İçeriğe geç

Yaşama Çevrilen Pedal Kitap Alıntıları – Lance Armstrong

Lance Armstrong kitaplarından Yaşama Çevrilen Pedal kitap alıntıları sizlerle…

Yaşama Çevrilen Pedal Kitap Alıntıları

Eğer bir şey için çok çalışır ve elinizden gelenin en iyisini yaparsanız, ama yine de başarılı olamazsanız, Bunu başarmayı hak etmedim demek ki dersiniz sadece.
Bazen bir şeyleri kaybetmenin de gerek sağlık, gerek yuva, gerekse eskimiş kişiliğin, yaşamın akışı içinde kendine has bir değeri olduğunu öğrenmiştim.
Herkesi iyileştiremesen bile, en azından onlara yardım etmiş olursun.
Tahmin ettiğimizden çok daha güçlü varlıklarız. Bazen sadece felaketlerde ortaya çıkan bu kapasitemizin asla farkında olmayız.
Çocuklar, son derece kararlı küçük varlıklardır ve onları yüreklendirici konuşmalar yapmanıza ihtiyaçları yoktur. Yetişkinler ise, başarısızlıklar hakkında çok fazla şey bilirler ve bu yüzden daha olumsuz, teslimiyetçi ve korkaktırlar.
Cesaretin tanımı şudur: korkmadan, metanetle güçlüklere karşı direnebilme özelliğidir.
Bir şeyler oluyor, başımıza birtakım olaylar geliyor ve biz bunların amacını bilemiyoruz.
Eğer hayatta ikinci bir şans yakalarsanız, sonuna kadar gitmelisiniz.
Ne zaman bir güçlükle karşılaşsa cesaretini yeniden topluyordu ve böylece daha fazla zaman kazanıyordu.
Yeniden dünyaya gelebilseydim.. Daha fazla gün batımı izlerdim.. Daha fazla
Engeli fırsat haline getir; olumsuzu, olumluya dönüştür sözünü ondan her duyduğumda benden, beni dünyaya getirme kararından ve beni büyütme tarzından bahsettiğini fark ediyordum.
İnsanın sınırlarını belirlemesine, duvar gibi görünen kimi şeylerin aslında zihnindeki bir engel olduğunu anlamasına yardımcı oluruz.
İster beğenin ister beğenmeyin, geçmişiniz sizi şekillendirir. Her rastlantının ve deneyimin kendine özgü bir etkisi vardır ve siz, rüzgarın bir ovada çalıları şekillendirdiği gibi şekillenirsiniz.
Korku paha biçilmez bir deneyim. Bir kere korktunuz mu ne kadar zayıf olduğunuz hakkında birçok insandan daha fazla şey bilirsiniz ve bence bu bir insanı değiştirir.
İnsanların korkularının tek ilacı umutlarıdır.
Umudumuz küçücük de olsa dimdik durmaya çalıştık.
Bazı şeyler tecrübeyle daha iyi öğrenilebilir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Herkesi parayla değerlendiriyorsanız, bu hayatta öğreneceğiniz daha çok şey var demektir.
Bisiklet, kurallar ve büyükler olmadan özgürce gezmenin ilk adıdır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Her engeli bir fırsat olarak kullan.
İster beğenin ister beğenmeyin geçmişiniz sizi şekillendirir. Her rastlantının ve deneyimin kendine özgü bir etkisi vardır.
İnsanlar ölür. Bu gerçek, o kadar cesaret kırıcı bir şey ki bazen açıkça söylemeye bile dayanamıyorum. O halde niçin hayatımızı devam ettirmek zorundayız? diye sorabilirsiniz. Neden hepimiz durup, olduğumuz yere uzanmıyoruz? Ama bir gerçek daha var. İnsanlar yaşar. Bu, diğeriyle aynı derecede gerçek olan bir zıtlıktır. İnsanlar en dikkat çekici şekillerde yaşar
“Eğer hayatta ikinci bir şansı yakalarsanız, sonuna kadar gitmelisiniz.”
“İster beğenin ister beğenmeyin, geçmişiniz sizi şekillendirir. Her rastlantının ve deneyimin kendine özgü bir etkisi vardır ve siz, rüzgarın bir ovada çalıları şekillendirdiği gibi şekillenirsiniz.”
İnsanların korkularının tek ilacı umutlardır
İnsana gücünü kontrol etmesini öğretebilirsiniz, ama nasıl güçlü olunacağını öğretemezsiniz.
Hayat bir bilinmezler yumağı ve kimse ne olacağını bilemez.
Carpe Diem dedim kendi kendime. Güne yapışmalıydım.
En iyi panzehir; kendim dışında başka bir şeylerle uğraşmaktı.
İşin tuhafı kendimi daha kötü hissettikçe daha iyi oluyordum.
Içimde pek de alışık olmadığım bir mırıltı yükseliyordu; belirsizlik.
Kafamın içinde davetsiz bir misafir yaşıyor olması fikrinde rahatsız edici bir yakınlık vardı.
İnsanların korkularının tek ilacı umutlarıdır
İnsanlar mutsuz olduklarında, kendileri olmazlar.
Bazı şeyleri ne söylemek ne de dinlemek kolaydır.
Yavaş bir ölüm bana göre değil.
Saatte 120 km süratle giden bir bisikletle Alp dağlarının yamaçlarından inerken attığım zafer narasından sonra değil ölmek, yüz yaşına kadar yaşamak bile bana az geliyor. Ben hiçbir şeyi yavaş yapmam, nefes almayı bile. Ben her şeyi hızlı bir ritimle yaparım, hızlı düşünürüm, hızlı yerim, hızlı uyurum, hızlı kalkarım.
Bu bir acı çekme şenliğiyse ,bunda başarılıydım
Babamı hiç sormadım. Annemle aramızda babam hakkında hiç konuşmadık. Bir kere bile. Bu tuhaf gelebilir, ama gerçek. Annem, kendisine babam hakkında soru sormuş olsaydım, bana anlatacağını söyledi; ama açık konuşmak gerekirse bu gereksiz bir soru olurdu. Yani benim için o kadar önemsizdi. Annem beni çok seviyordu ve ben de aynı şekilde onu çok sevdim ve bu ikimiz içinde yeterli gibiydi.
Hangisi daha güçlüdür? Korku mu yoksa umut mu ? Bu ilginç ve bekli de önemli bir soru.
İnsanların korkularının tek ilacı umutlardır
İnsanlar ölür . Bu gerçek, o kadar cesaret kırıcı bir şey ki , bazen açıkça söylemeye bile dayanamıyorum.
O halde niçin hayatımızı devam ettirmek zorundayız ? diye sorabilirsiniz. Neden hepimiz durup, olduğumuz yere uzanmıyoruz?
Ama bir gerçek daha var . İnsanlar yaşar . Bu, diğeriyle aynı derecede gerçek olan bir zıtlıktır. İnsanlar en dikkat çekici şekilde yaşar.
Bazı şeyleri ne söylemek , ne de dinlemek kolaydır.
Korku paha biçilmez bir deneyimdir bir kere korktunmu ne kadar zayıf olduğunuzu çok iyi bilirsiniz
İster beğenin ister beğenmeyin geçmişiniz sizi şekillendirir
Acı geçicidir. 1 saat, 1 gün ya da 1 yıl sürebilir ama sonunda geçecektir. fakat pes ederseniz, bu sonsuza kadar sürecektir.
Bir çocuk neden bisiklet sever? Çünkü bisiklet özgürlük ve hürriyettir. İnsanın tekerlekli ilk bineğidir. Bisiklet, kurallar ve büyükler olmadan özgürce gezmenin adıdır.
Bazı şeyleri ne dinlemek,
Nede söylemek kolaydır..!
Yine de bazen uzak kalıyordum. Tuhaf sporlar yapan ve doğru markaları giymeyen biriydim. Daha sosyal bazı arkadaşlarım, Senin yerinde olsaydım, bu tip likra şortlar giymeye utanırdım. gibi şeyler söylerlerdi. Ben ise omuz silkerdim. Orada yazılı olmayan bir kıyafet kanunu vardı, sosyal olarak kabul edilmiş insanların hepsi Polo marka üniforma giyiyordu. Bunu bilmiyor olabilirlerdi ama yaptıkları buydu; üniforma giymek. Aynı pantolonlar, aynı botlar, aynı kemerler, aynı cüzdanlar, aynı şapkalar. Tam bir uyma durumuydu ve hepsi karşı olduğum şeylerdi.
Kazanmayı zorlaştıran şey, her türlü şeyi kazanmaktan bahsediyorum, turnuva şöyle dursun beş kuruşluk madeni parayı bile, bedenin ve aklın uyum içinde çalışmamasıdır.
İnsanların korkularının tek ilacı umutlarıdır
Bir çocuk neden bisiklet sever? Çünkü bisiklet özgürlük ve hürriyettir.
Bazı şeyleri ne söylemek, ne de dinlemek kolaydır.
Örneğin Fransa’nın dağ ve tepelerinde uçtuğumu söyleyen yazılar okudum. Ama tepede uçulmaz; yavaş yavaş ve acı çekerek mücadele edilir ve belki, eğer çok çalışırsanız zirveye herkesin önünde varırsınız.
Bir sel baskınında adamın biri evinde mahsur kalmış, sular yükseldikçe o da evin çatısına doğru tırmanıyor ve kurtarılmayı bekliyormuş .Motorlu botla bir adam gelmiş ve Aşağı gel seni kurtaracağım demiş.
Hayır teşekkürler demiş çatıdaki adam . Tanrım beni kurtaracak .
Ama sular yükselmeye devam ediyormuş.Birkaç dakika sonra ,bir kurtarma helikopteri gelmiş ve aşağı bir halat uzatmış.
Hayır teşekkürler demiş çatıdaki adam. Tanrım beni kurtaracak .
Sel suları gittikçe kabarmış ve sonunda çatıyı da aşıp adamı yutmuş
Cennete gittiğinde Tanrı ile karşılaşmış.
Tanrım ,beni neden kurtarmadınız? diye yalvarırcasına sormuş.
Seni aptal demiş Tanrı. Sana bir bot ,bir de helikopter gönderdin ya .
Sanırım biz hepimiz de bir anlamda çatıdaki o adama benziyoruz .Bir şeyler oluyor ,başımıza birtakım olaylar geliyor ve biz bunların amacını bilemiyoruz ,tabi eğer bi amacı varsa.Ama kendi sorumluluğumuzu kendimiz taşıyabiliriz ve cesur olabiliriz.
Korku paha biçilmez bir deneyim .Bir kere korktunuz mu ne kadar zayıf olduğunuz hakkında birçok insandan daha fazla şey bilirsiniz ve bence bu insanı değiştirir.
Bir çocuk neden bisiklet sever?Çünkü bisiklet özgürlük ve hürriyettir.İnsanın tekerlekli ilk bineğidir.
Bisiklet ,kurallar ve büyükler olmadan özgürce gezmenin adıdır.
Hangisi daha güçlüdür? Korku mu yoksa umut mu ?
Insanlar mutsuz oldugunda kendileri olmazlar.
Bir sel baskınında adamın biri evinde mahsur kalmış, sular yükseldikçe o da evin çatısına doğru tırmanıyor ve kurtarılmayı bekliyormuş. Motorlu botla bir adam gelmiş ve Aşağı gel, seni kurtaracağım. demiş.
Hayır, teşekkürler demiş çatıdaki adam. Tanrım beni kurtaracak.
Ama sular yükselmeye devam ediyormuş. Birkaç dakika sonra, bir kurtarma helikopteri gelmiş ve aşağı bir halat uzatmış.
Hayır, teşekkürler demiş çatıdaki adam. Tanrım beni kurtaracak.
Sel suları gittikçe kabarmış ve sonunda çatıyı da aşıp adamı yutmuş.
Cennete gittiğinde Tanrı ile karşılaşmış.
Tanrım, beni neden kurtarmadınız? diye yalvarırcasına sormuş.
Seni aptal demiş Tanrı. Sana bir bot, bir de helikopter gönderdim ya.
Sanırım biz hepimiz de bir anlamda çatıdaki o adama benziyoruz.
Hayat bir bilinmezler yumağı ve kimse ne olacağını bilemez.
Hasta olduğunuzda fark ettiğiniz bir şey de desteğe ihtiyacı olan tek kişinin siz olmadığınızdır.
İçimden bir şeyler, korkunun asla kalbe hükmetmemesi gerektiğini söylüyordu..
İster inanın ister inanmayın, en kötü haberleri duymakta rahatlatıcı bir şeyler vardı, çünkü bunun duyabileceğim en kötü haberlerin sonu olduğunu düşünüyordum.
İnsani olanın açıklamalarından biri şu şekilde: Allah’ta veya hayvanlarda ya da makinelerde olmayıp insanda bulunan belirgin özelliklerden biri, zayıflığa gerçekten duyarlı olduğundan insani özellikler göstermesidir.
İnsana gücünü kontrol etmesini öğretebilirsiniz, ama nasıl güçlü olunacağını öğretemezsiniz.
Herkesi parayla değerlendiriyorsanız, bu hayatta öğreneceğiniz daha çok şey var demektir.
..insanlar mutsuz olduğunda, kendileri olmazlar.
Bir sporcuya iyi bir dayanıklılık kazandıran şey, olası utancı karşılayabilmek ve yakınmaksızın acı çekebilmektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir