Yaşar Kemal kitaplarından Yolda kitap alıntıları sizlerle…
Yolda Kitap Alıntıları
uykusuzluktan ölüyorum.
Uuy aman, köpek gibi dalıyorlar. Köpek gibi Kuduz köpek gibi her biri.
Çektiğimiz ellerinden
Acımızdan öleceksek de ölelim.
Çöplükler, şehirlerin tıpa tıp aynasıdır.
Bir şehir pisse, aşağılıksa, kaleşse, acımasızsa o şehrin çöplükleri bin misli daha pis kokar. Leş gibi..! Ne
Çöplükler, şehirlerin tıpı yığına aynasıdır..!
Şehirlerin en önemli yerlerinden birisi de çöplükleridir..!
Bir gözün üstüne olduğunu duymak, duyguların en beteri. Ölümden beter..!
Mustafa: Vallahi Usta her gece..! dedi kaldı, gerisini söyleyemedi. Lafı boğazında düğümlendi.. Başını önüne eğdi..
Allah kimsenin yavrusunu, kimsenin eline koymasın..!
Koca huysuzlandı:
Bugün mutlak uyanmalı. Uyanmalı diyorum sana..! Çalışsın, alışmasın tembel. Çocuklukta pişmeli..!
Kadın, mırıltılı halinde korka korka: Kolu öyle ince ki…dedi.
Bugün mutlak uyanmalı. Uyanmalı diyorum sana..! Çalışsın, alışmasın tembel. Çocuklukta pişmeli..!
Kadın, mırıltılı halinde korka korka: Kolu öyle ince ki…dedi.
‘ İnsan,’derim, ‘düşmanından bir şey isteyemez ki, dost tutar dostun elinden. Düşman tutamaz ki…’
‘Yerler, evler, insanlar vardır. Şöyle bir bakarsan mutlulukla dolarsın.’
‘İçinden her şeyi bırakıp kaçmak geçti. Yapamadı.’
Yerler, evler, insanlar vardır.
Şöyle bir bakarsan mutlulukla dolarsın.
Şöyle bir bakarsan mutlulukla dolarsın.
Babam! Benim babamı kimsecikler göremez. Kimsenin yanına gitmez ki
Yerler, evler, insanlar vardır. Şöyle bir bakarsan mutlulukla dolarsın.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yerler,evler,insanlar vardır. Şöyle bir bakarsan mutlulukla dolarsın.
Her yan mavi bir buğu içindeydi. Çam ağaçları, yandaki kocaman kayalık, kırmızı toprak, otlar, çiçekler, gökyüzündeki ak bulutlar… Her yer, tanyeri, uçuşan kuşlar… Denizin üstündeki ince ak köpük de bir mavi buğudaydı. Bu Ege böyledir. Mavi buğuludur taşı toprağı. Büyüsü de burdadır.
Allah kimsenin yavrusunu, kimsenin eline koymasın
Çocuk: “Anam,” dedi, “anam, yarın sabah gün ışımadan uyandır beni.”
“Gene uyanmazsan?”
“Uyanmazsam iğne sok etime. Saçlarımı çek.
Döv beni.”
“Gene uyanmazsan?”
“Uyanmazsam iğne sok etime. Saçlarımı çek.
Döv beni.”
Çöplükler, şehirlerin tıpı tıpına aynasıdır Bir şehir pisse, aşağılıksa, kalleşse, acımasızsa o şehrin çöplükleri bin misli daha pis kokar. Leş gibi
Yerler, evler, insanlar vardır. Şöyle bir bakarsan mutlulukla dolarsın.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bir şehirde ne varsa bir şehrin çöplüğünde de o vardır.
Sağ yanında bir ayçiçeği tarlası vardı.
Kimseyi adamdan sayıp da konuşmaz ki
Kertenkelenin gözleri güzeldi. Dertli dertli, kederli, gözü yaşlı bakardı. Garipler, kimsesizler, hor görülmüşler gibi.
Kaçmak gerek.
Çöplükler, şehirlerin tıpı tıpına aynasıdır Bir şehir pisse, aşağılıksa, kalleşse, acımasızsa o şehrin çöplükleri bin misli daha pis kokar.
Bir şehirde ne varsa bir şehrin çöplüğünde de o vardır.
“İnsan” derim, “Düşmanından bir şey isteyemez ki, dost tutar dostun elinden. Düşman tutamaz ki..”
Yerler, evler, insanlar vardır. Şöyle bir bakarsan mutlulukla dolarsın.
Balıklar derinlerde kuş gibi uçarlar.
Bir gözün üstünde olduğunu duymak, duyguların en beteri. Ölümden de beter.
İçinden her şeyi bırakıp kaçmak geçti. Yapamadı.
Bir gözün üstünde olduğunu duymak, duygularını en beteri. Ölümden de beter.
“Allah kimsenin yavrusunu, kimsenin eline koymasın.”
Her yan mavi bir buğu içindeydi. Çam ağaçları, yandaki kocaman kayalık, kırmızı toprak, otlar, çiçekler, gökyüzündeki ak bulutlar… Her yer, tanyeri, uçuşan kuşlar… Denizin üstündeki ince ak köpük de bir mavi buğudaydı. Bu Ege böyledir. Mavi buğuludur taşı toprağı. Büyüsü de burdadır.
Musatafa kulak kesildi: Her çalıyı atışta büyük bir çatırtı, bir uğultu, bir inleme, ağlayan bebelerin sesi gibi bir vızıldama geliyor içerden.
İçinden: Vay, dedi. Çalılar da ağlıyor.
Çöplerin arasından çıkan kalemleri bulanlar,sevinçle,bir altın, bir elmas yüzük bulmuşcasına bağırırlardı.
Vay diyordu, vay boşa giden emeklerim!
Ortalığa kurşun gibi ağır, soluk aldırmayan bir güneş çökmüştü.
Çöplükler, şehirlerin tıpı tıpına aynasıdır.
Yerler, evler, insanlar vardır. Şöyle bir bakarsan mutlulukla dolarsın.
Balıklar derinlerde kuş gibi uçarlar.
Kertenkelenin gözleri güzeldi. Dertli dertli, kederli, gözü yaşlı bakardı. Garipler, kimsesizler, hor görülmüşler gibi.
Bir gözün üstünde olduğunu duymak, duyguların en beteri. Ölümden de beter.
Az sonra horozlar ötecekti. Horozlar ötünce de köy uyanacaktı. O zaman balıkçı balığına, süngerci süngerine gidecekti.
Tohum çürüdüyse, Allah’tandır.
Allah kimsenin yavrusunu, kimsenin eline koymasın.
“Ya gene uyanmazsan?”
“Öldür beni.”
Bu sineği icat eden kör olsun. Sürüm sürüm sürünsün inşallah.
Bir şehir pisse, aşağılıksa, kalleşse, acımasızsa o şehrin çöplükleri bin misli daha pis kokar.
Yerler, evler, insanlar vardır. Şöyle bir bakarsan mutlulukla dolarsın.
Allah kimsenin yavrusunu, kimsenin eline koymasın
Bir gözün üstünde olduğunu duymak, duyguların en beteri. Ölümden de beter
Bir çöplük, bence bir şehir demektir.
Yerler, evler, insanlar vardır. Şöyle bir bakarsan mutlulukla dolarsın.
Yerler,evler,insanlar vardır. Şöyle bir bakarsan mutlulukla dolarsın.
Merhameti deniz kadar.
Yüreğinin sesi gürültülü.
İçinden her şeyi bırakıp kaçmak geçti. Yapamadı.
Çöplükler, şehirlerin tıpı tıpına aynasıdır Bir şehir pisse, aşağılıksa, kalleşse, acımasızsa o şehrin çöplükleri bin misli daha pis kokar.
Aradı aradı, toprakta sürüne sürüne aradı. Dizleri sıyrılmış, dayanılmaz bi acı veriyordu. Sonra oturup bir topak oldu. Uçsuz bucaksız bozkıra bakıyordu.Boş gözlerle önündeki ölü tarlaya bakıyordu. Deli gibi de başı dönüyordu.
Arada bir de, durup durup sayıklar gibi: Vay, diyordu, vay benim boşa giden emeklerim!
Vay, diyordu, vay boşa giden emeklerim!
Her yer, tanyeri, uçuşan kuşlar Denizin üstündeki ince ak köpük de mavi bir buğudaydı. Bu Ege böyledir. Mavi buğuludur taşı toprağı. Büyüsü de buradadır.
Kertelenin gözleri güzeldi. Dertli dertli, kederli, gözü yaşlı bakardı. Garipler, kimsesizler, hor görülmüşler gibi.
Balıklar derinlerde kuş gibi uçarlar.
Balıkçılar cin gibidirler, insanın yüreğini ayna gibi okurlar.
Martılar geçimsiz, dövüşçü, Allah’ın belası, tuttuğunu koparır yaratıklardır.
Dertli dertli, kederli, gözü yaşlı yaşlı bakardı. Garipler, kimsesizler, hor görülmüşler gibi.
Bir gözün üstünde olduğunu duymak, duyguların en beteri. Ölümden de beter.