İmam Gazali kitaplarından Yeme İçme Adabı kitap alıntıları sizlerle…
Yeme İçme Adabı Kitap Alıntıları
Şüphesiz, bütün ameller niyetlere göre değerlendirilir ve karşılık görür. Herkese niyet ettiği şey verilir. Kim, hicretini Allah ve Resûlü için yapmışsa; onun hicreti Allah ve Resûlü için olmuştur. Kim de hicretini elde edeceği bir dünyalık veya nikâhına alacağı bir kadın için yapmışsa; onun hicreti de niyet ettiği bu şeylere olmuştur.
Hasta ziyareti için bir mil git! Cenazeye katılmak için iki mil git! Davete katılmak için üç mil git! Allah yolunda bir din kardeşini ziyaret etmek için dört mil git!
Aklı artıran 4 şey vardır:
1. Fazla konuşmayı terk etmek
2. Misvak kullanmak
3. Salih kimselerle oturmak
4. Alimlerle oturmak
4 şey insanın gözünün nurunu arttırır:
1. Kıbleye doğru uzanmak
2. Uyku anında gözüne sürme çekmek
3. Yeşile bakmak
4. Temiz elbise giymek
İmam Şafii ( rh ) yemeğin 4 çeşidini söyledi:
1. Tek parmakla yemek. bu buğedilen bir davranıştır.
2. 2 parmakla yemek bu mütekebbirliktir. ( kendini beğenmişliktir.)
3. üç parmakla yemek. Bu sünnettir.
4. 4 veya 5 parmakla yemek. Buda oburluktur.
Ey oğul! Kahvaltı yap, öyle çık. Çünkü akıl kahvaltı ile yerinde kaldığı gibi, saldırganlık da onunla yok olu. Bir de çarşıda göreceklerine karşı istekleri azaltır.
Yemeğine tuzla başlayan bir kimsedenAllah yetmiş çeşit hastalığı uzaklaştırır.
Resulullah ( sav ) şöyle buyurmuştur:
” Her kim din kardeşinin bir isteğine ( iştahına ) tesadüf edip de onu giderirse günahı affolur. Her kim mümin kardeşini sevindirirse, muhakkak o kimse Allah Teala’yı sevindirmiş olur. ”
Allahü Teala:
” Senin Müslüman kardeşi aç iken ( bunu bildiği halde ) onu doyurmadın. Eğer ona yedirmiş olsaydın bana yedirmiş sayılırdın. ”
Resulullah ( sav ) şöyle buyurmuştur:
” Üç şey ( yemek ) vardır ki, insan onlardan hesaba çekilmez. Sahur yemeği, iftar yemeği ve arkadaşlarla yenilen yemek. ”
Resulullah ( sav ) şöyle buyurmuştur:
” Sofradan düşen yemek kırıntılarını yiyen kimse, genişlik yaşar ve çocuğu hakkında afiyete kavuşur. ”
Resulullah ( sav ) şöyle buyurmuştur:
” Suyu emerek yavaş yavaş içiniz. Onu, bolca nefes almadan ( birden ) içmeyiniz. Zira ciğer hastalıkları bu şekildeki içmelerden doğar. ”
” Ayakta su içmeyi yasaklamıştır. ‘
” Eğer şu verilmeye başlanırsa sağdan başlayınız ”
* Sıcak yemeğe üflenmemelidir. Yenebilecek sıcaklığa gelecek kadar beklenmelidir.
* Hurmalar tek sayıda tüketilmelidir.
Kabın ( yemeğin ) tepesinden ve eğmeğin ortasından yenmemelidir. Aksine ekmeğin kenarından kesmek suretiyle yenmelidir.
” Eti ön dişlerinizle parçalayarak yiyiniz. ”
Resulullah ( sav )şöyle buyurmuştur:
” Yatsı namazı ile akşam yemeği aynı anda hazır olduğu zaman evvela yemekten başlayınız. ”
Dipnot: tabii eğer namazın vakti daralmamışsa
Kişinin doymazdan evvel, sofradan elini kaldırması da gerekir. Böyle yapan kimse bir doktor muayenesinden kurtulmuş olur.
Resulullah ( sav ) şöyle buyurmuştur:
” Hiçbir insan karnından daha şerli bir kabı doldurabilmiş değildir. Ademoğluna, belinin düzeltmesine yardımcı olabilecek kadar birkaç lokmacık yeter. Eğer bu kadarcık ile iktifa etmezse karnını üçe taksim etsin. Üçte birni yemeğe, üçte birini içmeğe, Üçte birni nefes amaya ayırmalıdır. ”
Resullah ( sav ) çoğu zaman yemek yemek için diz üstü çökerek ayaklarının sırtları üzerine otururdu. Bazen de sağ ayağını diker, sol ayağının üzerine otururdu. Şöyle buyururdu;
” Ben yaslanarak yemem. Çünkü ben bir kulum. Kulların yeyişi gibi yer ve kullarının oturuşu gibi otururum. ”
Yaslanarak su içmel de mekruktur. Çünkü mideye zararı vardır. Uzanarak ve yaslanarak yemekde mekruktur. Ancak çerez yenen şeyler bu hükmün dışındadır.
Bu iki madde (altın takmak ve ipek giymek), ümmetimin erkeklerine haramdır, kadınlarına ise helâldir.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Ben yaslanarak yemem. Çünkü ben bir kulum. Kulların yeyişi gibi yer ve kulların oturuşu gibi otururum.
(Ibni Mübârek, Kitâbü’z-Zühd, 53)
“Her halde Allah’a hamd olsun. Allahım bu yemeği bizim için,sana karşı isyana sevkedecek bir güç yapma.”
Mevcut rızka ve hazırda olan yiyeceğe razı olmaktır. Çeşitli ve lezzetli yemekler aramamalı, daha fazlasını istememeli ve katık beklememelidir. Ekmeği bulunca yanında katık istememek ekmeğe hürmettendir.
Resûlullah (sallahualeyhivesellem) şöyle buyurmuştur:
“Sofradan düşeni yiyen kimse, bolluk içinde yaşar ve çocuklarına afiyet verilir!”
(Helâle harama dikkat eden mümin) kişinin kendi yediği ve karısına yedirdiği her lokmada onun için sevap yazılır.
Seleften biri demiştir ki: Yemek üç şekilde yenir: Fakirlerle yerken onları nefsimize tercih etmeli, dost ve kardeşlerle yerken rahat ve geniş olmalı, dünya ehli ile yerken edebe dikkat etmelidir.
Dört şey aklı güçlendirir:
1. Boş kelamı terk etmek,
2. Misvak kullanmak,
3. Salihlerle birlikte oturmak,
4. Alimlerin meclisinde bulunmak.
Kim, ilme ve amele destek sağlamak ve takvaya kuvvet bulmak için yemek yerse, onun nefsini başıboş bırakmaması ve onu otlaktaki hayvanlar gibi yemeye salmaması gerekir. Çünkü dini yaşamaya vesile olan her şeyde, dinin nurlarının ortaya çıkması gerekir.
Hazreti. Ali (radiallahuand) demiştir ki: Kim yemeğine tuz ile başlarsa, Allah Teâlâ ondan yetmiş çeşit belayı savar. Her kim günde yedi tane acve hurması yerse, karnındaki bütün kurtçuklardan kurtulur. Her gün yirmi bir tane kırmızı kuru üzüm yiyen kimse, vücudunda hoşuna gitmeyen herhangi bir şey görmekten kurtulur
Yemekten önce abdest almak(elleri yıkamak) fakirliği giderir, yemekten sonra abdest almak ise deliliği giderir.
Hadis-i Şerif
Bu hadislerde geçen abdestten murat, elleri yıkamaktır. (bk. Zebîdî, İthâfü’s-Sâde, 5/577)
Yemek için yemin vermek (Allah aşkına ye diye ısrar etmek) yasaklanmıştır. Sözü üçten fazla tekrarlamak edepten değildir.
Hâtim el-Esam (rahmetullahi aleyh) demiştir ki: Acele etmek şeytandandır; ancak Resûlullah’ın (sallahualeyhivesellem) sünnetinden olan şu beş şey bunun dışındadır:
Misafire yemek ikramında bulunmak, ölüyü kefenleyip defnetmek, zamanı gelen (ve münasibi bulunan) bekâr kızı veya oğlanı evlendirmek, borcunu ödemek, günahlardan tövbe etmek.
Kul şu üç şeyden hesaba çekilmez: Sahurda yediğinden, iftarda yediğinden ve kardeşleriyle birlikte yediğinden!
Birinizin elinden lokması yere düşecek olursa, üzerine bulaşan toz ve toprak gibi zararlı şeyleri gidererek onu yesin, şeytana bırakmasın!
Yemeklerin en kötüsü, fakirlerin ihmal edilip de sadece zenginlerin davet edildiği düğün yemeğidir!
Yemek istediği bir şeyi başkaları kendisine bakıyor diye terk etmemelidir. Çünkü bu, yapmacık bir davranıştır. Aksine, âdeti üzere alıştığı gibi yemeli, tek başına yediğinden bir şey azaltmamalıdır. Fakat tek başına iken nefsini güzel edebe alıştırmalı ki, topluluk içinde yapmacık tavırlar a girmeyi ihtiyacı olmasın.
Mevcut rızka ve hazırda olan yiyeceğe razı olmaktır. Çeşitli ve lezzetli yemekler aramamalı, daha fazlasını istememeli ve katık beklememelidir. Ekmeği bulunca yanında katık istememek ekmeğe hürmettendir.
Yiyeceği yüksek bir sofrada değil, yere koyarak yemek Allah Resûlü’nün sünnetine daha uygundur. Resûlullah’a(s.a.v) bir yiyecek getirildiğinde onu yere (bir yaygı veya bezin üzerine) koyardı. Bu, tevazua daha uygundur.
Araplar şöyle der: Sabah kahvaltısını bırakmak kalça yağlarını eritir.
Hz. Ali (ra) demiştir ki: Kim yemeğine tuz ile başlarsa, Allah Teâlâ ondan yetmiş çeşit belayı savar. Her kim günde yedi tane acve hurması yerse, karnındaki bütün kurtçuklardan kurtulur. Her gün yirmi bir tane kırmızı kuru üzüm yiyen kimse, vücudunda hoşuna gitmeyen herhangi bir şey görmekten kurtulur
Âişe’nin diğer kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir.
Hâtim el-Esam (rahmetullahi aleyh) demiştir ki: Acele etmek şeytandandır; ancak Resûlullah’ın (sas) sünnetinden olan şu beş şey bunun dışındadır:
Misafire yemek ikramında bulunmak, ölüyü kefenleyip defnetmek, zamanı gelen (ve münasibi bulunan) bekâr kızı veya oğlanı evlendirmek, borcunu ödemek, günahlardan tövbe etmek.
Bu iki madde (altın takmak ve ipek giymek), ümmetimin erkeklerine haramdır, kadınlarına ise helâldir.
Resûlullah (sas), orucu bahane ederek kardeşinin yemek davetinden kaçınan kimseye,
Kardeşin seni davet edip bir sürü meşakkate giriyor, sen ise, ‘Ben oruçluyum!’ diyorsun buyurmuştur.
Bir terzi, Abdullah b. Mübârek’e (rahmetullahi aleyh) gelerek,
Ben terziyim, (günümüzde zulümle karışık işler yapan) sultanların elbiselerini dikiyorum. Benim zalimlerin yardımcısı olmamdan korkulur mu? diye sorduğunda, İbn Mübârek şu cevabı vermiştir:
Bu yaptığın ile sen zalimlerin yardımcısı değil, aksine zalimin ta kendisi olursun! Zalime yardımcı olan kimse, sana iğne ve iplik satanlardır.
Yemeklerin en kötüsü, fakirlerin ihmal edilip de sadece zenginlerin davet edildiği düğün yemeğidir!
Misafir ağırlamayan kimsede hayır yoktur.
Süfyân-ı Sevrî (rahmetullahi aleyh) demiştir ki: Biri seni ziyaret ettiğinde ona, Yemek yer misin, sana ikramda bulunayım mı? deme. Hemen sofrayı kur ve evinde olanı ikram et; yerse ne âlâ, yemezse sofrayı kaldır!
Seleften biri demiştir ki: Yemek üç şekilde yenir: Fakirlerle yerken onları nefsimize tercih etmeli, dost ve kardeşlerle yerken rahat ve geniş olmalı, dünya ehli ile yerken edebe dikkat etmelidir.
Rivayet edildiğine göre biri Hz. Ali’yi (radıyallahü anh) evine davet edince, Hz. Ali ona şöyle demiştir: Üç şartla gelirim: 1. Benim için çarşıdan (özel) bir yiyecek almayacaksın. 2. Evde olanı saklamayıp sofraya getireceksin. 3. Benim yüzümden aileni aç bırakmayacaksın.
Fudayl b. İyâz (rahmetullahi aleyh) şöyle derdi: İnsanların birbirleriyle ilişkilerini kesmelerinin sebebi, genelde yapmacık ve zorlama davranışlardır. Biri, kardeşini davet eder ve ona yapmacık davranır. Bu davranışıyla o kardeşinin kendisine bir daha gelmesini engellemiş olur.
Cennette öyle odalar vardır ki, (şeffaflığından dolayı) içinden dışı, dışından içi görünür. Onlar, yumuşak konuşanlara, Allah için yemek yedirenlere ve insanlar uyurken kalkıp gece namazı kılanlara aittir.
Kul şu üç şeyden hesaba çekilmez: Sahurda yediğinden, iftarda yediğinden ve kardeşleriyle birlikte yediğinden!
İmam Cafer-i Sâdık (rahmetullahi aleyh) demiştir ki: Kişinin kardeşine karşı duyduğu sevgisi, evinde güzel bir şekilde yemek yemesiyle ortaya çıkar.
Yemek için yemin vermek (Allah aşkına ye diye ısrar etmek) yasaklanmıştır. Sözü üçten fazla tekrarlamak edepten değildir.
Haramdan beslenen vücut ateşe daha layıktır.
Suyu aralıklı olarak yudum yudum için; bir dikişte (tek nefeste) içmeyin; böyle yapıldığında ciğer rahatsız olur.
Birinizin elinden lokması yere düşecek olursa, üzerine bulaşan toz ve toprak gibi zararlı şeyleri gidererek onu yesin, şeytana bırakmasın! Parmaklarını yalamadan, elini mendile silmesin. Çünkü o, bereketin yemeğinin hangi parçasında olduğunu bilmez.
Allah Teâlâ’ya en sevimli olan yemek, üzerine çokça ellerin uzandığı yemektir.
Doyana kadar (tıka basa) yemeye gelince, bu dört şeyin en şiddetlisi (ve tehlikelisi) budur. Çünkü çok yemek şehveti harekete geçirir ve bedende hastalıkları tetikler.
dinî vazifelerine destek elde etmek maksadıyla yenen yemek de bir çeşit ibadettir. Bu durumda öncesinde elleri yıkamak, namazdan önce alınan abdest gibidir ve yapılması uygun bir davranıştır.
(Helâle harama dikkat eden mümin) kişinin kendi yediği ve karısına yedirdiği her lokmada onun için sevap yazılır.
Kim, ilme ve amele destek sağlamak ve takvaya kuvvet bulmak için yemek yerse, onun nefsini başıboş bırakmaması ve onu otlaktaki hayvanlar gibi yemeye salmaması gerekir. Çünkü dini yaşamaya vesile olan her şeyde, dinin nurlarının ortaya çıkması gerekir.
“Cennette birtakım köşkler vardır. Dışları içlerinden ve içleri de dışlarından görünmektedir. Bu köşkler yumuşak konuşan, Allah için yediren ve insanlar uykuda olduğu hâlde geceleyin kalkıp namaz kılanlar içindir.
(Tirmizi, 1984)
“Sizin en hayırlınız, yemek yedireninizdir.
(Ahmed b. Hanbel, 6, 16.)
“Ekmeğe hürmet ediniz. Zira Allah Teala, ekmeği göğün bereketlerinden indirmiştir.
(İbni Ebî Hatim, Tefsir, 8766)
“Yemeğin en hayırlısı, üzerine uzanan elin çok olduğu yemektir.
(Ebû Ya’la, Müsned, 2045)
Allah Teâlâ’ya ulaşmaya ilim ve amelden başka bir yol yoktur.
Çünkü nefis yemek şükrün en hâlisini celbeder.
Kahvaltı yap uzan,akşam yemeği ye yürü
Yemekten sonra tatlı ve yemek çeşitlerinin çokluğundan sofrada temkinli oturmak iki çeşit yemekten daha hayırlıdır
Etle ile tatlı,temiz ve güzel rızıklardandır
Kişi doymazdan evvel sofradan elini kaldırması da gerekir.Böyle yapan bir kimse doktor muayenesinden kurtulmuş olur
İlim ve amelde devamlılığı sağlamak ise,ancak bedenin sıhhat ve selametine bağlıdır