İçeriğe geç

Yerçekimli Karanfil Kitap Alıntıları – Edip Cansever

Edip Cansever’in kitaplarından Yerçekimli Karanfil Kitap Alıntıları sizlerle.

Yerçekimli Karanfil Kitap Alıntıları

Kim bilir, belki de biz
Tanrısıyız en olunmaz şeylerin.
Ayrılmadım işte o
Beklediğim ölüden.
… insanlar yalnız kaldıkça
Konuştukları dil de değişir
Sonunda hiç anlaşamazlar.
İnsanın insana verebileceği en değerli şey
Yalnızlıktır.
Bir ara her şey gönlümce olur gibi oldu, sonra geçti.
Günün acılarını geçiyorum, kendime iyilikler söyleyerek
Tane tane yenilgiler bırakarak arkamda.
Ben biraz ‘ertesi gün’ gibiyim, eksiğim, unutkanım, öyleyim…
Bir ara her şey gönlümce olur gibi oldu, sonra geçti.
Kim ne derse desin ben bu günü yakıyorum
Yeniden doğmak için çıkardığım yangından.
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysa ki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Çok karanlık bir cümlede durmuş gibiyiz.
Güneşe, çarşıya, kadehe uzatacağım ellerimi
Belki de alıp başımı gideceğim
Biliyorsunuz ya bir ağrısı vardır gitmenin
Nereye, ama nereye olursa gitmenin
Hüzünle karışık bir ağrısı.
Belki yarın gidecek
Bir anı gelecek bir başka anının yerine.
İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine.
Ne gelir elimizden insan olmaktan başka.
Sana her zaman söylüyorum senin yüzünde
gülmek var,
Bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa…
Ben bütün mutlulukları birden düşünüyorum
Bir hüzün basıyor gene, ne kadar istemesem de.
Herkesin ölü bir şeyi vardır.
rengini dünyaya ilk defa sunan
adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
sevgilim
bana “sen bir şairsin” dediği zaman
yalnız sana yazıyorum bu şiiri
istersen bir şiir gibi okuma
çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
soğuklar başlayınca havalanıp
millerce yol kat ettikten sonra
güneyi tadan bir kuşun sevinciyle
ve yazmış olacağım bir de
her dönemde her çağda
sevdanın kendine özgü diliyle
Çok karanlık bir cümlede durmuş gibiyiz.
Siz yarın deyince aklıma ölmek geliyor; katıla katıla ölmek.
Aaaa!
Yok yahu bana mısın demiyor
Şaşırdım, yokladım kendimi iyice..
Yani yaşıyor olmak
Yaşamakla bağdaşamaz bazen.
Mutluluğun sana verdiği tatili yaşıyor
Bir açılıp bir kapanıyor kirpiklerin
Bilmem alınır mısın söylersem
Unutulmuş bir çirkinlikten başlıyor güzelliğin.
Ben gelecekten korka korka dönen bir mutluyum.
Hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı bizim de?
Yürürüm usuldan, girerim bir meyhaneye İçerde üç beş kişi
Yalnızlık üç beş kişi
Bir kadeh rakı söylerim kendime
Bir kadeh rakı daha söylerim kendime
-Söyle be! ne zamandır burda bu gemi
-Denizin değil hüznün üstünde.
Belki yarın gidecek
Bir anı gelecek bir başka anının yerine.
İnsan bazan ağlamaz mı bakıp bakıp kendine.
Anlarım sedir ağacının dilinden
Ve usta bir aslan terbiyecisinin ruhundan da
Hiç anlamaz olur muyum öpüşünü de kalbimi
O öpen sensen bir de dalgaları çekiştiren bir kız çocuğuyla.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle..
Bir şeyler ummuştum, umudu kesmek gibi.
İnsan her şeye alışıyor.
Sıcak bahar ikindilerine
Harbe, sevda çekmeye.
Küçük gazetecim her gün böyle mağrur.
Benim vanilya kokulu dondurmacım
Gene kapı önlerinde.
İşte taze ikindi güneşim.
Pencerelerde küçük sarışınlar,
Her şey iyi, her şey sade
Anlayamıyorum şu iç sıkıntımı.
Yaşamak dersen yaşamak,
Sarhoşluğum sarhoşluk.
Ah! hatırlamak olmasa eski günleri.