İçeriğe geç

Yaşamak İnanmaktır Kitap Alıntıları – Osho

Osho kitaplarından Yaşamak İnanmaktır kitap alıntıları sizlerle…

Yaşamak İnanmaktır Kitap Alıntıları

Ne olması gerektiğine çabalamak yerine ne olduğunu anlamalıyız, ne olması gerektiği, ne olduğunu kabul etmek ve anlamaktan çıkar.
Aramayı bırak. Bu da şu demek: Dur ve gör.
Sevgimi al. Sana verebilecek başka bir şeyim yok, sevgi benim tek servetim.
Ama sana dair anılarım hep benimle
Sevginin olduğu yerde anlık hiçbir şey olamaz,sevginin olduğu yerde sonsuzluk vardır.
Olmak her zaman şimdidir. Bir kere geçmiş ve gelecekten alınabilirsen, zihin boşalır ve huzur dolar, dalgalanmaları son bulur, geriye kalan sınırsız, sonsuzdur.
Sonuçları boş ver, sadece yolunda yürümeye devam et,
Bırak meyveleri kendiliğinden gelsin.
Her ne olursa olsun,kendiliğinden olsun…
Çabada, uygulamada,araştırmada gerilim vardır.
Herhangi bir beklenti, huzur beklentisi bile,
Huzursuzluğu beraberinde getirir.
Deneyime iple bağlanma,deneyim köleliktir.
Eğer cesur değilsen samimi olamazsin.
Eğer cesur değilsen sevemessin.
Eğer cesur değilsen güvenemessin.
Eğer cesur değilsen gerçeğin peşinden koşamazsin.
O ýüzden önce cesaret gelir.Ve diğer her şeý peşinden gelir.
Her zihin aslında hiçbir yerde var olmayan kendine ait bir dünya yaratır.
Kelimelerin yetersiz olduğu yerde, sessizlik anlam yüklüdür.
Anlam arayışı bir felakettir, beraberinde anlamsızlıktan başka bir şey getirmez.
Hiçbir anlamı olmadığını anlayabilmek için anlamsızlığın var olamayacağı yerde gerçek anlama sahip olunmalı;
anlamın hiçbir anlamı olmadığı yerde var olunmalı ki onun felaketlerinden kaçınabilmek mümkün olsun.
Geriye kalan sadece neyse ve bu her ne ise ve her ne değil ise, hepsi budur.
Gerçek nedir?
En azından şöyle denebilir: ‘Tanımlanamaz’
Boşluğun olduğu yerde ‘tüm’ vardır.
Yaşam tamir edilip tamamlanacak bir sey degildir.Yaşam yaşamaktır; bilinenin kıyılarından bilinmeyenin kıyılarına doğru, her zaman bilinmeyene doğru akan bir nehre benzeyen süreçtir.
Ego farkındasızlık, farkındalık ise egosuzluktur.
Gerçek özgürleştirir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kardeş, der Molla Nasrettin komşusuna,
Yükümlülüklerini yerine getiremeyen yaşlı bir adamın borcunu ödemek için para topluyorum.
Ne kadar takdire şayan, der adam ve bir sikke verir.
Kim bu adam? diye sorar komşusu.
Ben, der Nasrettin aceleyle uzaklaşırken.

Birkaç hafta sonra Nasrettin yine komşunun kapısındadır.
Sanırım bir borç için geldin ve katkı istiyorsun?
Evet.
Sanırım borcunu ödeyemeyen bir adam var ve sen katkı istiyorsun?
Aynen öyle.
Zannedersem borcu olan da sensin?
Bu sefer değil.
İyi, bunu duyduğuma sevindim. Al bu parayı.
Nasrettin parayı cebine atar.
Bir şey daha var Molla, bu olayda hangi insancıl duygular seni teşvik etti?
Şey, anlarsın ya, alacaklı benim.

Hepimiz buradayız çünkü hiçbirimiz orada değiliz.
Bunu bir eczanede duymuştum: Almış olduğunuz hazır ilaç teyzenizi tedavi etti mi?

Aman Tanrım, hayır. Şişenin üzerindeki kağıdı okuyunca iki hastalığı daha oldu.

Deneyime iple bağlanma, deneyim köleliktir.
Bir gün bir adam barda demir gibi iradesi olduğuyla böbürlenmektedir ve şimdi de hayatı boyunca bir daha içkiye elini sürmeyerek bunu kanıtlayacağını söyler.
Daha o gün bile son bulmamıştır.
Akşam bara gelir ve herkesin duyabilmesi için yüksek sesle, Ben irade gücümden daha kuvvetliyim. Bütün gün savaştım ve lanet irade gücümü yendim! Duble viski lütfen! der.
Deli bir adam çarşıya girer ve yüksek sesle: Ay Güneş’ten daha yararlıdır.
Biri sorar: İyi de niye?
Adam yanıt verir: Gece, gündüze göre daha çok ışığa ihtiyacımız var.
Aşık olmak için zihnin tamamıyla boş olması gereklidir ve biz sadece zihnimizle severiz, o nedenle sevgimiz en alt düzeydeyken, cinsellik en üst düzeydeyken acıma içerir; halbuki sevgi cinsellikten de acımadan da üstündür.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bir gün bir dilenci Sufi görmeye gittiği bir dervişi, ipleri altın kazıklara bağlanmış çok güzel bir çadırın içinde, kadife minderlerde otururken bulur.

Bunu gören dilenci haykırır:Bu da ne böyle! Saygıdeğer Derviş, sizin ruhaniliğiniz ve bağlardan arınmışlığınız hakkında o kadar çok şey duydum ki, etrafınızı saran tüm bu gereksiz gösterişten tamamıyla hayal kırıklığına uğramış durumdayım.

Derviş güler ve yanıt verir: Tüm bunları arkamda bırakıp seninle gelmeye hazırım.
Bunu söyler söylemez yerinden kalkar ve sandaletlerini bile giymesine fırsat vermediği dilenciyle birlikte çadırdan ayrılır!

Kısa bir süre sonra dilenciyi sıkıntılı bir hal alır.
Dilenci kesemi sizin çadırınızda unuttum, der.
O olmadan ne yapacağım? Ben onu alıp gelinceye kadar lütfen siz burada bekleyin.

Sufi güler.
Arkadaşım, der, çadırımın altın kazıkları kalbime değil dünyaya saplı ama senin dilenci kesen hâlâ seni kovalıyor!

Bu dünyada olmak bağlılık demek değildir.
Dünyanın zihninde var olması bağlılıktır ve ne zaman ki dünya zihninde yok olur, bu bağlılıktan arınmaktır.

Aziz Theresa büyük bir yetimhane kurmak istemiş ama sadece üç şilini varmış.
Bu devasa projeyi, bu azıcık para ile başlatmak istemiş.
Arkadaşları ve hayranları ona bir öneride bulunmuşlar.
Önce kaynak yarat.
Sadece üç şilin ile ne yapabilirsin ki?
Theresa gülmüş ve demiş ki: Tabii ki Theresa üç şilin ile hiçbir şey yapamaz ama üç şilin artı Tanrı ile hiçbir şey olanaksız değildir!
Sabırsızlığı susuzlukla karıştırma.
Susuzlukta özlem vardır, mücadele değil. Sabırsızlıkta mücadele vardır, özlem değil. Özlemde bekleyiş vardır, talepkârlık değil.
Sabırsızlıkta talepkârlık vardır, bekleyiş değil. Sabırsızlıkta huzursuz bir mücadele.
Susuzlukta sessiz gözyaşları vardır.
Gerçeğe saldırılamaz; ona ancak teslimiyetle ulaşılır,mücadele ile değil.
Ancak mutlak teslimiyet ile fethedilir.
Sevgiyle.
Her şey ile Bir’im; güzellikte, çirkinlikte, her ne ise, ben oradayım.
Sadece erdemde değil, günahın da ortağıyım; sadece cennet değil, cehennem de benim.
Buda, İsa, Lao Tzu; onların mirasçısı olmak kolay.
Ama Genghis, Taimur ve Hitler?
Onlar da benim içimde!
Hayır, yarısı değil; ben tüm insanoğluyum.
İnsanın olan her ne ise benim; çiçekler ve dikenler, ışık kadar karanlık.
Ve eğer bitki özü benimse, zehir kimin?
Bitki özü ve zehir, ikisi de benim.
Bunu deneyimleyen her kim olursa ben ona inançlı derim çünkü sadece böylesi bir deneyimin ıstırabı dünya üzerindeki yaşamı kökten değiştirebilir.
Ve beden ölür, beden tahrip edilebilir ve beden denilen varlık yok olabilir.
Bir damla sadece bir damla mıdır?
Hayır! Hayır!
O bir okyanustur!
Sevginin gözleri ile görülen damla, okyanus olur!
Tanrı bizi her an davet eder ama kalplerimizin sicimleri gevşek olduğundan onun çağrısını yansıtamayız.
Gözlerimiz kapalıysa, güneş kapımıza bile gelse karanlıkta kalırız ve güneş hep kapıdadır; sadece gözlerimizi açmalı ve onu içeriye almalıyız, hepsi bu!
hiçbir şey olmuyormuş gibi göründüğünde bile tohum toprağın altında çalışıyordur.
Söz konusu olan algıya ulaşmaktır, cehaletten vazgeçmek değil
Gerçekten iyi başlangıç insanın bilincinde gerçekleşir .
Sevginin ve mutluluğun gözyaşları gözlerime ışık ve kuvvet veriyor
Eğer hayatın gerçeğine duyduğun arzu çok güçlenirse , o Zaman Bugün duyduğun hasret bir gün farkındalık haline gelir .
Acele etme.
Acele etmek gecikmeye neden olur.
Susuzluğun arttıkça sabırla beklemeye devam et, daha derinden bekledikçe daha çabuk gelir.
Denir ki, şiir sevgiden doğmuştur..
Ama unutma, hiçbir şey olmuyormuş gibi göründüğünde bile,
tohum toprağın altında çalışıyordur.
Acele etme.
Acele etmek gecikmeye neden olur.
Susuzluğun arttıkça sabırla beklemeye devam et, daha derinden bekledikçe daha çabuk gelir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir