Karl Marx kitaplarından Zincirlerimizden Başka Kaybedecek Neyimiz Var! kitap alıntıları sizlerle…
Zincirlerimizden Başka Kaybedecek Neyimiz Var! Kitap Alıntıları
“Kadının, erkeğin egemenliğinden kurtuluş derecesi, özgürlüğün en temel göstergesidir.”
“Nesneler dünyasındaki değer artışı, insanlar dünyasındaki değer düşüşü ile doğru orantılıdır.”
“Demokrasiye giden yol, sosyalizmden geçer.”
Kara tenlinin emeği damgalandığı müddetçe beyaz tenlinin emeği özgürleşemez.
Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir.
Kitapları yalayıp yutmaya mahkûm bir makineyim ben.
“Görünen gerçek olsaydı, bilime gerek kalmazdı.”
“Bir ulus, aynı zamanda başka ulusları ezmeyi sürdürerek özgür olamaz.”
“Deneyimle sabittir ki en mutlu insan, en çok insanı mutlu edendir.” :))
“Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır.”
Din, insan kendi çevresinde dönmediği sürece insanın çevresinde dönen hayalî bir güneştir.
Sen yolundan şaşma, bırak ne derlerse desinler!
İnsanın kendi doğasına yabancılaşması, kapitalist toplumun en temel kötülüğüdür.
Mademki insanı biçimlendiren yaşadığı koşullar; koşullar, en insani şekilde biçimlenmelidir.
Eğer ipekböceği tırtıl olarak varlığını devam ettirmek için koza örseydi ücretli işçinin mükemmel bir örneği olurdu.
Zaman her şey, insan hiç bir şeydir; insan olsa olsa zamanın enkazıdır.
Fikir, çıkardan ayrı tutulduğu her zaman içler acısı bir başarısızlığa uğramıştır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ne kadar az isen, yaşamını ne kadar az görkemli kurmuşsan o kadar çoksun demektir ve görkemli yaşamın da o denli büyüktür.
İnsanların varlığını belirleyen onların bilinçleri değildir, tersine insanların bilinçlerini belirleyen onların varlıklarıdır.
Toplumsal reformlar, asla güçlünün zayıflığından ötürü değil; her zaman zayıfın gücünden ötürü gerçekleşir.
Emek gücü, mükemmel bir metadır.
İnsan doğaya ne kadar yabancılaşırsa o kadar toplumsallaşır, ne kadar toplumsallaşırsa da, o kadar kendine yabancılaşır.
Din, halkın afyonudur
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır.
Modern devletin yürütme gücü, tüm burjuvazinin ortak işlerini yürüten bir kuruldan başka bir şey değildir.
Lüks, doğal gereksinimin zıddıdır.
Hepiniz farkındasınız: Para, toprak, kanun fikir, din Bu ülkede herşey, sermayedarlara hizmet etmektedir.
Bizim ona ödediğimiz ücret, işçilerin canlı kalmasına yetecek kadardır.
İşçilerin ülkesi yoktur.
Kapitalist toplumda bir sınıfın serbestçe kullanabildiği zaman, kitlelerin bütün ömürlerini emek-zamana dönüştürerek üretilir.
Cimri, aklını kaçırmış bir kapitalisttir; kapitalist ise aklı başında bir cimri.
Bir işçi sınıfının maliyeti, hemen hemen tümüyle yaşamını ve nesini sürdürmesi için gereksindiği zorunlu geçim araçlarından ibadettir.
Ateizm, kendilerini dinlemeye hazır herkesi, öcülerden korkmadıklarına ikna etmeye çalışan çocukları anımsatıyor insana.
Filozoflar, dünyayı sadece çeşitli biçimlerde yorumladılar; asıl olan onu değiştirmektir.
Kadının, erkeğin egemenliğinden kurtuluş derecesi, özgürlüğün en temel göstergesidir.
Tüm burjuvazi, Ama siz komünistler, kadınları da ortaklaşa kılacaksınız! diye bir ağızdan yaygarayı basmaktadır. Burjuvanın gözünde karısı, bir üretim aracını başka bir şey değildir. O yüzden de üretim araçlarının ortaklaşa kullanılacağını duyar duymaz varabildiği tek sonuç, kadınların da ortaklaşa kullanılacağı olmaktadır.
Nesneler dünyasındaki değer artışı, insanlar dünyasındaki değer düşüşü ile doğru orantılıdır.
Toplumlar, üstesinden gelemeyecek geri sorunları gündeme getirmezler.
Lanetlenmeyi göze almayan bir insan, hiçbir şey yapamaz.
Para, insanın tüm Tanrılarını aşağılar ve onları metalara dönüştürür. Para, her şeyin evrensel kendinde oluşmuş değeridir. Bu yüzden de tüm dünyayı, hem insan dünyasını hem de doğayı, özgün değerlerinden yoksun kılar. Para, insanın emeğinin ve varoluşunun yabancılaşmış özüdür ve bu yabancı öz, insana hükmeder ve insan da ona tapar.
İnsan, her gün bir 24 saat daha ölür.
Sen yolundan şaşma, bırak ne derlerse desinler !
İnsanın kendi doğasına yabancılaşma, kapitalist toplumun en temel kötülüğüdür.
Özgürlük; köleler için değil, köle olduğunu bilenler içindir.
Fikir, çıkardan ayrı tutulduğu her anda İçler acısı bir başarısızlığa uğramıştır.
Toplumsal reformlar, asla güçlünün zayıflığından ötürü değil; her zaman zayıfın gücünden ötürü gerçekleşir.
Kiliseler doğrudan veya dolaylı vergilerle desteklenmeli. Din, devlet okullarında öğretilmemelidir. İnsanlar eğer dini istiyorlarsa kiliselerini yalnızca cemaatin katkılarıyla desteklemeli ve kendi öğretilerini kendilerine ayırdıkları vakitlerde vaaz etmelidirler.
Gücüm yettiğince kızımı annesine hayatı zehir eden zorluklardan kurtarmak istiyorum
Yan yanalık dolayasıyla sıradanlaşan tutkularsa mesafenin büyümesiyle yeniden büyüyüp, doğal boyutlarına dönerler. Aşkım da öyle
Yürekten sevdiğim,
Sana yine yazıyorum çünkü yalnızım ve çünkü kafamın içinde seninle konuşurken senin bunu bilmiyor ya da karşılık veremiyor olmana katlanamıyorum.
Ağır iş yükü, tıpkı bir kaya parçası gibi durmadan perişan olmuş işçinin üzerine düşer. Aynı zamanda, bu fabrika işi, sinir sistemini tükettiği gibi, kasların çok yanlı çalışmasını engeller ve hem vücut, hem zihin faaliyetlerindeki özgürlüğün her zerresini tümüyle elinden alır.
Çalışanların eline bir şey geçmiyor,
Eline bir şey geçenlerse çalışmıyor.
Eline bir şey geçenlerse çalışmıyor.
Kişi, yalnız bir tek kimseyi seviyor, başka her şeye karşı ilgisiz kalıyorsa sevgisi sevgi değil, genişletilmiş bencilliktir.
Hiçbir romantizme kapılmadan size kesinlikle söyleyebilirim ki tepeden tırnağa ve hem de ciddi olarak aşığım.
İşçi sınıfının, sessiz kalmaksızın ya da egemen sınıfa bağlı olmaksızın bağımsız bir güç olarak ortaya çıkmaya başlamasının zamanı artık Avrupa’da da gelmişti. Kendi istemleri artık duyulabiliyordu. 1848 Devrimi, kapitalist dünyayı, eski düzene meydan okumaya hazır bu yeni bağımsız gücü dikkate almaya zorladı.
Bizim istediğimiz yalnızca, işçinin sırf sermayeyi artırmak için yaşadığı, sırf egemen sınıfın çıkarının gerektirdiği kadar yaşadığı mülkiyetin bu rezil karakterini ortadan kaldırmak.
“Anlatılan senin hikayendir.”
“Eğer sevgi üretmiyorsa yüreğiniz, başarılı bir üretici değilsiniz…”
“Bizde merhamet yok ve sizden de merhamet istemiyoruz. Sıramız geldiğinde, terör için mazeret üretmeyeceğiz ancak kraliyet teröristleri, Tanrı’nın ve hukukun lütfuna sahip teröristler, pratikte acımasız, küçümseyici ve kötü; teoride korkak, gizemli ve hilekâr; her iki bakımdan da itibarsızdırlar.”
Zaman, her şey; insan, hiçbir şeydir. İnsan, olsa olsa zamanın enkazıdır.
Bu nasıl bir toplum? İnsan, milyonların ortasında en derin yalnızlığı yaşıyor.
Biz, sabahtan akşama kadar çalıştığımız hâlde ucu ucuna yaşıyoruz. Oysa siz, bir damla ter dökmeden parayı cebinize indiriyorsunuz.
İnsan, her gün bir 24 saat daha ölür.
Burjuvazinin gelişmesine, ticaret serbestisine, dünya pazarına, üretim yöntemleri ve bunlara karşılık gelen hayat koşullarındaki tek tipliğe bağlı olarak halklar arasındaki ulusal farklılıklar ve karşıtlıklar günbegün yok oluyor. Proletaryanın üstünlüğü bunların daha hızlı yok olmasına yol açacaktır. Proletaryanın özgürlüğüne kavuşması için yerine getirilmesi gereken koşullardan ilki, en azından önde gelen medeni ülkelerin birlik halinde eyleme geçmesidir.
Kişinin başka bir kişiyi sömürmesine son verildiğinde, orantılı olarak, bir ulusun başka bir ulusu sömürmesi ne de son verilecektir. Ulus içindeki sınıflar arası karşıtlık yok oldukça, orantılı olarak, bir ulusun diğerine gösterdiği düşmanlık da son bulacaktır.
Kişinin başka bir kişiyi sömürmesine son verildiğinde, orantılı olarak, bir ulusun başka bir ulusu sömürmesi ne de son verilecektir. Ulus içindeki sınıflar arası karşıtlık yok oldukça, orantılı olarak, bir ulusun diğerine gösterdiği düşmanlık da son bulacaktır.
İlkeleri henüz yerine oturmamış, inançları yeterince sağlam ve sarsılmaz olmayan gençler için en tehlikelisi, hayatın kendisine, soyut gerçeklere olduğu kadar dâhil olmayan mesleklerdir. Aynı zamanda bu meslekler yüreklerimize köklerini salmışlardır; tüm ömrümüzü, gayretimizi bunların üstünde hüküm süren fikirlere adamaya gücümüz yettiği vakit, gözümüzde en yüce konuma yerleşebilirler.
Kapitalist sistemde, emeğin toplumsal üretkenliğini arttırmak için kullanılan bütün yöntemler emekçinin aleyhine sonuçlanıyor. Üretimin geliştirilmesi için gerekli tüm araçlar emekçi üzerinde hâkimiyet kurma ve emekçiyi sömürme araçlarına dönüşüyor; bunlar emekçinin insanlığını elinden alıyor, onu bir makine parçasına çeviriyor, işin güzelliğini yok edip onu nefret edilen zahmetli bir uğraş haline sokuyor.
İnsan için de metalarda olduğu gibidir. İnsan dünyaya elinde aynayla gelmediği gibi, ben benim le yetinen Fichteci bir filozof olarak da gelmediğinden kendini başkalarında görür ve tanır. Peter kendi kişiliğini insan olarak önce benzeri Paul ile kendisini kıyaslayarak kurar. Bu münasebetle kendi kişiliği içinde duran Paul, Peter için insan türünün bir tipi halini alır.
Az biraz tarih bilen herkes büyük sosyal devrimlerin kadınların katılımı olmadan gerçekleşemeyeceğini bilir. Toplumsal gelişim bizzat daha güzel olan bu cinsiyetin (çirkinleri dahil) toplumsal konumuna bakılarak ölçülebilir.
Bizim için konu özel mülkiyetin değiştirilmesi değil hepten yok edilmesidir; sınıf karşıtlıklarındaki pürüzlerinin giderilmesi değil, sınıfların tamamen ortadan kaldırılmasıdır; mevcut toplumun geliştirilmesi değil, yeni bir toplumun kurulmasıdır.
Kapitalist üretim teknolojiyi geliştirir ve çeşitli süreçleri bir araya getirip toplumsal bir bütün oluşturur, ama bunun için bütün zenginliğin asıl kaynağını tüketir: Toprağı ve emekçiyi.
Emek maddi zenginliğin, başka bir deyişle üretilen kullanım değerinin tek kaynağı değildir. William Petty’nin de dediği gibi, Emek maddi servetin babasıysa, toprak da annesidir.
Burjuva toplumunda geçmiş, bugüne hükmetmektedir; komünist toplumda ise bugün geçmişe hükmeder. Burjuva toplumunda çalışan birey, bağımlı ve özerk değilken, sermaye özerk ve kişiseldir.