İçeriğe geç

Zamanla Randevu Kitap Alıntıları – Orhan Yeniaras

Orhan Yeniaras kitaplarından Zamanla Randevu kitap alıntıları sizlerle…

Zamanla Randevu Kitap Alıntıları

İnsanlar bakıp da göremedikleri için mi sevgiye yabancılaşmışlar yoksa sevgiyi unuttukları için mi körleşmişler?
Tüm güzellikler zıddı ile birlikte vardır. Bir düşünsenize çirkin olmasaydı güzele güzel der miydik?
Ne garip şey, güzelliği ve yaşamı çağrıştıran gülbahar ölümcül bir zehrin adı,
Esas sorun, herkesin kendi doğrularını, daha doğru zannedip başkasına dayatmasıdır.
Acaba insanlar bakıp da göremedikleri için mi sevgiye yabancılaşmışlar. Yoksa sevgiyi unuttukları için mi körleşmişler?
Sabır, en büyük hazinemdi.
Güzel, ruhun derinliklerinde saklanan ve keşfedilmeyi bekleyen nadide bir incidir.
Özgürlüğü, onu kaybetme noktasına gelenler çok daha iyi anlar.
Biliyor musunuz arkadaşlar? Atomu parçalayıp zamana hakim olduk ama hâlâ genel anlamıyla özür sayılmayız İnsanoğlu hâlâ nefsani arzularının kölesidir. Arzularına ve hırslarına gem vuramadılar. Üç kuruşluk çıkar uğruna doğanın dengesini bozup yapamaz bir hâle getirdik dünyayı.
Unutmayın ki, parlak bir zaferin üç şartı vardır..
– İyi niyet
– Emre itaat
– Düzen ve disiplin
“Bu kadar şaşırmana gerek yok,” dedi Erol. “İnsanoğlu nice olmazları olur kılmıştır.”
Kalbin temizlediği bir zekanın önemi
Esas sorun , herkesin kendi doğrularını, daha doğru zannedip başkasına dayatmasıdır.
Insanlar bakıp da göremedikleri için mi sevgiye yabancılaşmıslar yoksa sevgiyi unuttukları için mi körleşmişler?
Esas sorun, herkesin kendi doğrularını, daha doğru zannedip başkasına dayatmasıdır.
aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabip,
kılma derman kim helakım zehri dermanındadır.
ne yanar kimse bana ateşi dilden özge,
ne açar kimse kapım badı sabadan gayrı.
İnsanları yönetmek, güzeli ve doğruyu tanıyıp anlatmak kadar zordur.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Baki olan aşktır, kötülük değil.
İnsanlar bakıp da göremedikleri için mi sevgiye yabancılaşmışlar yoksa sevgiyi unuttukları için mi körleşmişler?
Tüm güzellikler zıddı ile birlikte vardır. Bir düşünsenize çirkin olmasaydı güzele güzel der miydik?
Dokuz kat göğü ve yedi kat yeri pergelsiz, cetvelsiz, gönyesiz ve ağırlıksız yaratan yüce Tanrı’ya hamdolsun. Hamdolsun ki, o insanı topraktan mayalayıp sayısız güzellik ve inceliklerle donattı.
Çünkü zafer güvercini ‘kazanacağım’ diyenlere doğru uçar.
Aklınız ve beyniniz ilahi aşka adanmışsa eğer, oraya başka bir aşk gerekmez
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Niyet Halis de olsa kısmet olmayınca olmuyormuş.
Işık, karanlığın panzehridir.Kötüden de kötü olsa, güneşin doğuşuyla birlikte yok olup gider.
Kendine hâkim olan dünyaya da hâkim olur.
“Tüm güzellikler zıddı ile birlikte vardır. Bir düşünsenize çirkin olmasaydı güzele güzel der miydik?”
Hiçbir şey ilahi iradenin üstünde değildir.
İnsanları sevmek ve onlara güvenmek YOLUMUZDUR
KAİNAT, OKUMASINI BİLENLER İÇİN NADİDE BİR KİTAPTIR
Niyet hayır, amel de hayır olunca Allah yardım eder gamlanma.
İnsan çalışıyorsa ve işini de seviyorsa vakit çabuk gelip geçiyor..
Gün sabrın ve tevekkülün günüdür.
SABIR, EN BÜYÜK HAZİNEMDİ
Kalemle yazan, güzel ve onurlu kılmıştır insanı. İnsana düşen o onuru yaşamak, o güzeli hissetmektir
İlahi ilham’dan yararlanabilmek için aklın kalbe, her ikisinin de hakka yaklaşması gerekir ki rahmani ilhama ulaşsın.
İnsanın özgür olması ve kendini güvende hissetmesi ne kadar güzel bir duyguymuş
Özgürlüğü, onu kaybetme noktasına gelenler çok daha iyi anlar.
Şair her kimse acıların şairi olduğu belli. Ölesiye aşık ama maşukuna ulaşmak istemeyip acıyı tercih ediyor. Mevlana gibi vuslatla değil ayrılıkla ulaşacağını sanıyor kemale.
Bir sözü vardı ki onu hiç unutamıyorum. Kalemle yazan, güzel ve onurlu kılmıştır insanı. İnsana düşen o onuru yaşamak, o güzeli hissetmektir. İşte bu söz beni çok etkiledi. Hala da etkilemeye devam ediyor.
Güzel, ruhun derinliklerinde saklanan ve keşfedilmeyi bekleyen nadide bir incidir.
Her yeni işe başladığımda, o inciyi bulmanın heyecanıyla doluyor ruhum. İşin bitince İnci gidiyor, İşim kalıyor elimde. Bir süre sonra kayıp inci yeni incilerle geliyor ruhumu süslemeye. Bugüne kadar hep böyle devam etti. İnşallah böyle de gider.
Kaçanların bütün suçu delirmek istememeleri midir? diye sordu Erol.
Hayır, niyet ve ikrarını bozmalarıdır.
Niyeti anladım da ikrarı kime karşı vermiştir, onu anlayamadım.
Ruhuna dedi mimarbaşı. Zoru görünce niyeti ve ikrarı bozmak alışkanlık yaratır. Bu da karakteri bozar.
İsmini hatırlayamadığım bir bilim adamı, ‘kendine hakim olan dünyaya da hakim olur’ demişti. Zannediyorum bizim en büyük hatamız, kendimizi hakim olmadan maddeye hakim olmak isteyişimizdir. Bu da bizi maddenin tuzağına düşürüyor.
Çok doğru madde hakimiyeti, bizi hırsa, kine ve nefrete boğdu. Oysa sevginin, hoşgörünün ve mutluluğun yolu nefse hakimiyetten geçer.
Üç kuruşluk çıkar uğruna doğanın dengesini bozup yaşanmaz bir hale getirdik dünyayı.
Şehadet en yüce mertebedir..
Sevginin, hoşgörünün ve mutluluğun yolu nefse hakimiyetten geçer..
Kendine hakim olan dünyaya da hakim olur.
Kısacası kainat, yüksek ve büyük bir iradenin hükmüne tabidir.
Caminin aydınlatılmasında 300 kadar kandil kullanılıyordu. buna rağmen duvarlarda ve kubbelerde en ufak bir is lekesine rastlanmaz.
MİMAR SİNAN’ın, Kendisinden 450 yıl sonra gelecek meslektaşlarına yazdığı mektup hazineden de defineden de daha değerlidir
Kör olan gözler değil sinedeki yüreklerdir. Yürek kör olunca göz ne yapsın?
Işık, karanlığın panzehridir.
İnsanoğlu hâlâ nefsani arzularının kölesidir.
Arzularına ve hırslarına gem vuramadılar. Üç kuruşluk çıkar uğruna doğanın dengesini bozup yaşanmaz bir hale getirdik dünyayı.
Muhiddin Arabi, ‘Sizin dininiz imanınız paradır.O da ayağımın altındadır.’
Kalemle yazan, güzel ve onurlu kılmıştır insanı. İnsana düşen o onuru yaşamak, o güzeli hissetmektir .
Güzel, ruhun derinliklerinde saklanan ve keşfedilmeyi bekleyen nadide bir incidir.
Tüm güzellikler zıddı ile birlikte vardır. Bir düşünsenize çirkin olmasaydı güzele güzel der miydik?
Işık, karanlığın panzehridir.
Kırımlılar hep böyle tuafmı olur.
Keyifliğin panzehrini biliyor musunuz?
Kanundur.
Sıkmayın canınızı, şairin dediği gibi her akşamın bir sabahı vardır.
” Satranç oyunu gibi.
İyi oynayan kazanacaktır. ”

+ Elbette, önemli olan onun beni anlamasıdır. Fakat bizim dünyamıza karşı kör, sağır ve dilsiz gibidir.
– Bunun için onu suçlayamazsın. O da kendi zamanını yaşıyor. Sen mezarda sanıyorsun, oysa o geleceğe dönük hayaller kuruyor kendince. ”
” Gizliliğin gerekçeleri ortadan kalkmadıkça, gizli olması gerekenlerin gizli kalmasında yarar vardır. ”
dehada sınır olmaz. Hayat her zaman dehayı aşar. Son zannettiğin sınırın bir üst hali her zaman vardır. Taklit, yaratıcı dehayı öldürür.
Tüm güzellikler zıddı ile birlikte vardır. Bir düşünsenize çirkin olmasaydı güzele güzel der miydik?
Esas sorun, herkesin kendi doğrularını, daha doğru zannedip başkasına dayatmasıdır.
İnsanlar bakıp da göremedikleri için mi sevgiye yabancılaşmışlar yoksa sevgiyi unuttukları için mi körleşmişler?
Doğru göreceli bir kavramdır. Bir yerde doğru kavramını telaffuz edebiliyorsan eğer, karşına neye ve kime göre kavramlarıyla çıkarlar. Dünyada herkesin kabul edebileceği genel geçer bir doğru yoktur.
Güzel , ruhun derinliklerinde saklanan ve keşfedilmeyi bekleyen nadide bir incidir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir