Küçük İskender kitaplarından Yirmi 5 April kitap alıntıları sizlerle…
Yirmi 5 April Kitap Alıntıları
Sahi, üzdüm mü seni? Gel, biz şimdi aşka inanmayalım Damien? Sen, Karo Valesi hazzı çocuk aşklarını unutuver; ben, Fellini ve Tinto Brass şehveti hantal ve dolgun vücutlu kaygan aşklarımı. Aşk dediğin hercai bir dikenli gül yaprağı sallanması değil midir ki zaten! Sallanır, ha babam sallanır. Yazık, aşka inanmayalım mı dedik! Böyle bir hatayı sen mi, ben mi, hangimiz yaptık aptalca? Aşk ki; insanın bir tanrı yaratması, tanrısına tapması, tanrısıyla sevişmesi değil midir sahi! Olsaydım ben, söyle nasıl çıkabilirdim ki gecenin göğsüne, Ten Yitimi’me. Burada, yeri gelmişken sözü yine sana uzatıyorum. N’olursun yapma! Biliyorsun ki zaman kötü.
sonra gittin
bir filmin yarısında ordumdan çıkarak
oyuncak komutanın son kadın odasında kavalyesiz bir dansa kaldım
bir filmin yarısında ordumdan çıkarak
oyuncak komutanın son kadın odasında kavalyesiz bir dansa kaldım
aslında şekilsiz dokunuşlara da bakmalı
sonra gittin ayna hayret etti
yağmur hareket halinde
ben-den halinde
bir ses etti yüreciğim
anneciğim anneciğim
ağladım
belli ettin
kısır dinginliği bölüştürerek rengin hafızasında yolculukların peşinden,
vazgeçmesidir zorunlu kalleşliğinden dinginliğin,
o zor bölüşmenin etrafında sen dikkatsizliğin temi
sen, kayıtsızlığın matemi
biz değil miyiz satenlerle örtüp
boranlarda bayrak gibi
göndere çeken bilemediğimizi bildiklerimizi
vazgeçmesidir zorunlu kalleşliğinden dinginliğin,
o zor bölüşmenin etrafında sen dikkatsizliğin temi
sen, kayıtsızlığın matemi
biz değil miyiz satenlerle örtüp
boranlarda bayrak gibi
göndere çeken bilemediğimizi bildiklerimizi
Life’s like a mayonnaise soda
And life’s like space without room
And life’s like bacon and ice cream
That’s what life’s like without you
And life’s like space without room
And life’s like bacon and ice cream
That’s what life’s like without you
Life’s like forever becoming
But life’s forever dealing in hurt
Now life’s like death without living
That’s what life’s like without you
(İnsan, terstir.) (İnsan, kalıcı olanın derinliğinde beliren ve çözülen uğultudan çekinirse, tamamlayıcıların işlevleri birdenbire ortadan kalkar) (Hikâyelere güvenilir.) (İnsan, ihanet eden hayvandır.)
Biz eksiktik. Biz kirliydik. Biz şeydik.
Onu bir bakışta tanıyamadınız. Aslında siz onu asla anlayamadınız. Anlayacak kadar sevgi yoktu yüreğinizde. Onun varlığını tükettiniz. Siz onu sömürdükçe, o, mabede dönüştü. Şimdi vücudu bu duvarlarla soğuk ve geçirimsiz. Beynini kapsayan yönler kıblemizdir, rotamızdır. İnfial içindesiniz. Bu mabedin faili sizsiniz. Damien zaten sizlere aşık olarak suç işlediğine inanıyordu. Bu inanç, onun körlüğünü zenginleştirdi. Zaaflarını pekiştirdi, değerlendirdi. Şimdi kutsal suya doğru otuzbir çekerek ibadet edin ona. Birbirinizle sevişerek tapının onun aralığına. Affinızı dileyin, sevaplarınızdan kurtulun!
Yüreğinin dört odacığından deniz görenini ben kiralamak istiyorum. Damien Bir sen at ol, bir ben. Bibirimizin gövdesine uzanıp yatarak dörtnala koşarak kaçalım bu karanlıktan. Elektriği sevelim. Rock’ı sevelim. Birilerini öldürelim. Birilerine tecavüz edelim. Birileri bize tecavüz etsin. Tuvaletlerde sevişelim. Birbirimizin cinsel organını elleyelim. Sabahtan akşama kadar düzüşelim. Sınıf ve cins ayrımı yapmadan hararetle öpüşelim. Diller birbirini tastamam tanısın. Birbirimizin tükürüğünü içelim, iğrençleşelim. Damien! Haydi böyle yaşayalım. Düzeysizleşelim. Düzey’in sırrına ermeyelim. Red Hot Chili Peppers’tan şarkılar söyleyelim.
Damien! Kim gerçeği kendi içinde ararken insani olandan uzaklaşabilir?
Sizin oralara kış gelmiştir. Bizim buralarsa gece uyanıp sevişebilecek kadar sıcak hâlâ.
sen en güzel yıldızda en çirkin yalnızlığa aitsin.
Sana hiçbir oksijen ve karbon dokunamaz.
Sana hiçbir oksijen ve karbon dokunamaz.
“Aslında siz onu asla anlayamadınız. Anlayacak kadar sevgi yoktu yüreğinizde. Onun varlığını tükettiniz. Siz onu sömürdükçe, o, mabede dönüştü. Şimdi vücudu bu duvarlara soğuk ve geçirimsiz. Beynini kapsayan yönler kıblemizdir, rotamızdır. İnfial içindesiniz. Bu mabedin faili sizsiniz. Damien zaten sizlere âşık olarak suç işlediğine inanıyordu.”
Kuş yumurtadan çıkmaya savaşıyordu. Yumurta dünyadır. Doğmak isteyen, bir dünyayı yok etmek zorundadır. kuş tanrıya doğru uçuyor, tanrının adı abraxas’tır.
Tanrısını seven, onu öldürür.
İnan ölmekten değil, ölüme yakışamamaktan korkuyorum.
Yüreğinin dört odacığından deniz görenini ben kiralamak istiyorum. Damien.
İnsan, maymundur.
Gecem ki, kendi sağlığına döndü. Ah, saf beyaz sessizliğini örtündü kalbim de.
Aşk ki; insanın bir tanrı yaratması, tanrısına tapması, tanrısıyla sevişmesi değil midir sahi!
Aşk dediğin hercai bir dikenli gül yaprağı sallanması değil midir ki zaten!
Gel, biz şimdi aşka inanmayalım Damien ?
Sakın ayağa kalmak isteyene çelme atmayın.
Sana hiçbir oksijen ve karbon dokunamaz.
Hiç buhar’la seviştin mi?
İnsan, ihanet eden hayvandır.
Ne kadar aptalsan o kadar mutlusundur.
Yüreğinin dört odacığından deniz görenini ben kiralamak istiyorum.
Şehir yangınlara girdi. Şehre ateş lazım.
Damien! Cevapsız bırakıldığın tüm sorularda sen tersyüz edilmiş bir oğlan elişisi olarak kalacaksın!
Yüreğinin dört odacığından deniz görenini ben kiralamak istiyorum. Damien. Bir sen at ol, bir ben.
Aşk ki; insanın bir tanrı yaratması, tanrısına tapması, tanrısıyla sevişmesi değil midir sahi!
Sen yeniden sevmeye yakışıksızsın.
sen en güzel yıldızda en çirkin yalnızlığa aitsin.
Sana hiçbir oksijen ve karbon dokunamaz.
Sana hiçbir oksijen ve karbon dokunamaz.
Damien! Kim gerçeği kendi içinde ararken insani olandan uzaklaşabilir?
Oysa Tanrısını özleyip başını yastığının altına sokarak her gece ağlıyor şeytan!
İnan ölmekten değil, ölüme yakışmamaktan korkuyorum…
Gülümsemeyi öğrenmek için geldim bu dünyaya ve bunu gerçekleştiremeyeceğimin farkındayım.
Bir yarını göremeyeceğimi, bir dünün sesini duyamayacağımı biliyorum. Ve gün gelecek. O gün gelecek, bir garip ölüme pek yakışacağım.
Ne kadar aptalsan o kadar mutlusundur.
Lütfen söyleyin, der, sevgili Damien nerede? Burada der, başakrep. Bu mabedin kendisi Damien. Onu bir bakışta anlayamadınız. Anlayacak kadar sevgi yoktu yüreğinizde. Onun varlığını tükettiniz.
Tanrı olmalıdır. Tanrı, bu şehre lazımdır.
Yüreğinin dört odacığından deniz görenini ben kiralamak istiyorum.
Masallara, şiirlere ayıracak bir ömür sürdürmüyoruz;
İnsan, maymundur.
Unutma ki, bakir çocuk çükleriyle geceye çıkılmaz!
Aman, n’olur. kendine iyi bak. Lila’ya da. Zaman maalesef sabahtan akşama. kadar düzüşmeler zamamı.
İphis, dişiliği ve erkekliği neden üst üste giymişti? İphis, Tanrının avucu muydu?
Oldurmuyorlar.
Damien! İnsan yeni aşklarıyla Tanrının varlığını kanıtlayamaz!
Damien! Kaldırıldı hükmün, geri dönmez kainat! sen en güzel yıldızda en çirkin yalnızlığa aitsin. sana hiçbir oksijen ve karbon dokunamaz!
Damien! Bakışsız kaldığını sezen yeryüzünün sana hediye ettiği duruş, domaldığın gökyüzüyle koşut!
Ben sizi, sizinle sevişebilmek için doğurttum. Onca kadına onca sperm yatırımı yapmak hiç de kolay olmadı.
Cinsiyetim ve geçmişim yok artık benim. Korktuğumuz şeylerdi ellerimiz. Kesildi. Kimse inanmadı.
İnsan, vasıfsızdır.
İnsan, tesadüftür.
Tanrısını seven, onu öldürür.
İnan ölmekten değil, ölüme yakışmamaktan korkuyorum
Gülümsemeyi öğrenmek için geldim bu dünyaya ve bunu gerçekleştiremeyeceğimin farkındayım.
Bir an geriye dönüp baktığımda Bir yarını göremeyeceğimi, bir dünün sesini duyamayacağımı biliyorum. Ve o gün gelecek. O gün gelecek, bir garip ölüme pek yakışacağım.
İnsan, ihanet eden hayvandır.
Biz eksiktik. Biz kirliydik. Biz şeydik.
Ne kadar aptalsan o kadar mutlusundur.
Şimdi kutsal suya doğru otuz bir çekerek ibadet edin ona. Birbirinizle sevişerek tapının onun aralığına. Affınızı dileyin, sevaplarınızdan kurtulun!
Aslında siz onu asla anlayamadınız. Anlayacak kadar sevgi yoktu yüreğinizde. Onun varlığını tükettiniz.
Tanrı benim. Tanrıya inanıyorum.
Sen yeniden sevmeye yakışıksızsın. Bu korkunç bir aldatmaca olur. Ona dokundular. Sen onu sakındığın için suçlandın. Yorucu akışlar, yorucu birikintiler ve sonlanan belkiler. Anlamıyorum. Özneleri gizlidir. Gizlilik, dünyanın gerçeğini değiştirmektir. Durgunluğum, ayrıntının önemsenmemesidir. Bütün, kavrayışadır. Uzaklaşmaktan utanç ateşi çakmaktır. Oldurmuyorlar. Yüreğimde katlanmayın! Başka şair tebessüm etmedi.
Varın bilmeyin, zaten hiçbir şey değişmez ki.
Tanrı vardır. Tanrı olmalıdır. Tanrı, bu şehre lazımdır. Tanrı benim. Tanrın benim Damien. Haydi üzme bizi! Bir tek tanrısıyla sevişen peygamberlere kitap iner. Bunu unutma Damien!
Aşka inanmayalım. Gel, biz şimdi aşka inanmayalım Damien.
Damien. Bir sen at ol, bir ben. Bibirimizin gövdesine uzanıp yatarak dörtnala koşarak kaçalım bu karanlıktan. Elektriği sevelim. Rock’s sevelim. Birilerini öldürelim. Birilerine tecavüz edelim. Birileri bize tecavüz etsin. Tuvaletlerde sevişelim. Birbirimizin cinsel organını elleyelim. Sabahtan akşama kadar düzüşelim. Sınıf ve cins ayrımı yapmadan hararetle öpüşelim. Diller birbirini tastamam tanısın. Birbirimizin tükürüğünü içelim. Igrençeleşelim. Damien! Haydi böyle yaşayalım. Düzeysizleşelim.