İçeriğe geç

Yüceler Yücesi Kitap Alıntıları – Maurice Blanchot

Maurice Blanchot kitaplarından Yüceler Yücesi kitap alıntıları sizlerle…

Yüceler Yücesi Kitap Alıntıları

Canlı, siz sadece benim için canlı biri oldunuz: Benden başka kimse, kimse, kimse için. Benim için ölmek değil midir bu?
Size hakikati söylersem mücadeleden vazgeçeceksiniz. Sizi umut için­ de bıraksam, mücadele konusunda yanılgıya düşeceksi­niz, yalvarıyorum anlamaya çalışın, benden size gelen her şey yalandan başka bir şey değildir sizin için, çünkü ben hakikatim.
Bütün binada tek hakikat onun varlığıydı.
Aşağılanmış bir insanım. Bu, birisinin beni aşağıladığı anlamına gelmez.
Hayır bir hakarete uğradım. Kim olursa olsun yaralıyor beni, herkes saldırıyor bana ve eğer şiddete başvurur­sam, şiddet uyguladığım kişi zorunlu olarak en fazla haksız olandır. Sorumlu aramıyorum ben. Kimileri, ki­milerine göre daha fazla suçlu, ama herkes çok suçlu.
Çocuklu­ğunda dolaplara ya da çöp tenekelerine girer, saatlerce kalırdı orada, pis kokmak ve pasaklı birine benzemek isterdi, ideali buydu. Büyüdü, ama ideali değişmedi.
Beni zorla­yan düşüncelerim: yani hiçbir şey düşünmüyorum, ama düşüncelerimden kurtulamıyorum.
Kişiliğinize böyle sarılmaya çalışmanız inanılır gibi değil. Hareketlerinize, sözlerinize yapışmak istiyorsu­nuz adeta. Kendinizi tanıtmak için ne buluyorsanız atı­yorsunuz yüzüme.
Konuşuyorum ya da uyuyorum. Konuşurken gün boyunca hafızama kaydettiğim çok güçlü izlenimler uçup gidiyor, sonra geri geliyor, sonra yine kayboluyor. Sonuç olarak bir başkasına geçmiştir onlar, bana ait değillerdir artık.
Fikirleri olmayan, oldukça sıradan gençlerdi bunlar ve bu yüzden onlardan hem hoşlanıyor hem hoşlanmıyordum.
İnsanlarla görüşmeyi pek sev­miyorsunuz, öyle mi?
– Olabilir, dedim sakin bir sesle. Yani: herkesi görü­yorum gönlümce, bir tercih yapmıyorum bu konuda, özel ilişkiler anlamsız geliyor bana.
Umutsuzluğa sürüklendim, şimdi bu umutsuzluk bir silah, korkunç bir silah oldu, taş kalkıyor üstümden.
Ben bir taşın altındayım, ezildim; kalkmaya çalışıyorum. Bu sırada siz gelip taşın üstüne oturuyorsunuz ve bana öğüt veriyorsunuz.
Yanımdakilerin yüzünde kendi hüznümü görmüyor muydum?
İnsan, çalışarak aşağılandığı ve tükendiği bir dünyada yaşadıkça, yaşamıyor demektir.
Zaman açılmıştı sanki ve ben açılan o yerden düşmüştüm.
Ben sizin için bir tuzağım. Size her şeyi söylemeye çalışmam boş bir çaba olacak; ne kadar dürüst olursam o kadar çok aldatmış olacağım sizi: sizi tuzağa düşürecek olan açık yürekliliğimdir.
Yalvarıyorum anlamaya çalışın, benden size gelen her şey yalandan başka bir şey değildir sizin için, çünkü ben hakikatim.
Herkes hâlâ kekeleyen kendi yaşamının, intikam ve tarihin yeni adaleti olmuş, hapsedilen ve uzak, inanılmaz ve ansızın serbest kalan anıların saldırısına uğruyor.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yaşamak, neye mal olursa olsun normal dünyaya girmekti.
Aşağılayarak iyileştirmek hikâyenin en kötü yanı.
Benim gibi her şeyi anlamak cehennemdir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Kimileri, kimilerine göre daha fazla suçlu, ama herkes çok suçlu.
Bu koca bedende ezici bir şey vardı, yorgunluğumun taştan ve topraktan eşdeğeri gerçek bir dağdı.
Umutsuzluğa sürüklendim, şimdi bu umutsuzluk bir silah, korkunç bir silah oldu, taş kalkıyor üzerimden.
Boğuluyorum. Muamma değil bu.
Hiçbir şey düşünmüyorum, ama düşüncelerimden kurtulamıyorum.
Fikirleriniz sizi, özgürleştirme bahanesiyle ezen, ilmiklerinin arasından kayanları yokluğa adayan bir sistemin dışında tutabilir mi?
İnsanlar parçalardan başka bir şey değillerdi ve düşlerini göğe doğru yansıtıyorlardı. Bu nedenle bütün geçmiş uzun bir tuzaklar, mücadeleler dizisi olmuştur.
Ben bir taşın altındayım, ezildim; kalkmaya çalışıyorum. Bu sırada siz gelip taşın üstüne oturuyorsunuz ve bana öğüt veriyorsunuz.
“Yalvarıyorum anlamaya çalışın, benden size gelen her şey yalandan başka bir şey değildir sizin için, çünkü ben hakikatim.”
.
Fikirleriniz, insanları özgürleştirme bahanesiyle ezen, çatlaklarından sızan insanları yokluğa indirgeyen bir sistemle yaşamanıza izin verebilir mi ?..

.

Ben bir taşın altındayım, ezildim; kalkmaya çalışıyorum. Bu sırada siz gelip taşın üzerine oturuyorsunuz ve bana öğüt veriyorsunuz.
Ben bir taşın altındayım, ezildim; kalkmaya çalışıyorum. Bu sırada siz gelip taşın üstüne oturuyorsunuz ve bana öğüt veriyorsunuz.
Kendi kaçışımdan kaçıyorum. Son nerede?
“ bilinçsizlik içinde küçülüyordu, kölelikle, dövülmüş bir hayvanın itaatkârlığıyla soylu olduğunu sanıyordu.”
Ben bir taşın altındayım, ezildim; kalkmaya çalışıyorum.Bu sırada siz gelip taşın üstüne oturuyorsunuz ve bana öğüt veriyorsunuz.
Üzüntümüz gerçekten çok büyük ve ne kadar yaşlı olursam olayım bütün acıları tadacak ve de bu acılara doyacak kadar yaşamış olduğumu sanmıyorum.
Ben bir taşın altındayım, ezildim; kalkmaya çalışıyorum. Bu sırada siz gelip taşın üstüne oturuyorsunuz ve bana öğüt veriyorsunuz.
Ben bir taşın altındayım, ezildim. Kalkmaya çalışıyorum. Bu sırada siz gelip taşın üstüne oturuyorsunuz ve bana öğüt veriyorsunuz.
Ben sizin için bir tuzağım. Size her şeyi söylemeye çalışmam boş bir çaba olacak; ne kadar dürüst olursam o kadar çok aldatmış olacağım sizi: sizi tuzağa düşürecek olan açık yürekliliğimdir. Yalvarıyorum anlamaya çalışın, benden size gelen her şey yalandan başka bir şey değildir sizin için, çünkü ben hakikatim.
“Sizin için bir tuzağım ben. Size her şeyi söylemeye çalışmam boş bir çaba olacak; ne kadar dürüst olursam o kadar çok aldatmış olacağım sizi: sizi tuzağa düşürecek olan açık yürekliliğimdir.”
insanları korkudan dondurmak, onları korkuta korkuta felakete çekmek heyecan veriyor, kahramanca bir şey ama yarını olmayan bir dram. Felaketin de yaşaması gerekiyor, anlıyor musunuz, hastalığın alttan alta çalışması gerekir, yavaşça, sürekli, dokunduğu şeyi dönüştürecek, herkesi bir mezar yapacak kadar zamanı olması gerekir ve de bu mezar açık kalmalı. Böyle olmalı! Tarihe ancak böyle bulaşır.
─ ( ) Mükemmel buluyorsunuz bu toplumu. Niçin? Bana göre adaletsiz bir sistem, kitlelerin karşısında bir avuç insan. Her gün aşağı tabakalarda, adı ve hakları olmayan bir sınıf binlerce insanla büyüyor ve devletin gözünde bu insanlar varoluşlarını kaybediyorlar ve bir küf gibi kayboluyorlar. Bunları yok eden, silen devlet de var olan her şeyin kendisini yücelttiğini ve kendisine hizmet ettiğini iddia edebiliyor. Devletin ikiyüzlülüğü bu. Son derece kurnaz ve ikiyüzlü. Söylenebilecek ve yapılabilecek her şeyi kendisine hizmet edecek biçimde düzenlemiş. İzini, damgasını taşımayan bir düşünce yoktur. Bütün hükümetler aynı.

─ ( ) Eski ve tarihsiz bir kitapsınız siz sadece, başka bir şey değil.

”Ben sizin için bir tuzağım. Size her şeyi söylemeye çalışmam boş bir çaba olacak; ne kadar dürüst olursam o kadar çok aldatmış olacağım sizi: sizi tuzağa düşürecek olan açık yürekliliğimdir. ”

”Yalvarıyorum anlamaya çalışın, benden size gelen her şey yalandan başka bir şey değildir sizin için, çünkü ben hakikatim. ”

” adam hırsızlık yapmıştı, ama her şeye rağmen bir insandı; ve polis onu hapse atabilirdi, bunun ötesinde gerçek mahkûmiyet yoktu. Sadece göstermelikti söz konusu olan, yasaları yaymak, herkese özgürlüğün derinliğini, dokunulmazlığını anımsatmak için bir tür oyundu bu. Buradaki de oradaki de aynı insandır, anlıyor musunuz: dolayısıyla bağırmanın bir anlamı yoktur, en azından sanıldığı gibi bir anlamı yoktur, şu anlama gelir sadece: gerçeği, barışı, hakkı elimizde bulunduruyoruz ve bu adam çalıyor, adaletin dışında kaldığı için yapmıyor bunu, devlet böyle bir örneğe ihtiyaç duyduğundan ve zaman zaman tarihin ve geçmişin içine girecekleri bir parantez açmak gerektiği için yapıyor. ”
”Bütün insanlar aynı şekilde yasalara uysunlar, ah! ( ) Herkes keyfince davranıyordu sanki, herkes karanlık işler çeviriyordu ve bu gizli yaşamların çevresinde bir ışık halesi yükseliyordu: tüm öteki insanları bir umut gibi, bir sürpriz gibi görmemiş olan ve onlara doğru kararlı adımlarla yönelmemiş olan bir insan yoktu. Nedir peki bu devlet denilen şey? ( ) Dokularıma kadar içimde, her eylemimde hissediyorum onu. Şimdi artık kesinlikle inanıyorum ki, eylemlerimin bir yorumunu saat saat yazmak ve böylelikle aramızda etkin biçimde dolaşan ve kamu yaşamının durmaksızın takıntılı ve dönüşlü bir oyunun içine attığı, gözetlediği, özümsediği, yeniden attığı bir gerçeğin fışkırmasını yeniden bulmak yetecektir bana. ”
herkes hala kekeleyen kendi yaşamının, intikam ve tarihin yeni adaleti olmuş, hapsedilen ve uzak, inanılmaz ve ansızın serbest kalan anıların saldırısına uğruyordu.SONSUZ YAĞMA SAHNELERİ VARDI ..
görmek hiçbir şeydi, görünür bir şey sözkonusu değildi, daha derin, ortaya çıkabilmek için bakıştan daha fazlasını isteyen, adeta gelecekteki bir değişiklikti söz konusu olan .
insan, çalışarak aşağılandığı ve tükendiği bir dünyada yaşadıkça, yaşamıyor demektir ..
Ben yaşadıkça siz yaşayacaksınız ve ölüm yaşayacak.Ve şimdi yemin ettim:haksız bir ölümün olduğu yerde, haklı bir ölüm olacak;kanın adaletsizlik içinde bir suç olduğu yerde, kan ceza içinde bir suç olacaktır;ve en iyi, gündüzün en kötüden yoksun olması için karanlık olur .
“Ben bir taşın altındayım, ezildim; kalkmaya çalışıyorum. Bu sırada siz gelip taşın üzerine oturuyorsunuz ve bana öğüt veriyorsunuz .”
Ben bir taşın altındayım, ezildim; kalkmaya çalışıyorum. Bu sırada siz gelip taşın üstüne oturuyorsunuz ve bana öğüt veriyorsunuz.
Ben bir taşın altındayım, ezildim; kalkmaya çalışıyorum. Bu sırada siz gelip taşın üstüne oturuyorsunuz ve bana öğüt veriyorsunuz.
Ben sizin için bir tuzağım. Size her şeyi söylemeye çalışmam boş bir çaba olacak; ne kadar dürüst olursam o kadar çok aldatmış olacağım sizi: sizi tuzağa düşürecek olan açık yürekliliğimdir.
“Yalvarıyorum anlamaya çalışın, benden size gelen her şey yalandan başka bir şey değildir sizin için, çünkü ben hakikatim.”
“Ben bir taşın altındayım, ezildim; kalkmaya çalışıyorum. Bu sırada siz gelip taşın üstüne oturuyorsunuz ve bana öğüt veriyorsunuz.”
Ama şunu da unutmayın; hücrede yaşamış bir insan soğuğu kendisiyle birlikte götürür.
Ve yaşamak, neye mal olursa olsun normal dünyaya girmekti.
Aile tam bir zindandı!
Ne kadar üzgün ve aşağılanmış hissediyordum kendimi! Nedenini belirtmek çok zordu benim için

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir