İçeriğe geç

Yeraltı Dəmiryolu Kitap Alıntıları – Colson Whitehead

Colson Whitehead kitaplarından Yeraltı Dəmiryolu kitap alıntıları sizlerle…

Yeraltı Dəmiryolu Kitap Alıntıları

Bazen kullanışlı bir yanılgı, işe yaramaz bir gerçekten daha faydalıdır.
Siyahlar ölünce insana dönüşüyordu. Ancak o zaman eşitlerdi beyaz adamla.
“Mingo Kardeş bazı doğru noktalara temas etti,” dedi Lander. “Herkesi kurtaramayız. Ama bu, kurtarmayı denemeyeceğimiz anlamına gelmez. Bazen kullanışlı bir yanılgı, işe yaramaz bir gerçekten daha faydalıdır. Bu dondurucu soğukta bir şey yetişmese bile çiçeklerimizi büyütebiliriz.”

“İşte size yanılgı; kölelikten kaçabileceğimizi düşünmek. Kaçamayız. Yara izlerimiz asla geçmeyecek. Annenizin satıldığını, babanızın dövüldüğünü, kız kardeşinizin bir patron veya efendi tarafından istismar edildiğini gördüğünüzde zincirlerinizden kurtulmuş, boyunduruğunuzdan azade bir halde yeni bir ailenin üyesi olarak burada oturacağınızı hayal etmiş miydiniz hiç? Bildiğiniz her şey size özgürlüğün hayal olduğunu söyledi Ama buradasınız. Yine de kaçış sürüyor, güzelim dolunayda iz sürmeye devam ediyoruz.”

“Valentine Çiftliği de bir yanılgı. Size zencinin bir sığınağı hak ettiğini kim söyledi? Bu hakka sahip olduğunuzu söyleyen kim? Hayatınızın ıstırap içinde geçen her dakikası başka türlüsünü koydu ortaya. Tarihin bütün gerçekleri, bu çiftliğin var olmaması gerektiğini anlatıyor. Bu yer de bir hayal olmalı. Ama işte buradayız.”

“Ve Amerika da bir yanılgı, hem de yanılgıların en büyüğü. Beyazlar toprağa el koymanın kendi hakları olduğuna inanıyor. Bütün kalpleriyle inanıyorlar buna. Kızılderilileri öldürmek. Savaşmak. Kardeşlerini esir etmek. Dünyada birazcık adalet olsaydı bu ulusun var olmaması gerekirdi çünkü temelleri cinayet, hırsızlık ve zulüm üzerine kurulu. Ama işte buradayız.”

Cora, plantasyonda Micheal’ın Bağımsızlık Bildirgesi’ni ezberden okumasını duymuş, köyde öfkeli bir hayalet gibi yankılanan sesini pek çok kez dinlemişti. Söylediklerinin çoğunu anlamıyordu ama eşit yaratılmıştır sözcüklerinin ne anlama geldiğini biliyordu. Bütün insanlar sözcükleri de gerçekten insanların tümü anlamına gelmiyorsa, bildirgeyi yazan beyazlar da o metni anlamıyor demekti.
Sakin tavırlarının altında nasıl mahrem acılar yattığını kimse bilmiyordu.
Dünya kötü bir yerdi ama insanlar öyle olmak zorunda değildi, öyle olmayı reddedebilirlerdi.
Siyahlar ölünce insana dönüşüyordu. Ancak o zaman eşitlerdi beyaz adamla.
İnsan kendi başına gelen talihsizliklerin benzersiz olduğunu sanabilirdi ama gerçek dehşet bu deneyimlerin evrenselliğiyiydi.
İnsanlar doğdukları zaman iyidir ama dünya onları kötüleştirir.
Bazen kullanışlı bir yanılgı, işe yaramaz bir gerçekten daha faydalıdır.
Tüneli inşa ederken içinde yolculuk edip diğer taraftan çıkıyordunuz. Tünelin bir ucunda yeraltına inmeden önce olduğunuz kişi vardı, diğer ucunda yepyeni bir insan gün ışığına çıkıyordu. Yukarıdaki dünya aşağıdaki mucizeyle, ter ve kan akıtarak yarattığınız mucizeyle kıyaslandığında sıradan geliyor olmalıydı. Kalbinizde sakladığınız gizli bir zaferdi demiryolu.
Dünya kötü bir yerdi ama insanlar öyle olmak zorunda değildi, öyle olmayı reddedebilirlerdi.
“Bazı şeyleri türlü süslü lafın arkadına gizlemeye çalışırız.”
Cora, Irlandalıların yerine yine kötü durumdaki başka bir ülkeden kaçan yeni bir köle dalgasının geleceğini ve böylece sürecin baştan başlayacağını tahmin etti. Makine burnundan soluyor, homurdanıyor, çalışmaya devam ediyordu. Tek yaptıkları pistonları hareket ettiren yakıtı değiştirmekti.
Beyazlar bu topraklara yeni bir başlangıç yapmak, kölelikte kaçan özgür siyahlar gibi efendilerinin zulmünden kurtulmak için gelmişti. Ama kendilerine layık gördükleri idealleri başkalarından esirgiyorlardı.
Nasıl bir dünya ki bu, diye düşündü Cora, hapishane insanın yegane sığınağı olabiliyor?
Hiçbiri emeği ile gurur duyamazdı; emekleri onlardan çalınmıştı çünkü, kanlarıyla birlikte akıtılmıştı.
“ ama para bazen böyledir.Soydaki kusurları ortaya çıkarır.”
İnsanlar doğdukları zaman iyidir ama dünya onları kötüleştirir.
Hiçbiri emeğiyle gurur duyamazdı; emekleri onlardan çalınmıştı çünkü kanlarıyla birlikte akıtılmıştı.
Değeri olan her şey tükendiğinde, rüzgarın savurduğu siyah toza dönüştüğünde ne kalırdı geriye?
Peki beyaz adamın dünyasına doğduğun günü bilmek ne işe yarıyordu? Hatırlamaya değer bir şey değildi ki bu. Unutmak daha iyiydi.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sefaletin bir düzeni vardı, sefaletin içinde türlü türlü sefalet vardı ve hepsinin hesabını tutmanız şarttı.
Gerçek, bir dükkan vitrininde sergilenen ve sürekli değişen mallar gibiydi..
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Avrupa kabileleri böyle yapar, dedi. Kontrol edemedikleri şeyi yok ederler.
insan kendi başına gelen talihsizliklerin benzersiz olduğunu sanabilirdi ama gerçek dehşet bu deneyimlerin evrenselliğiydi.
İnsan kendi başına gelen talihsizliklerin benzersiz olduğunu sanabilirdi ama gerçek dehşet bu deneyimlerin evrenselliğiydi.
Böyle muazzam bir şeyi bitirdikten sonra kime dönüşüyordunuz? Tüneli inşa ederken içinde yolculuk edip diğer taraftan çıkıyordunuz. Tünelin bir ucunda yeraltına inmeden önce olduğunuz kişi vardı, diğer tarafında yepyeni bir insan gün ışığına çıkıyordu. Yukarıdaki dünya aşağıdaki mucizeyle, ter ve kan akıtarak yarattığınız mucizeyle kıyaslandığında sıradan geliyor olmalıydı. Kalbinizde sakladığınız gizli bir zaferdi demiryolu.
Başkalarına ait olan, toprak gibi avucunuza alabileceğiniz veya özgürlük gibi elinizle tutamayacağınız bir şeyi zorla alıyorlarsa, anlıyor olamazlardı.
Dünyada gerçekte olanlardan kimse söz etmek istemiyordu. Kimse hakikati duymak istemiyordu.
Ederini bilirsen düzende nereye ait olduğunu da bilirsin.
Siyahlar ölünce insana dönüşüyordu. Ancak o zaman eşitlerdi beyaz adamla.
İnsan kendi başına gelen talihsizliklerin benzersiz olduğunu sanabilirdi ama gerçek dehşet bu deneyimlerin evrenselliğiyiydi.
Amerika’nın alameti, burada insanların eşya sayılmasıydı.
İnsanlar doğdukları zaman iyidir ama dünya onları kötüleştirir.
Dünya kötü bir yerdi ama insanlar öyle olmak zorunda değildi, öyle olmayı reddedebilirlerdi..
Bakışlarını önünden hiç ayırmadı çünkü dönüp arkasına baktığında geride bıraktıklarının yüzlerini görüyordu.
Siyahlar ölünce insana dönüşüyordu. Ancak o zaman eşitlerdi beyaz adamla.
“İmkânsızı başardık biz,” dedi, “ama herkes yaptığımızı başaracak karaktere sahip değil.
“Ama bir kez yaptıysak yeniden yapabiliriz.
Sakin tavırlarının altında nasıl mahrem acılar yattığını kimse bilmiyordu.
Bu memleket öyle uzaktı ki haritalarda bile yoktu.
. Şiirler ve dualar insanların aklına öldürülmelerine neden olan fikirler sokuyor, dünyanın insafsız işleyişini unutmalarına neden oluyordu.
Kurtuluş size bağlıyken Tanrı’nın sizi kurtarmasını beklemek.
“nasıl insanlarla tanışma hazzına ulaşacağız kim bilir?”
“Kim bilir kader bizim için neler tasarlıyor,”
“Tanrı biliyor, ufukta o kadar çok yenilik var ki, biraz huzur insana iyi geliyor.”
“İsa, götür beni yuvama, yuvam olan diyara ”
bıkmıştı ve mutluluk umudunu uzun zaman önce yitirmişti.
O dönemde ikisi, gerekmediği sürece konuşmaz olmuşlardı.
Bütün insanlar eşit yaratılmıştır..
Tek kişilik bir ayaklanma .
Kaderin insafına kaldık burada.”
Acımasız pamuk makinesinin yakıtı Afrikalı bedenlerdi.
Siyahlar ölünce insana dönüşüyordu. Ancak o zaman eşitlerdi beyaz adamla.
Cora sırtını dikleştirdi ve başını havaya kaldırdı. Özgür insanlar gibi yürümeyi öğrenmeleri gerekiyordu.
Yeni isimler kullanmanız daha da iyi oldu.
Olağandışı bir şeydi belki ama olağanüstü değildi.
Elinde tutabildiğin her şey senindir.
İbret alsınlar diye köleleri kardeşlerine çektirilen acıya tanık ettirmek âdettendi.
Cora’nın anneannesi kale yolunda birkaç kez satılmış, deniz kabukları ve cam boncuklar karşılığında köle tacirleri arasında el değiştirmişti.
.
Gerçek, bir vitrinde değişen, siz bakmadığınız zamanlarda ellerinizle manipüle edilen, çekici ve her zaman erişemeyeceğiniz bir vitrindi.

.
Neden sadece iki tür hava olduğunu merak etti.

Sabahları zorluk ve geceleri sıkıntı

.
Senin erkek (insan) olmadığına karar vermediğimiz sürece tüm erkekler (insanlar) eşit yaratılmıştır.

.
Her dakikayı son trene geç kalmış gibi yaşa.

.
Dünya kötü olabilir, ama insanlar reddederlerse olmak zorunda değiller.

.
Şehir seni yaşayan herkesten daha iyi tanır çünkü seni yalnızken görmüştür.

özgür olmaları gerekiyor olsaydı, zenciler zincire vurulmazdı. kızılderililerin topraklarını yitirmemesi gerekiyor olsaydı, o topraklar hâlâ onların olurdu. bu yeni dünyayı ele geçirmek beyaz adamın kaderi olmasaydı, şimdi onun sahibi olamazdı.
Elinde tutabildiğin her şey senindir.
İnsanlar kölelik karşıtlığı davasına gizli sempatilerini ifade ettikleri eski sözleri bahane ederek iş ortaklarını, eski husumetlilerini, komşularını ihbar ediyordu. Öğretmenlerinden isyana tahriğin her türlü alametini öğrenen çocuklar anne babalarını ispiyonluyordu.
Efendi,silahlı bir zenciden daha tehlikeli tek şeyin, dedi onlara, elinde kitap olan bir zenci olduğunu söylerdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir