Marcus Tullius Cicero kitaplarından Yaşlılık kitap alıntıları sizlerle…
Yaşlılık Kitap Alıntıları
Birçoklarının ve çoğunlukla okumuşların yaptığı gibi yaşamdan şikayet etmek bana yakışmaz, yaşamış olmaktan pişman değilim, zira boşuna doğduğumu düşünemeyeceğim şekilde yaşadım.
İnsanın kendisine yaşaması için tanınan süreye memnun olması gerekir.
Şehvet dolu kimseler için bu tür şeyleri yitirmek belki iğrenç ve acı veren bir durumdur, buna karşın doymuş ve yapacağını yapmış kimseler için bunları yitirmek, sürekli tadıp durmaktan daha hoştur. Hazzın yokluğunu aramayan, ondan yoksun da değildir.
Yaptığımız her şey haz vermelidir.
Archytas doğa tarafından insanlara hazdan daha yıkıcı bir bela verilmediğini söylüyordu.
Talimlerin aşırı olması bedenleri yıpratır, zihinler ise çalıştırıldıkça tazelenir.
Kuvvetimizi azaltacak değil de, tazeleyecek bir yeme ve içme alışkanlığımız olmalı.
“Yaşlılıkta en acı şeyin şu olduğunu düşünüyorum:
İnsanın o yaşta başkasına rahatsızlık verdiğini düşünmesi.
İnsanın o yaşta başkasına rahatsızlık verdiğini düşünmesi.
İnsan uzun yaşayınca, istemediği ne çok şey görüyor.
Yaşlılıkta hafıza zayıflarmış. İnanıyorum ki, çalıştırmazsan ve aksak bir doğan varsa, zayıflar.
Platon tanrısal bir esinle hazı kötülüklerin yemi olarak adlandırıyor, zira insanlar balıklar gibi onunla yakalanır
Haz düşünceye engel, muhakemeye düşmandır, tabir yerindeyse aklın gözünü kör eder
Yaşlıda gence özgü bir nitelik olması gibi , gençte de yaşlıya özgü bir özellik olabileceğini düşünüyorum; bu düşünceyi benimseyen biri bedenen yaşlı olsa da ruhen olmayacaktır
İhtiyatsızlık yeniyetmelere, sağduyu ise yaşını başını almış kimselere özgüdür
İyi ve mutlu yaşama kabiliyeti bulunmayan insanlara her çağ ağır gelir
… haz düşünceye engel, muhakemeye düşmandır, tabir yerindeyse aklın gözünü kör eder, erdemle takas edilebilir bir şey değildir.
Yaşlıların zihinsel yetenekleri kalır, yeter ki azimleri ve çalışmaları da sürsün, sadece seçkin ve şanslı kimselerde değil, şahsi ve sessiz bir yaşamda da bu böyledir.
Büyük işler kuvvet, hız ya da çeviklikle değil, düşünce, otorite ve karar verme yeteneğiyle yapılır; bunlar yaşlılıkta azalmak şöyle dursun, daha da artar genellikle.
… arsızlık ve geçimsizlik yaşamın her çağında bunalıma neden olur.
İyi ve mutlu yaşama kabiliyeti bulunmayan insanlara harca ağır gelir.
Bana göre altına sahip olmak değil, altına sahip olanlara hükmetmek şerefli bir iştir.
[ ] kuşkusuz hiçbir şey zihnin hazzından daha yüce değildir.
Yokluğunu aramadığın şey acı da vermez.
Haz arzusunun insanı göze almaya zorlamadığı hiçbir suç, hiçbir kötü eylem yoktur. Fuhuş, zina ve her tür rezillik sadece hazla tetiklenir, başka güdülerle değil.
Öyle ya, etrafı gençliğin öğrenme arzusuyla çevrilmiş yaşlılıktan daha tatlı ne var?
[ ] felsefeye uyan biri ömründeki her çağı sıkıntısız geçirebilir.
Kuşkusuz insanın çalışma ve eğitimden beslenmesi söz konusuysa, vaktin bol olduğu yaşlılıktan daha hoş bir dönem yoktur.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Hiçbir şey hazdan daha yıkıcı ve zararlı değildir, ziyadesiyle büyük ve tesirli olduğunda zihnin tüm ışığı söner.
Doğa ya da tanrı, insanı hiçbir şeyin daha üstün olamayacağı akılla donatmış; hiçbir şey bu tanrısal armağan ve bağışa haz kadar düşman değildir.
Ömrün her döneminde, kendine has bir yapı bahşedilmiştir; çocukların zayıflığı, gençlerin haşinliği, orta yaşın ağırbaşlılığı ve yaşlılığın olgunluğu vardır ve doğal olan kendi dönemlerinde bunları kabul etmektir.
Bir yaşlının, hazinesini gömdüğü yeri unuttuğunu hiç duymadım.
Şurası açık ki, ihtiyatsızlık yeniyetmelere, sağduyu ise yaşını başını almış olanlara özgüdür.
Büyük işler kuvvet, hız ya da çeviklikle değil, düşünce otorite ve karar verme yeteneği ile yapılır; bunlar da yaşlılıkta azalmak şöyle dursun, daha da artar genellikle.
Akılsızlar kendi kusurlarını ve suçunu yaşlılığa yükler.
Huysuz ve geçimsiz değil, aksine ılımlı olan yaşlılar katlanılabilir bir yaşlılık sürer; arsızlık ve geçimsizlik yaşamın her çağında bunalıma neden olur.
Sızlanmaların suçu yaşta değil, karakterde.
İyi ve mutlu yaşama kabiliyeti bulunmayan insanlara her çağ ağır gelir.
İnsan ne beyaz saçıyla ne de yüzündeki kırışıklıkla hemen bir saygınlık kazanabilir; son dönemine onurlu bir şekilde varılan bir ömür, saygınlığın nihai ürününü elde eder.
Ömrün her dönemine , kendine has bir yapı bahşedilmiştir; çocukların zayıflığı, gençlerin haşinliği, orta yaşın ağırbaşlılığı ve yaşlılığın olgunluğu vardır ve doğal olan kendi dönemlerinde bunları kabul etmektir.
İyi ve mutlu yaşama kabiliyeti bulunmayan insanlara her çağ ağır gelir.
O halde her saat ölümün yıkıcılığını korkuyla duyumsayan biri zihnen huzurlu olabilir mi ?
Ancak yaşlılar hep somurtkan, kaygılı öfkeli, huysuz, iyi bakarsak, açgözlü olurmuş. Oysa bunlar yaşlılığın değil, karakterin kusurlarıdır.
Bir ruh için ne kutlu bir durumudur, şehvetin ve hırsın, mücadelenin, düşmanlığın ve tüm tutkuların içinden geçtikten sonra kendine dönmesi ve Artık kendinle yaşa denmesi!
Yaşlılıktaki en acı şeyin şu olduğunu düşünüyorum: İnsanın o yaşta başkasına rahatsızlık verdiğini düşünmesi.
Görmek istediği birçok şeyi de görür, kaldı ki istemediği şey genelde gençliğinde karşısına çıkar.
İnsan uzun yaşayınca, istemediği ne çok şeyi görüyor!
yi ve mutlu yaşama kabiliyeti bulunmayan insanlara her çağ ağır gelir.
Ölüm ruhu tümüyle yok ediyorsa, onu umursamamalıyız, ebedî bur geleceğe taşıyorsa arzulamalıyız, üçüncü bit olasılık yoktur.
Insan uzun yaşayınca, istemediği ne çok şeyi görüyor!
Şimdiye dek doğru bir şekilde yerinde duran aklınız,nereye gitti de, yolunuzu şaşıracak kadar delirdiniz?
Felsefeye uyan biri ömründeki her çağı sıkıntısız geçirebilir.
Büyük işler kuvvet, hız ya da çeviklikle değil, düşünce otorite ve karar verme yeteneğiyle yapılır.
Yaşlılığa en uygun silahlar ilimler ve erdemlerin eyleme dökülmesidir.
Kısa da olsa bir yaşam dürüst ve onurlu sıfatlarını hak edecek kadar uzundur..
Hem ömrün bu kadar kısaldığı zaman para biriktirmek kadar saçma bir şey olabilir mi?
Düşüncesizlik gençliğin, bilgelik de yaşlılığın meyvesidir..
Büyük işler dediğimiz şeyler kol gücüyle, hızla ve çevik olmakla yapılmaz, bilgelik, karakter ve ölçülü kararlar almakla olur.
Nasıl ki ağaçta ya da toprakta yetişen meyveler olgunlaşıp bulundukları yerden düşüyorlarsa, aynı şekilde insan yaşamının da bir sonu olması gerekirdi. Bilge insan bunu bilir ve zarafetle kabul eder.
Oraya doğru yöneldiğimde kimse beni kolayca geri çekemeyecek ve Pelias gibi diriltemeyecektir. Bir tanrı bana bu yaştan tekrar çocukluğuma dönme ve yeniden beşikte ağlama imkanını tanısaydı, kesinlikle reddederdim. Hayatın nesi iyi? Çileyle dolu olmayan nesi var!?
İyi ve mutlu yaşama kabiliyeti bulunmayan insanlara her çağ ağır gelir.
“İnsan uzun yaşayınca, istemediği ne çok şeyi görüyor!”
Kısa da olsa bir yaşam dürüst ve onurlu sıfatlarını hak edecek kadar uzundur..