İçeriğe geç

Yasımı Tutacaksın Kitap Alıntıları – Larry Collins

Larry Collins kitaplarından Yasımı Tutacaksın kitap alıntıları sizlerle…

Yasımı Tutacaksın Kitap Alıntıları

Bu sanatı sevmek, herkesin koşarak arenanın gişesine gidip bilet almasına neden olabilirdi ama insanları arenadaki kumların üzerine sürükleyen şey açlıktı.
«Ağlama Angelita, bu akşam ya sana bir ev satın alacağım ya da yasımı tutacaksın.»

Manuel Benitez El Cordobes İspanya’nın vahşi boğalalarıyla dövüşeceği ilk gün ablasına böyle demişti.

Ağlama Angelita;bu akşam ya sana bir ev alacağım,ya da yasımı tutacaksın
Sekiz yaşında gülmeyi unuttum; yüzüm Endülüs toprağı kadar sertti.
Bu akşam ya sana bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın.
Artık öldü. Başka bir şey söylemeyeceğim. Ölüyü rahatsız etmemek lazım.
Ağlama Angelita; bu akşam ya sana bir ev alacağım, ya da yasımı tutacaksın.
Savaşın, bıçakla, kaynar suyla, neyle olursa olsun savaşın.
Boyun eğerek yaşamaktansa ölmek daha iyidir No pasaran! (Geçemeyecekler!)
Ben sakindim. Duygularına kapılıp kendini kaybeden insanlardan değilim. Böyle bir olamayacak kadar çok şey yaşamıştım. Biri benim için bir şey yapacağını söylerse, ‘ teşekkür ederim’ derim. Eğer söylediklerini yapmazlarsa, eh, unuturum gider çünkü insanların böyle olduğunu bilirim.
Eğer hiç aç kalmadıysanız asla anlayamazsınız
🖌”Böylece satmam gereken şeyi buldum: cesaret. Bir çocuğun çaresizlikten doğan cesareti.”
🖌”Kazananlar her zaman en iyi ürünler değildir ama onları en iyi nasıl pazarlayacaklarını bilen yatırımcıları vardır.”
🖌”Noel geldiğinde yiyecek hiçbir şeyimiz yoktu; ne et, ne nohut, hiçbir şey. Yapayalnız bir şekilde evimize kapandık. Hepimiz ağlayarak yatakta oturuyor, birbirimize tutunyorduk. Kabuklarına giden salyangozlar gibi, kendimizi ve perişanlığımızı dünyanın geri kalanından saklamaya çalışıyorduk.”
🖌”Hiç arkadaşımız yoktu. Açlığımızla başbaşa yaşıyorduk. O her zaman yanımızdaydı; açtığımız yani. Açlığımız, küçük bir kızken rüyamda gördüğüm, odamıza giren ve beni gagasıyla yakalayan kocaman turna gibiydi. Her zaman bizi kapmaya hazırdı.”
🖌”Elini kostümünün üzerine koydu ve bana, ‘Ağlama Angelita’ dedi, ‘Bu akşam ya sana bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın.’ dedi.”
Lütfen, lütfen Manolo diye yalvardım, gitme!

Elini kostümümüm üstüne koydu ve bana ağlama Angelita dedi, bu akşam ya sana bir ev alacağım, ya da yasımı tutacaksın.

Eski ve modern , klasik ve yenilikçi , devrimci ve tutucu kısacası toromaşinin iki kutbu o gün , halifelerin kentindeki arenada bir araya gelmişti
kanısınca papazlar zenginlerden yana idiler ve yoksullara sırt çevirmişlerdi.
Yoksullar içinde yaşayıp yoksulluk gördüm,
Hiç ağlamadım
Para benim neyime .
Yalnızım , kalbim kan ağlıyor
Görürsün, diye yemin etti, bir gün benim karnım da onunki kadar dolu olacak.
Eğer hiç aç kalmadıysanız asla anlayamazsınız.
Biri bana bir şey için söz verirse, teşekkür ederim. Sözünde durmazsa, eh! unutur giderim; çünkü bilirim; insanlar böyledir.
“Sakin tabiatlı bir insanım.Heyecan beni kolay yıkmaz.Hayatımda az mı heyecan geçirdim.Biri bana bir şey için söz verirse, teşekkür ederim.Sözünde durmazsa, eh! Unutur giderim:çünkü bilirim; insanlar böyledir.”
“Heyhat!Mutluluklar, mevsimler gibi geçicidir.”
“Sekiz yaşında gülmeyi unuttum; yüzüm Endülüs toprağı kadar sertti.”
Bir gece birinin kapıyı tıkırdattığını duydum. Geri gelmişti. Açım dedi sadece. Yedi aylık bir gurbetten sonra eve getirdiği şey, boş bir miğde, bitli bir kafa, kat kat kuru kana ve çamura bulanmış yıkamamı bekleyen bir gömlekti.
Sonra, Niño Valles’in kafesindeki işçiler neşelendiğinde, spiker kendilerinin ve ölmekte olan İspanya Cumhuriyeti’nin düsturu haline gelecek, meydan okuyan sözleri ilk kez söyledi: “No pasarán!-Geçit yok!
Anlayışlı ol, Angelita,derdi Bırak boğa güreşçisi olayım; o zaman sana bir araba alırım
Alfonso caddesinde bir çadır sineması kurulurdu adı Cine Coliseo Espana’ydı
Bazan çadırın altından usulca içeri girerdik,ama öyle küçüktük ki..filmi anlamazdık. ..O devirde anladığımız tek şey şuydu : Açlıktan ölmemek için çalışmak gerekti
Bazan ,babam uzakta, tarlada çalıştığı geceler ,evde paramız olmazdı ; o zaman annemin ağladığını ve patrona’ya yakardığını duyardım. Ama sızlanmazdık.
Kimi kime şikayet edebilirdik ?
Sekiz yaşında gülmeyi unuttum
Yüzüm Endülüs toprağı kadar sertti
Bir gün, bu basamakları sayemde hıncahınç dolduracaksınız Don Livinio demişti.
Bu adamın başarıları, İspanya tarihinin onurlu sayfalarında izler bırakmış, zira hiç bir halk, kahramanlarına,İspanyol halkının büyük matadorlarına duyduğu hayranlığı duymamıştır.
Sekiz yaşında gülmeyi unuttum: yüzüm Endülüs toprağı kadar sertti.
Anlayışlı ol, Angelita,derdi. Bırak boğa güreşçisi olayım; o zaman sana bir araba alırım, Ya da, Zengin biri olacağım, hepiniz de bol bol yiyecek bulacaksınız. ‘Yahut’ Merak etme: hele bir torero olayım, bak nasıl saygı gören biri olacağım. O zaman kızın bir markiyle evlenecek’ derdi. Böyle çok laflar ederdi.
Bu savaş sonrası yıllarında İspanyol halkı, jandarmayı yönetici sınıfın ve zenginlerin çıkarına yoksullara karşı kullanılan bir baskı ve zulüm makinsei olarak görmekteydi.Bu örgütün yasaları, Drakon’un yasaları gibi katıydı.
O lanetli hapishanede bir gece bana söylediği sözü hiç unutamam.Ottan mindere sırt üstü uzanmıştı ve karanlıkta ‘Miguel, dedi, ablamın gözyaşlarını kurutacağım.
kurdu içerde tutmak, başıboş bırakmaktan iyidir.
Ya Torero olacağım, ya da gidip Fransa’da çalışacağım.Ama ne olursa olsun, bir daha buraya dönersem bir otomobille geleceğim.
İspanyol kadınının tüm malları, evlenir evlenmez otomatik olarak kocanın denetimi altına giriyordu. Kadının bir kez zina yapması boşanmak için yeterliyken kocanınkinin bilinen ve açıkça olması koşulu aranıyordu.
İspanyol kadını, Avrupa’nın yüzyılın başlarında söküp attığı kapalı bir dünyada yaşıyordu.Polis, pantolonla gezen genç bir Arjantinli kadını, Madrid’ in göbeğinde dudurup, açıkça ahlaksızlık etmek suçundan para cezası yazdı.İki parçalı mayolar yasaktı.
Eski ve modern, klasik ve yenilikçi, devrimci ve tutucu, kısacası toromaşinin iki kutbu o gün, halifelerin kentindeki arenada bi araya gelmişti.İki kuşak, kırklıklarla yeniler karşı karşıyaydılar.
Ün çok tatlı bir şeydir, ama meyvelerini koparan, sonuçlarına katlanmak zorundadır.
Emredici bir sesle:Boğaya postunu bir manto gibi giymek istiyormuşçasına sokul, dedi.Yaralanırsan ayağa kalk ve bayılıncaya dek dövüşü sürdür.
Manuel’in şu yanıtı verdiğini duydu: Don Rafael, gerekirse barsaklarımın üzerine basa basa güreşirim.
Bana doğru eğildi,bu kez gözlerimden öptü.’Ağlama Angelita,dedi, bu akşam ya sana bir ev alacağım, ya da yasımı tutacaksın’.
Menacer hep şöyle derdi: İnsan yoksul ve tanınmamış biri olduğu sürece, ötekilerin yemedikleri kırıntılarla yetinmek zorundadır.Ama bir varlık gösterebildiği anda, aslan payını kendi almalı ve kırıntıları başkalarına bırakmalıdır.
Manolo öyle mutlu ve kendinden öyle hoşnuttu ki!Kapıda mumu üfleyip söndürdü ve anahtarları cebinden çıkardı,bana uzattı.
İşte dedi.İşte sana vaat ettiğim ev.
Angelita Benitez’in uykularını kaçırmaktadır.Kardeşinin,o evin parasını nasıl kazandığını unutamıyor.Unutamayacağı bir şey daha var:Kardeşinin bir gü,adını bile duymadığı uzak bir kasabanın arenasında kaza geçirerek,verdiği sözün ikinci kısmını da gerçekleştirebileceği korkusu.Ne demişti o zaman: Ya sana bir ev alacağım, ya da yasımı tutacaksın
Zengin adam kadar yalnız adam yoktur.
Heyhat! Mutluluklar, mevsimler gibi geçicidir.
Sanchez, kol ve bacakların son bir çırpınmayla kasılarak sallandıklarını gördü. Bu arada homurtular da duydu ve garip bir şey düşündü. 《Başları kesilen yaban ördeklerinin çırpınmaları》 gözünün önüne geldi.
(10.10.2015 benzeri)
«Ağlama Angelita, bu akşam ya sana bir ev satın alacağım ya da yasımı tutacaksın.»
Ağlama Angelita; bu akşam ya
sana bir ev alacağım, ya da yasımı
tutacaksın.
Ağlama Angelita; bu akşam ya sana bir ev alacağım, ya da yasımı tutacaksın.
Tüm bu zorluklar ve yalnızlık; gururlu ve ateşli bir halk, yoksulluğun içine doğan, çektiği acılara ilgisiz, ölümü umursamayan insanlar yarattı.
“babam öldükten sonraki günleri ağlamadan düşünemiyorum. yanaklarımda hala o günlerde döktüğüm gözyaşlarının ıslaklığı var.”
Ağlama Angelita, dedi, bu akşam ya sana bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın.
Düzenilerce diğer çocuk gibi onlar da güneşten kurumuş siyah topraklarda gezinen, kireçle boyanmış evlere dolu köylerde ve tehlikeli tarlalarda dolaşan, mucizelerin çoktan kaybolduğu topraklarda bir mucizenin peşinde koşan, bir deri bir kemik çocuklardı.
Eğer hiç aç kalmadıysanız asla anlayamazsınız.
Yoksullar içinde yaşayıp yoksulluk gördüm, hiç ağlamadım. Para benim neyime…Yalnızım…Kalbim kan ağlıyor.
Felaketsiz başarı düşünülemez!..
“Yoksullar içinde yaşayıp yoksulluk gördüm,
Hiç ağlamadım
Para benim neyime.
Yalnızım, kalbim kan ağlıyor ”
“Hiçbir halk İspanyol halkının matadorlarına duyduğu hayranlığı duymamıştır!..”
“Ağlama Angelica, ya sana bugün bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın!..”
“Savaş nedir hiçbirimiz bilmiyorduk!..”
Küçük Manuel’in yemek istemeyişinin nedenini anlamakta gecikmedim. lt; lt;Öylesine aç kalmıştı ki, miğdesi küçülmüştü ve azıcık bir şey yedi mi korkunç sancılar çekiyordu gt; gt;
Zengin adam kadar yalnız adam yoktur!..
İsyan edebilmek için zengin olmak gerekir. Zira insanları yalnız para etkiler.
ağlama angelita; ya sana bu akşam bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın
Ağlama Angelita dedi bu akşam ya sana bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın
Savaş nedir , hiç birimiz bilmiyorduk. Büyüklerin oyununa heveslenen izcilerden başka bir şey değildik.
Ağlama Angelita, ya sana bu gece bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir