Fakir Baykurt’un kitaplarından Yılanların Öcü Kitap Alıntıları sizlerle.
Yılanların Öcü Kitap Alıntıları
Tabii, gavurun ekmeğini yiyen de, gavurun kılıcını çalacak! Yol budur, böyledir kahpe dünya!…
Zulüm eden bir kez zulmünün cezasını görmedi mi, önü alınmaz.
Kader diye bir şey yoktur!
Gülünecek kadar kafasız olanların ve burnuna kadar çıkarına batmış işbirlikçilerin yönettiği ülkelerde daha neler neler olur, bunu da biliyorum.
“Yılanların Öcü” Türkiye gerçeklerini dile getirmeye çalışan mütevazi bir romandır… Hepimizi rahatsız edecek acı bir dille yazılmıştır.
İnsanlığın ilk çağlarından beri kullanmaya ve korumaya çalışıp geldiğimiz “yaratma özgürlüğü” şimdilerde alabildiğine daraltılmakta, ülkemiz boğucu bir havanın içine gömülmek istenmektedir.
“Sevmeliiii, sevmeli!..” “Dünya da insan birbirini sevmeli! Sevmezse günler tükenmez! Sevmezse dünya zindan olur. Sevmezse yaşadığının farkına varamaz.
Zulüm eden bir kez zulmünün cezasını görmedi mi, önü alınmaz!
Yokluklar yok olsun! Yok olsun yoksulluklar! İlle de insanın insana kulluğu!
Yılanlar yılanken sizin gibi alçakların hakaretine dayanamadı da, siz insan olduğunuz halde bunca hakarete, bunca zulme, zillete nasıl dayanıyorsunuz behey, heheeeey…
Günler geçip gidiyor. Gençlik gidiyor. Dünya gidiyor. Gelimli gidimli dünya, ahir son ucu ölümlü dünya! Ölümlü, ama dönümlü değil…
Dünyada herkesin vardır bir gönlünün yanıp tutuştuğu, yanıp tutuşup alamadığı, varamadığı…
Ne ulan bu dünyanın kepazeliği?
Arkan olacak. Arkan olmadı mı adamım diye gezme dünyada!
Böyledir zaten: Bizde bir dürzü, bir yetkili yere geçti mi, külü kendi önüne eşmeye başlar!
Bizim uğradığımız bunca hakaretlere hiçbir cevap vermiyor mu o canına yandığımın kanunu?..
Ama tür tür, bin türlü yılan; hangisi düşman, hangisi değil nasıl bileceksin?
“Biz adam olacağız da bu işler düzelecek!”
“Neyse!..” deyip susuyoruz her seferinde!
“Neyse!..” deyip susuyoruz her seferinde!
Ben, halktan yana sanatçıların çok suçlandığını, çok daha ağır çile çektiğini biliyorum. Gülünecek kadar kafasız olanların ve burnuna kadar çıkarına batmış işbirlikçilerin yönettiği ülkelerde daha neler neler olur, bunu da biliyorum. Ama yapıtlar çürütülemez, insanların düşünceleri öldürülemez.
Tüüü sizin yüzünüze yakışıksız adamlar!.. Adamız diye el içinde gezen izansızlar!.. Zalimleeer!.. Gözünüz kör olsun! Adınız batsın! Silinip gidin yeryüzünden…!
Allah’ın gözünü boyarım sanıyorsun, öyle mi? Yavaş gel bakalım!
Ben öcümü bu dünya da almak isterim! Bugün! Burda! Dostun düşmanın önünde! Benim sorunum bu insanlarla, bugünle, burasıyla!.. Göreceğim adaleti bugün göremezsem, bir değeri yoktur nazarımda!
Bre koca Allah, duymuyor musun, görmüyor musun bunları?
Mapuslar gibiyim. Daracık bir demir sandıkta kapalıyım. Havamı kesmişler, boğuluyorum.
Dünya da darlık içinde sürünmekten kurtulmanın yolu buydu: Sırtını ya dağa dayayacaksın, ya beye!
İyiliği et, fırlat denize, balık bilmezse, halik bilir! Siz anlamasanız Allah anlar! Ondan yana bir kaygım yok! Bu dünyanın burası varsa, bir de ötesi var!.. Yaptığım iyiliklerin birazı da oraya lazım!..
Fakat bunlar gök dinli dürzülerdir! Katırlığın yüz çeşidini bilirler. Stajından çıkmışlardır. Katırlığın okulunda okumuşlardır. Yan yatarlar, çamura batarlar, kedi gibi gene dört ayaklarının üstüne düşerler.
Türkiye’de kitaplar ve oyunlar sansür edilemez.
İçinde çöreklenen bir acı var. On gün ağlasa bitmeyecek. Acısı içinden çıkıp gitmeyecek.
Biz alıştık oğlum. Biz çok sabrettik. Erenece de sabrederiz daha!..
Para adamı yüreklendirir. Para adama cesaret verir. Para adamı konuşturur. Para adamı adam eder…
Kadına el kaldıran adam değildir!
Bu kadar azim işlere gücü yeten Ulu Tanrı’mız, dünyadaki ufak tefek haksızlıkları düzeltmekten âciz midir? Asla değildir. O’nun, bu işleri, bu şekilde oluruna bırakmaktan, biz fanilerin akıl sır erdiremeyeceğimiz çok ince gayeleri ve dahi maksatları vardır. Şuna bütün benliğimizle emin olalım ki, hiçbir kötülük karşılıksız kalmayacaktır. Her kötülük, her suç, er geç ceza görecektir! Ama bu dünya da, ama öbür dünya da! Belki bugün, belki yarın. Belki yarından daha yakın! Bilinmez.
Öyle oyunlara geldik ki biz!.. Biz hiçbir numarayı kolay kolay yutmayız artık! Çiğdik, piştik… Kördük, açıldık… Uyuttulardı, uyandık!
Şimdi bize yağ yapıyorsun bakalım! Ama biz yutar mıyız? Tehhoo!..
Cezaları neyse göster şimdi onlara. Anlasınlar dünyanın kaç bucak olduğunu! anlasınlar da vara yoğa horozlanıp durmasınlar yoksulların başında! Hem de millete bir cesaret gelsin!
Kocası koca olunca karı kısmının yüzü güler. Kocası koca olmazsa, baldan baklava yese boşa!
Ne suçu, günahı vardı? Bu “zilli”lerin bu kadar suçu günahı varken, yılanları da ona başına tebelleş ediyor bu Allah!.. Bu güzel Allah!..