Osho kitaplarından Yaşamak İnanmaktır kitap alıntıları sizlerle…
Yaşamak İnanmaktır Kitap Alıntıları
Bırak meyveleri kendiliğinden gelsin.
Çabada, uygulamada,araştırmada gerilim vardır.
Herhangi bir beklenti, huzur beklentisi bile,
Huzursuzluğu beraberinde getirir.
Eğer cesur değilsen sevemessin.
Eğer cesur değilsen güvenemessin.
Eğer cesur değilsen gerçeğin peşinden koşamazsin.
O ýüzden önce cesaret gelir.Ve diğer her şeý peşinden gelir.
Hiçbir anlamı olmadığını anlayabilmek için anlamsızlığın var olamayacağı yerde gerçek anlama sahip olunmalı;
anlamın hiçbir anlamı olmadığı yerde var olunmalı ki onun felaketlerinden kaçınabilmek mümkün olsun.
Geriye kalan sadece neyse ve bu her ne ise ve her ne değil ise, hepsi budur.
En azından şöyle denebilir: ‘Tanımlanamaz’
Yükümlülüklerini yerine getiremeyen yaşlı bir adamın borcunu ödemek için para topluyorum.
Ne kadar takdire şayan, der adam ve bir sikke verir.
Kim bu adam? diye sorar komşusu.
Ben, der Nasrettin aceleyle uzaklaşırken.
Birkaç hafta sonra Nasrettin yine komşunun kapısındadır.
Sanırım bir borç için geldin ve katkı istiyorsun?
Evet.
Sanırım borcunu ödeyemeyen bir adam var ve sen katkı istiyorsun?
Aynen öyle.
Zannedersem borcu olan da sensin?
Bu sefer değil.
İyi, bunu duyduğuma sevindim. Al bu parayı.
Nasrettin parayı cebine atar.
Bir şey daha var Molla, bu olayda hangi insancıl duygular seni teşvik etti?
Şey, anlarsın ya, alacaklı benim.
Aman Tanrım, hayır. Şişenin üzerindeki kağıdı okuyunca iki hastalığı daha oldu.
Daha o gün bile son bulmamıştır.
Akşam bara gelir ve herkesin duyabilmesi için yüksek sesle, Ben irade gücümden daha kuvvetliyim. Bütün gün savaştım ve lanet irade gücümü yendim! Duble viski lütfen! der.
Biri sorar: İyi de niye?
Adam yanıt verir: Gece, gündüze göre daha çok ışığa ihtiyacımız var.
Bunu gören dilenci haykırır:Bu da ne böyle! Saygıdeğer Derviş, sizin ruhaniliğiniz ve bağlardan arınmışlığınız hakkında o kadar çok şey duydum ki, etrafınızı saran tüm bu gereksiz gösterişten tamamıyla hayal kırıklığına uğramış durumdayım.
Derviş güler ve yanıt verir: Tüm bunları arkamda bırakıp seninle gelmeye hazırım.
Bunu söyler söylemez yerinden kalkar ve sandaletlerini bile giymesine fırsat vermediği dilenciyle birlikte çadırdan ayrılır!
Kısa bir süre sonra dilenciyi sıkıntılı bir hal alır.
Dilenci kesemi sizin çadırınızda unuttum, der.
O olmadan ne yapacağım? Ben onu alıp gelinceye kadar lütfen siz burada bekleyin.
Sufi güler.
Arkadaşım, der, çadırımın altın kazıkları kalbime değil dünyaya saplı ama senin dilenci kesen hâlâ seni kovalıyor!
Bu dünyada olmak bağlılık demek değildir.
Dünyanın zihninde var olması bağlılıktır ve ne zaman ki dünya zihninde yok olur, bu bağlılıktan arınmaktır.
Bu devasa projeyi, bu azıcık para ile başlatmak istemiş.
Arkadaşları ve hayranları ona bir öneride bulunmuşlar.
Önce kaynak yarat.
Sadece üç şilin ile ne yapabilirsin ki?
Theresa gülmüş ve demiş ki: Tabii ki Theresa üç şilin ile hiçbir şey yapamaz ama üç şilin artı Tanrı ile hiçbir şey olanaksız değildir!
Susuzlukta özlem vardır, mücadele değil. Sabırsızlıkta mücadele vardır, özlem değil. Özlemde bekleyiş vardır, talepkârlık değil.
Sabırsızlıkta talepkârlık vardır, bekleyiş değil. Sabırsızlıkta huzursuz bir mücadele.
Susuzlukta sessiz gözyaşları vardır.
Gerçeğe saldırılamaz; ona ancak teslimiyetle ulaşılır,mücadele ile değil.
Ancak mutlak teslimiyet ile fethedilir.
Her şey ile Bir’im; güzellikte, çirkinlikte, her ne ise, ben oradayım.
Sadece erdemde değil, günahın da ortağıyım; sadece cennet değil, cehennem de benim.
Buda, İsa, Lao Tzu; onların mirasçısı olmak kolay.
Ama Genghis, Taimur ve Hitler?
Onlar da benim içimde!
Hayır, yarısı değil; ben tüm insanoğluyum.
İnsanın olan her ne ise benim; çiçekler ve dikenler, ışık kadar karanlık.
Ve eğer bitki özü benimse, zehir kimin?
Bitki özü ve zehir, ikisi de benim.
Bunu deneyimleyen her kim olursa ben ona inançlı derim çünkü sadece böylesi bir deneyimin ıstırabı dünya üzerindeki yaşamı kökten değiştirebilir.
Hayır! Hayır!
O bir okyanustur!
Sevginin gözleri ile görülen damla, okyanus olur!
Gözlerimiz kapalıysa, güneş kapımıza bile gelse karanlıkta kalırız ve güneş hep kapıdadır; sadece gözlerimizi açmalı ve onu içeriye almalıyız, hepsi bu!
Acele etmek gecikmeye neden olur.
Susuzluğun arttıkça sabırla beklemeye devam et, daha derinden bekledikçe daha çabuk gelir.
tohum toprağın altında çalışıyordur.
Acele etmek gecikmeye neden olur.
Susuzluğun arttıkça sabırla beklemeye devam et, daha derinden bekledikçe daha çabuk gelir.