İçeriğe geç

Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 2 Kitap Alıntıları – Cahit Koytak

Cahit Koytak kitaplarından Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 2 kitap alıntıları sizlerle…

Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 2 Kitap Alıntıları

&“&”

bilgi, keder ve sanat
kanıksama verdiği zaman
otur saatlerce ağla, evet ağla,
göz yaşı dökmekten korkma!

çünkü, nice kıtlıklardan,
yoksunluklardan sonra
sıcak bir gözyaşı damlası,
bakarsın, döl suyu gibi düşer
rahmine, bakire gecenin;

ve bakarsın, doğar doğmaz
konuşmaya başlayan
kendi İsa’sını dünyaya getirir
şiirin Meryem anası.

(…)

Kendi yazdıklarını okuduğunda
bunlar sana kibir veriyor,
kendi sesin ve zekan
duygulandırıyorsa seni,
yazdıklarının sahteliğinden
kuşkulanabilirsin.

Ama, ne yaparsan yap,
Utanma çocuklarından!"

Yine gece, sır çulunu yamayıp
Duvarına asmadan gün ışıdı!
Gün ışıdı, testi kırıldı
Ve şarapla birlikte, dağılıp gitti
Son damlasına kadar
Yaratma isteği de.."
Şiire duyduğum bağımlılık
Dünyaya kör olmama yol açtı.
Ama şiire gösterdiğim bağlılık,
Taşların altını, kuyuların dibini,
Kitapların özünü,
İnsanların içini
Görmeyi öğretti bana."
…bir sanatçı olarak ben
Kendi adıma ifade etmek istiyorum ki,
Kuramların, görüşlerin kalıcılığı,
bunların gerçekle örtüşme nispetleri bakımından
Birbirleriyle boy ölçüşmelerinden çok,
İnsan zihninin yaratıcı doğasını,
İnsan ruhunun indiği derinlikleri,
Çıktığı yücelikleri yansıtmadaki ustalıklarinda,
İncelmisliklerinde aranmalıdır.
Gerçeğin işte böyle, kabını sık sık değiştirmezseniz,
materyal ayrımı gözetmeden, konduğu kaptan sızan,
buharlaşan yahut bunu yapamayacak kadar
sıkı kapaklar altında ise,
bulunduğu zihinde kokuşup çürüyen
ve bir süre sonra yalana, ön yargıya, safsataya
dönüşen bir doğası vardır.
…insan zihniyle tasarlanan hiçbir kap
gerçeği uzun süre icinde tutamaz.
Kabınızı hangi materyalden yapmış olursanız olun,
onu hangi eczayla sırlamış olursanız olun,
bir gün kitabınızı açarsınız ve &‘gerçek’ sandığınız şeyin
uçup gitmiş olduğunu ve size sadece soluk
ve hüzünlü hatırasını bıraktığını görürsünüz.
Sorası tutuyor işte, aptal mı aptal aklın!
O sorunca da, kafası karışıyor, keyfi kaçıyor,
Ödlek mi ödlek benliğin, bedbin mi bedbin yüreğin!
Kendime koza ördüm, ama kozamı delemedim;
Hep kendimle uğraştım, senin anlayacağın,
Kendimi yapıp bozdum, kendimden öteye geçemedim.
Kendimi aşmak için de, hep keçi yollarında yürüdüm…
Filhakika, kişiler ya da karakterler,
Yanıtlarının doğruluğu, tutarlılığı ve geçerliliği
Sebebiyle değil, fakat, insan zihninin,
Insan ruhunun macerasını
Kendi adlarına yaşarlarken
Ulaştıkları temsil edici zihinsel yoğunluk,
Trajik hayat deneyimi
Ve bunları dışa vururken başvurdukları
Dramatik ifade biçimleriyle
Sanatın konusu ve nesnesi,
Yani bir sanat ürününün kahramanı olurlar.
İki sualin varsa,
Ve sayısız cevabın,
İşin pesini bırakma,
Bir gün felsefen de olacak!
İki Yüreğin varsa,
Bir de gemici fenerin,
İşin peşini bırakma,
Bir gün bir kayığın
da olacak!
Çevrende, insan, melek, şeytan,
Kimsenin olmadığına eminsen,
O zaman kendinle ve sesini alçaltarak
Tanrıyla konuşmana izin verilmiştir.

Böyle anlarda sakın tez canlılık edip de
Bildiğin hünerler, sevdiğin sözcüklerle
Bir şeyler söylemeye çalışma O’na!
Bunlar şiire benzese de, yapma bunu;
Bekle, ilk adımı O atsın!

Bekle, bir iç kanama gibi Tanrı
Yüreğini sızlamaya başlasın!
Bekle, ciğerlerini doldursun,
Boğazını yakarak yükselsin çenene kadar
Ve tuzuyla dilini buruştursun!

|| Cahit Koytak, Yoksulların ve Şairlerin Kitabı

…sözün aslı, sözün hası,
önünde dikildiğin
ve göz göze gelmemize

engel olup durduğun
büyük okuyucu içindir,
henüz doğmamış olan için…

o doğmamış olan ki,
bunları okuyacak ve bunlara
&‘henüz yazılmamış olan’ı ekleyecek;

bunları okuyacak
ve bunlara kendini
ve zamanını katacak

ve bunları aşacak
ve kendini aşacak
ve çağını aşacak.

Yine gece, sır çulunu yamayıp
Duvarına asmadan gün ışıdı!
Gün ışıdı, testi kırıldı
Ve şarapla birlikte, dağılıp gitti
Son damlasına kadar
Yaratma isteği de.."

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir