır.
İyi insanların bile, zihinlerinin onları kısmen kör etmesine karşı bağışıklığı yoktur
Bir şey için ne kadar çok emek sarf ederseniz, ona yönelik daha fazla sahiplik hissetmeye başlarsınız
Bir şeye sahip olduğumuzda (bu ister bir araba ya da bir keman, ister bir kedi ya da basket maçı bileti olsun) buna diğer insanlardan daha fazla değer biçmeye başlarız
Ne de olsa, zaman tüm yaraları sarıyordu ve zamanın bizim lehimize çalışmasının bir yolu da,geçmişi kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlıyacak şekilde unutmamıza ya da yanlış hatırlamamıza yardım etmesiydi.
Sosyal bir ilişki kurmak istiyorsanız, bunun için çaba gösterin, ama bunu her koşulda devam ettirmek zorunda olduğunuzu unutmayın
dürüstlük her zaman en iyi politikadır
Bir tasarruf sisteminde şirkete yeni çalışan katıldığında onlardan sadece maaşlarının yüzde kaçının şirketin emeklilik planına yatmasını istediklerine ilişkin alışılmış kararı vermeleri istenmiyor , onlara gelecekteki maaş artışlarının yüzde kaçını emeklilik planına aktarmak istedikleri soruluyor. Uzak geleceğe yönelik tasarruf için bugünkü harcamalarımızdan fedakarlıkta bulunmak zordur, ama gelecekteki harcamalardan fedakarlık etmek psikolojik bakımından daha kolaydır. Hatta insanın henüz gerçekleşmemiş bir maaş artışının belirli bir yüzdesininden vazgeçmesi çok daha kolaydır.
Bankok, Tokyo ya da Londra hepsi aynıdır. Bölgesel farklılıklar kaybolmuştur. İnsanlar yağmur ormanlarındaki canlı türlerinin çeşitliği kayboluyor diye kaygılanıyor. Peki ya bizim en gerekli kaynağımız olan entelektüel çeşitliliğine ne olacak?
Ne kadar çok şeyimiz olursa, o kadar çok şey isteriz. Ve tek çare , izafiyet döngüsünü kırmaktadır.
Pek çok insan için Roma ve Paris tatili arasında seçim yapmak zordur. İki şehirde romantik, enfes yemeklere sahip, şık mağazalar bulunan şehirler. Ama seyahat acentesi üçüncü bir seçenekte bedava kahvaltısı olmayan Roma tatili sunduğunda işler değişiyor. Bu üç seçenekte kahvaltılı Roma tatili , kahvaltısızdan daha iyi bir tercih olduğu apaçık ortada. Aslına bakılırsa kahvaltılı roma o kadar iyi görünüyor ki bir anda Paris’ten bile daha iyi karar olduğuna inanıyoruz.
Restoran sahipleri seçimleri yönlendirmek ve restoranlarının gelirini artırmak için menüde hiç tercih edilmeyen fakat yüksek ücretli bir yemeğin bulunması ile müşterilerin ikinci en pahalı yemeği tercih etmesini sağlar.
Üç kişinin sırada beklediğini görüyor, “Burası şahane bir restoran olmalı ” diye düşünüyor ve sıraya katılıyor. Ve başkaları da ekleniyor. Bu davranış türüne sürüleşme diyoruz. Bu, başka insanların önceki davranışlarına dayanarak bir şeyin iyi ya da kötü olduğunu varsaydığımızda ortaya çıkıyor ve biz de aynı şekilde davranıyoruz.
Bir kişinin tavanı diğer kişinin tabanıdır.
Kuvvetlerini genelde kavrayamadiğımız bir oyunun kuklalarıyız. Genellikle sürücü koltuğunda oturduğumuzu, verdiğimiz kararların ve hayatımızın aldığı yönlerin dahi nihai olarak kontrolümüz altında olduğunu düşünürüz. Ama ne yazık ki bu algının gerçekten çok arzularımızla ve kendimizi nasıl görmek istediğimiz ile ilgisi vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir