Abdülkadir Geylani kitaplarından 62 Sohbet kitap alıntıları sizlerle…
62 Sohbet Kitap Alıntıları
Vay sana! Aceleci olma. Acele eden yanlış yapar ya da yanlıştan döner. Âheste davranan doğru yapar ya da hiç değilse doğruya yaklaşır. Acele şeytandan, âhestelik Rahmândandır. Seni aceleye sevk eden en önemli şey dünya malını toplamaya çok istekli oluşundur. Kanaat sahibi ol, çünkü kanaat, tükenmek bilmeyen bir hazinedir. Senin için ayrılmamış ve asla eline geçmeyecek olan şeyleri ne diye elde etmeye uğraşırsın! Nefsine gem vur, Allah’tan razı ol ve başkalarıyla ilişkini kes. Allah’ı lâyıkıyla tanıyıncaya kadar buna devam et. Çünkü Allah’ı tanıdığın vakit hiçbir şeye ihtiyacın kalmaz, kalbin O’na güvenir, sırrın durulur ve Rabbin seni bilir. Neticede •beden gözün dünyayı, •kalp gözün âhireti, •sır gözün de Hakk’ın dışında her şey (mâsivâ) değersiz görmeye başlar. Allah dışında hiçbir şeyi artık gözünde büyütmezsin. İşte o zaman bütün yaratılanlar nezdinde değerli olursun.
Dünyada rahat bir yaşam sürme sevdasında olma. Orada eline ne geçebilir ki? Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem : ‘Gerçek hayat, ahiret hayatıdır’ buyurmuştur.
Kendine yakın hedefler koy. Dünyaya değer vermemen gerektiğini biliyorsun. Dünyaya değer vermemek, kendine yakın hedefler koymak (ve daha ötesini kaygı etmemek) demektir.
Kendine yakın hedefler koy. Dünyaya değer vermemen gerektiğini biliyorsun. Dünyaya değer vermemek, kendine yakın hedefler koymak (ve daha ötesini kaygı etmemek) demektir.
” La ilahe illallah ” dediğin zaman bir iddiada bulunmuş oluyorsun. Sana ‘Bu sözü söylüyorsun ama delilin var mı? Nedir delilin?’ denir. Bu sözün delili emre uymak, yasaklardan kaçmak, sıkıntılara sabretmek ve kadere teslim olmaktır. Bütün bunları yapsan bile bunlar, ancak ihlaslı olduğun zaman kabul edilir. Amel olmadan söz; sünnete uygunluk ve ihlas olmadan da amel kabul edilmez.
Hakk’ın senin isteğinle verdiği herşey senin hayat suyunu bulandırır, başına bela olur. Bu tecrübe edilmiş, yaşanmış bir gerçektir. Ancak istemek, kula kalbi tarafından emredilirse istediği şey bereketli kılınır ve pislikleri giderilir. Allah’tan dâima •affetmesini, •sıhhat-afiyet vermesini, dinde, dünyada ve âhirette •kurtuluş vermesini dile ve bu kadarcığıyla yetin. Allah’a karşı kendini muhayyer sanma ve ona (zorba bir hükümdar gibi) emirler sıralama. O, senin belini büker. Ne Allah’a, ne de kullarına karşı, gençliğin, kuvvetin ve malvarlığınla zorbalık etme. Çünkü O, seni ansızın yakalayıverir, önceden kıskıvrak yakaladığı kimseler gibi seni de yakalar. O’nun yakalaması çok acıdır.
Cemaatten birisi Bu körlük ne zamana kadar sürecek? diye sordu.
Abdülkâdir Geylânî şöyle cevap verdi:
Allah’a boyun eğ ve ihtiyaçlarını ona arzet. Yaptığın hiçbir işe değer verme. Amellerini iflasın eşiğine bırak. O’nunla arandaki kapıları ardına kadar aç, günahlarını itiraf et, kusurlarından dolayı ona mazeretini sun. Ondan başka kimsenin sana fayda veya zarar dokunduramayacağını, sana gelecek bir hayrı engelleyemeyeceğini veya nasibinde olmayan şeyi sana veremeyeceğini iyi bil. İşte o zaman gözünün körlüğü gider. Baş gözün ve kalp gözün açılır.
Dünyada sonsuza dek kalmak ve ondan faydalanmak için yaratılmadın. Allah’ın sevmediği özelliklerini değiştiriver. Allah’a kulluk için “Lâ ilâhe illallâh demeyi yeterli görüyorsun. Buna bir şey daha eklemediğin sürece bu sözün sana faydası olmaz. İman söz ve ameldir. Küçük ya da büyük günahlar işler, Hakk’a karşı gelir, bunda israr edersen, namazı, orucu, zekati ve diğer hayır işlerini terkedersen imanın sana fayda vermez. Böyle yaparsan kelime-i şehâdetin sana ne faydası olur?
Allah’tan uzaklaşman seni Allah’tan gaflete düşürdü. Dövülüp horlanmadan, bela yılanları ve akrepleri üzerine salınmadan önce bu gafletinden dön. Belayı henüz tatmadın. Sakın ha aldanma. Sahip olduğun hiçbir şey seni şımartmasın. Çünkü yakında onlardan eser kalmayacak. Yüce Allah (celle celâlüh); “Onlar kendilerine verilenlerle sevinip şımarınca onları apansız yakalayıverdik.” (En’âm/44) buyurmuştur.
Allah ve Peygamber sevgisi fakirlik ve belâ ile arkadaştır. Bundan dolayı sâlihlerden biri “İnsanlar olmadık şeyleri iddia etmesinler diye belâ ile sevgi baş başa bırakılmıştır. Böyle olmasa herkes Allah’ı sevdiğini iddia ederdi.”
İşte bu yüzden belâya ve fakirliğe sabır, Allah sevgisinin göstergesi kabul edilmiştir.
İşte bu yüzden belâya ve fakirliğe sabır, Allah sevgisinin göstergesi kabul edilmiştir.
Dert gelince onu sabırla karşıla ve devâ gelinceye kadar bekle. Devâ gelince onu da şükürle karşıla. Bu hâl üzere olursan dünya hayatında (mesud) olursun.
Nefsini, onun arzularını, dünya ve âhireti bir yana koy. Tükenmez bir hazineye ermişken Hak’tan başka kimsenin ardına düşme. Bunu yaptığın zaman Hak’tan sana öyle bir hidâyet gelir ki ondan sonra dalâlet yoktur. Bütün günahlarından tevbe et, günah elbiselerini samimi bir tevbeyle, sahte olmayan gerçek bir hayâ ile çıkart. Tevbe, uzuvlar sâlih amellerle temizlendikten sonra kalbe ait bir iştir. Kalıbın ayrı, kalbin ayrı işi vardır. Kalp, sebepler ve yaratılanlara bağlılık çölünden çıkınca tevekkül, marifetullah, sebebleri terk ve sebeblerin yaratıcısını arama denizinde yola koyulmuş olur.
Allah’ın yakınlığından, O’nun ünsiyetinden ve vuslatından başka şeylerle meşgul olma.
Şanı mübarek ve yüce olan Allah, kullarından birini sevdi mi onun kalbini kendi zatına karşı vecd ve şevkle doldurur.
Kader, Allah’ın takdir ve hükmüne razı olanların yüzüne güler. Onları ellerinden tutarak Allah’a götürür.
Allah’dan gayri şeylerle iştigal etmek bir oyundur. Nefsle iştigal etmek bir günahdır. İnsanlarla iştigal etmek ise Allah’ın kapısından ayrılmakdır.
İleri derecede takvaya hakkını ver.
Dikkat et. Dünya hayatı dinini götürmesin. Dünya, seni dininden etmesin.
Senin kalbine dünya buzağısının sevgisi düşmüş. Tıpkı yahudilerin kalbine altın buzağının sevgisinin düşdüğü gibi.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Nefsinin elinden kurtulduğun an kalbin seninle konuşur.
Şanı yüce olan Allah seni, kendisini birlemen için yaratdı. Tevhid için yaratdı.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Allah’a vasıl olmak için amellere sarıl.
Esas olan, Allah’ın emirlerini yerine getirmek, nehiylerinden uzak durmak ve kalb-i selim sahibi olabilmektir.
İşte iman buradadır.
İşte iman buradadır.
Seni, kalbin zühd ve takva ile dopdolu olduğu halde işlediğin ameller yükseltir.
Kalb manevi/ahlaki sıhhate kavuştuğu zaman ona göklerde ve yerde hiçbir şey zarar veremez.
Daima sakınma basamağı üzerinde bulun. Öyle ki hiçbir suretle ve hiçbir an gafil olma.
Aziz ve Celil olan Allah’ın emirleri senin üzerinde bir borçtur. Eğer gücün yetdiği halde onları sebepsiz yere yapmazsan (yarın mahşerde) kendine haksızlık ve kötülük etmiş olursun. Kasden ve inanmayarak terketdiğin takdirde ise imandan çıkarsın.
Yüzleriniz Ka’be’ye yöneliyor.
Fakat kalbleriniz paraya yöneliyor.
Fakat kalbleriniz paraya yöneliyor.
Allah sana şahiddir. Nereye yönelirsen O, seninledir.
Allah’ın rızasından gayrisi için ilim öğrenmek şirkdir.
Nefsine eğil. Onu birşeyle meşgul et. Aksi halde o seni meşgul eder.
Hallac-ı Mansur
Hallac-ı Mansur
Fuzuli şeylere hırsın artdıkça nefsin de azgınlaşır.
Nefsin dili yoktur. Ona hep (şeytan tarafından) telkinat yapılır.
Müminin ümit tarafı daha ağır basar.
Eğer sıkıntılara maruz kaldığın zamanlarda Allah’a değilde insanlara yönelirsen imanın batıl olur.
Ezelde kalem-i ilahinin yazdığı ve ilm-i ilahide ma’lum olan her kısmet, mutlaka yerini bulur.
Kalbler kader denizinde seyahat etdiği zaman, sonunda varıp durdukları yer, Allah’ın ilminin ve yakınlığının kapısıdır.
Allah’a yakınlık, ancak ahkam-ı ilahiyi tatbikden sonra olur.
Her ne halde ve her nerede bulunursan bulun, Aziz ve Celil olan Allah’a şükret
Kalbleri Allah iledir. Bedenleri ise halk iledir.
Her şeyde Allah’a rücu etmek yani Allah’a yönelmek sıddıkların alametleri cümlesindendir.
Allah’a vasıl olanlar sınıf sınıfdır. Kimisinin yolculuğu bir gün sürer. Kimisinin ki bir ay sürer. Kimisininki de senelerce sürer.
Eğer bu hayatda güzel edep sahibi olursanız işte o zaman dininiz de,
içiniz de, dışınız da selamet bulur.
içiniz de, dışınız da selamet bulur.
Nefsani varlığından ve nefsani benliğinden sıyrıl
Allah’a yönel, Allah’a ulaş
Allah’a yönel, Allah’a ulaş
Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyururlar:
-Muhakkak ki kalbler paslanır. Şüphesiz, onların cilası da Kur’an okumakdır.
-Muhakkak ki kalbler paslanır. Şüphesiz, onların cilası da Kur’an okumakdır.
Allah’ın ahkamını yaşayıp tatbik etmek, ilmi doğurur.
Ne zaman, Allah’ın yakınlığına layık bir mertebeye ulaşacaksın?
Senin bütün düşüncen, senin için en mühim olandır.
Heva, ibadetin zıtdıdır, kulluğun zıtdıdır.
Senin evin, senin halvetindir.
Senin evin, senin kalbindir.
Senin evin, senin özündür.
Senin evin, senin batınındır.
Senin evin, senin kalbindir.
Senin evin, senin özündür.
Senin evin, senin batınındır.
Günahlardan kendinizi koruyunuz. Allah’ın men etdiklerini işlemekden sakınınız. Böyle yaparsanız, akıbetiniz genişlikdir, bahtiyarlıkdır.
Uzuvların ilacı, onların günah işlemesine mani olmaktır.
Senin düşmanın kendi nefsindir.
Eğer sen ona binebilirsen ne a’la.
Aksi halde o sana biner.
Hallac-ı Mansur
Eğer sen ona binebilirsen ne a’la.
Aksi halde o sana biner.
Hallac-ı Mansur
Allah’ın yakınlığı ne zaman kalbinde çadır kuracak?
Sahip bulunduğumuz şeylerin tamamı Allah’dandır.
Haberiniz olsun ki bütün işler döner dolaşır, Allah’a varır.
İki adım var ki, onları atarsan Allah’a vasıl olursun. Bir adım nefsinden uzaklaş. Bir adım da insanlardan.
Tevekkül, sebeplere saplanıp kalmakdan kurtulmak demekdir. Allah’dan gayri hiç bir şeye bağlanmamak demekdir.
Muhabbet vuslatdan ibaret
Allah senin için hayır murad ettiği zaman seni ikaz eder, uyarır. Sana nefsinin kusur ve ayıplarını gösterir.
Ucüb/kendini beğenmişlik, Seni Rabbının gözünden düşürür.
Nefsini alışkanlıklardan men et.
Hakk’ın cezbelerinden bir cezbe, insanlarla cinlerin amellerinden daha hayırlıdır.
Allah’a secde et. O’na yakın ol
Mümin kafa gözünü yumduğu zaman kalb gözü açılır ve orada bulunan her şeyi görür.
Mümin, Rabbini dileyerek kendi nefsinden geçer. Rabbine ulaşmak gayesiyle yola çıkarak kendi tabiatını (nefsini) bir tarafa atar.
Kalbin kendine çekidüzen verirse organların da çekidüzen verecektir. Çünkü kalp diğer organların âmiridir. Âmir kendini düzeltince emri altındakiler de düzelir.
Allâh’ı tanıyıp bilen kullar Ona sırf O’nun için kulluk ederler, başkası için değil.
Ömrün eriyip gidiyor da haberin yok. Âhiretten kaçış ve dünyaya yöneliş be zamana kadar sürecek?
İnsanlardan değil, Allah’tan utanılır.
Bilgi kabuktur, amel ise özdür.
Peygamber Efendimiz ص ع س ;
İlim amele seslenir. Amel cevap verirse kalır, yoksa çekip gider
buyurmuştur.
Kalb manevi ve ahlaki sıhhata kavuşduğu ve Allah’a yakınlığa talib olduğu zaman Allah onun içinden hikmet nehirleri akıtır.
Şanı yüce olan Allah’dan korkmayanın aklı yoktur.
Kişinin kalbi, Rabbinin sıfatlarını görür. İhsanını görür. İyiliğini görür. Rahmetini görür. Bereketini görür.
Kalb, nefsin maddi heveslerini geri çevirir.