Haluk Sena Arı kitaplarından Dünden Bugüne Edep Geleneğimiz kitap alıntıları sizlerle…
Dünden Bugüne Edep Geleneğimiz Kitap Alıntıları
Dokuna sinesi Allah okuna.
Kapıda iki tokmak vardır. Biri kalın, diğeri ise biraz daha incedir. Daha kalın ve irice olan tokmağı erkek, ince ve küçük olanını ise hanım ziyaretciler çalardı. İçeriden açan şahıs bir tesettür durumu olduğu için gelenin hanım mi bey mi olduğunu anlar ve ona göre hazırlanarak kapıyı açardı.
Gül, Peygamberimiz’in (sallallahu aleyhi vesellem) semboli dür. Kokusu, rengi ve şekli ile çiçeklerin en güzellerindendir. Çocukluğumda hatırlarım, büyükler bahçedeki gülü, salaviat getirerek koklarlardı.
Dostlar ve yakınlar ipek işlemeli çarşaflarla süslü yatakta yatan anneyi tebrik etmek için gelirler. Annenin yatağının yanı başında süslü bir beşikte uyuyan yavru måşallahlarla sevilir.
Loğusa şerbeti denilen ve içinde karanfil ve tarçın atılmış şuruptan misafirlere ikram edilir. Gelen misafire bu kırmızı loğusu şerbetinden ikram edilir. Loğusa şerbetini içen misafir ler. Sütün bol olsun diye anneye duada bulunurlardı.
Bir tasavvuf erbabım edep anlayışının canlıya, cansiza, insana, hayvana karşı daima edebi koruması gerektiğini ifade ediyor. Bu edep kaideleri hakkında şöyle diyor: Hizli konuşmak, biri konuşurken sözünü kesmek yahut bir başkasıyla konusmaya kalkışmak, kulağa bir şey söylemek işaret etmek, bütün bunlar, edep dişıdır. Yĩne Yürürken, ayak sesi duyurmadan basmak. Çünkü yerin de canı vardır ve bizi başının üstünde taşımaktadır. Hasılı tasavvuf ehli, her halini daima gören, bilendir, sahibinin, Rabb’inin murakabesi altındadır.
Yahya Kemal günlük hayatta sıkça kullandığımız kavramlara dikkat çekerek
şöyle diyor:
Kapıyı kapat, kapattim denmemeli; Allah celle celaluhu kimsenin kapısını kapatmasın.
Kapıyı ört yahut sirla denecektir. Lambaya, mumu, elektrigi söndürmek sözü edebe aykırıdır; kimsenin ışığı sönmesin:
Lambayı, elektriği dinlendirmek Sirlamak sözleri kullanilacaktir