İçeriğe geç

1923 Kuruluş Ayarlarına Dönmek Kitap Alıntıları – Sinan Meydan

Sinan Meydan kitaplarından 1923 Kuruluş Ayarlarına Dönmek kitap alıntıları sizlerle…

1923 Kuruluş Ayarlarına Dönmek Kitap Alıntıları

Sinan Meydan kitaplarından 1923 Kuruluş Ayarlarına Dönmek kitap alıntıları sizlerle

1923 Kuruluş Ayarlarına Dönmek Kitap Alıntıları

Esaret zincirlerini kırmanın yolu önce aklın zincirlerini kırmaktan geçer
Emperyalizm tarih boyunca hep toplumların cehaleti ve geri kalmışlığı üzerinden bir sömürü düzeni kurmuştu.
21.yüzyılda kadına hâlâ Ortaçağ papazlarının kafa yapısıyla yaklaşan kör bağnazlık devam ettiği sürece İslam dünyasının özgür, bağımsız ve demokrat olması mümkün değildir.
Türkiye’nin ve İslam dünyasının gerçek kurtuluşu, kadının gerçek kurtuluşuna bağlıdır.
Kadınlar ancak siyasi eğitime sahip oldukları zaman gerçekten özgür olduklarını hissedebilirler. Ancak bu durumda evlatlarına özgürlüğün kutsallığını aşılayabilirler
Özgür olmayan ülkede ölüm ve çöküntü vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür. Ne kadar zengin ve rafaha kavuşturulmuş olursa olsun bağımsızlıktan yoksun bir ulus uygar insanlık karşısında uşak olmak durumundan daha yüksek bir davranışa layık olamaz.

Mustafa Kemal

Evet bizler artık geri dönülmemek üzere Fransızlaşmış bulunuyoruz( ) Meddnileşmek için milliyeti değiştirmiş olan bizler, büyük yenilikçi adama, o Mustafa Kemal’e sizlerin neler borçlu olduğunuzu biliriz.

A. MERAD / Fransızlaşmış Cezayirli Öğretmen

Bugün Türkiye’yi iyileştirmek için yapılması gerekn en mantıklı şey Atatürk’ü tedavi yöntemini uygulamaktır.
Reçete:1923’tür
Çar 1. Nikola’nın Türkler için ‘hasta adam’ sıfatını kullanması üzerinden73 yıl geçti. Bugün çarlık yalnız St.Petersburg’dan değil, Rusya’dan da kalkmıştır. Ama ‘hasta Türk’ yatağını yorganını İstanbul’a toplayıp Ankara’ya gitmiş ve görüldüğü gibi bu hava değişimi ona pek yaratmıştır.
Tam bağımsız olmayan devletlerin var olduğu bir dünya, gerçek barışın ve gerçek demokrasinin olmadığı bir dünyadır. Tam bağımsızlığın olmadığı yerde bağımlılık vardır. Bağımlılığın olduğu yerde de sömürü vardır. Sömürünün olduğu yerde ise emperyalizm vardır. Emperyalist, kapitalist sömürünün olduğu yerde ise ne gerçek barıştan ne de gerçek demokrasiden söz etmek mümkündür.
Bir millette, bir milletin yönetiminin başında bulunan kimselerde ihtiraslar ve şahsi münakaşalar, milli ve vatani görevin gerektirdiği yüksek duygulara galip gelme derecesini bulduğunda o memlekette dağılma ve yok olma, sakınılması mümkün olmayan bir sonuçtur.
Benim şan ve şerefimden bahsetmek de hatadır. İyi dinleyiniz, öğüdüm budur ki: içinizden herhangi bir adam çıkar, şan şeref davası güder ve benzersiz olmak isterse başınızın belasıdır. İlk önce kafası kırılacak adam budur.
Atatürk 1937 yılında bir adamdan söz ediyor!

Bir adam ki;
Memleketin ve milletin mutluluğundan ziyade kendini düşünen,
Esas kıymati kendine veren,
Mensup olduğu millet ve memleketi ancak şahsiyeti ile ayakta gören,
Kendi gidince ilerleme ve hareket durur zanneden bir adam!

Atatürk bu adamı ‘kıymeti ikinci derecede adam’ olarak adlandırıp bu adamın ‘milletin mutluluğuna hizmet etmiş sayılmayacağını’ belirtiyor..

Kendi gidince ilerleme ve hareket durur zannetmek bir gaflettir!
Şimdiye kadar, milletimizin başına gelen bütün felaketler, kendi kader ve alın yazısını, başka birisinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır.
Bu meclis, yalnız ve yalnız milletin emrine boyun eğmek zorundadır. İsmi ve makamı ne olursa olsun millet bu hakkını bir şahsa ve makama teslim edemez!
Egemenliğinize sahip çıkın. Saltanat putunu yeniden dikmek isteyenler olabilir.
Korku üzerine hakimiyet kurulamaz..
Her zaman dünyanın yarısını ve bir zaman dünyanın hepsini aldatmak mümkündür. Fakat bütün dünyayı her zaman aldatmak mümkün değildir..
Demokrasi düşüncedir! Bir kafa meselesidir. Herhande bir mide meselesi değildir! Hükumet ilkesi de bir adalet muhabbetini ve ahlak düşüncesini gerektirir..
Milletin, iradesini bir kişiye veya bir gruba terk etmesi durumunda artık orada milli iradeden söz edilemez..
Türkiye ve İslam dünyası nasıl mı kurtulur?
Türkiye’de ve İslam dünyasında fabrikaların sayısı, türbelerin, yatırların, tarikatların sayısını geçtiğinde kurtulur.
Geçmişten ders alınmazsa geçmiş geçmeyen olur..
Bugün, hayat şartları içinde bir tek fert için olduğu gibi bir millet için de güç ve yeteneğini fiili eserlerle gösterip ispatlamadıkça, kendisine değer verilmesini ve saygı gösterilmesini beklemek boşunadır..
Biz, gerçek ideali din imiş gibi davranacak çıkarcı bir grubu yönetici olarak sunmaya çalışacağız.
Fikirler baskı ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez..
Osmanlı, ihtiraslar, cehalet ve mantıksızlık yüzünden dağılıp parçalanmıştı..
Milletler topla, tüfekle, zırhlı ordularla, tayyareler ile yıkılmıyor, yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki bağlar çözülerek herkes kendi başının derdine, kendi havasına, kendi menfaatini temin etmek sevdasına düştüğü zaman yıkılır..
DÜŞÜNCE HAZIRLIĞI, seferberlikle, davul zurna çalınarak asker toplamak gibi olmaz.
Bir karar uygulanmaya başladıktan sonra, keşke şu tarafını da düşünseydik belki bir çıkar yol bulurduk, yeniden bunca kan dökmeye gerek kalmazdı gibi kaygılara yer kalmamalıdır.
Oooh ne âlâ! Mücadele yerine mandayı kabul edeceğiz ve rahata kavuşacağız! Bu ne gaflet, ne körlük ve hatta ne budalalık! İstanbul’un ileri gelenleri de bu fikirde. İçlerinden biri de çıkıp da ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyemiyor.
Ne yazık ki Türkiye ve Türkiye halkı ahlaken düşüyor.
Masum isimli dernekler ve örgütler, bugün de emperyalizmin Truva atı olmaya devam etmektedir.
Bugün de emperyalizmin Türkiye planı, iç çöküşü sağlamak, bunun için emperyalizmin baskısına boyun eğen zayıf ve kararsız hükümetleri iş başında tutmak, iç kuvvetlerin gelişimini engellemek, kamuoyunu sürekli korku ve endişe içinde tutmak, iç ve dış herkesle, hatta muhaliflerle ilişki kurarak millete belirsiz, boş ümitler telkin etmek ve sonunda Türkiye’yi kuşatıp içten yıkmak
Kurtuluş Savaşı yıllarında Türkiye’de Ingilizcilik o derece güçlüydü ki, Atatürk Kurtuluş Savaşı yıllarında çok stratejik bir İngiliz politikası izlemek zorunda kalacaktı. Atatürk’ün İngilizleri ürkütmemeyi amaçlayan bu ince İngiliz siyaseti, İngilizlerden çok İngilizcilere yöneliktir.
Biz yaşamak isteyen, onuruyla yaşamak isteyen bir milletiz.
Tam bağımsızlık için ise her şeyden önce aklın tam bağımsız olması gereklidir. Çünkü esaret zincirlerini kırmanın yolu önce aklın zincirlerini kırmaktan geçer. ste bunu başarmıştır. O önce aklın zincirlerini kırmıştır.
Bugün, 2017’de dünyada neredeyse tüm mazlum milletler kağıt üzerinde özgür ve bağımsız görünmektedir. Ancak Doğu’da, Asya’da, Afrika’da, İslam dünyasında hâlâ yarı sömürge ve sömürge durumunda, gerçekten özgür ve bağımsız olacağı günün şafağını bekleyen çok mazlum millet vardır.
Bütün mazlum milletler bir gün gerçekten de o özgürlük ve bağımsızlık şafağına uyandıklarında, o şafağın aydınlığının ardında hiç kuşkusuz Eisenhower’in değil, Atatürk’ün silueti görünecektir.
1950-1960 arasındaki Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda Cezayir’in özgürlüğü için can verenlerin koynundan Kurtuluş Savaşı Mustafa Kemali’inin resimleri çıkarken, Birleşmiş Milletler’deki Türk Delegasyonu, oyunu mazlum milletler üyesi Cezayir aleyhine, emperyalist Fransa lehine kullanmıştı.
Emperyalizme karşı savaşmadan, emperyalizmin merhametine sığınarak gerçek bağımsızlığa ulaşmanın mümkün olmadığını tarih gösterdi.
Dünya bugün bir taraftan bilgi ve teknoloji cağını yaşarken diğer taraftan savaşlarla, terörle, işsizlikle, açlıkla, yoksullukla, anne, çocuk ve işsiz ölümleriyle boğuşuyor. Dünyada bu bilgi ve teknoloji çağında eşitsizlik, adaletsizlik ve ölüm kol geziyor. En önemlisi de emperyalizm hâlâ sömürmeye devam ediyor.
Dünyada insanlık ölmüş gibi!
Barışın, kardeşliğin, sevginin; dolayısıyla insanlığın olmadığı bir dünya ne kadar bilgi ve teknolojiyle dolu olursa olsun yaşanılacak bir dünya değildir.
Bugünün dünyasında insanın en büyük sorunu gerçekten anlaşılmaktır . İnsanın gerçekten anlaşılabilmesi ise eninde sonunda sömürünün bitmesine ve herkesin temel haklarını kazanmasına bağlıdır.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, sürekli refah ve sürekli barış için bir dizi zorunlu savaş projesiydi. Emperyalizmle, saltanatla, cehaletle, geri kalmışlıkla savaş Kısacası her türlü zulme karşı hak savaşı
Geçmişten ders alınmazsa geçmiş geçmeyen olur.
O Mustafa Kemal, ‘Anafartalar Kahramanı’, ‘Gazi’ ve en sonunda ‘Ebedi Şef’ unvanlarıyla hatıralardadır.
Atatürk 1938’de ölürken sadece Türkiye’nin kurtarıcı ve kurucu lideri değildi. O artık tüm ezilen, sömürülen mazlum milletlerin, tüm İslam dünyasının ölümsüz lideriydi.
Cumhuriyet ahlaki fazilete dayanan bir idaredir.
Sultanlık, korku ve tehdite dayanan bir idaredir.
Atatürkçü laikliklikte dine değil, din ticareti yapan dinciye düşmanlık vardır.
” Duygulara ve hayallere değil, gözlem, inceleme ve hesaba dayanan önlemlerim vardı. ” Atatürk
Biz din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırıyoruz. Millet ve devlet işlerinin Kabe’si milli egemenliğin belirdiği Büyük Millet Meclisidir. Din işlerinin mihrabı ise şahısların vicdanlarıdır.
Amerikalı gazeteci Gladys Baker’ın, Yakın bir gelecekte savaşın çıkmasının muhtemel olduğunu zannediyor musunuz? sorusuna,ağır ve ciddi bir sesle Yakın gelecekten bahsetmemeliyiz!Savaş tehlikesi,bulunduğumuz zamanda vardır, diye yanıt vermişti.(II.Dünya Savaşından bahsediyor.)
Atatürk döneminde,1921-1938 arasındaki 17 yılda,Türkiye Cumhuriyeti,dünyadaki 56 ülkenin 40’ıyla dostluk antlaşması imzaladı.
Atatürk Türkiyesi;kuzeydoğu komşusu Sovyet Rusya ile,güneydoğu komşuları İran,Irak ve Afganistan ile,kuzeybatı komşuları Yunanistan,Yugoslavya ve Romanya,hatta Bulgaristan ve Arnavutluk ile,batıda Milletler Cemiyeti üyesi Avrupa ülkeleri ile dostluk kurdu.Atatürk Türkiyesi’nin yakınında veya uzağında düşman olduğu herhangi bir ülke yoktu.
Uluslararası Mark Twain Derneği,Türk milletine neşe içinde yaşama yolunu açtığı ve rehberlik ettiği gerekçesiyle Atatürk’e bir madalya vermişti.Buna çok sevinen Atatürk, Hayatımda işittiğim en büyük kompliman budur.Benim insan tarafımı övüyorlar, demişti.
Panislamizm,din ortaklığını temel alan bir federasyon demekti.Panturanizm ise ırkı temel alan aynı çeşit bir çaba ve ihtiras ortaklığını temsil ediyordu.Her ikisi de yanlıştı.Panislamizm fikri,asırlar önce Viyana kapılarında,Türklerin Avrupa’da ulaştıkları en kuzey noktada öldü.Panturanizm de doğu ovalarında mahvolup gitti.
(Mustafa Kemal Atatürk)
Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur.Bir dinin TABİİ olması için AKLA,FENNE,İLME,MANTIĞA uygun olması lazımdır.Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.
(M.Kemal-31 Ocak 1923)
Atatürk 27 Ekim 1922’de Bursa’da öğretmenlere yaptığı konuşmanın sonunda,Ordularımızın kazandığı zafer,sizin ve SİZİN ORDULARINIZIN zaferi için yalnız zemin hazırladı.Ordularımızın zaferini siz tamamlayacaksınız.Gerçek zaferi siz kazanacak ve devam ettireceksiniz ve mutlaka başarılı olacaksınız, demişti.
Benim,Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır.Benden sonra beni benimsemek isteyenler,bu temel eksen üzerinde AKLIN ve İLMİN REHBERLİĞİNİ kabul ederlerse,manevi mirasçılarım olurlar.
(Mustafa Kemal ATATÜRK)
Efendiler!MEDENİYET YOLUNDA YÜRÜMEK ve BAŞARILI OLMAK hayat şartıdır.Bu yol üzerinde duraklayanlar veya bu yol üzerinde ileri değil,geriye bakmak cehalet ve gafletinde bulunanlar,MEDENİYETİN COŞKUN SELİ ALTINDA BOĞULMAYA mahkumdurlar.
(M.KEMAL)
Falih Rıfkı Atay,gençlerden şöyle bir istekte bulunuyordu:
Gençler,bizim çektiklerimizi çekmemek ve bu halka çektirmemek için,siz de Atatürk’ü unutmayınız.Mustafa Kemal bizimdi,Atatürk sizindir.
uzun süre iktidara sahip olmak için iktidarda kalan milletvekilleri yavaş yavaş kendilerini seçen milletin arzusundan,isteklerinden,duygu ve düşüncelerinden uzak kalır,arada ayrılık olur.BİR GÜN BAKARSINIZ Kİ,MECLİS BAŞKA TÜRLÜ ÇALIŞIYOR,MİLLİ İSTEKLER BAŞKADIR.
(M.Kemal)
Kurtuluş Savaşı’ndan hemen sonra,1923 yılında,Şeref hiçbir zaman BİR ADAMIN değil,bütün milletindir, diyordu.Kazanılan zaferin milletin zaferi olduğunu söylüyordu: Bütün bu başarı YALNIZ BENİM ESERİM DEĞİLDİR.Bütün başarı,bütün milletin azim ve imanıyla çalışmasını birleştirmesi sonucudur.Kahraman milletimizin ve seçkin ordumuzun kazandığı başarı ve zaferlerdir.
Milletimizin refah ve mutluluğu için;hayatımız,namusumuz,şerefimiz,geleceğimiz için ve bütün kutsal kavramlarımız ve nihayet her şeyimiz için mutlaka en kıskanç hislerimizle,bütün uyanıklığımızla ve bütün kuvvetimizle milli egemenliğimizi muhafaza ve müdafaa edeceğiz.(M.Kemal)
23 Aralık 2015 tarihinde Suudi Arabistan’da Fahd El Ahmedi’nin konuşmacı olarak katıldığı Kadın İnsan Mıdır? konulu bir seminer düzenlendi.2015 yılında Suudi Arabistan’da yanıt aranan bu soruya,Atatürk 1930’da Türkiye’de, KADIN İNSANDIR VE AKLI BAŞINDADIR, diye yanıt vermişti.
HERZAMAN DÜNYANIN YARISINI VE BİR ZAMAN DÜNYANIN HEPSİNİ ALDATMAK MÜMKÜNDÜR FAKAT BÜTÜN DÜNYAYI HER ZAMAN ALDATMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR
(Musta Kemal ATATÜRK)
Atatürk milliyetçiliği ırkçı,dinci,mezhepçi bir milliyetçilik değil,tam tersine kapsayıcı,kavrayıcı,birleştirici bir milliyetçiliktir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir. (M.Kemal)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir