İçeriğe geç

Yaz Geçer Kitap Alıntıları – Murathan Mungan

Murathan Mungan kitaplarından Yaz Geçer kitap alıntıları sizlerle…

Yaz Geçer Kitap Alıntıları

Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız.
Bir ayrılığın ilk günleridir daha
Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup kulak verdiğiniz saat tik takları.
Bakamazsınız aynalara, çağrışımlarla ödeşemezsiniz dışarıda hayat düşmandır size.
Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak
İyi bak kendine gözlerindeki usul şefkati teslim etme kimseye, hiçbir şeye
upuzun bir kış başlıyor sevgilim ayrılığımızın kışı başlıyor
Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.
Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.
iyi bak kendine gözlerindeki usul şefkati
teslim etme kimseye, hiçbir şeye
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi.
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır…
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca.
Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş ayrıntılarında
zaman zaman geri tepip duruyordu
konuşamadıklarımız bir bulut kalınlığında

duruyordu aramızda

oysa konuşsak, ya da dokunsak birbirimize

çekip gidecekti içimizdeki o korkunç noksanlık

aşkın bir yolu vardır

her yaşta başka türlü geçilen

aşkın bir yolu vardır

her yaşta biraz gecikilen

Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak
kış başlıyor sevgilim

hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor

bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan

sen yoksun
ben de yokum
kutuplar kadar yalnızız ikimiz de
Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak…
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını
Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana
yaz bitti
bitmeyen şeyler kaldı geride
benden öteye bakıyordu benden çoktan geçmiş bakışları
bir tek yağmurun sesiyle tanıdık bir şeyler geçiyordu
yüzünden bir ölünün anısı kadar belirsiz bir aydınlık
nasıl birikmiş içinde bunca süzülmüş acı, nasıl ulaşmış
içindeki tedirgin erince kopkoyu bir kötülüğe dönüşmüş
onca hayal kırıklığı kayıp kıtalar gibi baktık birbirimize.
Neden dönüşler loş zamanlara saklanır
Neden kimse yola çıktığı gibi dönmez geriye
birbirimizi yaralarından tanıdık
konuşamadıklarımız bir bulut kalınlığında
duruyordu aramızda
kimsenin kendinden başkası olamadığı
o derin yalnızlık
aşkın bir yolu vardır
her yaşta başka türlü geçilen
aşkın bir yolu vardır
her yaşta biraz gecikilen
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
yaz bitti yaz bitti hiç bir şey hiç bir şey hiç bir şey yalnızca üşüyorum şimdi..
bir zamanlar okumuş olduğunuz kitapları özlersiniz
sıcak odaları, beyaz, temiz yastıkları ahşap pancurları
yaz bitti
bitmeyen şeyler kaldı geride
gözlerimizdeki hüzne dinginlik adını verir
seni iyi gördüm, diyenler
biz de iyi hissederiz kendimizi
elimizden başka ne gelir ki
zaman usulca sıyrılır aramızdan
ta içimizde duyarız gelecek günlerin geçmişini
başka ne gelir elimizden
büyük bir uzaklığa gülümseyerek
geçiştiririz
ıskaladığımız şeyleri
yazın bittiği her yerde söylenir söylenmeyen şeyler kalır geriye
hem ölüme çok yakınız
hem dünyanın yanı başında
ateş, hava, su, toprak ve aşk
Bir tek balık alınmadı
Nuh’un Gemisine
Sudaydı o içindeki suda
Tehlikenin içindeki suda
acıyla baş etmeyi öğrendim.
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti
bizimki.
Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin.
Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi
aramıza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı
açabilirim sana.

Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz
olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız..

Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından,ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.Hepsini bilirsiniz zaten,bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.Dahası onlar da bilirler.Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler,
Öyle düşünürler.
Ta içimizde duyarız gelecek günlerin geçmişini
başka ne gelir elimizden
büyük bir uzaklığa gülümseyerek
geçiştiririz
ıskaladığımız şeyleri.
Bir ben söylerdim kuytu akşamlarda
dalgın çalgıların unuttuğu şarkıları.
Bir daha hiç dağılmadı karanlığım.
Neyimiz vardı öfkeli bir gençlikten,
mağrur inceliklerimizden
ve geceler boyu kısık yıldızlar altında anlatılan
ihanetlerin kara bilgisinden başka.
Küçük balık küçük
balık denizin
nerede?
Denizim yok
Denizim yok
Ararım
her yerde
Kimsenin kendinden başkası olamadığı
o derin yalnızlık.
Bir aşk birçok aşktan yapılıyor ve ayrılınmıyor hiçbir seferinde.
.
Yaz bitti
Bitmayen şeyler kaldı geriye

.

.
Bir düşte karşılaştık bir düşte kaybolduk
Hadi birimiz uyandırsın ötekini..
.
.
Meyve bile dalına güvenir
Meyve kadar hükmüm yoğ imiş
.
.
Sen yoksun
Ben de yokum
Kutuplar kadar yalnızız ikimizde..

.

.

Sen gittin doksan dokuz adın kaldı kalbimde..

.

.
Senin göğsünde bıraktığım
En derin uykumdu
Orada kaldım..
.
.
Avucunda tenimin taç yaprakları
Kalbimde kalabalık yeminler
.
.

Bir adaya düşecek olsan hangi
Şiiri alırdın yanına hangi..

.

Konuşmadıklarımız bir bulut kalınlığında duruyordu aramızda
Oysa konuşsak ya da dokunsak birbirimize
Çekip gidecekti içinizdeki o korkunç noksanlık..
.
Birbirimizi yaralarından tanıdık
Dışı korsan içi iç denizlerde yaşayan çocuklardık..
.
.

Kimsenin kendinden başkası olmadığı o derin yalnızlık..

.

.

Yan yana uyur ölüm ve aşk..

.

.
Dokunmadan da yanındaki gövdeyi duymanın şiddetine dönüşmüştü aramızdaki çekim..
.
.
Bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda,
Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında..
.
.

Acıyla baş etmeyi öğrendim,
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?

.

.

Yangınlarla bayındır, kentler gibiyim..

.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir