İçeriğe geç

Yaşamak Sandığım Kitap Alıntıları – Veysel Altuntaş

Veysel Altuntaş kitaplarından Yaşamak Sandığım kitap alıntıları sizlerle…

Yaşamak Sandığım Kitap Alıntıları

görünenin ötesinde her şeyin bir derininin olduğuna inanırım. ölüm öyle son bir bakış değil, olmamalı en azından.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
yalnız yüreğimdekiyle sana gelmek isterim.
amerikalı bir senatörün dediği gibi; “istediğinizi yapın, istediğinizi söyleyin, aradan biraz zaman geçince Türkiye bunların hepsini unutacaktır”

hafızamıza kavuşursak bazı şeyleri çözeceğiz sanırım.

ben, özlemlerini dünde tüketen, yarına bedeninden başka hiçbir şey bırakmayan, ben, gökyüzünün altında yaşayan, yaşayan, yaşayan yaşamaktan bıkan.
ağlamak için uğraşan, ağlamak için uğraşmasına yanan, ben, yaşamın yükünü kaşlarımda taşıyorum. boynum bükük değil, ellerim güçlü, kaşlarım düşük..”
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
siz bilmezsiniz ama bir insan aynı anda hem ağlayıp hem gülebilir.
yine siz bilmezsiniz ama cesaretle korku arasındaki çizgi hayatla ölüm arasındaki çizgi kadar yakındır. siz bilmezsiniz ama cesurlar ile korkaklar birbirlerine çok benzerler.
“insan unutur. insanın unutması doğasının gereği. yoksa yaşayamaz. yaşamak isteyen kim?”
yağmur ürküten dalların üstünde pinekleyen bir kuş olmak isterdim. gözleri yaşlı, dili genç insanların gürültüsünden uzak.
şiir zor iş azizim. fotoğraf, yaşamın herhangi bir anının durdurulup resmedilmesi.
bunun için insanüstü yeteneklere sahip olmaya gerek yok. sadece bir makine. ama şiir. makinesi var mı?”
paylaştıkça çoğalan şey sevgi miydi / bende paylaştıkça çoğalan bir yalnızlık var.
kainata özeniyorum. kainatta süreklilik esastır. ben de değil. kainatta her şey bir düzen içindedir. benim içimde her şey bir düzensizlik içinde.
Ben bile kendimden, varlığımdan, yokluğumdan tam olarak emin değilken birilerinin beni okuması, sevmesi, nefret etmesi, yüz çevirmesi Bu katlanılmaz bir şey.
Dünyayı kurtaracaktım. Elimde ne bir silah ne de bir ilaç vardı. Hem dünyayı kimden niye kurtaracaktım? Doğrusu bu soruların hiçbirinin cevabını bilmiyordum. Ama kurtaracaktım işte. Kurtarmalıydım. Bir şeyler değişmeliydi. Herkese anlatıyordum. Kim geldiyse anlattım..
“Bir hikâye olarak ne yapabilirim? Kendimi okumaktan başka.”
“Tanrı, göğüs kafesini niye yaratmış? Eğer kalbimi koruyamıyorsa bir yazıdan, bir acıdan, senin bakışlarından ”
..Sert bakmıyorum , gözlerimin hemen üstünde dönen dünyayı görmüyorlar..
Zamanın ahını almayınız efendim
biri hayatı ararken şehrin sokaklarında kaybolmuş , kaybolduğundan habersiz .
“Siz bilmezsiniz ama insanların ruhları dünya gibidir. Çeşit çeşit halleri vardır. Aynı anda hem güzellikleri hem de iğrenç şeyleri barındırabilirler. Dünya gibi işte.”
Seni dinlemek,güzel bir hikayede anlatılan tasvirlere benzerdi.
“Tanrı, göğüs kafesini niye yaratmış? Eğer kalbimi koruyamıyorsa bir yazıdan, bir acıdan, senin bakışlarından ”
İnsan; varlığını, varlığını kanıtlamaya değer birini bulunca hissediyor..
Yağmur ürküten dalların üstünde pinekleyen bir kuş olmak isterdim. Gözleri yaşlı, dili genç insanların gürültüsünden uzak
Ben, özlemlerini dünde tüketen, yarına bedeninden başka hiçbir şey bırakmayan, ben, gökyüzünün altında yaşayan, yaşayan, yaşayan . Yaşamaktan bıkan Ağlamak için uğraşan, ağlamak için uğraşmasına yanan, ben, yaşamın yükünü kaşlarımda taşıyorum. Boynum bükük değil, ellerim güçlü, kaşlarım düşük..
İnsan; varlığını, varlığını kanıtlamaya değer birini bulunca hissediyor..
İnsan unutur. İnsanın unutması doğasının gereği. Yoksa yaşayamaz. Yaşamak isteyen kim? Sorun şu ki: Unutmak isteyen kim?
Gecenin on ikisini dört geçe, yazdığı yazıyı tekrar tekrar okurken, yalnızdı. Sözlerinin anlamını tartmaya çalışırken alnında oluşan kırışıkların verdiği acının sebebini düşünürken, sığındığı harflerin aslında beynine saplanan birer bıçak olduğunu anladığında, yalnızdı.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir