İçeriğe geç

Zihinsel Şifa Kitap Alıntıları – Muhammed Bozdağ

Muhammed Bozdağ kitaplarından Zihinsel Şifa kitap alıntıları sizlerle…

Zihinsel Şifa Kitap Alıntıları

İnsan refah içindeyken. Allah’a muhtaçlığını ve acizliğini unutuyor. Ama dertler başına çökünce birden Allah’ın rahmetini ve Allah’a muhtaçlığını yüreğinde hissediyor. Bu his, onu Allah’a asilikten sakındırıyor ve samimi kulluğa yönlendiriyor.
Dünya tüm yönlerden bilincimizi ele geçirdi. Televizyon, internet, cep telefonu bütün dikkatimizi dünyaya bağlamış. Ezanları duymazdan geliyor, kabirleri görmüyor, ölümleri üzerimize almıyoruz. Çocukların bile öldüğü yeryüzünde ahiret bilincinde gafil yaşayabiliyoruz.
Ölüm bizi uyandırmadan önce bir şeylerin bizi uyandırmasına ihtiyacımız var.
.. hamdolsun gönderdiği sıkıntılarla duyarsız kalpleri dirilten Rabbimize!
Çıplaklık ve televizyonlar dikkatimizi, kalbimizden cesedimize yöneltti. Magazinin modern insan pazarlamaları yüzünden süste püste boğulur olduk. Kilolarından aşırı rahatsızlık, yemek yememe hastalığına yol açabiliyor. Kimi bir deri bir kemik kalıyor ve kimi yiyememekten ölüyor. Bedenimizi kimseye beğendirmemiz gerekmiyor. Akrep bile çirkinliğiyle ilgili değildir. Kalbinin maneviyatını güzelleştiren kişinin gözlerinden güzellik saçılır. Temizlik, ahlak, yetenek ve güler yüz, her bedeni güzel gösterir.
Allah’ım! Bana değistirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştirmeyeceğim şeyleri kabul etmek için sabır, ikisi arasındaki farkı bilmek için akıl ver.
İnsan fakirleştikçe cömertleşiyor ve zenginleştikçe cimrileşiyor.
Siz ya iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarsınız ya da Allah katından üzerinize azap gönderir. Azap gelince de ettiğiniz duaya karşılık verilmez. (Tirmizî, Fiten, 9)
Allah mümini kötülükle müdahaleyle görevlendirmiştir. Kimse Ben zulmetmedim. diyerek sorumluluktan sıyrılamaz.
..kaderi sorgulamakla değil, hangi konuda ne yapabileceğimizi araştırmakla ilgilenelim.
Estetik saplantısına giren, kendisine hayatı dar ediyor.
Temizlik, uyumlu giyim, güler yüz ve hoş sohbet, en çirkin bedeni bile çok güzel gösterir.
İnsanlar eş adayı olarak görmedikleri kimselerin eline yüzüne bakmaz, gönüllerine bakarlar.
Ayda bir kitaba verecek parası yok da günde bir paket sigaraya verecek parası varsa parasızlığa sığınamaz.
İnsan Allah’a ne kadar yaklaşırsa değersizlik hissinden o kadar uzaklaşır.
Tevazu özde değerden, kibir ise özde değersizliktendir. Kibirli kişinin derin bilinci, özünü değersiz bilir. Durumunu gizlemek için maskeler takar. Büyük insana hayranlık duyarsınız ama büyüklük taslayandan tiskinirsiniz.
.. değerini maddiyata arayan rekabet eder, kıskanır, kibirlenir. Oysa değerini Yaradan’a yakınlıkta bulmanın yarışıp kıskanacağı kimse yoktur.
İnsan neden değerli görünmeye özellikle çabalar? Çünkü aslında değerinden şüphe içindedir. Öz değersiz in değerli görünme saplantısı zulme dönüşebilir: Evinde ekmeği eksiktir, o pahalı marka giyer. Borçlanır, gösterişli düğün yapar.
Çok suç işleyen hiç suçlu hissetmez; pişman da olmaz; çünkü vicdanı ölmüştür.
.. sıklıkla suçlanırsansız suçlamaya gülüp geçmeyi öğrenirsiniz.
Kusursuzluk saplantısı suçluluk hissini çekilmez kılıyor.
Kemik kırığı iyileşirde kalp kırıklığı yıllarca yerinde kalır.
Zihnin bir özelliği bitirilmemiş işleri her fırsatta geri dönüp tamamlamak istemesidir. Rahatlamak istiyorsak başlattığımız iş ya bilmeli veya ondan vazgeçmelidir. Bitmemiş işimiz gündemde kalırsa enerjimizi tüketir.
Bizi öfkelendiren; haksızlığa uğramamız değildir, haksızlığa uğradığımıza inanmamızdır.
Allah insana kaldıramayacağı yükü yüklemez.
İnsan karanlıktan korkar çünkü içinde, bilmedikleri gizlidir. Kaygının içeriğini, sebebini, gerçekleşme ihtimalini keşfetmek bile kaygının stresini yarı yarıya indirir.
Kişi, okuluyla, ailesiyle veya arkadaşlarıyla problem yaşıyor. Çabucak yoruluyor, üzülüyor, öfkeleniyor, kimse onu anlamıyor. Çevresi ile çatışıyor ve ümidini yitiriyor. Neden ?
Belki beynine yağ, su, oksijen gibi ihtiyaçlarını gereği gibi sağlayacak yaşama alışkanlıkları edinmediği için beyin kimyası bozuldu.
Belki zihnini çarpık çalıştırarak yoran düşünce kalıpları kazanmış. Belki de izlediği filmler ve okuduğu romanlar, hipnotik telkinlerle Zihnine Karamsarlık kazandırmış.
Belki öfke, suçluluk gibi olumsuz Duygulardan sıyrılma yolları kazanamamış.
Belki hayatın ölüm, Ayrılık gibi her türlü sarsıntısının stresini sindirebilecek sabır,şükür, tevekkül, Tefekkür gibi manevi güç kaynaklarına tutunamamış.
Zihinsel Şifa hayatımıza yepyeni bir sayfa açmamızı sağlayabilir.
Zihin 600 trilyon hücreden yaratılan vücut vatanının lideridir. Vücudun bütün mekanizmalarının sağlam çalışması, zihin sağlığına bağlıdır. Çarpılan zihin bozuk çalışır ve sürekli stres üreterek vücudu yöneten sistemleri birbirine düşürür.
Zihin karamsar, ümitsiz, çarpık düşünceler üzerinden stres üretir. Her stres vücuda yük olur. Stres vücudun kaldıramayacağı düzeye çıktığında vücudun sistemleri bozulur.
Vücudun sağlıklı iş başarması, taşıyabileceği kadar stres altında kalmasına bağlıdır.
Allah insana kaldıramayacağı yükü yüklemez.
Zihinsel yıpranma yıllar içerisinde gizli ve neredeyse sessiz gerçekleşir. İşaret verir, insan tartışmadan kaçar; işaret verir, yemeğe sığınır; işaret verir, alkole, sigaraya dayanır; işaret verir, televizyona bağlanır. Sorunla dağ gibi büyütmeden önce yüzleşmek gerekir.
Hayatı yaşamak tehlikelerle dolu yollarda araç kullanmaya benzer. Durup, hızlanıp yavaşlanacağınız, klimaya, zincire, halata, yakıta, suya, yağa ihtiyaç duyacağınız zamanlar olacak. Sağlıklı zihin, hayat aracını yolun gereklerine en uygun basiretle yönetebilen zihindir.
Yalan yanlış algılar, basit meseleler sorun bile değil. Hepsi de Allah’ın imtihanı ve gelip geçecek! Biraz sabır, kanaat, ilahi takdire teslimiyet, iman, ahiret bilinci, Allah’a güven, biraz bakış açısı değişikliği kalbi rahatlatacak. Ama o inadına tam istediği gibi olsun istiyor. Adeta kainatın Yüce Yaradan’ıyla Hâşâ bilek güreşine tutuşuyor. Sonunda ilahi tokat başına balyoz gibi iniyor, hem imanı çöküyor hem de depresyona düşüyor. Çok ağır bir bedel!
Stresi yemeğe katılan tuza benzetebiliriz. Az tuz yemeğin lezzeti olur, aşırı tuz ise zehirler, öldürür.
Daha çok huzurlu içerik üreten zihin mutlu, hüzün üreten zihin ise mutsuzdur.
Hayatımızı zihnimizle yönetiyoruz. Zihnimizin kendisini ve altyapısını bozduğumuzda tüm sağlık sistemimiz bozulur ve hayatımıza hakimiyetimizi kaybederiz.
Zihinsel sistemi korumanın yolu:
*beyin kimyasını onarmak,
*düşünce çarpıtmalarını düzeltmek,
*negatif duygulara ve dengesiz ilişkilere hâkimiyet,
*hayatın sorunlarıyla manevi mücadeledir.
Zihinsel şifa için 5 araç:
1-Beynimizi besleyebiliriz.
2-Düşüncelerimizi dengeleyebiliriz.
3-Dengesiz insanlarla ilişkilerimizi yönetebiliriz.
4-Olumsuz duyguların yükünü hafifletebiliriz.
5-Maneviyatın gücüne dayanarak hayatın çileli imtihanlarıyla baş edebiliriz, her şey Allah’ın takdiriyledir.
İrademizi, biriktirdiğimiz zihinsel yazılımlar yani inanç ve ilkelerimiz yönetiyor. Değişmek, inanç ve ilkelerimizi değiştirmektir.
Beyin bilgisayarsa, zihin bilgisayara yüklenen yazılımlardır.
Hastalıklar;
* ya genetikten,
* ya olumsuz alışkanlıklardan,
*ya da zihnin dengesiz çalışmasından doğar.
Zihinsel şifa, zihnimizi dengeli yönetme sanatıdır.
Öfkelenmemek mümkün olamaz mı? Acaba Peygamberimiz, Taif halkı tarafından taşlandığında “Allah’ım, onları affet, ne yaptıklarını bilmiyorlar.” Duasını nasıl bir bakış açısıyla yapmıştı ?
Beyin, Yüce Yaradanı’ın yazdığı genetikle; zihin ise yaşadığı çevrenin yönlendirmesiyle biçimlenir.
Beyin bir vadi ise zihin o vadide kurulan şehirdir. Beyin bir bilgisayarsa zihin o bilgisayarı çalıştıran yazılımlardır. Zihin, beynin çalışır hâlidir. Zihin, bizi insan yapan ve kişiliğimizi, tarzımızı ortaya koyan yapıdır. Beyin, Yüce Yaradan’ın yazdığı genetikle; zihin ise yaşadığı çevrenin yönlendirmesiyle biçimlenir. Edindiğimiz her bilgi, beyin şehrinin nöronlarında mahalleler gibi kümelenir. Deneyimlerimiz ve davranışlarımız tekrarlandıkça zihnimizdeki ağ yapısı yoğunlaşır ve kişiliğimiz oturur. Beynimizin içinde iş yapıp zihnimizi ve kişiliğimizi değiştirmek için kullanabileceğimiz birinci araç düşünmek, ikinci araç davranmaktır.
En önemli hastalık sebebinin, bozuk psikoloji olduğunu anladım. Beynimizin sağlığını bozduğumuz zaman sorunumuz bütün bedenimize yayılıyor. Moralsiz, karamsar, alıngan, kötümser ve üzüntüye saplanmış insan, hastalıklarda boğuluyor.
Balığı yem takılı oltayla, tavuğu deneyle, kuşu ötüşle avlarlar. Sizi neyle avlayabileceklerini hiç düşündünüz mü? Her insan zayıf tarafından avlanır.
Öyleyse hamd olsun gönderdiği sıkıntılarla duyarsız kalpleri dirilten Rabbimize!
Kalbinin maneviyatını güzelleştiren kişinin gözlerinden güzellikler saçar.
Zor zamanların bir kahramanı, kolay zamanların bin kahramanından üstündür.
Hayatın son saniyesine kadar Allah her şeyi tersine döndürebilir.
Üretmek Allah’ın nasibidir. Kim ne vereceğini o bilir. Kulunu da ürettiğiyle değil, çabasıyla ve kalbiyle değerlendirir. Peygamber gelmiş tarihi değiştirip gitmiş peygamber gelmiş, kimsesiz gitmiş.
Kolay şartlarda başaramadığımız şeyi bazen şartların zorlamasıyla başarabiliriz.
Büyük ağaç küçük tohumdan doğmuştur. Tohum ağacın özetidir.
Zihnin bir özelliği, bitirilmemiş işleri her fırsatta geri dönüp tamamlamak istemesidir.
Kötümserlik, olumsuzluğu abartan komik bir aynadır.
Geçmiş yegâne kaynaktır ve geleceğin gökdelenlerini sadece geçmişin taşlarından inşa edebiliriz.
İyimser kimse dert okyanusunda bile yüzebilirken kötümser kimse bir kaşık suda bile boğulabilir.
Geleceğe yönelik idealler kazanmayan bilincin geçmişini deşip durmaktan başka işi olmaz.
Oysa beyin-zihin yıpranması, yıllar içerisinde gizli ve neredeyse sessiz gerçekleşir.
Bilir ki tek kurtarıcı Allah’tır. Öldüren de dirilten de O’dur. Dünya orduları güçlerini birleştirse Allah dilemedikçe kopan bir parmağı yerine birleştiremez. Allah’ın verdiğini başkası alamaz ve Allah’ın aldığını başkası veremez. Bu bilinç; derdin stresini binden bire indirir ve sağlığın, huzurun, kurtuluşun gelişini hızlandırır.
Hani derler ya atalar; Dağda ceylan yavrusu doğunca vadide otu bitermiş. Ne yüce plan bu ! Ne benzersiz bir ihtişam ! Ne mikrop aç, ne sinek ne de balina !
Richard Wilkins’in dediği gibi Birçok insan hayatının büyük bölümünü olduğundan farklı görünebilmek için heba eder.
Allah indinde en değerliniz, Allah’a en çok boyun eğeninizdir. (Hucurât, 13)
İnsanlık, tarihi boyunca hiç bu denli yaygın biçimde köleleşmemiştir.
İnsan tek bir kötü hatırasına odaklanarak boğulabilir ve tek bir iyi hatırasına odaklanarak yükselebilir.
Hareketli yaşıyor, düzenli okuyor, düşünüyor, beynimizi aktif biçimde kullanıyorsak, sürekli değişen ve gelişen bir beyne sahip oluyoruz.
Stresin sebebi biyolojikse yaşantımızı, psikolojikse düşünce tarzımızı değiştirmemiz gerekir. Denize düşen rasgele çırpınışlarla kurtulabilir mi ?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir