Franz Kafka kitaplarından گروه محكومين kitap alıntıları sizlerle…
گروه محكومين Kitap Alıntıları
Yıkanıp arınmamıza Nil’in suyu bile yetmez.
Böyle bir halkın arasına itilmiş olmamız yeterince bahtsızlık değil mi?
Başka kimse buradan içeri bırakılamazdı, çünkü bu kapı sadece senin içindi. Ben şimdi gidiyorum, kapıyı da kapıyorum.
Sonunda gözünün feri zayıflar ve artık bilmez olur, etrafı sahiden mi karanlıklaştı, yoksa sırf gözleri mi kendisini yanıltıyor?
“Adil ol!”
“Asla değişmeyecek düşüncenizi bağıra bağıra söyleyin.”
“Onun gibi güçlü değilim.”
İnan bana, benim için de kolay olmuyor.
Büyük bir zorluk içindeydim:
İnanıla ve beklene!
Kaç güneş battı o gecede, bilmiyorum.
Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi.
Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi.
Bir söz, kaç güneş batırır o zaman öğrendim.
“Kendini savunmak için fırsatı olmalıydı.”
İnanın ve bekleyin!
Dudakları sımsıkı kapalıydı, gözleri açıktı, sanki hâlâ yaşıyordu
Haklı olduğundan hiç kuşku duymuyor; bu durumda hakkını nasıl alacağı hiç önemli değil; hele ki doğru yollara başvurmanın hiçbir işe yaramadığı böyle bir dünyada.
Zaten bizler de gülmeye meyilliyizdir; yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen hafif bir gülümseme hayatımızdan hiç eksik olmaz.
Kadın ne kadar kudurursa kudursun, daha çok uzun bir süre hiç kimse tarafından rahatsız edilmeden yaşamımı sürdüreceğim.
Yapması gereken tek şey, beni bir yabancı olarak görmesi ki ben de zaten öyleyim, beni bir yabancı olarak görmesine itirazım olmaz, aksine memnun olurum; benim varlığımı unutmaya karar versin yeterli
Söylediğiniz şeye sizin inanmanız gerekmez, onun duymak istediği şey olsun yeter.
Hayvanat bahçesi yalnızca yeni bir kafes; oraya bir girdin mi işin biter.
İnsanlar birbirini anlayamıyor…
Yabancı bir ortamda bir şeylere müdahale etmek her zaman sakıncalıdır.
Sonuçtan asla şüphe edilmez.
Yabancı bir dünyada boş yere tüketiyordu kendini.
Üstüne saygı göster!
Ama şimdi sahiden, her kelimeye dikkat etmeliyim,
Sezmiştim zaten ben onca zamandır!
Onların sarsılmaya ihtiyacı vardı.
Haydutluk, safi haydutluk.
Suçluluk bilinci değil miydi, zihnini keskinleştiren?
Kendisi hakkındaki görüşlerini düzeltirler miydi?
Geçmişimi geleceğime karşı tutup değerini biçiyorum, ama ikisini de fevkalade buluyorum, ikisinden hiçbirini tercih edemiyorum ve elimden beni böylesine imtiyazlı kılan kaderin adaletsizliğini kınamaktan başka bir şey gelmiyor. Sadece, odama girdiğimde biraz düşünceye kapılıyorum, fakat merdiveni çıkarken düşünmeye değer bir şey bulmuş olmaktan değil. Pek faydası olmuyor bana, pencereyi tamamen açmamın ve bir bahçede hâlâ müzik çalınıyor olmasının.
Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi. Bir söz, kaç güneş battırır, o zaman öğrendim.
belki de, kendi kendisinden memnun olmamasıydı onu yıpratan.
Hücuma geçiyorduk, göğsümüzden itiyorlardı, biz de şarampolün otlarına seriliyorduk, düşerek, gönüllüce. Her taraf aynı ölçüde ısınmıştı, otun içinde sıcağı hissetmiyor, soğuğu hissetmiyorduk, sadece yorgun düşüyordu insan.
Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi. Bir söz, kaç güneş battırır, o zaman öğrendim.
Çözebilirseniz çözün insan tabiatının muammalarını!
Buradayım, bundan fazlasını bilmiyorum, bundan öteye de gidemem.
Benden bu karanlık duvarların dinlediği şarkıları, dağların bile dinlememiştir asla.
..yalnız şunu biliyorum ki, yer yüzünde kalmışım, gemim dünyevi sularda seyredip duruyor.
Yalnız başına – ne demektir bu bilir misin?
hayatım ne kadar değişmiş ve aslında eskisi gibi kalmıştı.
Kabul edeyim mi bu mazereti? Ah, kabul etmeyip de ne yapacağım. Her şeye tahammül etmek zorundayım. Dünyaya güzel bir yaradan başka bir şey getiremedim, yalnız oydu bana verilen.
Reçete yazmak kolay, ama insanlarla anlaşmaya varmak, güç.
Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi. Bir söz, kaç güneş battırır, o zaman öğrendim.