İçeriğe geç

Yunus Emre Divanı’ndan Seçmeler Kitap Alıntıları – Yunus Emre

Yunus Emre kitaplarından Yunus Emre Divanı’ndan Seçmeler kitap alıntıları sizlerle…

Yunus Emre Divanı’ndan Seçmeler Kitap Alıntıları

&“&”

Bir gez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil

Bir gönül yaptın ise, er eteğin tuttun ise
Bir gez hayr ettin ise, birine bin az değil

Erden sana nazar ola, için dışın nur ola
Beli kurtulmuştan ola, şol kişi kim gammaz değil

Er odur alçak dura, ayak odur yola vara
Göz odur ki Hakk’ı göre, gündüz gören göz değil

Yunus Emre’m sözün satar, söze bal ü yağ katar
Altmış bin sarrafa satar, yükü gevherdir koz değil

Aşksız biten çiçek soldu
Aşksızlara benim sözüm
Benzer kaya yankısına
Bir zerre aşkı olmayan
Belli bilin yabandadır.
Karlı dağların başında
Salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim için
Yaşın yaşın ağlar mısın?
Aşksızlara verme öğüt
Öğüdünden alır değil
Aşksız âdem hayvan olur
Hayvan öğüt bilir değil
Ben Dost ile dost olmuşam, kimseler dost olmaz bana
Münkirler bakar gülüşür ,selam dâhi vermez bana
Bilməyənlər nə bilsin bizi,
Bilənlərə salam olsun."
“Maharet güzeli görebilmektir, sevmenin sırrına erebilmektir.
Cihan, alem herkes bilsin ki, en büyük ibadet sevebilmektir. “
Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun.
Ten fânidir, cân ölmez; çün gitti geri gelmez;
Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil!
Bir kişiye söyle sözi kim ma’niden haberi var.
Bir kişiye vir gönlüni canında ışk eseri var.
***
Sözü anlamından haberi olan kişiye söyle.
Gönlünü, canında aşk izi olan kişiye ver."
Yunus’tan okunan her şiir, onda kelimelerle resim çizen bir sanatçının çok renkli ruhu bulunduğunu gösterir .
Söylenceye göre Anadolu kadınının şefkatiyle iyileşen Hacı Bektaş’ın ruhu , bütün ülkede bir güvercin gibi uçarmış.
Bir kişiye söyle sözi kim ma’niden haberi var
Bir kişiye vir gönlüni canında ışk eseri var
***
Sözü anlamından haberi olan kişiye söyle.
Gönlünü, canında aşk izi olan kişiye ver.
Aşkın aldı benden beni…"
Ölümden ne korkarsın,
korkma ebedî varsın…"
Yine sordum çiçeğe
Sizde ölüm var mıdır
Çiçek eydür (der ki) ey derviş
Ölümsüz yer var mıdır
Dört kitabın manası
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsen
Bu nice okumaktır
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil (yıkanmaz)
Sağır işitmez sözü
Gece sanır gündüzü
Kördür münkirin gözü
Alem münevver (aydınlık) ise
Okuyuban (Okuyarak) yazmadım
Yanıluban (Yanılarak) azmadım
Yunus bu aşk sözünü
Kim bildi bilesidir
Gönlünde benlik olan
Dervişlikten uzaktır
Ben gelmedim dava için
Benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmağa geldim
Ölüm haberi gelmeden
Ecel yakamızı almadan
Azrail hamle kılmadan
Gel dosta gidelim gönül
Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne akılem ne divane (ne akıllıyım ne deli)
Gel gör beni aşk n’eyledi
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
İşiden ey yarenler
Kıymetli nesnedir aşk
Değmelere bitinmez (nasip olmaz)
Hürmetli nesnedir aşk
Adem yaradılmadan
Can kalıba girmeden
Şeytan lanet olmadan
Arş idi seyran bana (Gökyüzüydü gezecek yer bana)
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Al gider benden benliği
Doldur içime senliği
Dirliğinde öldür beni
Varıp anda ölmeyeyim
Gözüm, seni görmek için
Elim, sana ermek için
Bu gün canım yolda koydum
Yarın seni bulmak için
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni
Dinin terk edenin küfürdür işi
Bu ne küfürdür imandan içeri
Tasavvuf inanışına göre, insanoğlu bu dünyada gurbeti yaşamaktadır ve inanan kişi, yaşarken gariptir. Ölümle gurbetten kurtulmakta ve asıl yurduna göçmektedir. Bu yüzden, Yunuz hoşça baktığı ölümü, güler yüzle karşılar.
Yunus, Allah’ın en yetkin eseri olduğuna inandığı insanı sever, yüceltir ve ona zarar gelsin istemez. Kusurları hoş görür, ayıpları görmezden gelir. Onun dil, din ve ırk gözetmeyen, temel ölçü olarak yalnızca insanı alan öğretisi, yerel değil evrenseldir; insanlığı ayakta tutacak temel ölçüler ve ilkeler gösterir.
Tasavvufçuya göre, Allah başlangıcı olmayan zamandan beri vardır, sonu olmayan zamanda da varlığı devam edecektir.
Gönül Çalab’ın tahtı Çalap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı kim gönül yıkar ise…
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Bu fena mülkünde ben nice nice hayran olam
Ye nice handan olam ye nice bir giryan olam…
…Evveli Hu, ahırı Hu ya Hu illa Hu olam
Evvel ahır ol kala vu &‘ Men aleyha fan &‘ olam…
Nere varır isem gönlüm dolusun,
Seni nerde koyam bundan içeri."
Dünya haramdır haslara
Lakin helaldir hamlara
Biz dünyayı dost tutmazız
Ol Dünya murdardır bize
Beni bende demen bende değilim
Bir ben vardir bende benden içeri
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Karlı dağlardan mı aştın
Derin ırmaklar mı geçtin
Yarinden ayrı mı düştün
Niçin ağlarsın bülbül hey
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Bir karardan durmayalım
Gel gidelim dosta gönül
Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Denizleri kaynatır
Mevce gelir oynatır
Kayaları söyletir
Kuvvetli nesnedir aşk
Ten fanidir can ölmez, gidenler geri gelmez
Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil

Cevher seven gönüller yüz bin yol eder ise
Hak’dan nasib olmasa, nasib olasi degil

Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil
Demesin kim Müslümanım Çalap emrine fermanım
Tutmaz ise Hak sözünü fayda yoktur dinden ona
İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır?

Okumaktan ma’nâ ne, kişi Hak’kı bilmektir,
Çün okudun bilmezsin, ha bir kuru emektir.

Okudum bildim deme, çok tâat kıldım deme,
Eri hak bilmez isen, abes yere yelmektir.

Dört kitabın manası bellidir bir elifte,
Sen elifi bilmezsin, bu nice okumaktır?

Yiğirmi dokuz hece, okursun uçtan uca,
Sen elif dersin hoca, ma’nâsı ne demektir?

Yunus der ki: Ey hoca, gerekse var bin Hacca,
Hepisinden iyice, bir gönüle girmektir.

Bu dünyaya inanma, Vefasın bulam sanma
Ömrün veren ziyana, Çoğu pişman içinde

Dünyayı bi-vefa bil, Aç gözünü yarağ kıl
Sen dahi ölürsün bil, Kalma güman içinde

Yunus söyle sözünü, Yahu kıl kendi özünü
Ağardı-gör yüzünü, Koma firak içinde

Ben dert ile ah ederdim,
Derdim bana derman imiş,
..
Sabah mezarlığa vardım,
Baktım herkes ölmüş yatar,
Her biri çaresiz olup,
Ömrünü yitirmiş yatar.

Kimi yiğit, kimi koca,
Kimi vezir, kimi hoca,
Gündüzleri olmuş gece,
Karanlığa girmiş yatar.

Vardım onların katına,
Baktım ecel heybetine,
Ne yiğitler muradına,
Daha ermemiş yatar.

Biz sevdik aşık olduk sevildik maşuk olduk
Her dem yeni dirlikte sizden kim usanası
Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni

Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni

Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hani

Aldattın ey dünya beni, işlerinden bezer oldum

Beğler azdı yolundan, bilmez yoksul halinden

Çıktı rahmet gölünden, nefs gölüne dalmışdur

Her bildiğini söyleme ama her söylediğini bil…
Yunus sen bu dünyaya niye geldin? Gece gündüz Hakk’ı zikretsin dilin. Enbiyaya uğramaz ise yolun, Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.
Bülbül olup dost bağında ötegör İyi amellerle yükün tutagör Efendimin kervanına yetegör Göçtü kervan kaldık dağlar başında
Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın? Göçtü kervan kaldık dağlar başında.
Yunus’un sözü
Kül olmuş özü
Kağ ağlar gözü
Aşkın elinden
Varım vereyim
Kadre ereyim
Üryan olayım
Aşkın elinden
Sallallahu Ala Muhammed
Sallallahu Aleyke Ahmed
Dağdan kestiler hezenim
Bozuldu türlü düzenim
Ben bir usanmaz ozanım
Derdim var inilerim
Dülgerler her yanım yoldu
Her azam yerine kondu
Bu iniltim Haktan geldi
Derdim vardır inilerim
Suyum alçaktan çekerim
Dönüp yükseğe dökerim
Yunus burda gelen gülmez,
Kişi muradına ermez,
İllallah.

Bu fanide kimse kalmaz,
Bu fanide kimse kalmaz,
Derdim vardır inilerim,

Ben bir dağın ağacıyam,
Ne tatlıyam, ne acıyam,
İllallah.
Subhanallah, Sultanallah,
Her dertlere derman Allah,
İllallah.
Dinin terk edenin küfürdür işi
Bu ne küfürdür ki imandan içeri
Süleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman var Süleyman’dan içeri
Senin aşkın beni benden almıştır
Ne şirin dert bu dermandan içeri
Beni bende demen, bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeri
Severim seni ben candan içeri
Yolum vardır bu erkândan içeri
“Bölüşürsek tok oluruz,
Bölünürsek yok oluruz.”
Biz dünyadan gider olduk, kalanlara selam olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir