İçeriğe geç

Yıldızın Parladığı Anlar Kitap Alıntıları – Stefan Zweig

Stefan Zweig kitaplarından Yıldızın Parladığı Anlar kitap alıntıları sizlerle…

Yıldızın Parladığı Anlar Kitap Alıntıları

Elinden her şeyi alınan bir insan neden sürekli horlanır ve acı çeker?
..bir eserin, bir tek insanı bile gerçekten büyülemesi bazen yeter, çünkü bütün gerçek hayranlıklar gerçek yaratıcılarındır.
İnsanlar sadece bir şeyden yorgun düşerler: kararsızlıktan. Yapılan her iş insanı rahatlatır, hatta en kötüsü bile hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.
bir inanç için acı çekmek, o inanç uğruna adam öldürmekten yüz kere daha iyidir.
Dünün mucizesi bugünün gerçeği oldu ve şu andan itibaren yeryüzünün kalbi aynı anda çarpıyor
İnsanoğlunun yaratılıp düşünmeye başladığı andan beri bir düşünce, kendi hızı ile okyanusu aştı.
Bir mucizenin gerçekleşebilmesi ya da olağanüstü bir şeyin tamamlanabilmesi için bireyin, her şeyden önce bu mucizeye inanması gerekir.
Dünyevi yaşamda aradığını bulamayan bu insan, şimdi Tanrı’ya sesleniyor.
Sevinmenin tadını çok acı çekmiş olan, bağışlamanın tadını da sınavı geçmiş olan bilir ancak.
The reign of law, based upon the consent of governed and sustained by the organised opinion of mankind
İnsan yaşamına çok ender olarak inen o bir tek saniyelik büyük an, kendisinden yararlanmasını bilmeyenlerden işte böylesine müthiş öç alır.
Fakat uyruk olmaktan bir türlü kurtulamayan insanlar, verilen buyruklara hep boyun eğerler, yazgının çağrısına kulak asmazlar.
Bir yapıtı oluşturan deha, kesinlikle uzun süre gizli kalmaz.
Kalbimin saflığında bir özlem çırpınıyor,
Daha yükseğe,daha güzele ve bilinmeyene
Goethe
Uyumak, aralıksız uyumak ve hiçbir şey bilmemek ve sadece dinlemek. Mümkün olsa da edebiyen dinlense..
Ama tarihte aklın ve barışın egemen olduğu anlar ne yazık ki kısa süreli ve geçicidir.
Tarih sadece en büyük başarıları över.
Tek bir sözcük kalmıştı, yapıtın son sözcüğü Amin!
Yeniden dirilişin doğruluğuna insanları inandırmak, ölümü bireysel olarak yaşamış olan birinin görevidir.
Çünkü kötülük yapan, ruhunun derinliklerinde kötülüğe maruz kalanlardan daha mutsuzdur-ona acırım, ama ondan nefret etmem.
Eğer o bizler yüzünden acı çekmemiş olsaydı, asla bir Tolstoy, bugün insanlığın sembolü bir Tolstoy olamazdı.
Ne olursa olsun bir iş yapmak insanı kurtarır, hatta kötü bir iş yapmak bile hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.
Düşündüğü tek şey hemen yatağına uzanıp uyumaktı; uyumak, hep uyumak ve hiçbir şey bilmemek, yalnızca uyumak ve dinlenmek, bir daha hiç kalkmamak üzere uyumak.
İnsan yaşamında olduğu gibi tarihte de, kaybolmuş bir ânın yakınıp dövünmekle geri getirilebileceği hiç görülmemiştir.
Bir tek saatin kaybettirdiği şeyi, bin yıl geri getiremez.
Tarih bazen rakamlarla oynar.
İnsanlar sadece bir şeyden yorgun düşerler: O da kararsızlıktır.
İnsan acı içinde dilsizleşir.
Axı söhbət başqasından gedəndə adam daha ağıllı, daha işgüzar olur.
Adam cavan olanda, elə bilir xəstəlik də, ölüm də başqaları üçündür.
Bu yeni denizi ilk gören ve ülkesi adına el koyan kişinin adı bu yeryüzünde hiçbir zaman unutulmayacaktır.
Nasıl ki atmosferdeki bütün elektrik akımı bir paratonerin ucunda bulunuyorsa, en küçük bir zaman dilimine bile inanılmaz sayıda çok tarihsel olay sığdırılmıştır.
Bir avuç altını, kültürlerinin bütün tinsel ve teknik kazançlarından üstün tutan uygar dünyanın uygar insanları karşısında, yeryüzünün dört bir yanındaki doğa çocuklarının sonsuz şaşkınlığı var bakışlarında.
Kuralların katılığına ancak iradenin canlılığı üstün gelebilir.
Çıkarlar insanları birleştirmez,çıkarlar insanları ayırır.
İktidar hırsına kapılanlar için önemli olan fikirler değil,sadece kendi güçleridir, onlar için onur değil ele geçirecekleri ganimet önemlidir.
İktidar hırsına kapılanlar için önemli olan fikirler değil,sadece kendi güçleridir, onlar için onur değil ele geçirecekleri ganimet önemlidir.
Utanç içinde hizmet etmektense,onurla ölmek yeğdir.
İnsanları cesaret göstermeye çağıran birinin sözleri ancak kendisi gerçek bir cesaret örneği verebiliyorsa etkili olur.
Zeki ama fazla cesur olmayan bir adamın kendinden daha güçlü biriyle karşılaştığında yapacağı en akıllıca şey onun yolundan çekilmek ve hiç gocunmadan bir değişimin olmasını ve yolun kendisi için tekrar açılmasını beklemektir.
Rastlantısal ve kolay başarılar insanda sadece hırsı alevlendirir,oysa bir insanın yazgının alt edilmez üstünlüğüne karşı verdiği mücadelede yıkıma uğraması kadar yürek kabartan başka hiçbir şey yoktur ve bu,ara sıra bir şairin binlerce kez de yaşamın elinde şekillenen bütün zamanların en büyük trajedisidir.
Önemli olan tek şey,insanın doğru olanı zamanında yapabilmesidir.
Ah,insan hiç olmazsa bir kerecik dürüst olabilse,hiç olmazsa ölüm karşısında!
Hiçbir şey yapmamanın ardında her zaman korkaklık saklanmaktadır.İnsan açık ve sahici olmalı.
Gerçekten de,insan doğruyu gençlikten ve sadece gençlikten öğrenebiliyor.
Vicdanımızı sarsan,hem de sertçe sarsan kişi bize iyilik etmiştir.
Bir inanç uğruna acı çekmek onun için cinayet işlemekten yüzlerce kez iyidir.
Gerçek güç şiddete şiddetle karşılık vermez, onu ılımlılıkla etkisiz hale getirir.
Hakça bir düzen zor yoluyla kurulamaz, çünkü her türlü şiddet kaçınılmaz olarak yine şiddet doğurur. Silaha sarıldığınız anda yeni bir despotluk rejimini başlatırsınız.Yok etmek istediğiniz şeyi kalıcılaştırırsınız.
Bir mucizenin veya mucizevi bir şeyin gerçekleşebilmesi için her zaman ilk koşul,tek bir kişi bile olsa birinin buna inanmasıdır.
Yazgı hep güçlülerin ve zorbaların arkasındadır.Yıllar boyunca tek bir kişiye kölece bağlanır:Caesar’a,Büyük İskender’e veya Napoleon’a olduğu gibi;çünkü o kendine,yani o akıl almaz elemente benzeyen,esaslı insanları sever.Fakat bazen, çağlar boyunca çok ender rastlanan bazı anlarda tuhaf bir kaprisle sıradan birine meylettiği de olur.Ara sıra ki bunlar dünya tarihinin en şaşırtıcı anlarıdır,yazgının ipleri kısacık bir an için de olsa tümüyle önemsiz birinin ellerine geçer.Bu tür insanlarsa onları dünya çapında bir kahramanlık oyununa katan böylesi bir sorumluluk fırtınası içinde mutlu olmaktan çok korkuya kapılırlar ve neredeyse her defasında,yazgının ellerine verilmiş dizginlerini titreyerek bıraktıkları görülür.Böyle bir fırsatı azimle karşılayarak değerlendiren ve kendini de yükseklere çıkarabilenlere çok ender rastlanır.Çünkü o yücelik,kendini güçsüz kişilere sadece bir saniyeliğine bırakır ve bu fırsatı değerlendiremeyenlere de asla ikinci bir şans tanımaz.
Çoğunlukla bir yapıtın tek bir kişiyi hayran bırakması bile yeterlidir,çünkü her gerçek hayranlık içinde bir yaratıcılık barındırır.
Ancak çok çekmiş olan sevincin ne olduğunu bilir, ancak sınavlardan geçmiş olan bağışlanmanın değerini anlar, ancak ölümden dönmüşse kişi insanlar karşısında yeniden dirilişe tanıklık edebilir.
Bir yapıtın özündeki gücü hiçbir zaman sürekli biçimde gizlemek veya bastırmak mümkün değildir.Bir sanat yapıtı zaman içinde unutulabilir,yasaklanabilir ve hatta imha edilebilir,fakat asli olan,geçici olan karşısında her zaman üstünlüğünü kabul ettirir.
Ancak çok geçmiş olan sevincin ne olduğunu bilir,ancak sınavlardan geçmiş olan bağışlanmanın değerini anlar,ancak ölümden dönmüşse kişi insanlar karşısındaki yeniden dirilişe tanıklık edebilir.
Ancak çok çekmiş olan sevincin ne olduğunu bilir,ancak sınavlardan geçmiş olan bağışlanmanın değerini anlar,ancak ölümden dönmüşse kişi insanlar karşısındaki yeniden dirilişe tanıklık edebilir.
Ne var ki insan hayatında olduğu gibi tarihin akışı içinde de,pişmanlık yitip giden tek bir anı bile geri getirmez ve tek bir saatin içinde yitirilenler bin yıl geçse yeniden elde edilmez.
Savaşa hazırlanan bütün diktatörler hazırlıklarını tamamlayıncaya kadar sürekli barıştan söz eder.
Tarihte aklın ve barışın ağır bastığı dönemler kısa ve geçicidir.
Talih en sevdiklerine bile hiçbir zaman fazla cömert davranmaz.Tanrıların insanoğluna ölümsüz bir başarı şansını bir kereden fazla tanıdıkları pek görülmemiştir.
Bir insanın yazgısında,daha orta yaşlarında, yaratıcı bir dönemindeyken yaşam amacını bulmaktan daha büyük bir talihlilik olamaz.
Sultan Mehmed’in üstün dehası ve askerî yeteneği bir kere daha tarihteki yerini alır. Hiç kimse onun planının farkında olmamıştır. Bu dâhi sultan, bir keresinde kendi kendine şöyle demiştir: Eğer sakalımın bir teli bile aklımdan geçenleri öğrenmiş olsaydı, onu hemen yolardım.
Kabile reisi dalaşı hayret ve küçümsemeyle izler. Bir avuç sarı maden parçasını uygarlığının bütün teknik ve tinsel başarılarından daha değerli gören uygar insan karşısında, dünyanın neresinde olursa olsun doğaya bağlı yaşayan herhangi birinin düşeceği hayrettir bu.
İnsanı yoran şey sadece gidiş gelişler ve kararsızlıktır
Tekrar görüşmekten ne umabilirim şimdi,
Bugünün henüz açmamış çiçeğinden?
Cennet de, cehennem de açık karşımda,
Nasıl da çalkalanıyor ruhum!..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir