İçeriğe geç

Yaşayan Ölülər Kitap Alıntıları – Harlan Coben

Harlan Coben kitaplarından Yaşayan Ölülər kitap alıntıları sizlerle…

Yaşayan Ölülər Kitap Alıntıları

Birbirlerimizden nice hüzünler gizliyoruz
Gerçek insanları yakınlaştırır ama aynı zamanda kaldıramayacak kadar da ağır olabilir.
Zamanı gelince bazı şeyleri bırakman gerek.
Yas zamanlarında bize zamanın her şeyin ilacı olduğu söylenmiştir hep. Saçmalık. Aslında yıkılırsın, yas tutarsın, hiç susmayacağını düşündüğün ana dek ağlarsın ve sonra hayatta kalma içgüdünün devreye girdiği noktaya gelirsin. Durursun. Acı çok büyük olduğu işin artık “oraya gitmene”engel olursun. İnkar edersin. Ama gerçek anlamda iyileşmezsin.
İnternetin iyi tarafı, herkese konuşma hakkı vermesi. Kötü tarafı ise herkese konuşma hakkı vermesi!
En acı gerçek, demişti Myron’ a arkadaşı bir keresinde, yalanların en zararsızından bile iyidir.
Yüzler hep gülerken suçüstü yakalanmış gibi oluyor. Oysa kasten gülünüyor. İçten gelmese de gülünüyor. İnadına. Bir çeşit direnme seçildi böylece. Daha iyi ne yapılabileceğini bilememekten gelen masumca bir direniş.
Çoğu kadın hayatını ilgi görmeden devam ettiriyor, ama hamile kalınca insanlar onların üzerine üşüşüyor.
Hayat bir nehir gibidir ve akışını değiştirirsen, nereye gittiginde sen sorumlu olursun.
İnsanların, hayatlarını mahvetmeye yönelik muazzam bir kapasitesi vardır.
İyi şeyler nadir görülür. Onların keyfine varılmalı, çünkü hepsi bizi çok erken bırakıp gidiyor.
İnsanların, hayatlarını mahvetmeye yönelik muazzam bir kapasitesi vardır.
Bir erkek bu kadar fazla felsefe yapıyorsa , bir şeyler gizliyor demektir.
Hayat bir nehir gibidir ve akışını değiştirirsen, nereye gittiğinden sen sorumlu olursun.
Sevdiğin kişiye kendini açamazsan, kusurlarını göstermezsen, bağ kuramazsın. İşin aslı, sır saklıyor olursun. O sırlar da insanı çürütüp yok eder.
İnternetin iyi tarafı, herkese konuşma hakkı vermesi. Kötü tarafı ise herkese konuşma hakkı vermesi.
Affedebileceğimiz çok şey var. Ama bize kendimizi gerçekten aptal hissettirenleri affedemeyiz. Kendimizi sığ olarak görmek istemeyiz.
Ölüm sizi daha genç, daha yaşlı, daha huzurlu ya da acınası göstermez. Ölüm sizi boş, her şeyiniz uçup gitmiş ve aniden terk edilmiş bir ev gibi gösterir. Ölüm bir bedeni sandalye, dosya dolabı, kaya gibi bir şeye çevirir. Topraktan toprağa, değil mi?
Ben bir babayım. Babaların da tek bir görevi vardır: çocuğunu korumak.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Hatasız bir hayat yaşamaya değmez
Kalp de savaş alanı gibidir
Doğa, insanın yetiştirilme şeklinden üstündür.
Kalbin paraşüt gibidir; ancak düşerken açılır.
En acı gerçek, demişti Myron’a arkadaşı bir keresinde, yalanların en zararsızından bile iyidir.
Affedebileceğimiz çok şey var. Ama bize kendimizi gerçekten aptal hissettirenleri affedemeyiz. Kendimizi sığ olarak görmek istemeyiz. Ama öyleyiz
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Herkes güzelliğe aşık olur.Bütün dünya, gerçekten, hepimiz dış güzelliğe aşık oluruz.
Ben bir babayım. Babaların da tek bir görevi vardır: çocuğunu korumak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir