İçeriğe geç

A Feast for Crows Kitap Alıntıları – George R. R. Martin

George R. R. Martin kitaplarından A Feast for Crows kitap alıntıları sizlerle…

A Feast for Crows Kitap Alıntıları

“Bir kadın ağlayabilir ama bir kraliçe ağlayamaz.”
“Kan, sadakatimizin mührüdür.”
“Lakin fakirlerin midesinde yiyecek olması, bizim başlarımızda altın ve kristal olmasından daha önemli. O taç satıldı. Kasalarımızdaki diğer taçlar, bütün yüzüklerimiz, altın ve gümüş dokuma cübbelerimiz de öyle. Yün, insanı yeterince sıcak tutar. Yedi bu sebeple bize koyunlar verdi.”
Zaman içinde, Robert ve çocukluk arkadaşı Ned Stark kadar yakınlaşabilirler. Bir aptal, ama sadık bir aptal. Tommen, onu kollayan sadık dostlara ihtiyaç duyacak.
Ve sen de benim küçük kardeşim kadar burunsuzsun. Yoksa o armudu yerken benim günahlarımın kokusuyla boğulurdun.
Bunu alışkanlık haline getir Lannister. Bir gün insanlar sana gerçekten Altın El diyebilir. Adaletli Altın El.
“Ağabey,” dedi Aeron, “zaten ölü olan ölemez.”
“Ama yeniden doğar, daha güçlü ve daha zorlu.”
Bir kadın ağlayabilir ama bir kraliçe ağlayamaz.
Onu sen öldürmedin. Ben öldürdüm. Onu öldüren arbalet okunu Tyrion salmış olabilir ama Tyrion’ı salan bendim.
Her sayfa başka bir dünyaya açılan bir delikmişçesine, insanın zaman zaman kitapların içine nasıl düşebileceğini biliyordu.
En küçük ve istenmeyen. Beslenecek bir boğaz daha, çok yiyen ve çok geçmeden giysilerine sığmayan bir çocuk.
“Robb için dövüşmedi, neden benim için dövüşsün? Savaş bitti ve Kışyarı düştü.”
“Altı üstü bir kılıç,” dedi, bu sefer yüksek sesle
ama öyle değildi. İğne Robb’du, Bran’dı, Rickon’du. Arya’nın babasıydı, annesiydi hatta Sansa’ydı. İğne, Kışyarı’nın gri duvarları ve kalenin insanlarının kahkahalarıydı. İğne yaz karıydı, Yaşlı Dadı’nın hikayeleriydi. Kırmızı yaprakları ve ürkütücü yüzüyle yürek ağacıydı. Çam bahçelerinin ılık ve topraksı kokusuydu, Arya’nın pencerelerini titreten kuzey rüzgarının sesiydi. İğne, Jon Kar’ın dudağındaki gülümsemeydi. Eskiden saçlarımı karıştırır ve bana küçük kardeşim derdi, diye hatırladı Arya, gözleri birdenbire yaşlarla doldu.”
“Burada Stark Hanedanı’ndan Arya için yer yok, diye düşünüyordu. Arya’nın yeri Kışyarı’ydı ama Kışyarı gitmişti. Kar düştüğünde ve beyaz rüzgarlar estiğinde yalnız kurt ölür ama sürü yaşamaya devam eder.”
“Kalbimin olması gereken yerde bir boşluk var, diye düşündü Arya ve benim gidecek başka bir yerim yok.”
“Şimdi hepsi yanıyor, dedi kendine, bu düşünceden zevk alarak. Öldüler ve yanıyorlar. Her biri. Bütün entrikaları, komploları ve ihanetleriyle birlikte. Bu benim günüm. Bu benim kalem ve benim krallığım.”
“Bir çocuk diz çökmüştü, bir şövalye ayağa kalkmıştı. Genç Aslan, Kral Katili değil. Ama bu çok uzun zaman önceydi ve o çocuk ölmüştü.”
“Ben her zaman, bir yola çıktıysan büyün riskleri göze alacaksın ve sonuna kadar gideceksin, derim.”
“Çünkü bir hün benim oturduğum yerde sen oturacaksın ve bütün Dorne’a hükmedeceksin. Bir hükümdar, zihnen ve bedenen kuvvetli olmak zorundadır.”
“Bir kadın ağlayabilir ama kraliçe ağlayamaz.”
“Bazı yalanlar sevgidir.”
“Bir karga bir kralın etiyle beslenebiliyorken, bir tavın değeri ne kadar olabilir ki?”
“Baba”dedi cesede, “ bana, gözyaşlarının bir erkeğin zayıflığına işaret ettiğini söyleyen sendin, yani senin için ağlamamı bekleyemezsin.”
“Ormandaki tek avcı sen değilsin.”
“Denizden geldik ve denize dönmeliyiz. Ağzını aç ve tanrının nimetini iç. Ölmek ve yeniden doğmak için ciğerlerini su ile doldur. Mücadele etmenin faydası yok.”
Kelimeler kolaydı, fiiller ise zor.
Erkek evlat, kız evlattan önce gelir.”
“Neden? Buna hangi tanrı karar verdi? Ben babamın veliahtıyım. Haklarımı erkek kardeşlerime mi bırakmalıyım?”
“Erkekler seni her zaman hafife alacak,” derdi şövalye, “ve gururları yüzünden seni çabucak yenmeye çalışacaklar, bir kadın tarafından fena halde sınandıklarının söylenmesini istemeyecekler.
Kar düştüğünde ve beyaz rüzgarlar estiğinde yalnız kurt ölür ama sürü yaşamaya devam eder.
Bilgi en büyük silahtır.Savaşa gitmeden önce silahlarınızı kuşandığınızdan emin olunuz.
Gördüğüm şeylerin yarısını asla görmek istemedim ve görmek istediğim şeylerin yarısını asla göremedim. Bence konunun istemekle alakası yok.
Lakin sana baktığımda bir çocuk görüyorum daha beteri, bir kız çocuğu görüyorum. Yüzyıllar içinde pek çok insan Çok Yüzlü Tanrı’ya hizmet etti ama Tanrı’nın hizmetkarlarının çok azı kadındı. Kadınlar dünyaya hayat getirir. Biz ölüm hediyesi getiririz. Kimse ikisini birden yapamaz.
Ben her zaman, bir yola çıktıysan bütün riskleri göze alacaksın ve sonuna kadar gideceksin, derim.
İstemeden Tarthlı Brienne’i düşündü. Aptal, inatçı, çirkin fahişe. Kızın nerede olduğunu merak etti. Baba, ona kuvvet ver. Bu neredeyse bir duaydı ama Jamie tanrıya mı yalvarıyordu? Septin karşı tarafında, altın yaldızlı heykeli mum ışığıyla pırıldayan Yukarıdaki Baba’ya mı yoksa önünde yatan cesede mi dua ediyordu? Ne fark eder? İkisi de hiç dinlemedi. Kılıç tutacak yaşa geldiğinden bu yana, Jamie’nin tanrısı Savaşçı’ydı. Diğer adamlar baba, oğul, koca olabilirdi ama kılıcı saçları kadar altın olan Jamie Lannister asla. O, savaşçıydı ve hayatı boyunca olacağı tek şey buydu.
Bir karga bir kralın etiyle beslenebiliyorken, bir tacın değeri ne kadar olabilir ki?
Taht oyunlarında, en mütevazi taşların bile kendi iradeleri olabilir. Bazen onlar için planladığın hamleleri yapmayı reddederler. Bunu iyi belle.
İnsanlar görmeyi bekledikleri şeyleri görürler.
Eğer gözlerin varsa, gerçeği yalandan ayırt edebilmek için sihirbaz olman gerekmez. Sadece yüzleri okumayı öğrenmen gerekir. Gözlere bak. Ağza. Çene kenarındaki ve boynun omuzlara bağlandığı yerdeki kaslara. Nazik adam iki parmağıyla Arya’ya dokunup kasların yerini gösterdi. Bazı yalancılar gözlerini kırpar. Bazıları boş boş bakar. Bazıları bakışlarını kaçırır. Bazıları dudaklarını yalar. Pek çoğu, yalan söylemeden önce, hilekârlığını gizlemek istermişçesine ağzını örter. Diğer işaretler daha belirsiz olabilir ama her zaman oradadırlar. Sahte gülüşle gerçek bir gülüş aynı gibi görünebilir ama sabah karanlığıyla akşam karanlığı kadar farklıdır.
Ölüm en kötü şey değildir. Ölüm, Tanrı’nın bize hediyesidir, arzuları ve acıyı bitirir.
Korkunca bütün insanlar yalan söyler. Bazıları çok yalan söyler, bazıları az. Kiminin tek yalanı vardır, o muazzam yalanı o kadar çok tekrar eder ki sonunda kendi bile inanır ama küçük bir parçası, bunun bir yalan olduğunu her zaman bilir ve bu yalan söyleyenin yüzünden okunur.
Bir balıkçı gri bir leviathan tutabilir ama onu serbest bırakmazsa, canavar onu derinlere sürükleyip öldürür.
Kimsenin değiştiremeyeceği şeyler hakkında konuşmak faydasızdır.
Gençken her adam bir mücadele kaybetmeli, böylece yaşlandığında savaş kaybetmez.
Zaten ölü olan ölemez ama yeniden doğar, daha güçlü ve daha zorlu.
Kelimeler rüzgârdır.
Erkeklerin yara izleri vardır, kadınların da gizemleri.
Zayıf bir hükümdar güçlü bir El’e ihtiyaç duyar. Güçlü bir hükümdara, emirlerini yerine getirecek sebatlı bir hizmetkâr yeter.
(El:Naip)
-Çoğu unutulmayı hak eder. Kahramanlar her zaman hatırlanır. En iyiler.
-En iyiler ve en kötüler. Ve biraz iyi, biraz da kötü olan az sayıda adam.
Korku, güçlü adamlara bile normalde yapmayacakları şeyi yaptırır.
Yemin etmeyi, o yemini tutmaktan daha kolay bulan adamlar her zaman var olmuştur.
Biz erkekler zayıf yaratıklarız. Bedenlerimiz, en soylu olanımıza bile ihanet ediyor.
Taç takan hiç kimse asla güvende değildir.
Bir kadın ağlayabilir ama bir kraliçe ağlayamaz.
Hiçbir dava, mücadeleye kadar umutsuz değildir.
Bir zamanlar Aliüstat Rigney, tarihin bir tekerlek olduğunu yazmıştı; çünkü insan tabiatı esas olarak değişmezdir, geçmişte olan tekrar olacaktır.
Bazı yalanlar sevgidir.
Bir karga bir kralın etiyle beslenebiliyorken, bir tacın değeri ne kadar olabilir ki?
Bu hayatta hepimiz hayal kırıklıkları yaşamak zorundayız.
Soğuk rüzgarlar estiğinde yalnız kurt ölür ama sürü yaşamaya devam eder.
Bilgi silahtır. Mücadeleye gitmeden önce kendini adamakıllı silahlandır.
Sana cesur olmanı emredemem ama korkularını saklamanı emredebilirim.
Gördüğüm şeylerin yarısını asla görmek istemedim ve görmek istediğim şeylerin yarısını asla göremedim. Bence konunun istemekle alakası yok.
Hiçbir söz, bir ölüye verilmiş söz kadar kutsal değildir.
Korku ile tedbir arasında fark vardır.
Bilge adamlar, bilgelikleri yüzünden kibir sahibi olabilir ama bir üstat daima mütevazı kalmalıdır.
Bütün hedefleri vurduğun gün, gelişmenin durduğu gündür.
Gemin batmayacak. Gemiler, sadece içlerinde ben olduğumda batarlar.
Gördüğüm şeylerin yarısını asla görmek istemedim ve görmek istediğim şeylerin yarısını asla göremedim. Bence konunun istemekle alakası yok.
Kelimeler oklar gibidir Arianne, onları bir kez saldın mı geri çağıramazsın.
Yalnızca bir canavar küçük bir kıza zarar verebilirdi
Bazen mutlu bir seçenek yoktur Sam, sadece diğerlerinden daha az keder veren bir seçenek vardır.
Bir yola çıktıysan bütün riskleri göze alacaksın ve sonuna kadar gideceksin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir