İçeriğe geç

Yaşamın Kısalığı Üzerine Kitap Alıntıları – Seneca

Seneca kitaplarından Yaşamın Kısalığı Üzerine kitap alıntıları sizlerle…

Yaşamın Kısalığı Üzerine Kitap Alıntıları

Seneca kitaplarından Yaşamın Kısalığı Üzerine kitap alıntıları sizlerle

Yaşamın Kısalığı Üzerine Kitap Alıntıları

Kimse kendisi için hak iddia etmiyor, herkes bir başkası için tükeniyor.
En büyük yaşam engeli, yarına dayanıp bugünü tüketen beklentidir.
Meşgulsün, yaşam ise acele ediyor, istesen de istemesen de, vakit ayırman gereken ölüm eninde sonunda yanına varacak.
Yaşamdaki en değerli şeyle alay ediliyor, ancak ona karşı körler, zira o tahayyül edilmediği için görünmeyen bir şeydir.
Acılarımı bastırmaktansa, sevinçlerimi dizginlemeyi tercih ediyorum.
En yüce iyi ruhtaki uyumdur.
Erdemle neyi hedeflediğimi mi soruyorsun? Kendisini hedefliyorum. Onun kendisinden daha değerli başka bir şeyi yok.
En yüce iyi ölümsüzdür, yok olmak nedir bilmez, ne doyumu ne pişmanlığı vardır… Buna karşılık haz, insanı en çok mutlu ettiği anda tükenmiş olur…
Karakteri değişken olan şey mutlak değildir
Birisinin beyaz saçlarına ve kırışıklıklarına bakıp uzun yaşadığını düşünmenin alemi yok, o uzun yaşamadı, sadece uzun süre var oldu.
Her şeyle meşgul olan insan hiçbir şeyi iyi beceremez.
Kusurlarınız tüm ömrünüzü yutacaktır.
Tüm planları ellinci ve altmışıncı yaşlara kadar ertelemek ve az kişinin ulaştığı bir noktada yaşama bağlanmayı isteyerek ölümlülüğü unutmak ne büyük aptallık!
Ölümlü olan her şeyden korkuyor, ölümsüz olan her şeyi arzuluyorsun.
Birçoklarının senin yaşamından ne kadar çok çaldığını, yersiz kaderin, aptalca mutluluğun, açgözlü şehvetin, dalkavukça ilişkinin yaşamından ne kadar çok çaldığını, sende sana ait ne kadar az şey kaldığını yeniden düşün, göreceksin ki vaktinden önce ölüyorsun.
Sen üzerine düşeni yaparken, başkasıyla birlikte olmak istemiyordun, sadece kendinle olmayı beceremiyordun.
Kendisine hiç vakit ayırmayan biri başkasının ukalalığından şikayet etmeye nasıl yeltenir?
Yaşadığımız, yaşamın kısa bir bölümüdür.
Sağlıklı olmayan mutlu değildir, kendisi için en iyisi olan şeyler yerine zararlı olan şeylerin peşinde koşan biri de sağlıklı değildir.
Zira her vahşilik güçsüzlükten doğar.
Şu anda kendi kötülüğünün savunucusu olan halk akla karşı duruyor.
Yaşamımdaki eylemleri sizin kanılarınıza göre şekillendirmemek kadar azimli olduğum bir konu daha yoktur.
.
Yaşamanın önündeki en büyük engel, yarına tutunup bugün kaybeden beklentidir.

Fortune’un kontrolünde olanı düzenliyorsunuz ve sizin elinizde olanı terk ediyorsunuz.

Neye bakıyorsun ? Hangi amaç için zorluyorsun ? Bütün gelecek belirsizlik içindedir, hemen yaşa.

Her şeyi kendinde toplamış insanın dışarıdan almaya ihtiyaç duyabileceği ne var?
Sende sana ait ne kadar az şey kaldığını yeniden düşün göreceksin ki vaktinden önce ölüyorsun.
Acılarımı bastırmaktansa, sevinçlerimi dizginlemeyi tercih ediyorum.
Karakteri değişken olan şey mutlak değildir, bu yüzden çar-çabuk gelip geçen ve kendi sonunu getiren bir şeyin gerçek bir varlığının olması mümkün değildir, nitekim haz biteceği yere ilerler ve başlar başlamaz sonunu arar.
Hiçbir insan kendi başına hata yapmaz, her insan aynı zamanda başkasının hatasının nedeni ve kaynağı olur.
Her bir köşeden, her zamanki gibi bana sataşın, bana hakaret ettiğinizi değil, zavallı bebekler gibi ağladığınızı düşüneceğim.
Bilge ise fakirliği en çok, zenginliğin tam ortasında dururken düşünür.
Zenginlik bilgeye göre köle, budalaya göre efendi konumundadır.
Siz beni farklı dinliyorsunuz, sadece sözlerimin çıkardığı ses kulaklarınıza ulaşıyor, ne anlama geldiklerini sorgulamıyorsunuz.
Acılarımı bastırmaktansa, sevinçlerimi dizginlemeyi tercih ediyorum.
Yaptığın iyilikten, ihtiyaç duymadıkça kazıp çıkarmayacağın, derine gömdüğün hazine gibi bahsedeceksin.
Eli cebine hemen gidebilecek ama cebi delik de olmayacak, cebinden çok para çıksın ama düşmesin.
Zenginliğin bende bir yeri var ama sende en yüksek yerde bulunuyor, sonuç olarak zenginlik bana ait ama sen zenginliğe aitsin.
Bilge talihin kendisine sunduğu armağanları hak etmediğini düşünmez.
Benim yüzümden kimsenin özgürlüğünün, en azından kendi özgürlüğümün kısıtlanmadığına tanıklık ederek yaşamdan göçeceğim.
Ben diğer insanlar için doğduğumu bilecek ve bu nedenle nesnelerin doğasına şükran duyarak yaşayacağım, zira doğa benim çıkarlarıma bundan daha iyi hizmet edebilir miydi?
Başarısız olsalar bile büyük işlere girişenlere saygı duy.
Hazların peşinden giden insan da her şeyi erteler ve ilkin özgürlüğünden vazgeçer ve midesine çalışır, kendisine hazlar satın almaz, aksine kendisini hazlara satar.
Omnia bona mea mecum porto.
Benim için iyi olan her şeyi kendimde taşıyorum .
İnsanların kendilerine dönmelerine izin verilmiyor , tıpkı rüzgar dindikten sonra bile kabarmaya devam eden engin bir deniz gibi , insanlar da dalgalanıyor ve şehvetin içinde bir an bile inziva imkanları olmuyor.
İnsan hazza üstün geldiği gün, acıya da üstün gelecektir
Yaşamımdaki eylemleri sizin kanılarınıza göre şekillendirmemek kadar azimli olduğum bir konu daha yoktur. Her bir köşeden, her zamanki gibi bana sataşın, bana hakaret ettiğinizi değil, zavallı bebekler gibi ağladığınızı düşüneceğim.
Erdemi haz verdiği için kabul etmeyiz, aksine eğer onu kabul edersek, bize keyif de verir.
Dolayısıyla yargısı doğru olan mutludur, her ne olursa olsun, mevcut durumda başına gelen şeylerden memnun olan, kendi koşullarına uyum sağlayan ve yine koşullarının yarattığı her durumda aklın rehberlik ettiği insan mutludur.
Hiçbir şey bizi, toplumda büyük bir uzlaşıyla benimsenmiş şeylerin en iyi şeyler olduğunu düşünerek yaygın bir kanaate teslim olmak, önümüzde birçok örneğin olması ve akla göre değil, başkalarına benzemek için yaşamak kadar büyük kötülükleri sevk edemez.
Bir insanın yaşamına daimi bir neşenin
ve kendi derinliğinden gelen soylu bir mutluluğun dahil olması öyle temel bir zorunluluktur ki,
insan ancak bu sayede kendinde bulunan şeylerden keyif duyar
ve sahip olduklarından fazlasını istemez.
Sende sana ait ne kadar az şey kaldığını yeniden düşün göreceksin ki vaktinden önce ölüyorsun.
Sende sana ait ne kadar az şey kaldığını yeniden düşün göreceksin ki vaktinden önce ölüyorsun.
Her vahşilik güçsüzlükten doğar.
Ne kadar büyük bir kitle sana hayransa, o kadar büyük bir kitle seni çekemiyor demektir
Hiçbir şey, hayvan sürüsünün yaptığının aksine, önden giden kalabalığın izinden gitmememiz ve herkesin gittiği yere değil de gidilmesi gereken yere gitmemiz gerçeğinden daha önemli değildir.
Başarısız olsalar bile büyük işlere girişenlere saygı duy. İnsanın kendi gücünü değil, doğasının gücünü göz önünde tutarak bir işe girişmesi, yüce hedeflere ulaşmaya çalışması ve kendisine büyük bir cesaret bahşedilmiş kişiler tarafından bile başarılamayacak büyük işleri zihnen amaç edinmesi saygıdeğer bir davranıştır.
İnsan söz konusu olduğunda gözlerime inanmıyorum, kendisi sayesinde doğruyu yanlıştan ayırabildiğim daha iyi ve daha kesin bir ışığım var. Ruh için neyin iyi olduğunu ruhun kendisi bulsun.
Karakteri değişken olan şey mutlak değildir.
En büyük yaşam engeli, yarına dayanıp bugünü tüketen beklentidir.
Acılarımı bastırmaktansa, sevinçlerimi dizginlemeyi tercih ediyorum.
siz beni farklı dinliyorsunuz, sadece sözlerimin çıkardığı ses kulaklarınıza ulaşıyor, ne anlama geldiklerini sorgulamıyorsunuz.
Herkes mutlu yaşamak ister, ancak yaşamı mutlu kılan şeyin ne olduğunu görmek konusunda zihinleri kördür.
İnsanların bakakaldığı,önünde durduğu ve şaşkınlıkla birbirlerine gösterdikleri, dışı parıldayan bu şeyler kendi içinde değersizdir.
Ne zaman tükeneceğini bilmediğin bir şeyi daha dikkatli koruman gerekir, ZAMAN gibi.
Dolayısıyla mutlu yaşamak ile doğaya uygun yaşamak aynı şeydir.
Kimse zamana değer vermiyor, onu bedavaymış gibi, müsrifçe kullanıyorlar.
Hayat kısa, sanat uzun.
Birisinin beyaz saçlarına ve kırışıklıklarına bakıp uzun yaşadığını düşünmenin alemi yok, o uzun yaşamadı, sadece uzun var oldu.
sen kendin ne kaybettiğini anlamazken, birçoklarının senin yaşamından ne kadar çok çaldığını, sende sana ait ne kadar az şey kaldığını yeniden düşün, göreceksin ki vaktinden önce ölüyorsun.
Her vahşilik güçsüzlükten doğar.
En büyük yaşam engeli, yarına dayanıp bugünü tüketen beklentidir.
İnsanların bakakaldığı,önünde durduğu ve şaşkınlıkla birbirlerine gösterdikleri, dışı parıldayan bu şeyler kendi içinde değersizdir.
Niçin gösterebildiğim değil de hissedebileceğim türde,işe yarayan iyi bir şeyi aramıyorum?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir