Aldous Huxley kitaplarından Yeni Cəsur Dünya kitap alıntıları sizlerle…
Yeni Cəsur Dünya Kitap Alıntıları
Ailenizle yaşama’nın ne gibi bir şey olduğunu hayal etmeye çalışın. Uğraştılar; ama belli ki başaramıyorlardı. Ya bir evin ne olduğunu biliyor musunuz? Kafalarını salladılar.
Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
Çünkü herkesin bildiği gibi, tikeller, erdem ve mutluluğu getirir; genellikler ise entelektüel açıdan kaçınılmaz belalardır.
Sade zır deliydi ve devrimin az çok bilinçli amacı, evrensel kaos ve yıkımdır.
Atom enerjisinin açığa çıkarır.asi insanlar tarihinin büyük bir devrimidir, ancak (kendimizi parçalara ayırıp tarihi noktalamazsak) en son ve en nüfuz edici devrimi değildir.
Kolay vazgeçerek hiçbir şey elde edemezsin.
Yanlış görevde yanlış adam olma özgürlüğü.
“Mutsuzluğu,burada yaşadığın sahte,yalancı mutluluğa yeğlerim.”
Dünya şu anda istikrara kavuşmuş durumda. İnsanlar mutlu; istediklerini alıyorlar ve ulaşamayacakları şeyleri de asla istemiyorlar. Refahları yerinde; emniyetteler; hiç hastalanmıyorlar; ölümden korkmuyorlar; ihtiras ve ihtiyarlıktan habersiz ve bundan da çok memnunlar; veba gibi bir illet olan anne ve babaları yok; güçlü duygular hissedecekleri eşleri, çocukları ve sevgilileri yok; şartlandırmaları uyarınca davranmaları gerektiği gibi davranmak zorundalar. Herhangi bir sorun çıkması durumunda da sona var.
Bugün alabileceğin keyfi asla yarına erteleme
Kendim olmayı yeğlerim. Suratsız da olsa kendim olayım. Ne kadar neşeliyse de başka biri olmak istemem.
İnsan mutluluk konusunu düşünmek zorunda olmasa, yaşam ne kadar eğlenceli olurdu.
Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkumsun.
“İnsan ne kadar yetenekli olursa, insanları yoldan çıkarma gücü de o kadar büyük oluyor.”
Yalnız olana acımasız davranıyorlar.
Ama başka şekilde mutlu olmak istemez miydin, Lenina? Başkaları gibi değil kendi istediğin gibi.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Siz görmezden gelseniz de, gerçekler var olmayı sürdürürler.
Çok zaman kaybettim. Çok zaman ve biraz da ümit. Yaşamak bu galiba
Yeni bir dünya istiyorsan, eski alışkanlıklarını bırakmalısın.
Gözlerinde şefkatli bir dargınlık vardı.
Hiç, içinde dışarı çıkmak için şans verilmesini bekleyen bir şey varmış gibi hissettin mi kendini?
Sürekli bir şeyleri kabullenmenin sıkıcılığı
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Denizi huzur içinde izlemek istiyorum.
Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
– Eğer Tanrı’yı biliyorsanız niye onlara anlatmıyorsunuz? diye sordu.Tanrı hakkındaki bu kitapları niye vermiyorsunuz insanlara?
– Onlara Othello’yu neden vermiyorsak, bunları da aynı nedenle vermiyoruz; eskiler de ondan, yüzlerce yıl öncesinin Tanrısını anlatıyor. Şimdinin Tanrısını değil.
– Ama Tanrı değişmez ki.
– İnsanlar değişir ama.
– Onlara Othello’yu neden vermiyorsak, bunları da aynı nedenle vermiyoruz; eskiler de ondan, yüzlerce yıl öncesinin Tanrısını anlatıyor. Şimdinin Tanrısını değil.
– Ama Tanrı değişmez ki.
– İnsanlar değişir ama.
Delilik bulaşıcıdır.
Ama herkes, herkese aittir.
İnsanlar Tanrı’ya inanırlar çünkü öyle şartlandırılmışlardır.
Kendim olmayı yeğlerim, dedi. Suratsız da olsa kendim olayım. Ne kadar neşeliyse de başka biri olmak istemem.
Kolay vazgeçerek hiçbir şey elde edemezsin.
Bir kızı elde etmek adına böylesi bir duruma düşmek oldukça aptalcaydı.
Mutsuzluğu, burada yaşadığın sahte, yalancı mutluluğa yeğlerim.
Toplumun omurgasını düşünürler değil, oymacılar ve pul koleksiyoncuları oluştururlar.
Çünkü zaten işlerini zekice yapacaklarsa genel bir fikirleri olmak zorundaydı, ancak toplumun iyi ve mutlu üyeleri olacaksa ne kadar az bilirlerse o kadar iyi olurdu.
Entelektüel üstünlüğü, ahlaki sorumlulukları da beraberinde getiriyor. İnsan ne kadar yetenekli olursa, insanları yoldan çıkarma gücü de o kadar büyük oluyor.
Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkum oluyorsun. Yalnız olana acımasız davranıyorlar.
Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınlarına dönüşebilirler, her şeyi delip geçerler.
Bir adam durmadan gülümseyebilir, ama yine de yılanın biri olabilir.
Fiziksel bir eksiklik, zihinsel bir aşırılık yaratabilirdi. Sanki süreç, tersine de işleyebiliyordu. Zihinsel aşırılık, kendi amaçları doğrultusunda, kasti bir yalnızlığın gönüllü körlük ve sağlamlığını, yapay zevklerden el çekme iktidarsızlığını doğurabiliyordu.
Bu da, diye veciz bir ifade ile ekledi Müdür, mutluluk ve erdemin sırrıdır; yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek. Tüm şartlandırmaların amacı budur :İnsanlara, kaçınılmaz toplumsal yazgıları sevdirmek.
İnançla, Bir Epsilon olmadığıma memnunum, dedi Lenina. Henry, Bir Epsilon olsaydın da, şartlandırma gereği aynı şekilde Alfa ya da Beta olmadığına memnun olurdun.
İnsan mutluluk konusunu düşünmek zorunda olmasa, yaşam ne kadar eğlenceli olurdu!
Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınlarına dönüşebilirler, her şeyi delip geçerler.
Işık bir hayaletti, donuk ve ölü.
Ama başka bir şekilde mutlu olmak istemez miydin, Lenina? Başkaları gibi değil, kendi istediğin gibi.
Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkum oluyorsun. Yalnız olana acımasız davranıyorlar.
Son günlerde katlanmak zorunda kaldığım şeyleri bir bilsen
İnsanlar senden şüphelenince sen de onlardan şüphe duymaya başlıyorsun.
Sözcüklerin iyi olması yetmiyor; onları iyi bir amaç uğruna kullanmak gerekiyor.
Burada hiçbir şeyin bedeli yeterince ödenmiyor
‘Böyle bir huzur gelecekse her fırtınanın ardından, essin rüzgarlar ta ki ölümü uyandırana dek’
Gülüşünde bilmişlik ve zafer edası vardı.
Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.
Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkum oluyorsun.
Amaçsız çocuklar için sinekler neyse, biz de tanrılar için oyuz; eğlenmek için bizi öldürüyorlar
Ben keyif aramıyorum. Tanrı’yı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum
tek başınayken Tanrı’ya inanmak doğaldır; yalnız başına, gecenin bir yarısında, ölümü düşünerek
İnsanlar Tanrı’ya inanırlar çünkü öyle şartlandırılmışlardır
tanrıların yasalarını, toplumları idare eden kişiler dikte ederler; İlahi Takdir düşüncesi, insanlardan çıkar.
Istırap karşılığında kazanılan şeylerle kıyaslandığında, şu andaki mutluluk çok sefil kalır
İnsan eğer sorgulamaksızın kabullenmeye şartlandırılmamışsa, mutluluk, gerçekten çok daha zor bir uğraş.
Bizi görmek istedikleri gibi değilsek canları sıkılır.’
Mutsuzluğu, burada yaşadığın sahte, yalancı mutluluğa yeğlerim.
Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkûm oluyorsun
Bir tepenin dibinde dikilirken insan kendisini ufacık hissediyor
kendisini oluşturan hücreler değişse de toplumsal gövde yaşamayı sürdürür
Kendim olmayı yeğlerim, dedi. Suratsız da olsa kendim olayım. Ne kadar neşeliyse de başka biri olmak istemem.