Ahmet Ümit kitaplarından Agatha’nın Anahtarı kitap alıntıları sizlerle…
Agatha’nın Anahtarı Kitap Alıntıları
İnsanoğlunun öyle zayıf yanları vardır ki, ne para, ne güç, ne ilişkiler, hiçbirinin yararı dokunmaz.
ama ben adam öldürecek cesarete ya da vahşiliğe sahip değilim. zekâsını yalnızca sevdiği kadını kendine bağlamak için kullanabilecek, iflah olmaz bir âşığım sadece.
Bazı cinayetlerin aydınlanması polisin çabasına değil, siyasi iktidarın tavrına bağlıdır.
Kimseye kırgın değilim, dünyadan payıma düşen bu kadarmış, aldım gidiyorum.
“Sen de tiner kullanıyormuşsun” diyorum kınayan bir tavırla.
“Kullanıyorum. Her sokak çocuğu kullanır. Tiner bizim anamız, babamız, evimiz, her şeyimiz… Tineri dünyada hiçbir şeye değişmem…”
“Ama tiner sizi öldürüyor” diyecek oluyorum.
“Bizi asıl öldüren sokaklar”
O, benim yarınlarımı çalmıştı Başkasınınkini de çalmasın diye öldürdüm.
“ Bazı insanlar, öyle insanlardır ki; Onları öldürenlerin mekanı, öteki dünyada cennettir.”
Bazı cinayetlerin aydınlanması polisin çabasına değil, siyasi iktidarın tavrına bağlıdır.
Biliyorum, soğukkanlı olmam gerek. Ama insan, etrafı böyle görünmeyen bir düşmanla çevriliyken nasıl soğukkanlı olabilir?
Başımı yastığa koyar koymaz uykum açılıyor. Sanki ben bir korku filmi yönetmeniyim de senaristler yazdıklarını teker teker karşımda okuyorlar. Okudukları her cümle görüntüye, sese, kokuya, dokunuşa dönüşüp odanın karanlık tavanında canlanıyor. Bu okuma seansı bir türlü bitmek bilmiyor. Yalnızca sokakta otomobiller durduğunda ya da sesler geldiğinde zorunlu aralar veriliyor.
Korkuyordum. Korkumu gizleyemeyecek kadar çok korkuyordum.
Yalnızca kendimiz için değil tüm insanlık için güzel günler düşlerdik.
Başımızda bu kadar bela varken nasıl yemeği düşünebiliyorsun, diyen gözlerle süzdü beni.
Yenilgiyi kabullenmişti, sesinde yaklaşmakta olan felaketi bilip de önleyememenin çaresizliği vardı.
Evet, yaşamda, hele tehlikelerle örülü bizimki gibi bir yaşamda her şeyle karşılaşılabilirdi.
Ama bu çok küçük bir olasılıktı. Ve ben küçük olasılıklar üzerine hesap yapmamayı çoktan öğrenmiştim.
‘Yaşamda olmayacak şey yoktur,’ dedi kesin bir tavırla.
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
Bir insan nasıl hem bu kadar iyi, bu kadar becerikli, hem de böyle cesur olabilirdi? Kimi zaman davranışlarında gizlemeye çalıştığı bir yapaylığın izlerini yakalardım.
Sanırım o da benzer duygular içindeydi. Bunu anlamak için, her karşılaştığımızda çatılan kaşlarını görmek yeterliydi.
Sigaramın dumanını rüzgâra savururken, onunla inatlaşarak bir yere varamayacağımı düşünüyordum. Yine de hemen yumuşamamaya karar verdim.
Onun bu kör kararlılığını bozmak, düşünce sistemini allak bullak etmek istiyordum.
Dur bir dakika, diye gürledim, insanları suçlamak bu kadar kolay mı?
Gerçi onun randevularına zamanında geldiği görülmüş iş değildi.
Bir kadın tarafından böyle sevilmek isterdim, dedi Ali, Rıfat’ı Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne götürürken.
O zaman kadınlara iyi davranma, dedim.
Nasıl yani? diye sordu kaşlarını çatarak.
Onlara önem verme, hatta Rıfat gibi kendini kurtarmak için onları harcamaktan çekinme.
Şaka yaptığımı sanan Ali inanmamış gözlerle beni süzüyordu.
Bir an düşündükten sonra ekledi. Ama kim başka birinin yerine ölmek ister ki?
Kimseye kırgın değilim, dünyadan payıma düşen bu kadarmış, aldım gidiyorum.
İnsanoğlunun öyle zayıf yanları vardır ki, ne para, ne güç, ne ilişkiler hiçbirinin yararı dokunmaz.
Para her yerde büyük güç demekti.
Bazı cinayetlerin aydınlanması polisin çabasına değil, siyasi iktidarın tavrına bağlıdır. Elinizde ne kadar ipucu, ne kadar somut kanıt olursa olsun hiçbir yararı olamaz. Çünkü yukarıdan birileri, bu işin aydınlanmasını istemiyordur. Bazen doğrudan söyledikleri de olur, ama genellikle her adımda önünüze engeller koyarak, sizi yolunuzdan saptırmaya çalışırlar.
O, benim yarınlarımı çalmıştı, diye açıklıyor cüssesine hiç yakışmayan çocuksu bir sesle. Başkasınınkini de çalmasın diye öldürdüm.
İnsanın bir üslubunun olması lazım. Ama bu kolay kazanılmaz. Zamana ihtiyacın var.
Sen de tiner kullanıyormuşsun, diyorum kınayan bir tavırla.
Kullanıyorum. Her sokak çocuğu kullanır. Tiner bizim anamız, babamız, evimiz, her şeyimiz Tineri dünyada hiçbir şeye değişmem
Ama tiner sizi öldürüyor diyecek oluyorum.
Bizi asıl öldüren sokaklar, diyerek kesiyor sözümü, kulamparası, hırsızı, uğursuzu hepsi peşimizde.
o ,benim yarınlarımı çalmıştı diye açıklıyor iri cüssesine hiç yakışmayan çocuksu bir sesle. Başkasınınkini de çalmasın diye öldürdüm.
O günden sonra bu dünyanın ne boktan bir yer olduğunu anladım.
Asıl kötülüğü edebiyata dokundu. Onu pohpohlayanların yapıtlarını göklere çıkarır, kendisine boyun eğmeyenleri yerin dibine sokmaya çalışırdı.
Böyle eleştirmenlerin olduğu bir ülkede edebiyat gelişir mi? O bir bezirgandı Kitap katiliydi.
Yazarların çoğu ister farkında olsunlar ister olmasınlar ölümsüzlük peşindedirler.
Neden katilin edebiyatçı olduğunu düşünüyorsunuz? Başka biri, bir hırsız olamaz mı?
Karısına yalan söylemekten çekinmeyen biri kim bilir bize ne masallar anlatır.
Ne diyorsun sen, diyor, adam yan baktı diye cinayet işleyenler var bu memlekette.
Ama, ben adam öldürecek cesarete ya da vahşiliğe sahip değilim.
Zekâsını yalnızca sevdiği kadını kendine bağlamak için kullanabilecek iflah olmaz bir âşığım sadece.
Yaptıklarım için senden özür diliyorum. Umarım bu yeteneksiz katili, yalancı âşığı bağışlarsın.
‘Yaşamımın en mutsuz günlerinden biriydi,’ diye yazmış dayım günlüğüne.
‘Bir söyleşinizi okumuştum,’ diyerek konuyu değiştirmeye çalışmış dayım. ‘Kusursuz cinayet yoktur, diyordunuz.’
Agatha gülümseyerek açıklamış.
‘Evet öyle düşünüyorum. Tasarlanmış cinayet iyi bir organizasyonu gerektirir. Zamanın, mekânın, cinayet aletinin doğru seçilmesi, ortalıkta kanıt bırakılmaması ya da sahte kanıtların bırakılması gibi zekâ gerektiren davranışların yanında, birini öldürebilecek kadar soğukkanlı bir cesarete veya vahşiliğe sahip olmalıdır insan. Konuşurken, yazarken basit olgularmış gibi görünen bu gereklilikler cinayet anında yerine getirilmesi oldukça zor eylemler haline gelebilir. Hele bir de cinayet anında sürprizlerin ortaya çıktığını düşünürsek
Evet, evet, bundan eminim, bence kusursuz cinayet yoktur.
Her gün
ölümle burun buruna yaşamak belki de sevgimizi ayakta tutan
bir gençlik aşısıydı.
Çalışmaları aksatmasına, disiplinsizliğine karşın hâlâ onunla görüşüyor olmamın nedeni belki de bu ezik içtenliğiydi.
Yıllarca ideallerin için çarpışıp dur, sonra bir haftada işkencede çözül ve hain ol. Yaşam ne kadar acımasız ne kadar anlamsızdı.
Bir kadın tarafından böyle sevilmek isterdim, dedi Ali,
Rıfat’ı Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne götürürken.
O zaman kadınlara iyi davranma,
dedim.
Nasıl yani? diye sordu kaşlarını çatarak.
Onlara önem verme, hatta Rıfat gibi kendini kurtarmak
için onları harcamaktan çekinme.
Bazı cinayetlerin aydınlanması polisin çabasına değil, siyasi iktidarın tavrına bağlıdır.
Katilin eve nasıl girdiğini öğrenebilirsek, kimliği
konusunda da ipucu elde ederiz.
Amirim, diye soruyor Ali,
benim göreve yeni
başladığımı nasıl bildi?
Eee, olacak o kadar. Nasıl biz onlarla uğraşıyorsak, onlar
da bizimle uğraşıyorlar. Bu arada tecrübe sahibi oluyorlar.
İster inanın, ister inanmayın,
diye tersliyor Kemal. Sizin
bileceğiniz iş. Polisleri bilmem ama biz de söz ağızdan çıkar.Çıktı mı, artık o kanundur.
Ama tiner sizi öldürüyor diyecek oluyorum.
Bizi asıl öldüren sokaklar,
diyerek kesiyor sözümü,
kulamparası, hırsızı, uğursuzu hepsi peşimizde. Tiner bize
cesaret veriyor, bunları unutturuyor.
Kullanıyorum. Her sokak çocuğu kullanır. Tiner bizim
anamız, babamız, evimiz, her şeyimiz Tineri dünyada hiçbir
şeye değişmem
Suçun yoksa aramamıza izin verirsin,
diyorum otoriter
ama içten bir tavırla.
İlahi Hasibe Hanım, hiç rüyanızda söylediler diye bir insan katil olmakla suçlanır mı?
Merak etme kimseye söylemem, diyorum, olanca sevimliliğimi takınarak. Devlet memurları birbirlerine yardımcı olmalı.
Öyle karşılıksız bir sevdadır ki bu, servetinizin tümünü yeseler bile kuşlara kızamazsınız.
‘Boş ver be Nejat, dedim. ‘Dişisinin yanında erkek serçeye bile eyvallah çekmek lazım.’
Yazarların çoğu ister farkında olsunlar ister
olmasınlar ölümsüzlük peşindedirler. Ama bu ölümsüzlüğü
işlediği cinayetlerle değil, yazdıklarıyla sağlamaya çalışırlar.
.. ama bu
ustaca tasarlanmış bir cinayetten çok, beceriksiz bir katilin
şansı sonucu gerçekleşmişti.
‘Bu tür yıldırım aşklarında insan deliye dönüyor.Hele bir de reddedilince, her fırsattı kullanarak, bu karısının ölümü bile olsa sevgilisine ulaşmaya çalışıyor.
‘Yine de denemenizi önermem,’ demiş Agatha. ‘Bence
boşanmak cinayetten daha kolay bir yoldur.’
Tasarlanmış cinayet iyi bir organizasyonu gerektirir.
Yazarların çoğu ister farkında olsunlar ister olmasınlar ölümsüzlük peşindedirler. Ama bu ölümsüzlüğü işlediği cinayetlerle değil, yazdıklarıyla sağlamaya çalışırlar.
Ben adam öldürecek cesarete ya da vahşiliğe sahip değilim. Zekâsını yalnızca sevdiği kadını kendine bağlamak için kullanabilecek, iflah olmaz bir âşığım sadece.
Bazı cinayetlerin aydınlanması polisin çabasına değil, siyasi iktidarın tavrına bağlıdır. Elinizde ne kadar ipucu, ne kadar somut kanıt olursa olsun hiçbir yararı olamaz. Çünkü yukarıdan birileri, bu işin aydınlanmasını istemiyordur. Bazen doğrudan söyledikleri de olur, ama genellikle her adımda önünüze engeller koyarak, sizi yolunuzdan saptırmaya çalışırlar.
Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını görüyorum Kimseye kırgın değilim, dünyadan payıma düşen bu kadarmış, aldım gidiyorum.
Bazı cinayetlerin aydınlanması polisin çabasına değil, siyasi iktidarın tavrına bağlıdır.
‘Beni istemeyen birini ben de istemem,’ diyerek bırakıp gittim. Ama sen, bir de bana sor; nasıl gücüme gidiyor, nasıl içim yanıyor anlatamam.
Onlar âşık. Aşıklara dokunulmaz.
Dişisinin yanında erkek serçeye bile eyvallah çekmek lazım.
“Ama tiner sizi öldürüyor diyecek oluyorum.
Bizi asıl öldüren sokaklar, diyerek kesiyor sözümü, kulamparası, hırsızı, uğursuzu hepsi peşimizde. Tiner bize cesaret veriyor, bunları unutturuyor.”
Ne söyleyeceğimi bilemiyorum
“Para her yerde büyük güç demekti.”
“Bence boşanmak cinayetten daha kolay bir yoldur.”