Ahmed Günbay Yıldız kitaplarından Yıllar Geriye Dönse kitap alıntıları sizlerle…
Yıllar Geriye Dönse Kitap Alıntıları
Arkadaşlar benim sadece bu hesabım var başka yok o yüzden kimseye inanmayın benim adıma ve resmimle hesap açanlara.
Nedense insanlar, hata yapıp arkalarına bile bakmadan giderlerken, dönüşlerinde bıraktıklarını yerinde bulamayacaklarını düşünmek bile istemiyorlar. Bu da hataların bir başka yüzü işte
Hazlar değişkenlik arz ederler. Kendini hangi yönelişlere göre tiryakileştirebilmişsen, gönül akışındaki doğruların onlar olduklarını sanırsın.
Dahası, bütün dünyada iğrenç bir sömürü haline getirilmekte kadın Fabrikalar bile mallarının reklamını yaparken önce kadını teşhir etmekteler. Hiç düşündünüz mü bunların nedenlerini?
Ancak bilip inandığım bir şey var sadece, hiçbir vakit ağlayanın malı gülene hayır etmemiştir.
Kaderleri ortak iki insanın hüzünle karşılaşması
Hiçbir günü bulmaz ki ömrümün,
Diyeyim ki bugün güldüğüm gündür
Çilemin başlangıç tarihi bile,
Kayıtla dünyaya geldiğin gündür
Akşamlar hüznün simgesidir. İnsanın bütün canlıların ruhuna, toprağa ve atmosfere sinmiş gamlı bir veda seremonisinin habercisidir.
İşte tam bu zamanlarda bir matem havasına bürünür yeryüzü ve uçuk bir renge boyanır duyguları insanların
Eski gücümde olmasam bile uzattım ellerimi işte
Ay mahsun bu gece yıldızlar hasta,
Semalar matemde, hayaller yasta
Ver ellerini çocuk, farkina varmadan üşümüşsün
Şefkatimin sıcaklığında ısıtayım seni gel
Hayat senin yorumladığın kadar basit değil.
Sensizlik öyle zorki anlatamam Buruk bir vedanın başlangıcındaydım şuan Rüzgarlar kokunu taşırlar mı gittiğin şehre ?
Sensizlik öyle zor ki anlatamam Buruk bir vedanın başlangıcındayim şuan Rüzgarlar kokunu taşırlar mı gittiğim şehre?
“Yalan insanların istedikleri vakit sığınabilecekleri onurlu bir liman değildir baba. Hele de bu bir babanın nefsî arzularına kavuşabilmesi için hazırladığı bir kılıf olursa, asla affedilmezdir
Elveda baba. Benimle aynı çatı altında barınamayacağını düşündüğün genç eşinle sana ömür boyu mutluluklar diliyor ve hayatınızdan ebediyen uzaklaşıyorum ” ÜNSAL ”
Üslubundaki anlayışıdır insanı yansıtan . Dildeki dikenler ve düşüncedeki menfaat anlayışları değil midir insanları anlaşılmaz kılan ?
Nedense , insanlar hata yapıp arkalarına bile bakmadan giderlerken , dönüşlerinde, bıraktıklarını yerinde bulamayacaklarını düşünmek bile istemiyorlar. Bu da hataların bir başka yüzü ışte
Aşktan ve sevgiden bahsetmenin mevsimleri olmaz . Duygular her yaşta çiçek açabilir
“Hiçbir günü bulunmaz ki ömrümün,
Diyeyim ki bugün güldüğüm gündür
Çilemin başlangıç tarihi bile,
Kayıtla dünyaya geldiğim gündür ”
Hazlar değişkenlik arz ederler. Kendini hangi yönelişlere göre tiryakileştirmişsen , gönül akışindaki doğruların onlar olduğunu sanırsın.
Ah çocuk , hayat bir mayın tarlasıdır , adressiz yürüyüşler için
bir kalbe girmek , onu kazanıp sonra da saray diye girdiğin o mekânı ateşe verip kaçmak Sarayın yerinde bir kül yığını bırakmak ! Ne kadar hazin değil mi ?
Hiçbir vakit ağlayanin malı gülene hayır etmemiştir.
Belki, hafızasına kaydettiği keskeler tecrübeleri oluyordu sonralarinda ,lakin yangınlar hiçbir vakit dostu değillerdi insanların
Yalan insanların istedikleri vakit siginabilecekleri onurlu bir liman değildir
Güzeller bayramlar için süslenir,
Oysa bayramları süslerdi senin yüzün.
Şayet, bu bir rüya ise, sakın uyandırmayın beni.’
Kızımı tanıyorsanız bilirsiniz az çok. Macera dolu bir gönlü vardır. Dürüst, namuslu ancak maymun iştahlıdır biraz da.
İsyanım bastırılmış duygular gibi
Arzularımın kurduğu saraylar çöktü,
Beni yanılgıları vurdu geçmişimin,
Gönlümü o bildik ateşler dağlar.
Geceler devleştirir insanın efkârını, geceler çileyi katlaya katlaya yaşatırlar insana Geceler, uzayıp giderler sorunlar büyümeye başladıkça Geceler ruhunu içer insanın, zorda kalmışsan Hele de hastaysan çile yumaklarını sarmışsa yüreğinde, efkâr
Zaman her şeyi en iyi yorumlayandır kızım. Gün olur zaman sana da bir şeyler anlatır elbet.
Onlar bitti. Aşktan, sevgiden ve vefadan konuşabilmek için sence çok mu geç kaldık?
Füsun Hoca eski eşinin gözlerine eğisli bir bakış uzatmıştı:
Aşktan ve sevgiden bahsetmenin mevsimleri olmaz. Duygular her yaşta çiçek açabilir Nazif Bey. Ancak şu bir gerçek ki seninle benim aramda asla!
Neden? Aramızda artık hiçbir engel de yok. Ayrıldım ondan. Senden özür diliyorum.
Acı acı gülümsemişti kadın..
Bir hikaye vardır, duydun mu bilmem..
Erkek kuş birlikte yaşadığı dişisine seslenmiş, ‘Alaca, sen yuvada beni bekle, ben şimdi gidiyorum, bir karaca bulmazsam dönerim,’ Sen o hikayedeki kuş gibisin işte
Yani, bu sıkıntılar yetmiyormuş gibi, biraz daha mı bunaltalım kendimizi
Gül, hazlar değişkenlik arz ederler. Kendini hangi yönelişlere göre tiryakileştirebilmişsen, gönül akışındaki doğruların onlar olduklarını sanırsın.
Üç yılı aşkın bir zamanı yorumluyordu Gül, sırtüstü uzanıp kaldığı yatağının üzerinde..
Gün olur, pişmanlıkların, hatalarını asla silemeyecekler..
Ah, çocuk geriye dönüşleri olsaydı yaşanmış zamanların, yap boz tahtası gibi yanılgılarımızı silebilseydik, istediğimiz zaman.
Kafanda deli deli esen kavak yelleri, o çaylak kanatlarınla seni istediğin mesafelere taşımayabilir. Maceraya yelken açan gönlünün sarhoşluğu kıstaslarını şaşırtacaktır..
Her şey sihir ve büyü gibi gelişmişti ve kader onların hayat hikayesinin girişini yapıyordu sanki
Her sabah sil baştan olur hayatım,
Sabrım hata olur, söz kabahatim,
Yanlışlarla dolu ömür sanatım,
Her akşam defteri sildiğim gündür
Ağlayan oyuncakların hikayesi hüzün verir insana. Düşünsene bir kalbe girmek, onu kazanıp, sonra da saray diye girdiğin o mekanı ateşe verip kaçmak..Sarayın yerinde bir kül yığını bırakmak!Ne kadar hazin değil mi?
Akşamlar hüznün simgesidir. İnsanın, bütün canlıların ruhuna, toprağa ve atmosfere sinmiş gamlı bir veda seremonisinin habercisidir
Sen beklediğim en kutsal yolcususun hayatımın
Öylesine usançla dolu, öylesine bitkin, öylesine umutsuzum ki şu günlerde
Zaman gizemlerin çözümünü açabilen en iyi anahtarmış.
“Ah yıllar geriye dönebilse ”
Umut onu ayakta tutan tek etkendi
Heyecan şimdiden sarmıştı yüreğini
Uyku tutmuyor, hayaller kuruyor, gerçeklerden gocunan duygularına destek aramak için çırpınıyordu
Hiç kimsenin gönlünün ayarını kendi arzu ve isteklerine göre ayarlayamazsın
Dünyayı sadece kendisi ve arzuları için kurulmuş olarak kabullenenler hayatta hep yanılmışlardır.
Hayat! Ruhunda her gün biraz daha kendisini hissettirmeye başlayan darlıklarla onu bunaltıyor ve beklenmedik şeyler çıkarıyordu karşısına.
Anlayabilseydin duygularımı
Sorgular dururdun kusurlarını
Ancak bilip inandığım bir şey var sadece, hiçbir vakit ağlayanın malı gülene hayır etmemiştir.
Seni unutacağımı sanma sakın.
Akşamlar hüznün simgesidir.
Hiçbir günü bulunmaz ki ömrümün,
Diyeyim ki bugün güldüğüm gündür
Çilemin başlangıç tarihi bile,
Kayıtla dünyaya geldiğim gündür..
Her sabah sil baştan olur hayatım,
Sabrım hata olur , söz kabahatim,
Yanlışlarla dolu ömür sanatım,
Her akşam defteri sildiğim gündür. . .
Akşamlar hüznün simgesidir İnsanın, bütün canlıların ruhuna, toprağa ve atmosfere sinmiş gamlı bir veda seremonisinin habercisidir
Sahi, senin düşlerinin de çalındığı oldu mu hayatında? Umut tomurcuklarında esti mi hazan? Sevincin, şevkin, kanatlanan arzuların, hüznü yaşadıysa senin de, bilirsin
Uçurumların kıyısında biten bir çiçek gibi, ürpertilerimle tutunmuştum topraklarına Bırakmaman için beni, incitmeden bakardım sevdalandığım gözlerine
Geceler devleştirir insanın efkarını, geceler çileyi katlaya katlaya yaşatırlar insana Geceler, uzayıp giderler sorunlar büyümeye başladıkça Geceler, ruhunu içer insanın, zorda kalmışsan Hele de
hastaysan çile yumaklarını sarmışsa yüreğinde, efkar
Hayat, hayaller kadar uysal, hülyalar kadar kuşatıcı, duygular kadar ince değildi Arzuların, olumsuzluklarla karşılaşması, gerçeklerle yüzleşmesi vardı insanın
Biliyor musun artık kendime bile yabancı birisi olup çıktım ben Düşüncelerim bile artık yabancı olmaya başladılar bana
Hayat! Ruhunda her gün biraz daha kendisini hissettirmeye başlayan darlıklarla onu bunaltıyor ve beklenmedik şeyler çıkarıyordu karşısına.
Bu şehir, bu insanlar ve içinde yaşadığı dekorlar ona çok yabancı geliyor, boşlukta serseri bir mayın gibi dolaşan başıboş insanlar kadar karamsarlık vehmine kaptırıyordu yüreğini
Kırık kanatlarımla muhal bir uçuşa hazırlamaya çalışıyorum kendimi.
Akşamlar hüznün simgesidir. İnsanın, bütün canlıların ruhuna, toprağa ve atmosfere sinmiş gamlı bir veda seremonisinin habercisidir