Kolektif kitaplarından Yüz Yüze kitap alıntıları sizlerle…
Yüz Yüze Kitap Alıntıları
Moreno, İkinci kez yaşanan her şey birinciden kurtuluştur, der.
Bir yerden uzaklaşmak için önce oraya varmak gerekir.
İletişimin etkin olmadığı kapalı aile yapısında eşler birbirlerini suçlayıcı tarz geliştirerek sorunlarla baş edebilmişti.
Çift olmak gerçekte iki sinir sisteminin etkileşime girmesidir ve bu etkileşim göründüğünden daha komplekstir.
Ve öğrendim ki eğer çiftler birbirlerini duymayı reddederler ve birbirlerine doğru şekilde ulaşmayı denemezlerse bir evde iki yabancı gibi yaşayabilirler. İkisi
de kendilerine göre çok haklı olabilirler ve bir o kadar da yalnız
de kendilerine göre çok haklı olabilirler ve bir o kadar da yalnız
Duygu odaklı çift terapisinin temelleri bağlanma teorisine dayanır. Tıpkı çocukken olduğumuz gibi, yetişkinlik döneminde de, bu kez eşimiz tarafından karşılanmasını istediğimiz ihtiyaçlarımız vardır. Örneğin kabul edilmek, anlaşılmak, yeterli görülmek, takdir edilmek, sevilmek ve değer görmek gibi.
Duygu odaklı terapi bir yerden uzaklaşmak için önce oraya varmak gerekir prensibine göre çalışır.
Çoğumuzun acılarının sebebi anlaşılmadığını, sevilmediğini, takdir edilmediğini hissetmek ve yalnız bırakıldığını düşünmekle ilgili.
Ancak ölüme giden yolda yalnız olmadığımızı hissetmek, bizi seven , umursayan insanlar olduğunu bilmek , kırgınlıkları tamir edebilmek, geç kalmış özürleri dileyebilmek sadece bizim için değil, geride bıraktıklarımız için de bir hediye .
“Moreno, ‘İkinci kez yaşanan her şey birinciden kurtuluştur,’ der.”
“Her zaman da olanları bahane bilmemeli ”
“İnsanın gelişimi yaşam boyu sürer ve her birimiz için yaşamın kendisi bir gelişim sürecidir ”
“Kullandığımız dil beynimizde yatıştırıcı etki yapabilir. Bu, beynimizin mantıklı düşünen kısmının ön plana geçmesini kolaylaştırır. Bunu defalarca yapmak beyinde sinirsel bütünleşmeyi sağlar.”
“Bir kavga sırasında neyi kabul edip, neyi kabul edemeyeceğimizi baştan belirlersek, kavganın daha denetim altında ve önceden kestirilebilir olmasına zemin hazırlamış oluruz.”
“Ölüm herhalde karşısında en çaresiz kaldığımız olay Çözümü de yok Ancak ölüme giden yolda yalnız olmadığımızı hissetmek, bizi seven, umursayan insanlar olduğunu bilmek, kırgınlıkları tamir edebilmek, geç kalmış özürleri dileyebilmek sadece bizim için değil, geride bıraktıklarımız için de bir hediye. İnsanların nasıl yaşadıkları kadar nasıl öldüklerinin de hem onlar hem de etrafındakiler için büyük bir önemi ve anlamı var.”
“Yaşayarak göreceğiz. Şu anda ne kadar düşünürsen düşün sonu yok bunun. Koskocaman bir şey, sonu yok yani. ‘Keşke’lerin sonu yok.”
“Duygulanım yükseldiğinde beynin, empati ve muhakeme gibi iletişim becerilerini destekleyen, bilişsel fonksiyonları yöneten frontal lobu işlevsiz hale gelir.”
“İnsanların yaşadıkları duygusal sorunların, ilişkileri güçlendikçe hafiflediğini düşünüyorum. Çoğumuzun acılarının sebebi; anlaşılmadığını, sevilmediğini, takdir edilmediğini hissetmek ve yalnız bırakıldığını düşünmekle ilgili ”
“Akademik arka plan olması önemli çünkü o bize araştırma getiriyor, uygulama getiriyor ve doğru düşünme getiriyor, yani bilimsel olanla bilimsel olmayanı ayırma ölçüleri getiriyor.”
bir yerden uzaklaşmak için önce oraya varmak gerekir
Ilişkileri, bir taraftan içinde kalmak ve kapsanmak istedikleri, bir taraftan da içinde zehirlendiklerini düşündüğü bir kaba dönüşmüştü.
Yaşamak lazım anı. Çok da o olurmuş bu bitermiş, zaten onu değiştirme şansımız yok. Ben bunu anladım. Yani ben çok kontrolcü bir insanımdır. Hayatı böyle kontrol etmeyi planlamayı çok severim ama bunun öyle olmadığını gördüm,
Hayattan kopmaya başladığını hissediyordu ancak bu kolaydı ve o, kolay olanı tercih etmek istemiyordu.
“Çoğumuzun acılarının sebebi anlaşılmadığını, sevilmediğini, takdir edilmediğini hissetmek ve yalnız bırakıldığını düşünmekle ilgili.”
“Bir yerden uzaklaşmak için önce oraya varmak gerekir.”
İnsanın gelişimi yaşam boyu sürer ve her birimiz için yaşamın kendisi bir gelişim sürecidir.
Eğer çiftler birbirlerini duymayı reddederler ve birbirlerine doğru şekilde ulaşmayı denemezlerse bir evde iki yabancı gibi yaşayabilirler. İkisi de kendilerine göre çok haklı olabilirler ve bir o kadar da yalnız
Çift olmak gerçekte iki sinir sisteminin etkileşime girmesidir ve bu etkileşim göründüğünden daha komplekstir.
Çoğumuzun acılarının sebebi anlaşılmadığını, sevilmediğini, takdir edilmediğini hissetmek ve yalnız bırakıldığını düşünmekle ilgili.
çift ilişkisinin ilk evresinde -ortak yaşamsal evre- eşler birbirine çılgıncasına aşıktır. birbirinin zihinlerini okumaları,karşılık beklemeden birbirlerini mutlu etmeye çalışmaları ve benzer yanlarını öne çıkarmaları,onların birbirleriyle güvenli bir bağ kurmalarına ve biz biriz yanılsamasını yaratmalarına yardımcı olur.yaklaşık iki yılın sonunda aralarındaki bu romantizm yerini kaçınılmaz olarak eşlerin aslında birbirlerinden göz ardı edilemeyecek denli farklı yanların olduğu gerçeğine bırakır. sen ve ben ayrıyız diye özetlenebilecek bu ayrışma evresi,çoğu çift için çatışmalı geçer. eşler farklılıklarını ortaya koymak,tartışmak ve iki taraf içinde uygun olacak bir uzlaşmaya varmak yerine romantik evrenin rahatlığına geri dönmek isteyebilirler. bu durumda ya farklılıklarını görmezden gelirler ve aralarındaki çatışmayı bastırırlar yada bu çiftin durumunda olduğu gibi öfkeli ve düşmanca tartışmalarla eşlerini kendileri gibi olmaya ikna etmeye çalışırlar -düşman bağımlı çift
Duygulanım yükseldiğinde beynin empati ve muhakeme gibi iletişim becerilerini destekleyen bilişsel fonksiyonları yöneten frontal lobu işlevsiz hale gelir.
İyi işlev gösteren bir ilişki, çiftlerin içinde yerleşip gelişebilecekleri bir kapsüldür.
Çoğumuzun acılarının sebebi anlaşılmadığını, sevilmediğini, takdir edilmediğini hissetmek ve yalnız bırakıldığını düşünmekle ilgili.
Sistemik perspektife inanmanın doğal bir getirisi olarak insanların yaşadıkları duygusal sorunların, ilişkileri güçlendikçe hafiflediğini düşünüyorum. Çoğumuzun acılarının sebebi anlaşılmadığını, sevilmediğini, takdir edilmediğini hissetmek ve yalnız bırakıldığını düşünmekle ilgili.
Ölüm herhalde karşısında en çaresiz kaldığımız olay Çözümü de yok Ancak ölüme giden yolda yalnız olmadığımızı hissetmek, bizi seven, umursayan insanlar olduğunu bilmek, kırgınlıkları tamir edebilmek, geç kalmış özürleri dileyebilmek sadece bizim için değil, geride bıraktıklarımız için de bir hediye.
Duygu odaklı terapi çiftlerin her ikisinin de karşı taraf açısından algılanan gerçeği ve deneyimleriyle kabul etmesi ve saygı duyması temellidir.
Duygulanım yükseldiğinde beynin empati ve muhakeme gibi iletişim becerilerini destekleyen bilişsel fonksiyonları yöneten frontal lobu işlevsiz hale gelir.