İçeriğe geç

Yaz Yağmuru Kitap Alıntıları – Marguerite Duras

Marguerite Duras kitaplarından Yaz Yağmuru kitap alıntıları sizlerle…

Yaz Yağmuru Kitap Alıntıları

Ve işte her şeyin boş olduğunu anladım. Hiç bir şeyin hiç bir anlamı yok.
Onu daha iyi görmek için gözlerini kapatır.
Bütün umutlarım acı verdi bana.
Bütün umutlarım acı verdi bana.
Bazı şeyler vardır ki insan nasıl anlatacağını bilemez.
Jeanne: Tanrının olmadığını söyledin, bir keresinde de Tanrı var, dedin. Olmaması mümkünse, o zaman olması da mümkündür.
Ernesto: Hayır.
Jeanne: Yoksa eğer nasıl var olabilir?
Ernesto: Dünyanın her yerinde olduğu gibi, senin için de benim için de olduğu gibi. Daha çok ya da daha az sorunu değildir bu; veya vardır ya da yoktur sorunu değildir, ne olduğu bilinmeyen bir sorun.
Çok üzülüyorum anne. Onlara bir şeyler verebilecek duruma geldiğimizde çok yaşlı oluyor ana baba hiçbir şey umurlarında olmuyor Hep gecikmiş ilişkiler Hep söylemek isterdim anne, aramızdaki farkı kapatmak için mahsus çok çabuk büyüdüm, hiçbir işe yaramadı
Bilmiyorum. Bazı şeyler vardır ki insan nasıl anlatacağını bilemez.
—Ne güzel bir ilkbahar her şeye rağmen değil mi
—Hep öyle sanılır ama hep aynıdır, Mösyö.
Gerçek olmayan bir şeye inandıramazsınız onu, mümkün değildir Müdür bey
Bütün yaşamlar birbirinin aynı, çocuklar hariç.
Fırtınalı gökyüzüne, der Ernesto özlem duydu.
Yaz yağmuruna
Çocukluğa.
Hiçbir yararı olmayan Tanrı arayışı.
Açlık. Sefalet ve açlık.
Savaşlar. Savaşlara lanet ettim.
Yaşamın törenine.
Bütün yanlışlara.
Yalan ve kötülüğe, şüpheye lanet ettim
Şürlere ve şarkılara
Sessizliğe lanet ettim.
Ve de şehvete. Ve de cinayete.
Dayanılmaz acıdan kurtaracak olan kapı
Dışarısı.
Ama yok.
Seni uzun zamandır seviyorum, der Ernesto. Seni hiç unutmayacağım.
Jeanne: Sen gidince Ernesto, ben de seninle gelmezsem eğer, ölmeni tercih ederim.
Ernesto: Sen ve ben ayrı olunca, ölmüş gibi olacağız.
Aynı şey.
Sesler boş bahçeye ulaşıyor, tepelere iyice gömülüyor, kalpleri delip geçiyor.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Sonra sessizlik çökmüştü ortalığa.
Yeni, hiçbir yankısı olmayan bir sessizlik gelmişti.
Jeanne: Bilmiyorum. Bazı şeyler vardır ki insan nasıl anlatacağını bilemez.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Öğretmen: Ne güzel bir ilkbahar her şeye rağmen değil mi

Anne: Hep öyle sanılır ama hep aynıdır, Mösyö.

Ernesto: Yaşam kimin için gereklidir? Okul kimin için? Ne işe yarar? O zaman hiçbir şeye gerek yok.
Çocuklar annenin anlattıklarını hiç unutmuyorlardı.
Ernesto: Babam bana bir şey yapmaz, babam mert adamdır, çok mert adamdır
Anne: Belki de bana söylemek istediğini söyleyemiyorsun
Ernesto: Evet,öyle,sana söyleyemiyorum
Anne: Söyleyecek bir şeyin olabilir . . .
Ernesto: Olabilir, evet.
Bütün yaşamlar birbirinin aynı, çocuklar hariç, diyordu anne. Çocuklar hakkında bir şey bilinmiyordu.
Doğru, diyordu baba, çocuklar hakkında hiçbir şey bilinmiyor.
Kitap daha başında çok sıkıcı gelse de, okuma aylarını alsa da mutlaka bitirirlerdi
Açlık. Sefalet ve açlık.

Savaşlar. Savaşlara lanet ettim.

Yaşamın törenine.

Bütün yanlışlara.

Yalan ve kötülüğe, şüpheye lanet ettim.

keder daha tatlı, daha hoş ve yalnızlık da sanki daha doğal
akşam olunca bulamıyorum, ıssız bir çöle dönüyorum.
İstersem böyle kazanabilirim hayatımı. Herhangi bir başarısızlıktan korkmak gereksiz.
Baba ve anne uyuyan öğretmene bakarken gülümserler uyuyan bir çocuktur sanki karşılarındaki.
Çok zekiydi ama hiç kullanmak zorunda kalmamıştı zekâsını, hiçbir şey, ne iyilik için ne de kötülük için..
babam mert adamdır, çok mert adamdır
Okul, modası geçmiş bir şey biraz
Emilio Ben sadece ağlamak için ağlamam, Emilio. Benim de içim dolu çok rahatsızım akıl çok uzaktı bize ve işte yarattık onu nihayet.
Önce biraz bir şey anlıyorsun bir şeyler ve sonra hepsini anlıyorsun. Önce yavaş gidiyor ve sonra günün birinde her şeyi anlıyorsun. Birdenbire yıldıran gibi.
Hep gecikmiş ilişkiler
Hayat beni fazla ilgilendirmiyor Hiçbir zaman gerçek anlamda ilgilenmedim hayatla
Bazı şeyler vardır ki insan nasıl anlatacağını bilemez.
Her anlamda her şeyi denedim.
Çocukların bütün korkularının kaynağı Tanrıydı ve düşünce, bu korkular yüzünden avunamıyordu çünkü düşünce de korkunun bir parçasıydı.
-Ve işte: her şeyin boş olduğunu anladım. Hiçbir şeyin hiçbir anlamı yok.
Sen her zaman hayattan çok şey bekledin !
Onu daha iyi görmek için gözlerini kapatır.
Herhangi bir başarısızlıktan korkmak gereksiz.
Ernesto: Çok üzülüyorum anne. Onlara bir şeyler verebilecek duruma geldiğimizde çok yaşlı oluyor ana baba hiçbir şey umurlarında olmuyor Hep gecikmiş ilişkiler Hep söylemek isterdim anne, aramızdaki farkı kapatmak için mahsus çok çabuk büyüdüm, hiçbir işe yaramadı
Bazı şeyler vardır ki insan nasıl anlatacağını bilemez.
-Ve işte: her şeyin boş olduğunu anladım. Hiçbir şeyin hiçbir anlamı yok. Rüzgârın peşinden koşuyoruz.
.. zaten günü geldiğinde herkesin birbirinden ebediyen ayrılacağını söylemişti.
..
Ve daha sonra kalanlar da uçup gidecekti. Hayat böyleydi.
..
Hayat buydu işte, hayat böyleydi ve hayat bundan başka bir şey değildi
Veba salgınları. Veba salgınlarına lanet ettim.
Hiçbir yararı olmayan Tanrı arayışı.
Açlık. Sefalet ve açlık.
Savaşlar. Savaşlara lanet ettim.
Yaşamın törenine.
Bütün yanlışlara.
Yalan ve kötülüğe, şüpheye lanet ettim
Şiirlere ve şarkılara
Sessizliğe lanet ettim.
Ve de şehvete. Ve de cinayete.
Herhangi bir başarısızlıktan korkmak gereksiz.
Ernesto: Çok üzülüyorum anne. Onlara bir şeyler verebilecek duruma geldiğimizde çok yaşlı oluyor ana baba hiçbir şey umurlarında olmuyor Hep gecikmiş ilişkiler Hep söylemek isterdim anne, aramızdaki farkı kapatmak için mahsus çok çabuk büyüdüm, hiçbir işe yaramadı
Ve işte: Her şeyin boş olduğunu anladım. Hiçbir şeyin hiçbir anlamı yok. Rüzgârın peşinden koşuyoruz.
Bir daha okula gitmeyeceğim çünkü okulda bana bilmediğim şeyleri öğretiyorlar.
Böylece okumanın kendi bedeninde kendiliğinden yaratılmış bir hikâyenin bir tür sürekli akışı olduğunu anlamıştı. Kitaptan bu yöntemle bir şeyler çıkardığını sanmıştı
Sen her zaman hayattan çok şey beklerdin
.

Seni üzecek olan söyleyeceklerim değil.
Anlayamadığın için üzülürsün

.

.

Yok daha neler , çok şey istemiyor musunuz ?!

.

.

Bütün yaşamlar birbirinin aynı ,
ÇOCUKLAR HARİÇ ..!

.

.

Bu insanlar işsizdi .

.

Hiç kimsenin hayatı anlatılmıyor
Çocuklar hakkında hiçbir şey bilinmiyor
Çocukluğun sonu olan yaz yağmuru..
Boşluk, anlamsızlık, hiçlik.
Ve işte: her şeyin boş olduğunu anladım. Hiçbir şeyin hiçbir anlamı yok.
Anne günün birinde bu geçmişin büyük acılara ve sıkıntılara neden olacağını hiç bilememişti.
Büyük erkek kardeşlerden biri bilginin nasıl, hangi resimle düşünüldüğünü sormuştu.

Ernesto’nun cevabı: Resmi yapılamaz onun. Çünkü hiç dinmeyen bir rüzgâr gibidir. Yakalanamayan bir rüzgâr gibi, hiç durmayan bir rüzgâr, sözcüklerden, tozdan oluşan gösterilemez, yazılamaz, çizilemez.

Ernesto ve Jeanne annenin bu tür arzular beslediğini, terketme arzusu içinde olduğunu biliyorlardı. Dünyaya getirdiği çocukları terketmek. Sevdiği insanları terketmek. Yaşadığı yerlerden gitmek. Bırakmak. Çekip gitmek. Kaybolmak.
Ernesto’dan vazgeçmeleri gerekeceğini, zaten günü geldiğinde herkesin birbirinden ebediyen ayrılacağını söylemişti. Bu kesin ayrılıklar önce kendi aralarında olacaktı. Ve daha sonra kalanlar da uçup gidecekti. Hayat böyleydi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir