İçeriğe geç

Yasak Meyve Kitap Alıntıları – Jojo Moyes

Jojo Moyes kitaplarından Yasak Meyve kitap alıntıları sizlerle…

Yasak Meyve Kitap Alıntıları

Gücün insanı daha çekici kılması ne kötü bir şey.
Nasıl bir şey insanı böyle değiştirebilirdi ki?
Belki de ölmek bundan daha kolay olurdu..
Herkesin bir geçmişi vardır tıpkı sayfalarını ezbere bildikleri bit kitap gibi içlerinde duran, arkadaşlarınınsa kitabın ancak ismini okuyabildiği.
-İğrenç şeyler söyledim.
+Canı yanan herkes bazen böyle şeyler söyler.
“Ayakta durabilmek için. Bazen hayatına devam etmekten başka çaren olmaz. Tek çözüm budur.”
-Bana hiç şans vermiyorsun.
+Sana ne kadar şans verdiğim hakkında en ufak bir fikrin yok.
Sonsuza dek süren bir mutluluk yoktu çünkü.
Mutlu, neşeli, umarsız olacak ve sonunda bir adam yıkım güllesi misali çıkagelip hayatını paramparça edecek.
Onunla mücadele edemeyecek kadar yorgundu.
Bazen bazı şeylere ne kadar az odaklanırsan o kadar iyidir. Daha az zarar görürsün..
Zaman lazımdı yalnızca..
Biraz da şans..
Bazen en iyisi hayatına devam etmektir..
Ayakta durabilmek için
Sonsuza dek süren bir mutluluk yoktu çünkü..
Sen gelene kadar ben hayatımdan memnundum..
Sevdiğiniz insanın siz onu henüz tam anlamıyla kanıksamadan , ne yaşadığınızı bile anlamadan kalbinize yerleştiğini hissederken çıkardığı sesleri dinleme fırsatını kaç defa yakalayabilirdiniz ki?
“Sanat da bir yaşam biçimidir ve insan yaşarken farkında olmadan buna hazırlanır; gerçek olan her şeyde ona biraz daha yaklaşır.”
“Kişi yalnızca iyi özelliklerine dikkat çekmelidir. İyi taraflarına dikkat çekince insanlar kötü taraflarını görmez ”
“Ne kadar esmer olduğunu unutma. İnsanların seni Çingene falan sanmasını istemezsin, değil mi?
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
“Bir günlüğüne de olsa başka birinin bedenine girebileceğin söylenseydi bu kimin bedeni olurdu?
Herkesin bir geçmişi vardır, tıpkı sayfalarını ezbere bildikleri bir kitap gibi içlerinde duran, arkadaşlarınınsa kitabın ancak ismini okuyabildiği.
‘Sanat da bir yaşam biçimidir ve insan yaşarken farkında olmadan buna hazırlanır; gerçek olan her şeyde ona biraz daha yaklaşır.’”
Onun yakınlarında olmanın verdiği inanılmaz acının yerini onunla konuşmak için olağan dışı bir istek, belli belirsiz bir beklenti almış, eskiden beri olması gereken yerdeymiş gibi bir inanca kapılmıştı.
Ne yöne gittiğini kontrol edemediği bir elektrik akımına kapılmış gibiydi.
Senden vazgeçmemi sağlayacak bir şey söyle. Lütfen.
1066’da neler olduğunu bilmenin ona ne faydası dokunacaktı? VIII. Henry nin kaç karısı olduğu kimin umurun-daydı? (Muhtemelen bunu Kral’ın kendisi bile aklında tutamamıştı.)
“Evet,” dedi Bayan Ansty. “O evde yaşayanlar kasabamızın dengesini bozmaya başlayacak gibime geliyor benim.”
Öyle bir ten rengi ve geçmişi olan biriyle kim ilgilenirdi ki?
“Hayal etmeyi öğrenmelisin,
“Kişi yalnızca iyi özelliklerine dikkat çekmelidir. İyi taraflarına dikkat çekince insanlar kötü taraflarını görmez.”
“Bir günlüğüne de olsa başka birinin bedenine girebileceğin söylenseydi bu kimin bedeni olurdu?”
Gökten üç elma düşmüş; biri sana, biri bana, biri de bizi ayırana
İnan bana, görüntü, göründüğünden çok daha fazlasıdır.
Sana vazgeçmemeni tavsiye ederim.
“Herkesin bir geçmişi vardır, tıpkı sayfalarını
ezbere bildikleri bir kitap gibi içlerinde duran,
arkadaşlarınınsa kitabın ancak ismini okuyabildiği.”
“Ayakta durabilmek için. Bazen hayatına devam etmekten başka çaren olmaz. Tek çözüm budur.”
“Kişi yalnızca iyi özelliklerine dikkat çekmelidir. İyi taraflarına dikkat çekince insanlar kötü taraflarını görmez.”
“Herkesin bir geçmişi vardır, tıpkı sayfalarını ezbere bildikleri bir kitap gibi içlerinde duran, arkadaşlarınınsa kitabın ancak ismini okuyabildiği.”

Virginia Woolf

Sana söylediğim gün on sekiz elmayla denedim. On sekiz. Ve her defasında aynı harf çıktı.
Denizden esen rüzgarlar gibi, taze elmalar gibi kokan, gülümseten ama bir o kadar da hüzünlendiren unutulmaz bir hikâye .
Kesinlikle tavsiye ederim.
“ Üstesinden gelemeyeceğim şey bugün yaşadığım acı değil, diye düşündü yüzünü ellerinin arasına gömerek. Bundan sonraki günler, acının sürekli tekrarlanacak olması, hiç hoşa gitmeyen bilgilerin yaşayacağı sarsıntı.. Onlarla ilgili her şeyden haberdar olacağım; evleri, çocukları, mutlulukları. Uzaklara gitsem bile öğreneceğim. Guy’ın bir zamanlar birbirimize ne kadar yakın olduğumuzu, onun bana ait olduğunu her geçen günle birlikte nasıl unuttuğunu izleyeceğim. Bu da beni mahvedecek, her gün tekrar öleceğim.. “
Gözleriniz o şeyin değerini karar vermeye yetecek kadar bir hızla göremiyorsa demek ki onu hak etmiyordunuz.
Gücün insanı daha çekici kılması ne kötü bir şey.
İnsan içinde nasıl davranacağını bilmiyorsan ne kadar paran olduğunun bir önemi kalmıyordu.
Herhangi bir yerde varlığını gösteremeyen biri olarak kağıt üzerinde böylesine güçlü şekiller yaratabileceğini görünce şaşırmıştı.
Küçük yerlerde bile insanların birbirini ne kadar kolay kötülediğini bilsen şaşarsın.
Annem bir keresinde bana elma soyup kabuğunu tek parça halinde omzumun üstünden geriye atarsam evleneceğim erkeğin ismini bulabileceğimi söylemişti
Seni özlüyorum.Gerçekten özlüyorum ama kafam nerede bilmiyorum.Doğru düzgün uyuyamıyorum
Dünyanın size bir açıklama borcu olduğunu düşünürsünüz hep.
Ben şu an her günümü tek parça halinde bitirme derdindeyim.
Ben eski hayatımı istiyorum, günlerce ortadan kaybolduğunuz, sabaha kadar seviştiğimiz, sohbet ettiğimiz zaman senin şimdiki dünyanda konuşma denen o laf kalabalığını yapmadığımız, gerçek anlamda sohbet edebildiğimiz günleri özlüyorum.
“Onun nemli geceliğine sinen deniz tuzu kokusunu içine çekip alt kattaki dolabın açılıp kapanma sesini, bardak ve buz küplerinin takırtısını dinledi. Sevdiğiniz insanın siz onun henüz tam anlamıyla kanıtlamadan, ne yaşadığınızı bile anlamadan kalbinize yerleştirdiğini hissederken çıkardığı sesleri dinleme fırsatını kaç defa yakalayabilirdiniz ki?
“İnsanın gençliğinde seyahat etmesi ne güzel.“ “Her gencin eline geçmeyecek bir fırsat.“
Şekerlemelerini istifleyen küçük çocuklar gibi birlikte geçirdikleri her anı ezberlemeye çalışıyordu.
Bunca yıldır burada olmasına rağmen deniz kıyısında olmanın heyecanını halâ içinde hissediyordu.
Ben yatak odasından adımımı atar atmaz denizi görebileceğim bir balkon istiyorum.
“Deniz,“ dedi. “Yani deniz kıyısında yaşamak. Bence en güzel şey bu. Arka planda sürekli denizin sesini duymak, kokusunu almak, kıyıda yürüyüş yapmak ve yeryüzünün eğimini görmek… Ona baktığınızda dibinde göremeyeceğimiz ya da bilemeyeceğimiz kadar çok şey olduğunu bilmek. Kapımızın önündeki kocaman bir gizem gibi…
Benimle güzel, küçük bebekler yapacak bir yüzdü onunki.
Onlarla ilgili her şeyden haberdar olacağım; evleri, çocukları, mutlulukları. Uzaklara gitsem bile öğreneceğim. Guy’un bir zamanlar birbirimize ne kadar yakın olduğumuzu, onun bana ait olduğunu her geçen günle birlikte nasıl unuttuğunu izleyeceğim. Bu da beni mahvedecek, her gün tekrar öleceğim.
Herkesin bir geçmişi vardır, tıpkı sayfalarını
ezbere bildikleri bir kitap gibi içlerinde duran,
arkadaşlarınınsa kitabın ancak ismini okuyabildiği.”
Herkesin bir geçmişi vardır, tipkı sayfalarını
ezbere bildikleri bir kitap gibi içlerinde duran,
arkadaşlarının kitabın ancak ismini okuyabildiği.
Bir ölüm binlerce ölümle nasıl kıyaslanabilirdi?
Gökten üç elma düşmüş; biri sana, biri bana, biri de bizi ayırana.
Belki de ölüyorumdur. Belki de ölmek bundan daha kolay olurdu.
Gökten üç elma düşmüş; biri sana, biri bana, biri de bizi ayırana
Bir kutunun kapağını kaldırmak gibi basit bir hareketin,dik bir uçurumun kenarında duruyormuş gibi başını döndürebilmesi karşısında şaşkına dönmüştü.
Bir şeylerin bu kadar gizli saklı kalmasına gerek yok. Kimseye bir şey söylemem. Söyleyebileceğim birileri yok zaten.
Sana vazgeçmemeni tavsiye ederim.
Küçük yerlerde bile insanların birbirini ne kadar kolay kötülediğini bilsen şaşarsın.
Ama bir sürü kötü düşünce var. Bu da biraz sinir bozucu
Kendini daha sefil bir hâle sokmayacaksın, değil mi?
Kendini daha sefil bir hâle sokmayacaksın, değil mi?
Geçmişte yaşamaktan vazgeç artık seni aptal kadın.
Unuttuğumuzu düşünmüyorsun, değil mi? Artık kimse konuşmuyor diye unuttuğumuz anlamına gelmiyor bu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir