İçeriğe geç

Zamanın Kıymeti Kitap Alıntıları – Abdulfettah Ebu Gudde

Abdulfettah Ebu Gudde kitaplarından Zamanın Kıymeti kitap alıntıları sizlerle…

Zamanın Kıymeti Kitap Alıntıları

Tabiin zahidlerinden Amir ibn Abdikays’ tan rivayet edilmistir.Bir adam kendisine , Benimle konuşurmusun? diye sorar . O da ona şöyle cevap verir : Güneşi yerinde tut ,seninle konuşayım. Yani demek istiyor ki güneşi benim için biraz durdur , dönmesini engelle ;ben de
seninle konuşayım .Çünkü zaman hızlı bir şekilde geçip gidiyor ,geçip gittikten sonra ise bir daha geri dönmez .Gidişine çok pişmanlık duyulsa bile yerine bir şey koymak veya yeniden elde etmek mümkün değildir .Ayrıca her vaktin içinde yapılabilecek bir amel vardır .
Gerçekten insan çok zalim ve çok nankördür.

(İbrâhîm,34)

Allah’ım!
Ömürlerimiz ve vakitlerimizden istifade etmeye müyesser kıl. Bizleri razı olduğun amellerle iştigal edenlerden eyle. Tüm işlerimizde fuzuli şeylerden bizleri muhafaza eyle.
Allah Teala’nın en sevdiği amel vaktinde kılınan namazdır.
Kendilerini nefsânî arzulara teslîm edenler, nefis planında ömürlerini devam ettirmek için kabir ve onun ötesini düşünmekten sürekli kaçarlar. Bu bakımdan sînesine girecekleri ölüm, onlar için bir istikbâl endişesine dönüşür ve dehşetli bir kâbus kesilir. Çünkü her insan hayâl ettiği ve gönül verdiği dünyâda yaşamak ister. Bu dünyayı îmâr ederek âhiretini harâbe haline getiren kimse, hiç kâşâneyi bırakıp da harâbeye gitmek isteyebilir mi? Bunun aksine, âhiretini mâmûr eden bir mü’min de, ölümü kâbus gibi görüp, dehşet ve ıztırap içinde kıvranır mı?
sadece koşuşturma ve telaştan ibaret bir hayat
İlim, kendisiyle iştigal eden insana hemen faydalar sağlamasa bile; vaktin kendisiyle ölüp gittiği boş şeylerden alakayı kesip atması bile yeterlidir. Allah Teâlâ’dan bizleri sırat-ı müstakimden ayırmamasını dilerim. O bana yeter, O ne güzel vekildir.
Zorluk çektiğin kadar temenni ettiğini şeye ulaşırsın.
Unutmak ve müzakereyi terk etmek,ilmi alıp götürür.
İşleri,boş olacak vakitlere ertelemen nefsin keyif aldığı hususlardandır.
Vaktin hakkını idrak eden kimse ,hayatın anlamını da idrak etmiştir . Çünkü vakit hayat demektir.
İçinde bulunulan vakitlere dikkat edip değerlendirmek insanın uyanık olduğunun alametlerindendir.
Ayıp bizdedir amma, zamanımızı ayıplarız!
Her an Azrâil -aleyhisselâm- ile karşılaşabileceğimizi hatırımızdan çıkarmamalıyız ki son nefesimizde kendi dramımızı seyretmeyelim.
Kervanların, yolculuk esnâsında ev inşâ etmeleri akıl kârı mıdır?
Lisan nîmetini, kalplerimize şifâ olan zikrullâh ile ihyâ etme gayreti içinde olmalıyız.
En yeni fikir, eski bir fikrin yeni bir elbise giymişidir.
Rastladığın edebi, felsefi bazı güzel parçaları ezberle. Bu sayede hem kelime ve ifade haznen zenginleşir hem de hafızan kuvvetlenir.
Her gün iyi bir eserden yüksek sesle beş on sahife oku. Bu sayede konuşma ve söz söyleme yeteneğin gelişir.
Başladığın bir işi yapıp bitirmeden başka bir işe başlama. Yarıda kalan iş başlanmamış demektir.
Her gün az bir zamanın aynı şeye tahsis edilmesi hayat akışına değiştir ve seni sandığından daha kuvvetli kılar, hayal ettiğinden daha yükseklere çıkarır.
Bir saniyenin değerini anlamak için, bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.
Bunların yegane gayesi vakit öldürmektir. Sanki vakit onların bir düşmanı imiş gibi onu katletmeye çalışıyorlar.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Nice ömürler ne dünya ne de ahiret işlerinde sarf edilmeksizin boş işlerde zayi olup gidiyor!
İnsanoğlunun zihninin en durgun olduğu zaman, seher vaktidir.
Zikir zakire öyle bir kuvvet verir ki insan daha önce yapılması düşünülemeyecek işleri zikirle başarır, yapar.
Zorluk çektiğin kadar temenni ettiğin şeye ulaşırsın.
Kim subhanallâhi ve bi-hamdihî derse cennette kendisi için bir hurma ağacı dikilir.
İlim, kendisiyle iştigal eden insana hemen faydalar sağlamasa bile; vaktin kendisiyle ölüp gittiği boş şeylerden alakayı kesip atması bile yeterlidir.
Uyku, hararetten kaynaklanır.
Ey Âdemoğlu! Sen günlersin. Bir gün geçince bir parçan da gidiyor demektir.
Âdemoğlu! Yere ayağınla basabildiğin kadar bas, yakında o senin kabrin olacaktır
Yalnız kaldığında kitap okuyarak yalnızlığını gider.
Rabbimiz ne de güzel ferman buyurmuştur;
Eğer Allah’ın bunca nimetini teker teker saymağa kalkarsanız bitiremezsiniz.gerçekten insan çok zalim ve çok nankördür,
|İbrahim süresi/34. ayet|
Üç şey geri gelmez, ağızdan çıkan söz, atılan ok, geçen zaman.
İsa (aleyhisselam) buyurmuş ki,
Geceler ve gündüzler hazine sandıklarıdır.
Bunlara, ne koyduğunuza bir bakın.
Akıllı insanların elde etmek için uğraşması gereken en değerli şey vakittir.Vakit bir nimettir ve içindeki fırsatlar servet bilinmeli,kapılmaya çalışılmalıdır.Hayatta sıkıntılar çoktur ama vakitler de hızlı geçip gitmektedir.
Üstad Necip Fazıl ‘ın veciz ifadesiyle :
O demde ki perdeler kalkar, perdeler iner ;
Azrail’ e hoşgeldin diyebilmekte hüner!
Bir adam kendisine, Benimle konuşur musun?
diye sorar. O da ona şöyle cevap verir: Güneşi yerinde
tut, seninle konuşayım. Yani demek istiyor ki güneşi benim için biraz yerinde durdur, dönmesini engelle; ben de
seninle konuşayım. Çünkü zaman hizlı bir şekilde geçip gidiyor
diyor, geçip gittikten sonra ise bir daha geri dönmez. Gidişine çok pişmanlık duyulsa bile yerine bir şey koymak veya yeniden elde etmek mümkün değildir. Ayrıca her vaktin
içinde yapılabilecek bir amel vardır..
Zaman, sessiz bir testere misali ömrü tüketmektedir.
Rasulullah (sallellâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır: Kıyamet günü kula ömrünü nerede tükettiği, ilmiyle hangi hususta amel ettiği, malını nereden kazanıp nerede harcadığı, bedenini nerede yıprattığı sorulmadıkça ayakları bastığı yerden oynamaz.
İmam Şafiî ne güzel demiştir:
Erdemli kişi bir anlık muhabbetin dahi hatırını sayandır. Kendisine bir kelimeyle de olsa faydalı olanın emeğini ikrar edendir.
ilmin kıymetini ancak şu kimsedir bilen:
onu tahsil için gözleri uykusuzluk çeken.
‘vakit kılıç gibidir, sen onu kesmezsen o seni keser. nefsini hak ile meşgul etmezsen o seni batıl ile meşgul eder.’
bu gaflet ü nisyan nedir? devekuşu gibi başını nisyan kumuna sokar, gözüne gaflet gözlüğünü takarsın ki Allah seni görmesin. veya sen Onu görmeyesin. ne vakte kadar zâilat-ı fâniyeye ihtimam ve bâkiyat-ı daimeden tegafül edeceksin?
‘nimet hazineleri zorluk köprüleri üzerindedir.’
Görmediğim bir kitaba rastladığım zaman sanki bir hazine bulmuş gibi olurum.
Rasulullah (sallellâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır: Kıyamet günü kula ömrünü nerede tükettiği, ilmiyle hangi hususta amel ettiği, malını nereden kazanıp nerede harcadığı, bedenini nerede yıprattığı sorulmadıkça ayakları bastığı yerden oynamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir