İçeriğe geç

Yedi Güzel Kadın Kitap Alıntıları – Abdulaziz Yılmaz

Abdulaziz Yılmaz kitaplarından Yedi Güzel Kadın kitap alıntıları sizlerle…

Yedi Güzel Kadın Kitap Alıntıları

Hür olduğumuzu zannederken bağlı kalmaktayız birçok şeye.
Bugün gelecek nesli yetiştirecek süte su katmayan, İslam’ı olduğu gibi yaşayan ve yavrularının kulaklarına fısıldayan annelere ihtiyacımız var, hem de çok acil.
Mesele, beni takdir etsinler diye kürsülere çıkıp alkış toplama meselesi değildir. Mesele, meydanlarda “Kahrol Siyonizm” sloganı ile coşup vakit namazını terk etme meselesi değildir. Mesele Allah için, Allah ile beraber, Allah’tan bekleyerek yola çıkma meselesidir!
Allah’tan başkasına kulluk edeni Allah herşeye kul eder.

(Rasim Özdenören)

Kimi diken yetiştirir, gül dalında Kimisi de güle vefasından katlanır; dikenin cefasına.. İçindekiler kısmı yoktur imtihanların. Ama kaynakçası bellidir: Zü’l Celâl-i Ve’l İkrâm.
fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpışıdır..
Aşk nedir ?
Fırtınalara yön veren, kelebeklerin kanat çırpışıdır.
Hesabı zor bir asırda yaşıyoruz.
İmkânlar bollaştı, iman kıtlık çekiyor.
Ve toprak gibi güçlü bir ana
Yedi erkek doğuran
Yedisini birlikte
Bedr’e yollayan
Ey Afra kadın!
Kalacak adın
Bu dünyada
Kadınlar er kişiler doğurdukça.
Farzet körsün,
Olabilir,
Elele tut,
Taş al ve at,
Kafiri bulur..
Allah’tan başkasına kulluk edeni Allah herşeye kul eder.
İslam davası, bugünlere, güzel kadınların yaptıkları büyük fedakarlıklar ile yetiştirdikleri güzel adamlarla ulaştı.
Aile bizim son kalemizdir.
Adamlık; cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesi imiş.
İçindekiler kısmı yoktur imtihanların.
Ama kaynakçası bellidir: Zü’l-Celâl-i Ve’l-İkrâm.
Başkaları zorlukla imtihan olurken biz rehâvetle sınanıyoruz.
Bi anlasalar, fedakarlık nedir?
Rahat ancak cennettedir.
Toplumun düzeltilmesinin temeli, ailenin düzeltilmesidir.
Ailenin düzeltilmesi ise; genç kızın, kadının düzeltilmesiyle başlar. Çünkü kadın, dünyanın öğreticisidir. Çünkü kadın, sağ eliyle beşiği sallarken sol eliyle de dünyayı sallamaktadır.
Onlar kadının özgürlüğünü değil,
Kadına ulaşmanın özgürlüğünü istiyorlar.
Kaybediyoruz..
Gerçekten de kazandıklarımız kaybettiklerimize değmiyor.
Garip geldik gideriz, rafa koy evi barkı.
Tek, dudaktan dudağa geçsin ölümsüz şarkı.
“Dünyaya ait işler,kırılmaya mahkûm şişeler hükmündedir; bâki olan ahiret işleri ise gayet sağlam elmaslar kıymetindedir.” Diyor Bediüzzman. İşte Nene Hatun, o elması şimdiki gibi yüzükten vs. Aramayanlardandı. Kadınlığından önce kulluğu geliyordu. Aldatamamıştı onu dünya. Biz ise şimdi, çokça aldanışlar içindeyiz. Aldanmamak için evvela uyanık olmak lazım tehlikeyi görmek, saldırı cephesini anlamak lazım “Mücahide bir Kadın olarak mücahid çocuklar yetiştirme hedefi olan kadına, kim evinde hapistir diyebilir ki?”
En büyük noksan: farkındalığı fark etmemektir. Farkında olmaktan noksan, şükretmekten yoksun olmaktır.
Üç parmağından hariç bütün bedeninin felç olmasına rağmen ümidini kaybetmeyen azimli bir hanımdır Gülseren Gümüş.
Onu engelli gören kişiler, bu işin üstesinden nasıl geliyorsun diye sorduklarında o: Ben hep şunu düşünüyorum: Hareket ettirebildiğim şu üç parmağımın hesabını Allah’a nasıl vereceğim? Bu üç parmakla Allah için daha fazla ne yapabilirim? Yarın hesaba çekildiğimde Rabbim, şu üç parmağınla şunu da yapabilirdin derse, ben o zaman ne yaparım? Hesabını nasıl veririm?
Değerli kızım .
Ben, dünyanın sizin olmasını istemiyorum. Ahiretin sizin olmasını istiyorum. Ve bunun için gece gündüz Allah’a yalvarıyorum.

Ümmü Nidal

Eğer korkmak isteseydik, hiçbir Cihad faaliyetinde bulunmazdık. İnsanların birçoğu gibi biz de normal bir hayata razı olurduk. Ama Filistin şerli kişiler tarafından işgal altında tutulurken ben rahat yaşamayı kabul edemem.

Ümmü Nidal

İçimde dağlar kadar hüzün olmasına rağmen, kendimi Allah’a dua ederek meşgul ettim.
Bir gün ister istemez,
Karşısında olacaksın kaçtıklarının.
Dua et,
O gün henüz mahşer olmasın

Zarif bir adam

En tatlı dil Kur’an dilidir. Onu okumak, ondan konuşmak ve yaşamak; yılanı deliğinden çıkarmak ile kalmaz, onun zehrini alır.
Kur’an edebiyatı yapmak, onu yalnızca konuşmak, balın tadına kavanozun dışından varmaya çalışmak gibi boş ve faydasız bir uğraştır. Onu en çok konuşan, onunla en az ilgili olandır. Kur’an’ı konuşmak değil, yaşamak şifadır.

Nureddin Yıldız

Dünya öz, ahiret ise üvey evladı nefsimizin
Onlar kadın özgürlüğü değil, kadına ulaşmanın özgürlüğünü istiyor diyor Dr. Ömer Abdulkafi. İlgi odağı olmakla bir değer peşinde olan kadın, İslam’ın kadına verdigi değeri tam anlayamamış demektir.
Evlerimiz bizi koruyan adeta bir kaledir evet, fakat birer kıblegah ev olmalıdır. Allah’a iman etmiş bir ev, içinde dedikodu yapılmayan, haklar çiğnenmeyen, adaletle hükmedilen, Allah’ın rızası peşinde koşulan evlerdir.
Asr-ı saadette Allah’ın emirlerine uymada hiçbir şüphe duymadan O’na itaat eden kadınlar ne kaybetti?
Peki biz uymayarak ne kazandık?
Böyle bir sorgulama bize çok seyi geri verebilir.
Mücahide bir kadın olarak mücahid çocuklar yetiştirme hedefi olan bir kadına, kim evinde hapistir diyebilir ki?
Kendi nefsini, rahatını düşünmeden koşanlar için yolda bir engel yoktur. Mesele, yoldan nefsi kaldırmaktır çünkü. Mesele, adam olma davasıdır.
Hesabı zor bir asırda yaşıyoruz, imkanlar bollaştı, iman kıtlık çekiyor.
Dizi arasına sıkıştırılan namazlardan sonra, internet ağlarında dolaşırken unutulan namazlar türedi. Eskiden mezar taşlarının okunması bile hafızaya bir yük sayılırken şimdi gerekli gereksiz her bilgi, haram-helal her türlü görüntü önümüze kolayca serildi. Hafızamız, beynimiz, hatta kalbimiz pek çok yanlışa kaydı, kaydırıldı.
Bir tarafta çocuklarını: Benim kızım Nesibe (ra) olacak, benim kızım Esma binti Ebubekir (ra) olacak. diye seven, yetiştiren anne ve baba, diğer tarafta başını dahi okşamadıkları, Sevgi vermedikleri çocuklarına kurulmuş robot gibi yalnızca bir diploma peşinde koşturan adı anne ve baba olan iki bacaklı, iki kollular
Hakkın tesisi için çalışmamak ile batılın hakimiyeti için çalışmak arasında netice itibarı ile bir fark yoktur.

Necmettin Erbakan

Adamlık; cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesi imiş.

Nureddin Yıldız

Derler ki bir gün ihvandan bir Müslüman Hasan el Benna’ya:Üstad gece gündüz çalışıyoruz, İslam ne zaman dünyaya hakim olacak?der. Hasan el Benna o kişiye: Ne zaman çocuklarını şuurlu bir şekilde yetiştiren anneleri yetiştirirsek, işte o zaman İslam dünyaya hakim olacak der. Çünkü kadın her şeyden önce bir annedir ve anne güzel bir adamın hamurunu yoğuran, karakterine etki eden ilk kişidir.
Farzet körsün, olabilir,
Elele tut,
Taş al ve at,
Kafiri bulur.

Hani ceylanların,
Hani cihat marşın?

Bir yumruk harbinden nasıl kaçtın?
En arka safta bile kalmadın,
Cengi attın, dünyaya daldın,
Tezeğe konan sinekler gibi

Cahit Zarifoğlu

Okumadığın gün karanlıktasın.
Dünyaya ait işler,kırılmaya mahkûm şişeler hükmündedir;bâki olan ahiret işleri ise gayet sağlam elmaslar kıymetindedir.
“Adamlık cinsiyet değil, şahsiyet meselesidir.”
Derler ki bir gün ihvandan bir Müslüman Hasan El Banna’ya:Üstad gece gündüz çalışıyoruz,İslam ne zaman dünyaya hakim olacak? der.Hasan El Banna o kişiye: Ne zaman çocuklarını şuurlu bir şekilde yetiştiren anneleri yetiştirirsek,işte o zaman İslam dünyaya hakim olacak. der.
Umulur ki duvarında Allah’ın sözlerinin asılı olduğu evler aynı zamanda Kur’an tefsiri gibi hayat süren insanların yaşadığı evlerdir. Umulur ki hafızlığa Bismillah! diyen nesiller, hafızalarının tuttuğu Kur’an orucunu, gözlerine, giyimlerine, sözlerine de tutturan beklenen ve özlenen nesil olarak yetişirler.

Sadakallahulazim.

Şüphesiz Allah (cc) doğruyu söyledi.

Kur’an büyüktür deyip durmak ne kur’an’a ne de kişiye bir şey katar. En tatlı dil kur’an dilidir. Onu okumak, ondan konuşmak ve onu yaşamak; yılanı deliğinden çıkarmak ile kalmaz, onun zehrini alır.
Kur’ân-ı Kerîm’i öpüp başına koyanlar, okuyup hayatının ne kadar merkezine koyuyorlar? Günümüzde kur’an kurslarına gönderilen çocuklar, kurs bittikten sonra ellerine kaç kez Kelamullah’ı alıyorlar?
Başınıza gelen her musibet işlediğiniz günahlar (ihmal ve kusurlarınız) sebebiyledir.
Mü’min erkeklere bakışlarını kısmalarını söyle.
Nureddin Yıldız Hoca’nın da dediği gibi: Kur’an edebiyatı yapmak, onu yalnızca konuşmak, balın tadına kavanozunun dışından varmaya çalışmak gibi boş ve faydasız bir uğraştır. Onu en çok konuşan, onunla en çok ilgili olandır. Kur’anı konuşmak değil, yaşamak şifadır.
Rabb’im kavrayan ve kavratanlardan olmayı nasip eylesin.
Anne olmak Hz. Nesibe gibi evini medrese, evladını talebe, müfredatını Kur’an olarak belirlemekle olur.
Anladık ki muallim olmak Mus’ab gibi inandığını yaşamak yaşadığını anlatmak ile olur
Biz dünyayı bırakan olalım her defasında inşaAllah.
Bu din ılımlılığı barındırmayacak kadar açık ve nettir.
Öyle ya! Madem öleceğiz.. Madem ki Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz, o halde nüfus cüzdanına sıkıştırılmış bir imanın mensubu olmaktan ar edip meşgulü olmakla amel edeceğiz.
Ve gerekirse bu yolda canımızı feda edeceğiz.
Gidin! Siz ölün. O’na (sas) bir şey olmasın.
Farkında olmadan gün geçtikçe azalıyor sevgimiz
Bu yüzden yavan geliyor ibadetlerimiz. Neden sahabiler gibi tat almıyoruz dersiniz?
Seviyoruz. Dil ile ikrar kalp ile tasdik ederek.
Allah’ım kalbimde Resûlullah’ın sevgisine dair ne varsa o sevgiyi daha da ziyadeleştir.
Bu kadar kötü olabilir mi insan?
Kendimi ve yaşantımı düşündüm. Sonra günümüz Müslümanlarının ahvalini Ne kadar da ucunda yaşıyormuşuz meğer İslâm’ın.. Merkezimize o kadar şey koymuşuz ki yapılması ve yaşanması gereken.
Ağlayınca geçmiyor.
Velhasıl; özledim, özlenmeyecek ne varsa.
Gözlerimi dolduran bir hüzün ile
NECIP FAZIL KISAKÜREK’in dediği gibi:

‘Garip geldik gideriz, rafa koy evi barkı,
Tek, dudaktan dudağa geçsin ölümsüz şarkı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir